xray

"susmak kabullenmektir" demektir...
ama hayir sessiz kalma hakkina sahibim diyorsaniz... haklisiniz... sessiz kalabilirsiniz...

konusmak istemiyorsam konusmam... kimse beni zorla konusturamaz demektir... bu kisisel bir bilinctir... illa konusmak zorunda degiliz...hemde kimseyle... kim olursa olsun karsisinda istersek susariz da... sukut ikrardan gelir lafini hicede sayariz istersek... bilincle karysyk arzuylada cigneriz...
ister sevgimizle, ister is aradaslarimizla istersekde okulda hocamizla yada ailemizle konusmama hakkina sahibiz... hemde sonuna kadar... kimse kendini bi seyler soylemeye mecbur hissettirilemez... insan isterse konusur ama zorlamayla veya zorda birakmayla olmaz, olamaz... susmak isteyen susar ve bu onun en dogal, en oznel hakkidir... lutfen bunun bilinciyle kalalim... bir, iki, uc tip.... eger tabi istersek...

sokakta stok goruntu icin kosturan, bir kameraman bir de mikrofon tutan haberciden olusan kadroyu, her dedigi yapilasi, her sordugu soru cevaplanasi sanan insanimizin ekrana cikma heycaniyla sacmalamasi... cok meraklidir bizim millet... mikrofonu gordumu once cekinirmis gibi yapar yeni gelin edasiyla sonra birden mikrofonun cekim gucune kaptyryverir kendini ve birden dile gelir... hele unlu birine bi’seyler soylemesi gerekiyorsa soyle ortaya karisik mesajindan en secmelerini dokuverir... o unlu sahsiyeti gercekten taniyip tanimadiginin hic onemi yoktur onun icin... ekrana ciktiysa o zaten taninmalidir... sanatcimiza neler soylemek istersiniz sorusana her defasinda oldugu gibi severek iziliyoruz denmelidir... olmazsa olmazidir bu... eee mikrofonu tutan kisi takla at dediginde de atilmalidir... yer misin dediginde yenmelidir, milyonlarin onunde koskoca mikrofoncuyu geri cevirmek olur mu... en yapamacagi hareket olsa da yapmali, en yenmiyecek sey olsa da yenilmelidir... hem de severek... severek yapilmalidir ki severek izlensin... ben cok severek seyrediyorum...

yurdum insaninim sokak roportajlarinda sorulan soru hakkinda uzaktan yakindan hic bir alakasi, ilgisi olmasada genede icinde tasidigi insanimiza ozgu misafir perverlik, hos goru (bazen sadece bu ekran vb. yerlerde olabiliyor ama hos gormek lazim), mikrafon tutan pasamdir heycani, icinden "hangi kanalda", "saat kacta", "tekrari olucak mi" gibi sorulari gecirirken hic tereddutsuz "severek izliyoruz" demesidir...hele birde yasli dedeler ve nineler soylediginde seyrine doyum olmuyor... klisedir... sevimliliktir... hatta cok komiktir...

burada kilit "...yukleniyorlar"... enrty baslinin heme arkasindan bunun soylenmesi parcayi daha da bir minibusellestirdigi gibi ayrica dikkatli dinlenmese bile farkinda olmadan agaza takilmasina neden oluyor... enteresan... ayrica cok da fiziksel bir yaklasim... severek izliyoruz...

sabah gezetesiyle anlasmis... o artik "ciner"lerin sadik bir kalemi...

turk televizyonlarinin gelimis gecmis en buyuk spikeri... genelde spor aslinda her seyi sunabilen cok renkli bir duayen...

gordugum de durmura ugradim... bu kadar da olur mu, bir yaltaklanma, bir etek opme klasigi ancak bu olur dedim... inanilmaz, nasil anlatilir bilmiyorum ki... ama ben de biraktigi etki tiksinmeninde otesinde gizliden gizliye bir utanc sanirim... evet (cumleye evet diye baslanmaz diyen halit kivanc in kulaklari cinlasin ama "evet") uzan ailesini genelde akli selim kimse sevmez, kimsede tutmaz... bunun cesitli nedenleri vardir, kimi onun nasil soven, diktator bir patron oldugunu bilir yada birilerinden duymustur...bazi insanlarda okurlar, gorurler, gorduklerini yorumlar sonra bi kaniya varirlar... uzatmayalim... bu uzan ailesini uzun uzadiya anlatmaya gerek yok... ama en bas dusmaninin kim oldugu ap acik ortadadir... simdi ki iktidar... iseter sevin iseter sevmeyin kendisine buyuk tehlike olarak gordugu bu aileyi turlu yollar izleyere (iktidari hukuka katarak) al assaga etmistir... buna soylenecek bir soz yoktur... cunku hukuksal olarak gucunu kullanip bunu yapmistir... tarih ilerde herseye derman olacagi gibi buna bi cevap verecektir... bu arda uzerine basa basa soylemek istiyorum ister uzunlari sevin ister sevmeyin ama bizzat, kasitli olarak istendigi icin yok edilmislerdir... binlerce tuyu bitmemis yetimin hakkini yigenler hala sokaklarda kol gezmekte, televollerde volta atmakta yada el etek opmektedirler (tipki hurriyet gazetesinin reklamlarinda yaptigi gibi)... ne yapmistir hurriyet... hurriyet ben de varim, ben senin medyada ki en buyuk destgin ve sozcunum demek icin (ki bu reklamdan sonra demistir) carsaf carsaf uznlarla igili makalelerini, mansetlerini boburlene boburlene reklanlarinda kullanarak, biz bu haberleri ilk verdik... "biz bunun yaptik uzanlara", "biz sunu yaptik uzanlara", "ilk uzan haberi bizden", "biz soyledik ve boyle oldu"," biz herseyin ilkini yaptik aha bunuda yaptik", "ilk biz yazdik alooo" edebiyati cekerek basbakan ve partisine yani simdiki iktidara hos gorunme, yanindayiz babacim, yolunun takipcisiyiz, sen nedersen o olur mesajini direkt olarak vermektedirler... evet dogrudur hurriyet gazetesi bir cok ilke imza atmis olabilir... ama bence asil bu aksam en buyuk bir ilke imza atmistir... reklam yoluyla yalakalik yapmak turk televizyon ve medya tarihinde bir ilktir... ve bunu dogan grubunun goz bebegi hurriyet gazatesi cok iyi bir sekilde ama adindaki manayi golgede birakarak basarmistir... bizede bravo demek duser... ama akli basinda kose yazarlarina ne demek duser yada bu dusen bombadan cikan sarapnaller acaba kimlerin gozunu acar orasi mecul bir bilinmez...ne yazik ki cok yazik... utanc verici...

tinto brass 26 mart 1933te venedikte dogdu. hukuk ogrenimi gordu. okulu bitirince parise yerlesti... sinemayla yakindan ilgileniyordu...arsivci olarak cinemateque francaisede calisti

stefania sandrellinin (yas 45 ) hem iyi bir oyuncu, hem hala guzel oldugunu gozler onune seren la chiave(anahtar) filmini cekti. bu filmden sonra sinyor popo unvanini aldi.

tutucular ve yobazlar tarafindan "dinsiz bir anarsist olarak tanimlanmasi" onu kendine ozgu sinemasindan alkoymaya yetmemistir... dogru yol bilidigi yoldur... hala devinimine devam etmektedir usta...

erotik filmler cekmistir, icerigi sex olan filmler agirliktadir...kesinlikle porno film yonetmeni degildir... anlatimi ve olaylara yaklasimi erotizm ve mizahin bir sentezidir...
kendisinin bir popo fetisisti oldugu su goturmez bir gercektir hatta usta bu konuda "bir kadinin poposu ne kadar buyukse akli o kadar genistir" lafini demistir... ne guzelde etmistir...

(bkz: lola)

bir tinto brass klasigi olan lola ustanin diger filmlerinin yanin da eh dedirten daha sonuk bir yapiya sahiptir...

once bos bir beyaz duvar yada -renk onemli degil, ben beyaz kullandim- bi sekil arkaniz da siritmadan fon olabilecek her hangi bi yer bulunur... telefon arkadasa verilir... ve cekilir... arada hayat kurtarir... cikis almakda artik cok kolay ve daha ucuz... komik ama gercek... teknoloji sen nelere kadirsin...

in the army now

a vacation in the foreign land
uncle sam does the best he can
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

now you remember what the draft man said
nothing to do all day but stay in bed
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

you’ll be a hero of the neighbourhood
nobody knows that you left for good
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

smiling faces on the way to ’nam
but once you get there no one gives a damn
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

hand grenades flying over your head

the sun’s flying over your head
if you wanna survive you’re out of bet
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

shots ring out in the dead of night
the sergeant calls : "stand up and fight!"
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

you’ve got your orders to shoot on sight
your finger’s on the trigger but it don’t seem right
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

night is falling and you just can’t see
is this illusion or reality
you’re in the army now
oh, oh you’re in the army - now

ertesi gun 5 kilo birden aldirabilir...

inanc ve fikir ozgurlugu varsa insan ozgurce fikrini soyleyebilmeli ve ayni zamanda inancinin gereklerini yapabilmelidir... fikirlere fikirlerle karsilik verilmesi dogrudur, ama inanca inancla yada inanmayarak karsilik verilmesi abestir, bosu bosuna bunyeyi yormaktir... isteyen istedigine inanmakda ve istedigi fikirleri savunup pesinde gitmekde serbesttir... saygi cercevesinde fikirlerde, inanc mevzularida tartisilmalidir... ama kimse kimsenin hassas oldugu noktalara basarak prim yapmaya, hele bunu bide aydin goruslu oldugunu iddia ederek hic yapmamalidir... aydin bir birey olmanin olgusu once kendine saygi duymaktan gecer... sonra zaten olayyn dogasi geregi baskalarinin fikirlerine inanclarina saygi duymak beraberinde gelir...

beste baki duyarlar ve gufte gonca gul e aittir... kurdili hicaz makaminda, duyek usulundedir... zeki muren, muzeyyen senar, safiye ayla, bulent ersoy un essiz yorumlariyla dinlemeye doyulmaz... yanliz dikkat, yarasi olanda kalici hasarlar verebilir...

orospulara argoda verilen ad...
(bkz: fahise)

(bkz: agir isci)...

tum spor basinini yasa bogan aci kayip...
spor basinin ornek bir agabeylerini, ogretmenlerini kaybetmenin yanisira tum turkiye mutis bir programciyi, belleklerden asla silinmeyecek bir sesi ve spor adamini kaybetti... buz patenine ve atletizme kattigi essiz yorumlarla bir zamanlar kanalin basina mihlardi insanlari... bi cok atletizm dalini, olimpiyatlarin ince detaylarini, uclu saltoyu ve bunun gibi su an sayamaycagim bir cok kurali ve ozelligi bir cogumuz onun sayesinde ogrendik... onun sayesinde o sporlardan keyif alir, yorum yapar hatta yapar hale geldik... efendiligi, duzeyliligi ve ekranlarda simgelesmis olan sakin uslubu ve butun bunlarin yaninda buyuk bir deger, buyuk bir sportmen oldugunu gorevine gosterdigi saygiyla ve askiyle gostermis, yine bizlere ornek olmustur... kenan onuk a tum saygilarimla... rahat ve huzur icinde uyu... tum sevenlerinin basi sagolsun... geride kalanlara sabirlar...

en sik rastlanan firar nedeni... suphe dusutumu bi kere icine, kisi artik o andan itibaren ne asker ocagini ne de ana kucagini dusunur hale gelir... zor, umarim kimsenin basina gelmez...