tiryaki

allı sözlük ,
bizim ele varırsan
kola söyle
hamburger söyle,
şarap söyle.

ha unutmadan...gelirken yanında bir paket de marlboro söyle sözlük!

hoşgelmiş yeni mehdi,kalıcı olması temennisiyle...

hoşgelmiş aramıza,kalıcı olması temennisiyle...

meyva sulu şeker...

ingilizce meali: naneli...

izah edilmesi en güç şeyleri,en büyük sırları cok yalın cok basit cümlelerle pek bir güzel deşifre eden sevimli yaratık.

(bkz: kanuni sultan süleyman)

şair nihat ulvi akgün bu konuda şöyle buyurur:
bir şey var aramızda,
senin bakışlarından belli,
benim yanan yüzümden,
dalıveriyoruz arada bir,
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki,
gülüşerek başlıyoruz söze...

bir şey var aramızda,
onu buldukça kaybediyoruz isteyerek,
fakat ne kadar saklasak nafile,
bir şey var aramızda,
senin gözlerinde ışıldıyor,
benim dilimin ucunda...

kocaman sevgi sözcükleri gönderiyorum sana,
alıyorsun,yüreğine atıyorsun,
küçücük hayaller sunuyorum,
benim için saklıyorsun,
unutulmayan melodiler mırıldanıyorum,
eşlik ediyorsun...

yanlışlar yapıyorum,düzeltiyorsun,
yalnız kalıyorum,yalnızlığımı paylaşıyorsun,
ağlıyorum, gözyaşlarımı siliyorsun,
gülüyorum,gülüyorsun,
dostluk zinciriyle bağlanıyoruz,
dostum diyorum,
dostum diyorsun....

işte yine çıktı ortaya.sinan özen kızın yanında emanet gibi duruyor.jimena boş geçmiyor gene.

çoğu kadının korkulu rüyası.

ebru gündeş’in ,tanrı misafiri adlı çıkış parçasından sonra en çok ilgi görmüş parçası.bu şarkısında ebru gündeş’in sesinin,yorumunun henüz oturmadığını rahatça görebiliriz.öyle ki çoğu yerde sesi detone olmaya yakındır.ha kayboldu sesi ha bozuldu derken parçayı zar zor bitiriyordu.
bugün ise kendisini dinlerken sesinin kıvamına oturduğunu rahatça söyleyebiliriz.hasret rüzgarlarını seslendirmişti en son albümünde mesela.pek güzel uydurmuştu sesini parçaya.diğer alıntı şarkılarda da kendine has o farklı ses tonunu pek güzel yansıtabilmekte.

(bkz: dicleningözyaşları)
yani baki koşar.geçenlerde 20 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş ünlü gazeteci. öleceğini sezmiş olacak ki ,terkedilmişliği,yalnızlığı anlatan cok acı entryler yazmıştı son günlerinde.

şaban emineyi kaçırmayı kafasına koyar,emine’den de okeyi alınca dayanır kapısına,girer evine açar çuvalı:
+aemıne, hadi gir çuvala,senı gacıracam!
-cuvala girmeden olmaz mı?...

ambulansla,polis otosuyla,itfaiye arabasıyla yarış...

bir klaye tipi.

güller vardır,her bir renkte.sarısı,beyazı,kırmızısı...misafir edilmekte her biri en özenli köşelerde.güller açar en gösterişli yanlarda,saksı saksı ağırlanmakta en baş köşelerde.dikeni batar yaprağına ;şımarıklığı,cilvesi belki de.nadidedir,az bulunur ondan mı acaba...

sürü sürü papatya her bir tarafta...bağlarda,bahçelerde,kırlarda,parklarda,toprağın örttüğü her yerde,tabiatın en vahşi hudutlarında ,dağ başlarında,kıraç topraklarda.yeşil tualin üstünde sarı,beyaz lekeler öyle boylu boyunca.
boy boy,kimi küçük,kimi büyük serpilmişler beraberce,doldurmuşlar çimenleri.yine de vefalı,yine de mütevazi...her biri kendi saltanatını yaşamakta halinden memnun .meziyeti; yok...dışlanmışlığı çokluğundan.

italya’da hapisten çıktıktan sonra yeni seçilmiş papa benedicti ’’kucaklamak’’(!) istediğini söyledi.(ee hep jean paul takılacak değil ya!)

mutlulukla üzüntü karışımı bir his.

(bkz: asfalt ağladı be)

bu setle ;bundan sonra girilen entryleri,houstondan gelen mesajları,verilen oy sayısını,sözlükten uçurulan şahısları,horozlanan yazarları falan da pek rahat akılda tutabileceğiz öyleyse.
ne güzel!...