hayatta gerçekten mutlu olabildiğiniz dakikalar sınırlıdır.bu yüzden çok mutlu olduğumuz dakikaların hiç bitmesini istemeyiz.bu yüzden içimizde her zaman bir arayış olur ; hep mutlu kalabilmek için.
(bkz: olay budur)
bir hukuk hocasının çok fena gerçekleştirdiği olaydır.
bir hukuk profesörü vizede bir davayı anlatır ve sonucunun ne olacağını öğrencilere sorar.
tüm öğrenciler kağıdı verdikten sonra kimsenin sınıftan çıkmamasını ister ve tüm kağıtlara baktıktan sonra herkesin 0 aldığını söyler.
çünkü : "süren dava hakkında yorum yapılmaz..."
(bkz: çok fena) (bkz: ben olsam bırakırım okulu)
bir hukuk profesörü vizede bir davayı anlatır ve sonucunun ne olacağını öğrencilere sorar.
tüm öğrenciler kağıdı verdikten sonra kimsenin sınıftan çıkmamasını ister ve tüm kağıtlara baktıktan sonra herkesin 0 aldığını söyler.
çünkü : "süren dava hakkında yorum yapılmaz..."
(bkz: çok fena) (bkz: ben olsam bırakırım okulu)
babam sağolsun.
12 eylülde çıkmış olan bir yasa.
bazı aydın öğretim üyelerini üniversitelerden uzaklaştırmak için çıkarılmıştır.
bazı aydın öğretim üyelerini üniversitelerden uzaklaştırmak için çıkarılmıştır.
1402lik lerdendir.
izmir bornova küçükparkta gayet hoş bir havası olan mekan.bornavaya işiniz düşünce mutlaka uğranması gereken yerlerden.
-sıçtık .
iq zekanın sadece bir bölümü anlamına gelir.
bir insanın iq su düşükse bu onun salak olduğu anlamına gelmez.
bir insanın iq su düşükse bu onun salak olduğu anlamına gelmez.
yüz yıkanır akabinde diş fırçalanır...
sifonu çekince gelen suyun bulunduğu hazne.
ölüm nedir bilmeyen, acı nedir tatmamış olan, babalarından aldıkları harçlıkla hayatlarını sürdüren insanlar topluluğudur.
enselerinden tutup bir mafya hesaplaşmasının sonucuna sokmak gerekir suratlarını.
o zaman görürler bomboş bakan bir cesedin gözleri nasılmış,
kurşun sadece minik bir kırmızı delik mi bırakırmış yoksa girdiği yeri paramparça mı edermiş,
nasılmış yanık insan teninin iç bulandıran kokusu.
göstermek gerekir, bıçaklanan insan o dizideki gibi "aah" diye mi düşermiş direk ölür müymüş, yoksa her kalp atışında düzenli olarak kan fışkıran yarasını elleri ile kapatarak kıvrana kıvrana mı ölürmüş.
o "offf ne kuvvetli, yakın mesafeden ne etkili" diye hayran oldukları pompalı tüfekle başından vurulmuş bir mafya üyesini zorla göstermek gerekir bu gençlere.
bakalım sadece beyin gerçekten kırmızı mıymış, yoksa üzerinden dumanlar tüten yanık ve gri et parçaları mı kalırmış üzerinde. nasılmış hala üzerinde saçlar bulunan kırık kafatası parçalarını görmek.
sonra saçlarından tutup bomba yerleştirilen bir arabanın enkazına götürmek gerekir bu genci,
acaba o filmlerde görüldüğü gibi sadece bir ateş topu ve yangın mı oluyor,
yoksa diri diri yanmış cesedin son çabalarıyla, bir ölüm kavrayışı ile tuttuğu direksiyon hayallerdekinden biraz daha mı farklı?
efendim? gencimiz ağlamaya ve kusmaya mı başladı?
şimdi tutup o öldürülen mafya adamının ailesinin evine gidelim. sadece bağıra bağıra, kuru kuru ağlamıyorlar değil mi evdekiler?
gencecik eşinin kül gibi suratını, ısırıp kanattığı dudaklarını, avuç içlerine batırdığı tırnaklarını, uykusuz gecelerini, sevdiği adamın saptığı kötü yol yüzünden duyduğu pişmanlığı, aşkı yüzünden terkedemeyişini, hayat boyunca duyacağı pişmanlığı, babasız kalan çocuklarını gösterelim...
ne oldu, o siyah pardesüsünü çıkardı değil mi?
geç ama..
enselerinden tutup bir mafya hesaplaşmasının sonucuna sokmak gerekir suratlarını.
o zaman görürler bomboş bakan bir cesedin gözleri nasılmış,
kurşun sadece minik bir kırmızı delik mi bırakırmış yoksa girdiği yeri paramparça mı edermiş,
nasılmış yanık insan teninin iç bulandıran kokusu.
göstermek gerekir, bıçaklanan insan o dizideki gibi "aah" diye mi düşermiş direk ölür müymüş, yoksa her kalp atışında düzenli olarak kan fışkıran yarasını elleri ile kapatarak kıvrana kıvrana mı ölürmüş.
o "offf ne kuvvetli, yakın mesafeden ne etkili" diye hayran oldukları pompalı tüfekle başından vurulmuş bir mafya üyesini zorla göstermek gerekir bu gençlere.
bakalım sadece beyin gerçekten kırmızı mıymış, yoksa üzerinden dumanlar tüten yanık ve gri et parçaları mı kalırmış üzerinde. nasılmış hala üzerinde saçlar bulunan kırık kafatası parçalarını görmek.
sonra saçlarından tutup bomba yerleştirilen bir arabanın enkazına götürmek gerekir bu genci,
acaba o filmlerde görüldüğü gibi sadece bir ateş topu ve yangın mı oluyor,
yoksa diri diri yanmış cesedin son çabalarıyla, bir ölüm kavrayışı ile tuttuğu direksiyon hayallerdekinden biraz daha mı farklı?
efendim? gencimiz ağlamaya ve kusmaya mı başladı?
şimdi tutup o öldürülen mafya adamının ailesinin evine gidelim. sadece bağıra bağıra, kuru kuru ağlamıyorlar değil mi evdekiler?
gencecik eşinin kül gibi suratını, ısırıp kanattığı dudaklarını, avuç içlerine batırdığı tırnaklarını, uykusuz gecelerini, sevdiği adamın saptığı kötü yol yüzünden duyduğu pişmanlığı, aşkı yüzünden terkedemeyişini, hayat boyunca duyacağı pişmanlığı, babasız kalan çocuklarını gösterelim...
ne oldu, o siyah pardesüsünü çıkardı değil mi?
geç ama..
şuan ki dünya sistemine karşı çıkacak bir lider başımıza gelmedikçe,
halkımız bilinçlenmedikçe,
politikacılar şerefsizliği bırakmadıkça,
"eee, sikerim artık yeter!!!" denmedikçe,
ülkenin durumu vahim.
konuşmak boşuna...
halkımız bilinçlenmedikçe,
politikacılar şerefsizliği bırakmadıkça,
"eee, sikerim artık yeter!!!" denmedikçe,
ülkenin durumu vahim.
konuşmak boşuna...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?