confessions

tiryaki

- Yazar -

  1. toplam entry 1299
  2. takipçi 1
  3. puan 31831

ankakuşu

tiryaki
başlık anket ne olursa olsun gidip en can alıcı ayrıntısını getirip gözümüzün içine sokar böyle.ne zaman entrylerine baksam kendimi görüyorum adeta ve bundan da hiç hoşnut değilim.ki bendeniz kendi özelliklerine sahip bir bünyeye uzun süre tahammül edemeyen bir yapıya sahibimdir.
bir an önce üslubunu değiştirmesi dileklerimle.....

ekşi sözlük

tiryaki
özellikle son zamanlarda kendilerine yöneltilen her türlü eleştiriye kulak tıkayıp site hakkında eleştiride bulunanları da kendi yöntemleriyle bir güzel haşlayan bir yapıya bürünmüş .
yeni şafak gazetesi yazarı ali murat güven’in siteye yönelik eleştirelerine ağza alınmayacak derecede hakaretlerle yanıt vermişlerdir kendileri(cümleten bu tür eleştirilere pek de alışık oldukları söylenemez zaten)bu sebepten ötürü söz konusu gazete ile aralarında bir itiş kalkış başlamış,olay mahkemeye kadar varmıştır.işte söz konusu yazıdan bir alıntı:

"homo kovboylar"ı eleştirişim ve "kral çıplak" deyişim karşısında türkiye homo lobisinin tek kelimeyle "gözü dönmüştü". çünkü affedilmez bir suç işlemiş ve beğenmediğim bir film hakkındaki görüşlerimi özgürce dile getirmiştim. bu konudaki bütün laflarım ise ne yapılıp edilip tez zamanda "ağzıma tıkılmalıydı".

beklendiği üzere, hemen kendi aralarında elektronik posta zincirleri kurup organize oldular.

adına "ekşi sözlük" denilen o nihilist-komünist yatağından (ki bu grubun sanal ortamda kurduğu "canımın istediğini döverim, canımın istediğine söverim, kimsecikler bana karışamaz" mantığındaki o kartondan krallığa ilişkin kimi ibret verici gözlem ve tecrübelerimi çok yakında bu köşede ayrıntılarıyla aktaracağım) internetteki profesyonel homo portallarına, dış parasal desteklerle finanse edildiği ortaya çıkan -amaçları şaibeli- internet sitelerinden homolara şirin gözükme derdindeki radyo-tv kanallarına dek akla hayâle gelebilecek bir sürü yerde beni tefe koymak ve şerefle taşıdığım adımı kirletebilmek için gözü kara bir mücadele başlatıldı.

hattâ, bu azgın grubun henüz 24 yaşındaki çok bilmiş medya mensubu üyelerinden biri (şahsıma gönderdiği hakaretlerle dolu bir mesaja tek kelimelik bir "defol" cevabı yazdığım için) "gazetecilik mesleğiyle bağdaşmayan tutum ve davranışlar"da bulunduğum gerekçesiyle basın konseyi’ne şikayet başvurusu yaptı. şu sıralarda karşılıklı şikayetimizin bir sonuca bağlanmasını bekliyoruz; konsey’in kararı açıklanır açıklanmaz elbette ki bunu da sizlerle paylaşacağım. çünkü köşemi kesintisiz takip edenlerin de gayet iyi bildiği üzere, ben bu "oyun"u başından beri çok açık oynuyorum.

insan derisi ile ciltlenen kitap

tiryaki
kitabın adı:bunu yapan insan olamaz

kaynakça:charley darwin(evrim teorisi.s.17)

adolf hit ler:(kavgam s.1-100)

slobadan miloşeviç:(kasaplık sanatı s.75)

george pusht:

(demokratikleştıremedıklerımızdenmısınız s.32)

saddam hüseyin-ubeyd huseyin(chemical brothers and halepçe s.21)

iş bu kitabın cildi bir insan derisiyle hazırlanmış olup,a4 kağıdı ebatlarında tabaklanmış olup uzun süre gerdirildikten sonra kıvamına getirilmiştir.hiçbir şekilde taklidi örneği yoktur şu koca dünyada.her hakkı saklıdır..

karlar düşer

tiryaki
sözleri şiir tadında okununca oldukça sancılı geçen bir terkedilmişliği anlatır ancak her ne hikmetse bestecisi,her kim ise ilkokul tekerlemesi haline dönüştürmüştür o güzelim sözleri.unutmadan akrep nalan’ın seslendirdiğini belirtelim...

inşallah ol sende böyle
aşık ol da bak birine
ben oldum da ne oldu sanki
senin gibi birisine

karlar düşer
düşer düşer ağlarım
hep ismini
hep ismini anarım

gel de gör bak şimdi beni
bulamazsın eski halimi
seni düşünmekten
yitirdim ben benliğimi

karlar düşer
düşer düşer ağlarım
hep ismini
hep ismini anarım

zaten sende insaf yoktu
olsaydı terketmezdin beni
terkettin de ne oldu sanki
bak buldum başka birini

karlar düşer
düşer düşer ağlarım
hep ismini
hep ismini anarım

kar yangınları

tiryaki
tadından yenmez,eşsiz bir muazzez abacı parçası:şarkı sözleri,beste,yorum,ses... hepsi en alasından:

senden bir çığ gibi kopsamda ben
buz mavisi günleri arıyorken
ayaz yemiş yüreğimde sen
üşüyeceksin
bende kar yangınları
sende göç hazırlığı
asiydim kardelen çiceğinden
bahar toprağına yüzünü süren
yoruldum anladım yanlış serüven
terkedeceksin

ilkokul kompozisyonları

tiryaki
biz bir gün ayşelerin ailesiyle birlikte piknik yapmaya gitmiştik.sonra kardeşim geldi.ben senden daha hızlı koşarım dedi.sonra ben de onunla beraber koşmaya başladım.onu yendim.herkes beni tebrik ettiler.
sonra annem bize köfte yaptı hepimiz yedik.ben çok doymuştum.ali’nin köftesi bitince benden istedi.ben de köftemi ona verdim.annem kızdı bana.
sonra babamla beraber top oynadık,eğlendik.çok güzeldi ağaçlar.ben bir tane gül kopardım. arabaya binmeden önce onu anneme verdim.annem beni öptü.
sonra yemekleri topladık.tüpü arabaya koyduk ama alinin bisikleti kırılmıştı.babam onu tamir etti.ondan sonra eve gittik.
o günü hiç unutmayacağım ben.herşey çok güzeldi.keşke bir daha gitsek!

ilkokul kompozisyonları

tiryaki
oldukça naif , kibar bir dille yaratılmaya çalışılan giderek felsefi derinlik kazanmaya başlayan zaman ötesi yazılardır bunlar.büyüyünce yazılanları tekrardan okumamak akıl ve ruh sağlığı için hayati derecede önem teşkil eder.
ben bir gün şunu yapmıştım sonra o geldi şöyle böyle oldu derken,intihar eşiğindeki bir şizofrenin masallar alemindeki o hülyalı seyahaterinde buluveririsiniz kendinizi birden.

nergis

tiryaki
eşsiz,baygın bir kokuya sahip çiçek.ilkbaharın en güzel sembollerinden.aynı zamanda tıpçılıkta sık sık kullanılan faydalı bir bitki çeşidi.oda içerisinde muhafaza edilince kokusu her bir nesneye siner adeta.

mona roza

tiryaki
sözlerini de yazalım ki tam olsun...

monna rosa,siyah güller,ak güller;
gülce’nin gülleri ve beyaz yatak.
kanadı kırık kuş merhamet ister;
ah,senin yüzünden kana batacak,
monna rosa,siyah güller,ak güller!

ulur aya karşı kirli çakallar,
bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa.
monna rosa,bugün bende bir hal var,
yağmur iğri iğri düşer toprağa,
ulur aya karşı kirli çakallar.

açma pencereni,perdeleri çek:
monna rosa,seni görmemeliyim.
bir bakışın ölmem için yetecek;
anla monna rosa,ben öteliyim...
açma pencereni,perdeleri çek.

zaman çabuk çabuk geçiyor monna;
saat on ikidir,söndü lambalar.
uyu da turnalar gelsin rüyana,
bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;
zaman çabuk çabuk geçiyor monna.

zeytin ağacının karanlığıdır
elindeki elma ile başlayan...
bir yakut yüzükte aydınlanan sır,
sıcak ve minnacik yüzündeki kan,
zeytin ağacının karanlığıdır.

ellerin,ellerin ve parmaklarin
bir nar çiçegini eziyor gibi...
ellerinden belli olur bir kadın.
denizin dibinde geziyor gibi
ellerin.ellerin ve parmakların.

zambaklar en ıssız yerlerde açar,
ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
işıksız ruhumu sallar da durur,
zambaklar en ıssız yerlerde açar.

akşamları gelir incir kuşları,
konarlar bahçemin incirlerine;
kiminin rengi ak,kiminin sarı.
ah,beni vursalar bir kuş yerine!
akşamları gelir incir kuşları...

ki ben,monna rosa,bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında.
hayatla doldurur bu boş yelkeni
o masum bakışlar...su kenarında
ki ben,monna rosa,bulurum seni.

kırgın kırgın bakma yüzüme rosa:
henüz dinlemedin benden türküler.
benim aşkım uymaz öyle her saza,
en güzel şarkıyı bir kurşun söyler...
kırgın kırgın bakma yüzüme rosa.

artık inan bana muhacir kızı,
dinle ve kabul et itirafımı.
bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
alev alev sardı her tarafımı,
artık inan bana muhacir kızı.

yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
bir gün gözlerimin ta içine bak:
anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
yağmurlardan sonra büyürmüş başak.

altın bilezikler, o korkulu ten,
cevap versin bu kanlı kuş tüyüne;
bir tüy ki, can verir bir gülümsesen,
bir tüy ki, kapalı geceye, güne;
altın bilezikler o korkulu ten!

hasret rüzgarları

tiryaki
müslüm gürses’in enfes,ebru gündeş’in harika yorumladığı parça.her ikisi de ayrı güzellikte söylüyor.
sözleri...

hasret rüzgarlari cok erken esti
savrulduk sevgilim dertlerden yana
zamansiz dökülen yapraklar gibi
ayrildik sevgilim doymadim sana

nasil başlamişti bak nasil bitti
en güzel duygular silindi gitti
nasil da sevmiştim bilirsin seni
ayrildik sevgilim doymadim sana

o cocuk gülüşün aklimdan gitmez
yalvarsam tanriya yazimi silmez
boşalan kadehler teselli etmez
ayrildik sevgilim doymadim sana

ud

tiryaki
insan sesine yakın olan her enstrümanda olduğu üzere insana ayrı bir huzur ayrı bir dinginlik kattığına inanılan müthiş müzik aleti.çalması azıcık zordur o ayrı mesele.

aldatmak

tiryaki
bilginin, iletişimin hızla yayıldığı bir çağda örnekleri neredeyse ürkütücü boyutlara varan hadise...
nedenleri üzerinde açık toplum yapısı ve kadınların sosyal hayata olan iştiraklarındaki hızlı artış gösteriliyor olsa da çok eski zamanlardan beri çoğu insanın yüzyüze kalmak zorunda olduğu acı gerçeklerin önde gidenidir aldatmak.

acının nefretin,sevginin,yalnızlığın,aşağılanma duygusunun,o zalim kıskançlığın içiçe ve peşpeşe yaşandığı,yani duyguların; aklı mantığı bu denli devre dışı bıraktığı bu denli bir vaka örneğine rastlamak kolay kolay mümkün değildir kanımca.
karınca ezmekten dahi korkan bir insanı azılı bir katile çevirebilen,utangaç bir kadını en acılı intikamlara heveslendiren,uğruna her sene binlerce cinayetin işlendiği,yine binlerce masum çocuğun annesiz babasız büyümesine sebep olacak böylesine şeytani bir duygu labirenti nerde vardır daha başka...
herkesin adını çok iyi bildiği ancak kabullenemediği,ancak belki de telaffuz edemediği,söylemekten korktuğu aslında çok basit nedenleri vardır belki de ,ahmet altan’ın şu sözlerinde de belirttiği gibi...

’’güzelliğimizi,çekiciliğimizi başkalarına da sunmak,beğenilmenin o doyumsuz tadını başkalarından da almak,görmek istiyoruz’’.

bu mudur?...
30 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol