bildiğin sazan.
en sevdiğimiz milli sporlarımızdan olan amına koymak sanatının güzide eserlerinden biridir. ama iğne olarak götümüze de girebilir bir durumu vardır çuvaldızı başkasının gözüne sokarken; zira türkçemizde q harfi maalesef yoktur ve koyayım bildiğin anam babam k ile yazılır.
milli değerlerimizi yüceltecek bir hamle olarak düşünülmüş bu cinsel birleşime ithal malı harfleri dahil etmenin bir manası yok diye düşünen bendeniz, eğer koyacağımız kişi yerli malı ise alfabemizdeki k harfi ile koymanın, eğer rusya gibi güzide memleketlerden vatanımıza misafir gelmiş kimseler ise q harfi ile koymanın daha uygun olacağı kanaatindeyim.
eyyorlamama son verirken, belinize kuvvet diyor ehem şeyinizden, yok lan hiçbir şeyinizden öpmüyorum. pis sapıklar.
milli değerlerimizi yüceltecek bir hamle olarak düşünülmüş bu cinsel birleşime ithal malı harfleri dahil etmenin bir manası yok diye düşünen bendeniz, eğer koyacağımız kişi yerli malı ise alfabemizdeki k harfi ile koymanın, eğer rusya gibi güzide memleketlerden vatanımıza misafir gelmiş kimseler ise q harfi ile koymanın daha uygun olacağı kanaatindeyim.
eyyorlamama son verirken, belinize kuvvet diyor ehem şeyinizden, yok lan hiçbir şeyinizden öpmüyorum. pis sapıklar.
kendisi 1900 lerin son çeyreğinin başında evreni görmüş kainatın kokusunu tatmış olduğundan mütevellit, fantezi dünyası da o dönemde şekillenmiştir. eski, alman, konulu sanat filmlerinde elektrikli tv koltuğu vardı da o mu katmadı bunu fantezilerine. neyse işte eski kafalı biri olarak kendi döneminin değerlerine sahip çıkmaktadır.
ha bir schön ve hindibağ vardı ama o konumuz değil.
ha bir schön ve hindibağ vardı ama o konumuz değil.
şöminenin karşısında, leopar desenli çin malı koltuğuma oturmuş içkilerimizi yudumluyor, bir yandan da hata ile indy arasındaki gerilimin nelere gebe olduğunu tartışıyorduk kendisi ile. bir ara whisky nin ve ortam sıcaklığının etkisi ile üzerime rahat bir şeyler almak için izin istedim. gidip içerde bursa ipeği bordo pijamalarımı ve üzerine robe de chambremı giyip tekrar salonun girişinde belirdiğimde, kendisi birden , "döv beni" "kır dişimi" diyerek üzerime atıldı. korktum bir an, alışık değilim böyle oyunlara. o ilk korkuyu üzerimden attıktan sonra, içerden kelepçe ve kamçı setimi getirmeye gidiyordum ki uyanmışım...
bu da kendisi ile ilgili böyle bir anımdı.
işbu hikayede tek gerçek kısım "döv beni" ve "kır dişimi" kısmı olup, tahminim o ki ağrısından muzdarip olduğu dişeydi kastı. yoksa benim sert erkek mizacımın bunda bir etkisi zerre kadar yok.
bu da kendisi ile ilgili böyle bir anımdı.
işbu hikayede tek gerçek kısım "döv beni" ve "kır dişimi" kısmı olup, tahminim o ki ağrısından muzdarip olduğu dişeydi kastı. yoksa benim sert erkek mizacımın bunda bir etkisi zerre kadar yok.
cem adrian, halil sezai ile birlikte canlı seslendirmiş bu parçayı. güzel olmuş.
http://tinyurl.com/4xkknms
giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını
ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş...
http://tinyurl.com/4xkknms
giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını
ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş...
(bkz: yorgun erkek) çağrıştım en serbestinden.
şimdi kim bilir "kim" "bilir" e olan aşkı ile kimlerin cümlelerinde sevişip bir olmuştur?!
faydalı olup olmadığından emin olamadığım bir müessese.
kitaplarda altı çizili kelimelerin ardından, her konuşmamızın her yazdığımızın böyle kısa ama olayın özünü yansıttığını düşündüğümüz cümlelerden oluşması sonucunu doğurabiliyor.
değişik bir zaman yaşıyoruz; bir taraftan sevgileri, aşkları, insanları, bedenleri, hayatları, her türlü ilişkileri, şansları düşüncesizce tüketirken, bu "zaman" dediğimiz ne sikim değerli bir malzeme ise! kendisi ile ilgili sürekli bir tasarruf ihtiyacı içerisinde salakça bir koşuşturmaca yaşıyoruz. kendisinin nasıl bir değer taşıdığına inandırıldıysak, kaybedilmemesi gerektiğine tek bir anının bile; ondan tasarruf maksatlı, hayatla, aşkla, insanlarla, sevdiğimiz ve nefret ettiğimiz insanlarla, aşımızla, işimizle, kısacası varımızla, yoğumuzla olan derdimizi anlatmak için cümlelerimizden kelimelerimizden bile tasarruf ediyoruz. sürekli bir beylik söz söyleme ve işitme hevesi. tek kelimede hayata özet geçme merakı.
mesele anlaşma, anlatma/anlama meselesi olmaktan çıkmış gibi sanki! imalı yaşam klavuzu kurtaracak kurtarırsa bu dünyayı ve insan ilişkilerini. ya da ihtiyaçtan evrimin ilerleyen evrelerinde telepati gerçeğe dönüşecek. çünkü bu hali ile insanlardan bir bok anlamıyorum. büyük olasılık onlar da benden.
hayat sen ne sikim bir şeye evriliyorsun böyle günden güne?...
kitaplarda altı çizili kelimelerin ardından, her konuşmamızın her yazdığımızın böyle kısa ama olayın özünü yansıttığını düşündüğümüz cümlelerden oluşması sonucunu doğurabiliyor.
değişik bir zaman yaşıyoruz; bir taraftan sevgileri, aşkları, insanları, bedenleri, hayatları, her türlü ilişkileri, şansları düşüncesizce tüketirken, bu "zaman" dediğimiz ne sikim değerli bir malzeme ise! kendisi ile ilgili sürekli bir tasarruf ihtiyacı içerisinde salakça bir koşuşturmaca yaşıyoruz. kendisinin nasıl bir değer taşıdığına inandırıldıysak, kaybedilmemesi gerektiğine tek bir anının bile; ondan tasarruf maksatlı, hayatla, aşkla, insanlarla, sevdiğimiz ve nefret ettiğimiz insanlarla, aşımızla, işimizle, kısacası varımızla, yoğumuzla olan derdimizi anlatmak için cümlelerimizden kelimelerimizden bile tasarruf ediyoruz. sürekli bir beylik söz söyleme ve işitme hevesi. tek kelimede hayata özet geçme merakı.
mesele anlaşma, anlatma/anlama meselesi olmaktan çıkmış gibi sanki! imalı yaşam klavuzu kurtaracak kurtarırsa bu dünyayı ve insan ilişkilerini. ya da ihtiyaçtan evrimin ilerleyen evrelerinde telepati gerçeğe dönüşecek. çünkü bu hali ile insanlardan bir bok anlamıyorum. büyük olasılık onlar da benden.
hayat sen ne sikim bir şeye evriliyorsun böyle günden güne?...
top şekli verilerek bildiğin sıvı yağda kızartılır. ardından şerbete yatırılır. sonra dilersen üzerine tarçın dökerek servis edilebilir.
çocukkene biz yani 1900 lerin son çeyreğinin başlarında avşa’ nın plajında lokmacı amca vardı. akşam üzeri gelirdi plaja. dört gözle beklerdik onun geçmesini. sonra yalakalığın bini bir para,olmazsa al at kendini kuma tepin dur... alın ulan işte bacak kadar çocuğu ne ağlatıyorsunuz üç kuruşluk lokma için.
inspired by a true story...
edit: ulan kimdeğiştiriyor klavyemde bu harflerin yerini!...
çocukkene biz yani 1900 lerin son çeyreğinin başlarında avşa’ nın plajında lokmacı amca vardı. akşam üzeri gelirdi plaja. dört gözle beklerdik onun geçmesini. sonra yalakalığın bini bir para,olmazsa al at kendini kuma tepin dur... alın ulan işte bacak kadar çocuğu ne ağlatıyorsunuz üç kuruşluk lokma için.
inspired by a true story...
edit: ulan kimdeğiştiriyor klavyemde bu harflerin yerini!...
halil sezai parçası. cem adrian ile düet yapmış. o da güzel olmuş. ama kendisinin tek seslendirdiği versiyonlar kafayı daha güzel dumanlıyor. hem okan a konuk oldukları programda cem adrian ın bakışı böyle bir düetin habercisi gibiydi.
çaresiz içimdeki çocuk
bir günah gibi hep suçlu
senin hala ellerin soğuk
ve yağmurlu
içimde her gün ölen umutlar var
olsun zaten aşklar hep böyle
sana bir söz yazdım bugün
yolladım rüzgarla
içinde gözyaşı vardı
küçücük bir kadınla
sana bir söz yazdım bugün
yolladım rüzgarla
içinde gözyaşı vardı
küçücük bir adamla.
çaresiz bütün kelimeler
bir yalan gibi hep suçlu
senin hala gözlerin soğuk
ve yağmurlu
içimde her gün büyüyen çığlıklar var
olsun zaten aşklar hep böyle
çaresiz içimdeki çocuk
bir günah gibi hep suçlu
senin hala ellerin soğuk
ve yağmurlu
içimde her gün ölen umutlar var
olsun zaten aşklar hep böyle
sana bir söz yazdım bugün
yolladım rüzgarla
içinde gözyaşı vardı
küçücük bir kadınla
sana bir söz yazdım bugün
yolladım rüzgarla
içinde gözyaşı vardı
küçücük bir adamla.
çaresiz bütün kelimeler
bir yalan gibi hep suçlu
senin hala gözlerin soğuk
ve yağmurlu
içimde her gün büyüyen çığlıklar var
olsun zaten aşklar hep böyle
diline kurban bir karadeniz vatandaşı, çoban amca.74 yaşında kendisi.
http://tinyurl.com/3qu67kp
http://tinyurl.com/3qu67kp
üç kere düşmeden bir önceki adımdır. sonsuz bir döngüde herhangi bir tekrar...
hata!
kime göre? neye göre?
hata yapmaktan bu kadar korkmak neden?
hata!
kime göre? neye göre?
hata yapmaktan bu kadar korkmak neden?
there is a black river
it passes by my window
and late at night
all dolled up like christ
i walk the water
between the piers
singing
oh
river of sorrow
river of time, river
river of sorrow
dont swallow this time
for we all know the baby has expired
long ago she was pulled from the mire
and no precious liar or well-wisher
can return the love that was stolen
oh
river of sorrow
river of time, river
river of sorrow
dont swallow this time
can you see the light
at the end of the dark passageway
take me wit you towads this light
into the darkness passing over the faces in the river
hear me!
im whispering in your ear!
oh
river of sorrow
oh, river of time
river of sorrow
dont swallow this time
oh
river of sorrow
oh, river of time
river of sorrow
dont swallow this time
it passes by my window
and late at night
all dolled up like christ
i walk the water
between the piers
singing
oh
river of sorrow
river of time, river
river of sorrow
dont swallow this time
for we all know the baby has expired
long ago she was pulled from the mire
and no precious liar or well-wisher
can return the love that was stolen
oh
river of sorrow
river of time, river
river of sorrow
dont swallow this time
can you see the light
at the end of the dark passageway
take me wit you towads this light
into the darkness passing over the faces in the river
hear me!
im whispering in your ear!
oh
river of sorrow
oh, river of time
river of sorrow
dont swallow this time
oh
river of sorrow
oh, river of time
river of sorrow
dont swallow this time
bir antony and the johnsons parçası. adından daha fazla bir açıklamaya gerek var mı?
http://tinyurl.com/4wanqsy
http://tinyurl.com/4wanqsy
klibi varmış! kendisi kadar bol acılı olmuş! bird gehrl ün ekürisi sayılır bu da. yalnız bird gehrl assolist olarak finalde dinlenmelidir. bu parça ile açılır perde, ardından sahne antony ye kalır.
http://tinyurl.com/yby7tuq
http://tinyurl.com/yby7tuq
http://tinyurl.com/2cohur
tanıştığımdan bu yana bunun kadar etkileyici bir şey bulamadım; son bir kaç senedir. hayatıma arada girenler oldu ama bunun yeri bir başka. dönüp dolaşıp kendimi yine burada buldum.
ive been searchin for my wings...
tanıştığımdan bu yana bunun kadar etkileyici bir şey bulamadım; son bir kaç senedir. hayatıma arada girenler oldu ama bunun yeri bir başka. dönüp dolaşıp kendimi yine burada buldum.
ive been searchin for my wings...
(bkz: pişman olduğun zaman)
mabel matiz den dinlemeyi sevdiğim bir sezen şarkısı.
yolun zorunu yürümüştüm ben
tanıştığımız zaman
sen dalgalanmaktaydın elvan elvan
o yüzden tam olarak
hissedemedin sen içimi
hala kulağımda çınlıyor
o alaycı kahkahan
haberin yoktu henüz cilvesinden askın
sarsılmıyordun hiç ay tutulmasından
o kadar taşkın o kadar açtın ki
düşmen kaçınılmazdı arzın ortasından
pişman olduğun zaman
zevke doyduğun zaman
huzur bulduğun zaman
dönebilirsin
ben yine burada olacağım
yaralarını saracağım
seni anlayacağım
şarkı sözleri için ekşi den kadir e teşekkürler.
seni anlayacağım...
yolun zorunu yürümüştüm ben
tanıştığımız zaman
sen dalgalanmaktaydın elvan elvan
o yüzden tam olarak
hissedemedin sen içimi
hala kulağımda çınlıyor
o alaycı kahkahan
haberin yoktu henüz cilvesinden askın
sarsılmıyordun hiç ay tutulmasından
o kadar taşkın o kadar açtın ki
düşmen kaçınılmazdı arzın ortasından
pişman olduğun zaman
zevke doyduğun zaman
huzur bulduğun zaman
dönebilirsin
ben yine burada olacağım
yaralarını saracağım
seni anlayacağım
şarkı sözleri için ekşi den kadir e teşekkürler.
seni anlayacağım...
-----------------------------spoiler----------------------------:
kiramı alabilirsin ama ruhumu asla. bedenimi zaten unut!
-----------------------------spoiler----------------------------
eğlenceli bir şeymiş bu dizi. sevebilirim sanırım.
bayat gübre mütemadiyen banttan bildiriyor.
kiramı alabilirsin ama ruhumu asla. bedenimi zaten unut!
-----------------------------spoiler----------------------------
eğlenceli bir şeymiş bu dizi. sevebilirim sanırım.
bayat gübre mütemadiyen banttan bildiriyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?