international terrorist.
agos gazetesinin olduğu binayı havaya uçuracağı tehdidini dillendiren köpek ve çakallardan oluşan örgüt.
kapitalist küreselleşmenin vahşetini gözler önüne seren israil işgalinin ve işbirlikçilerinin kınandığı kampanyanın adıdır. aşağıda kampanya ile ilgili bilgiler ve bir haber yer almaktadır.
sesonline net:"itham ediyoruz" başlıklı imza kampanyasına yurt içi ve yurt dışından katılım büyüyor. kampanyayı düzenleyen inisyatiften taha parlanın yaptığı açıklamaya göre; 9 ağustos çarşamba saat 18:00 itibariyle imza sayısı 10 bini aştı.
konu ile ilgili inisyatifin yaptığı açıklamada;
"imzaya açtığımız metin, sadece kınama ile yetinen bir metin değildir. metnimiz, suçluları hesap vermeye ve dünya kamuoyunu da onları yargılamaya çağırıyor. 9 ağustos’tan itibaren iç ve dış basında bildirinin tam metni ve imza listeleri yayınlandıktan sonra, bu belge; başta abd, ingiltere, israil elçilikleri olmak üzere tüm elçiliklere, 190 ülkenin birleşmiş milletler delegasyonlarına, uluslararası yargı organlarına, türkiye’de yürütme, yasama ve yargı organlarına ulaştırılacak" denildi.
toplanan imzalar dışında, kampanyaya katılmak isteyenler için bir de web sitesi kuruldu. kampanyaya katılmak isteyenler, doğrudan www.weaccuse.net adresindeki formu doldurarak imzalarını ekleyebiliyorlar...
itham ediyoruz
» abd-ingiltere-israil koalisyonunun emperyalist, kolonyalist, saldırgan politikalarının sorumluları g.w. bush, t. blair ve e. olmert’i itham ediyoruz.
» imha savaşı, işgal, taammüden kitlesel cinayet, çocukları ve sivilleri bilerek öldürme suçlarının hepsini birden işledikleri için,
» afganistan ve irak’taki cürümlerinden sonra bu kez de filistin ve lübnan halklarına saldırdıkları için
ve, muhtemelen, suriye ve iran’a da saldırmaya hazırlandıkları için,
» tüm evrensel ahlâk normlarını çiğneyerek tam anlamıyla barbarlaştıkları için.
aşağidakiler de sorumludur:
» en temel insan hakkı olan yaşama hakkını hiçe sayan, uluslararası hukuk normlarını ayaklar altına alan, insanlığa karşı suç işleyen abd, ingiltere ve israil içinde toplu ve bireysel sorumluluğu paylaşan tüm bileşenler, danışmanlar, devlet personeli, sivil ve asker görevliler;
» bu saldırganlığı önlemeyen yasama ve yargı organları;
» demokratik denetim yollarıyla onları dizginleyip cezalandırmayan kamuoyları ( üniversiteler, medya, aydınlar, işçiler, yurttaşlar );
» bu hukuksuzluğa, kaba güç ve saldırganlığa aktif veya pasif onay veren, yardakçılık ve işbirliği
yapan birleşmiş milletler ve diğer dünya ülkeleri yaşananların ağır sorumluluğunu paylaşmaktadırlar.
talep ediyoruz:
» bu vahşetin hemen durmasını,
» insanlık suçu işlemekte olan bush, blair ve olmert’in,
» bu suça iştirak eden tüm ülkelerin yürütme güçlerinin ve devlet görevlilerinin,
» uluslararası insan hakları mahkemelerinde, vicdan ve tarih önünde yargılanmalarını ve
kendi halklarının hukuki ve demokratik girişim ve yaptırımlarıyla görevden alınmalarını ve
cezalandırılmalarını talep ediyoruz.
ve beyan ediyoruz ki:
çok kritik bir eşikteyiz.
insanlığın yüzlerce yıllık birikimini hiçe sayan bu saldırgan, sömürgen, militarist uygulamalar
bu gezegenin bugününü ve geleceğini tehdit ediyor.
bu kaba güç karşısında boyun eğmeyi ve katliamlara suç ortağı olmayı reddediyoruz.
kanla beslenen ekonomilere ve ölümcül savaş makinalarına teslim olmak istemiyoruz.
başka bir dünyaya inanıyoruz ve onun için mücadele etmeye devam edeceğiz...
perihan mağden, ayşe gül altınay, latife tekin, zeynep çağlayan gambetti, yıldırım türker, koray çalışkan, taha parla...
sesonline net:"itham ediyoruz" başlıklı imza kampanyasına yurt içi ve yurt dışından katılım büyüyor. kampanyayı düzenleyen inisyatiften taha parlanın yaptığı açıklamaya göre; 9 ağustos çarşamba saat 18:00 itibariyle imza sayısı 10 bini aştı.
konu ile ilgili inisyatifin yaptığı açıklamada;
"imzaya açtığımız metin, sadece kınama ile yetinen bir metin değildir. metnimiz, suçluları hesap vermeye ve dünya kamuoyunu da onları yargılamaya çağırıyor. 9 ağustos’tan itibaren iç ve dış basında bildirinin tam metni ve imza listeleri yayınlandıktan sonra, bu belge; başta abd, ingiltere, israil elçilikleri olmak üzere tüm elçiliklere, 190 ülkenin birleşmiş milletler delegasyonlarına, uluslararası yargı organlarına, türkiye’de yürütme, yasama ve yargı organlarına ulaştırılacak" denildi.
toplanan imzalar dışında, kampanyaya katılmak isteyenler için bir de web sitesi kuruldu. kampanyaya katılmak isteyenler, doğrudan www.weaccuse.net adresindeki formu doldurarak imzalarını ekleyebiliyorlar...
itham ediyoruz
» abd-ingiltere-israil koalisyonunun emperyalist, kolonyalist, saldırgan politikalarının sorumluları g.w. bush, t. blair ve e. olmert’i itham ediyoruz.
» imha savaşı, işgal, taammüden kitlesel cinayet, çocukları ve sivilleri bilerek öldürme suçlarının hepsini birden işledikleri için,
» afganistan ve irak’taki cürümlerinden sonra bu kez de filistin ve lübnan halklarına saldırdıkları için
ve, muhtemelen, suriye ve iran’a da saldırmaya hazırlandıkları için,
» tüm evrensel ahlâk normlarını çiğneyerek tam anlamıyla barbarlaştıkları için.
aşağidakiler de sorumludur:
» en temel insan hakkı olan yaşama hakkını hiçe sayan, uluslararası hukuk normlarını ayaklar altına alan, insanlığa karşı suç işleyen abd, ingiltere ve israil içinde toplu ve bireysel sorumluluğu paylaşan tüm bileşenler, danışmanlar, devlet personeli, sivil ve asker görevliler;
» bu saldırganlığı önlemeyen yasama ve yargı organları;
» demokratik denetim yollarıyla onları dizginleyip cezalandırmayan kamuoyları ( üniversiteler, medya, aydınlar, işçiler, yurttaşlar );
» bu hukuksuzluğa, kaba güç ve saldırganlığa aktif veya pasif onay veren, yardakçılık ve işbirliği
yapan birleşmiş milletler ve diğer dünya ülkeleri yaşananların ağır sorumluluğunu paylaşmaktadırlar.
talep ediyoruz:
» bu vahşetin hemen durmasını,
» insanlık suçu işlemekte olan bush, blair ve olmert’in,
» bu suça iştirak eden tüm ülkelerin yürütme güçlerinin ve devlet görevlilerinin,
» uluslararası insan hakları mahkemelerinde, vicdan ve tarih önünde yargılanmalarını ve
kendi halklarının hukuki ve demokratik girişim ve yaptırımlarıyla görevden alınmalarını ve
cezalandırılmalarını talep ediyoruz.
ve beyan ediyoruz ki:
çok kritik bir eşikteyiz.
insanlığın yüzlerce yıllık birikimini hiçe sayan bu saldırgan, sömürgen, militarist uygulamalar
bu gezegenin bugününü ve geleceğini tehdit ediyor.
bu kaba güç karşısında boyun eğmeyi ve katliamlara suç ortağı olmayı reddediyoruz.
kanla beslenen ekonomilere ve ölümcül savaş makinalarına teslim olmak istemiyoruz.
başka bir dünyaya inanıyoruz ve onun için mücadele etmeye devam edeceğiz...
perihan mağden, ayşe gül altınay, latife tekin, zeynep çağlayan gambetti, yıldırım türker, koray çalışkan, taha parla...
öncelikle anti kapitalizme inandıkları için anti-emperyalistdirler.bu nedenle anti-kapitalist olmadığı halde anti-emperyalistim diyen kavram karmaşası yaşayanlara benzemezler.
ikinci olarak kendisini marksist, komünist, sosyalist, devrimci gibi terimlerle ifade eden insanların tek bir dogmaya veya statik olaylara inanma durumu mevcut değildir.o nedenle bu insanların sscb, çin, küba veya diğer her hangi bir konuda aynı düşündüğünü sanmak yanıltıcıdır.marksistler iyi okunduğunda ve analiz edildiğinde, yani kulaktan dolma şeylerle eleştirilmedikleri taktirde onların sscb deneyimini ne şekilde eleştirdikleri, sömürü düzeyine kayıldığında nasıl karşı çıktıkları görülebilir.o nedenle bu insanları sessiz kalmakla suçlamak solun tarihini ve iç eleştirilerin bilinmediği anlamını taşır.
komünistler ülkelerini , halklarını ve tüm canlıları severler;bunun yanında komünistler hiçbir zaman milliyetçi olmazlar/olamazlar.bunun en önemli nedeni ideolojinin temelinde milliyetçilik karşıtı enternasyonalizm ilkesinin barınmasıdır.
bu insanlar dış politikada sscb ya da çin yanlısı değillerdir.öncelikle leninizmin sscb demek, maoizmin de çin demek olduğu yanlışını akıllardan silmek gerekmektedir.marksizm gibi leninizm ve maoizm de -beğenelim beğenmeyelim o ayrı- enternasyonal kavramlardır, düşüncelerdir.bu nedenle bir ideolojinin savunulmasını ya da enternasyonalizm babında sosyalizm çizgisindeki devletlerle gönül bağı kurulmasını dış politikada o devletleri savunma anlamında kullanmamak hasıl olur.
hayallerine gelince: bu insanların düşünceleri hala bir ütopyadır.dünyaya hiçbir zaman gelmemiş komünizmin -ki tek ülkede olan sosyalizmdir ancak- hayalleri yıktığı ya da yenildiği, düşüncelerinin gerçekleşmesinin imkansız olduğu kapitalizmin umutları yık, hayalleri gerçekleştirme stratejisinin bir yansımasıdır.
ikinci olarak kendisini marksist, komünist, sosyalist, devrimci gibi terimlerle ifade eden insanların tek bir dogmaya veya statik olaylara inanma durumu mevcut değildir.o nedenle bu insanların sscb, çin, küba veya diğer her hangi bir konuda aynı düşündüğünü sanmak yanıltıcıdır.marksistler iyi okunduğunda ve analiz edildiğinde, yani kulaktan dolma şeylerle eleştirilmedikleri taktirde onların sscb deneyimini ne şekilde eleştirdikleri, sömürü düzeyine kayıldığında nasıl karşı çıktıkları görülebilir.o nedenle bu insanları sessiz kalmakla suçlamak solun tarihini ve iç eleştirilerin bilinmediği anlamını taşır.
komünistler ülkelerini , halklarını ve tüm canlıları severler;bunun yanında komünistler hiçbir zaman milliyetçi olmazlar/olamazlar.bunun en önemli nedeni ideolojinin temelinde milliyetçilik karşıtı enternasyonalizm ilkesinin barınmasıdır.
bu insanlar dış politikada sscb ya da çin yanlısı değillerdir.öncelikle leninizmin sscb demek, maoizmin de çin demek olduğu yanlışını akıllardan silmek gerekmektedir.marksizm gibi leninizm ve maoizm de -beğenelim beğenmeyelim o ayrı- enternasyonal kavramlardır, düşüncelerdir.bu nedenle bir ideolojinin savunulmasını ya da enternasyonalizm babında sosyalizm çizgisindeki devletlerle gönül bağı kurulmasını dış politikada o devletleri savunma anlamında kullanmamak hasıl olur.
hayallerine gelince: bu insanların düşünceleri hala bir ütopyadır.dünyaya hiçbir zaman gelmemiş komünizmin -ki tek ülkede olan sosyalizmdir ancak- hayalleri yıktığı ya da yenildiği, düşüncelerinin gerçekleşmesinin imkansız olduğu kapitalizmin umutları yık, hayalleri gerçekleştirme stratejisinin bir yansımasıdır.
ırkçı-milliyetçiliğe, neoliberal saldırganlığa ve sözde sosyal demokratlara hodri meydan diyerek yeniden başkanlığa gelen liderimizdir.alper taş ile girdiği başkanlık yarışında 40 oyla galip gelmiştir.seçimi kazandıktan sonraki açıklamasında deniz baykala yüklenmiş ve nasıl demokratik bir seçim yapılabilir biz bunu gösterdik demiştir.ayrıca diğer başkan adayı alper taş için de victor hugoya sormuşlar aşk nedir diye?: o da ikide bir olmaktır demiş.biz ikide bir olduk diyerek ödpnin aşkın ve devrimin partisi olduğunu bir kez daha göstermiştir.
türkiye’de açık, sıradan faşizmi en şiddetli şekilde yaşatmış olan kişiliktir.sayesinde binlerce insan işkencelere uğramış, yurtdışına kaçmak zorunda kalmış, vatandaşlıktan çıkarılmış, yargılanmış, hapislerde çürütülmeye çalışımış, bazıları asılmış (hatta yaşı büyütülerek bu yapılmış-erdal eren) ve türkiye’nin en karanlık dönemi yaşanmıştır; ülkemiz on yıllarca geriye götürülmüştür.hatta kimi yardakçıları şahsına fahri doktora ünvanları vermiştir.ayrıca bu zat üniversitelerde bilimsel düşünce üretenleri susturmuş ,üniversiteden uzaklaştırmış ve apolitik bir gençlik yaratmıştır.tabi tüm bunları ’’bizim çocuklar yönetimi almış’’ diyen abd’li ve yerli işbirlikçileriyle yapmıştır.bugün kimi kendinden menkul cahillikleri ve kirlenmişlikleri olan kişiler üniversitelerde bu zat’ı konuşturmakta, kimileri de onu paşam diyerek alkışlamaktadır.ezcümle bu kişi türkiye’nin bugün içinde bulunduğu siyasal,sosyal , ekonomik ve kültürel buhranın bir sebebidir.
genelde kişiye özel nedenler uydurularak uçuşun sağlandığı, uçuş güvenliğinin kalmadığının gözlendiği havayolları.
öncelikle anlaşılması gereken nokta türban ile baş örtüsü kavramlarının ayırt edilmesidir.türban 60’ların sonuna doğru milli görüş geleneğinin simgesi olarak bir siyasi araç amaçlı kullanılmaya başlamıştır.erbakan’ın o zaman için kullandığı politik argümanlara bakılabilir.hal böyle iken bunun gibi siyasi bir aracın dahi kullanılmasının yasaklanması yanlıştır ve insan hakları kavramının özüne aykırıdır.ülkemizde sıkça kullanılagelen ’’kamusal alan’’ kavramı ise bir yanlışlığa işaret etmektedir.bu kavramların hukuksal birer açıklama aracı olarak kullanılması dikkatli davranmamızın önemini arttırmaktadır.maalesef bizim hukukumuzda kamusal ve özel ayrımı yapılmaktadır ve bu oldukça yanlıştır.oysa ki avrupa birliği hukukunda bu ayrım özel alan, toplumsal alan ve kamu alanı olarak üçe ayrılmaktadır.bu ayrımdan yola çıkarak bu soruna ilişkin değerlendirmelerin yapılması hukuk tekniği açısından daha uygun olacaktır.bu konudaki ayrıntılı bilgi için ibrahim kaboğlu’nun kitaplarına bakılabilir.dini irtica tehlikesinin bahane edilmesi ’’ya bizim özgürlüğümüz kısıtlanmaya başlarsa’’ gibi haklı bir gerekçe ile dahi uygun değildir;çünkü aslolan demokrasi ve temel hak ve hürriyetlerin korunmasıdır.eğer ki politik alternatifleri yaratamayan bir demokrasi biçiminiz varsa ve her türlü irticayı önleyemiyorsak bu bizim hatamızdır.
kenan evrene duyduğu sevgi ve sempati ile dikkatimi çekmiş yazardır.memleket seninle de gurur duyuyordur.
-sana karşı boş değilim aynur
-nası yani beni sevdiğini mi söylemek istiyorsun ceyhun?
-yok lan ne sevmesi.bıktırdın ulan beni; doldum artık nah burama kadar geldi.
-nası yani beni sevdiğini mi söylemek istiyorsun ceyhun?
-yok lan ne sevmesi.bıktırdın ulan beni; doldum artık nah burama kadar geldi.
ne maksatla açıldığını anlayamadığım başlıktır.zira nerdeyse her yazar gammazların, modların, jedinin, lawyer ve gammazların gör(e)mediği, görmek istemediği ya da bir şekilde atladığı yanlış entryleri ispitlerler.bunda eziklik değil olsa olsa sözlük yönetimine katkı sunma anlayışı yatar.asıl anlaşılamayan sadece bilgiç statüsünde olan kişilerin ezik ifadesiyle tanımlanmasıdır.
osmanlı çok hoşgörülü bir devletti.
biz ırkçı olmayan milliyetçileriz.
biz ırkçı olmayan milliyetçileriz.
eleştirileri kaldıramadığını düşündüğüm moderatör/bilgiç.kendisinin yazdığı bazı entryleri hoşlanmadığı yazarlar yazsa sözlük konseptine uymadığı gerekçesiyle büyük ihtimal uçurulurdu.
edit:bu girdi başka bir entryyi refere ettiği gerekçesiyle moderatörümüzün bizzat kendisi tarafından silinmiştir ve düzeltilerek şahsımca yeniden piyasaya sürülmüştür.
edit:bu girdi başka bir entryyi refere ettiği gerekçesiyle moderatörümüzün bizzat kendisi tarafından silinmiştir ve düzeltilerek şahsımca yeniden piyasaya sürülmüştür.
ellerinde müzik aletleriyle masa masa dolanarak para karşılığı şarkı söyleyen tatlı amcalarımızın olduğu, eskiden rock dinlerken kendimizi bir anda fasıl alemlerinde bulmamıza neden olan mekan.severiz, seveni de severiz.(bkz: alkolik hareket engellenemez)
hala olumsuz anlamda eleştirenler tarafından anlaşılmadığını düşündüğüm slogandır.sürekli belirttiğimiz üzere ermeniliğin bir yüceltmesi olamdığı içindir ki ırkçı, milliyetçi ya da faşizan bri tavrı yoktur.sloganın sahiplenilmesi bir insanın tamamen farklı bir etnik kimlikten olup da resmi ideolojiden farklı düşünmesi nedeniyle öldürülmesi üzerine hadi bizler de ermeniyiz, gelin yiyosa bizi de vurun gibi bir anlama gelmektedir.yoksa kimsenin birilerini ermenileştirmeye çalıştığı yoktur.bir türkmen olarak hiçbir etni siteyi önemsemeden rahatlıkla dile getirebileceğim slogandır da.
ayrıca bu sloganı atanların hepsinin ermeni soykırımı konusu hususunda aynı şeyleri düşünmediği aşikarken bir suikast ve insanlık suçu üzerinden soykırım konusunu açmak da doğru değildir.ırk diye birşey yoktur insan ırkından başka ve de halkların kardeşliği milliyetçilik duygularıyla değil yanlışları kabullenme ve doğruluk, hümanite ve benzeri değerler için savaşmaktan geçmektedir.
ayrıca bu sloganı atanların hepsinin ermeni soykırımı konusu hususunda aynı şeyleri düşünmediği aşikarken bir suikast ve insanlık suçu üzerinden soykırım konusunu açmak da doğru değildir.ırk diye birşey yoktur insan ırkından başka ve de halkların kardeşliği milliyetçilik duygularıyla değil yanlışları kabullenme ve doğruluk, hümanite ve benzeri değerler için savaşmaktan geçmektedir.
terbiyesiz, laiklik ve cumhuriyet düşmanı (!) insan bile olduğuna şüphe ettiğim, bir de üstüne üstlük etnik kimliği ile gurur duymayan, diğer halklarla arasında farklılık hissetmeyen insan modeli.puhh senin yüzüne.nasıl yüceltmezsin sen ırkını, kendini? utanmaz arlanmaz, nasıl yaşıyorsun sen burda? ya sev ya terk et, yoksa seni susturur birileri(!). aynı hrant dinke yaptıkları gibi...
(bkz: imf)
komünist yetiştiriyor diye demokrat parti tarafından kapatılan, türkiyenin 60larda hızla ilerlemesinin nedeni olan eğitim kurumlarıdır.bugün hala ihtiyaç duyulmaktadır.
savunulduğunda kimsenin tepki göstermediği, hakkında olumsuz eleştiri yapıldığında en ağır ifadelere ve ’’sözlükten uçururum’’a kadar giden tehditlere kişilerin mağruz bırakıldığı başlıktır.m. kemal dedi diye savunmak ’’şükürcü bir toplumda, millet yaratma gayesi güdülmesi’’ amacıyla denen bu lafın neden dendiğini dahi anlamamaktır; bırakalım onu, m. kemal’in her dediğini kabul etmek tc vatandaşları için zorunlu da değildir.eleştiri yaparken eğer ki hakaret yoksa, aşağılama yoksa, her çeşit ezberin dışına çıkılmalıdır.’’siyaset yapmıyorum’’ deyip siyasetin alasını yapanlar, tit’i aratmayacak entryler kaleme alanlar bugünlerin de cahilliğin de sorumlusu olsa gerek ya da işbirlikçisi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?