teomanyak

evet.tuhaf ama vardır böyle insanlar.

heryerde karşımıza çıkarlar.hayatlarındaki tek kötü alıskanlıkları sigara içme
özürlülügü olsa gerek.
paketlerini açarken anlasılır acemilikleri, hızlıca açmaya çalıstıkları
paketi mındar etmeyi başarırlar.hele toplum içindeyse "ulan şimdi bi sigara yakıcam
ortamdaki bütün kızlar dayanamayıp bana verecek" diye yanıp tutuşurken
yanlarında ateş olmadıgının farkına varırlar.

agızlarında yanmayan sigarayla
diğer insanlardan ateş aramaya başlarlar.saatlerce süren ateş arama işlemi bitmiş
ve sigarayı yakma zamanı gelmiştir.yakar dumanı içine çekmez, üfler, acayip havalara
bürünürken bir okadarda kasılır.

evet ilgi çekmeyi başarmıştır."öff ulan ne pis sigara içtim ya.. herkesin gözü bende" derken
insanlar agızları hariç başka yerleriyle güldügünün farkında bile degildirler.ama iyi niyetlidir
diğer insanlar, bidaha sigara yakmaması temennisiyle anlamsız bakıslarına son verirler.
sırf sigara içiyor desinler diye içmeye devam ederken ..
kendine ve çevresindekilere zarar verdiginin farkında bile degildirler.

ikıncı insan profiliyse sarısın çıtır kızlardır.
bunlar starbucks veya alışveriş merkezlerinde karşımıza çıkarlar.djaurum sigarası taşırlar yanlarında..
agızlarınada okadar yakısırki ama yemek yerken bile bi fırt alırlar sigaradan..içiniz sızlar.
yemekleriyle beraber içerken sigaralarını.keşke sigara içmese, yazık diye avuturuz kendimizi..

kısacası;
biz ne dersek diyelim..
onlar sigara içmeye devam edicek.
biz ise sadece seyredicegiz..

ölüm yatagında son nefesini verirken, olabildigince en yukses sesle kelime-i sahadet getirirken son dakikada imana geldiginin en buyuk gostergesidir.

metin erksan’ın türkiye’deki sinema yapımcılarının " bu film x türünde bir ilk " lafını eleştirirken akıllara kazınan muhtesem repligi..

+ hamza?
-...
+ sevgilim?
-...
+ bana cevap ver hamza öyle bakıp durma.
-...
+ offf sende bokunu çıkarttın hamza ya.. kendimi tren gibi hissediyorum

- o trene günde kaç kişi girip çıkıyor biliyor musun !?

+ hayvansın hamza..konusma sen sadece bak hamza!.

para kazanmak günümüz şartlarıyla para kaldırmak olsa gerek..

eskilerde insanlar birilerine muhtaç olmamak, ev geçindirmek, başımı aileme karşı
yere egmim diyerek pazarlarda limon satarak hayatını geçindiriyolardı..

cocuklarımın eşimin karnı tok olsun yeterki ben ac kalmaya razıyım derken içten içe yıkılsada yinede o günün ekmek parasını kazandıkları için allah’a şükrediyolardı.bu insanlar günümüzde parmakla sayılacak kadar azlar..

şimdi ise şu karıyı pazarlayım, ona buna hap satayım,illegal işlere giriyim, devleti hortumlamaya devam edim diyenler maalesef ki şuanda devletin başındalar.

bir erkegin gay bara gidip geldikten sonraki derin anlamlar içeren cümlesi.

sonu felaketle bitecegini düşündügüm ..
düşünürken bile midemi kaldıran olay.

rock n coke’ta müslüm gürses hayranlarının kendilerini jiletlemesinin ardından rock n kana bulanmasıyla sonlanabilecek eylem..

evet maalesef yurdumun acı gerçegidir.

sabah saat 9 da kalkıp ilk iş olarak en yakın gazete bayinden fanatik hipodrom eki alınır.ve eve en yakın yerde olan ganyanın yolu tutulur.sigaralar yakılır ve kalemleride eline alarak başlarlar at çıkartmaya..

hayatları rutin bir şekilde sabah 9 akşam 6 ya kadar hayatta var olma amacı sadece altılıdan ibaret olan ..
atalarının isimlerini say desem bilemeyen ..
ama atların sülalesini bir çırpıda söyleyen insanlardır bunlar..
bazılarına okadar acıyorum ki..
aldıgı askeri ucreti gidip 2-3 gün içinden at yarıslarında çatır çatır yer bunlar.

içine pislikten ve sigara dumanından geçilmeyen bir yer olarak bütün gün tartışmalar yaşanır.at koşar baht kazanır derler ya.. aynen öyle.

her para kazanma oyununda şike oldugu gibi at yarıslarındada mevcuttur bu .. yarışı satar jokeyler bazen.ve bunu butun oynayanlarda bilir hatta söylenip dururlar. "ulan yine yatırdın bizi be" , "atı bilerek tuttu şerefsiz" filan..
ve ne kadar ironiktir ki böyle şikelerin döndügünü bile bile hala gözünü kırpmadan doldururlar o kuponları..
10 verip 3 alırlar bazen ..mutlu olurlar..

sabahtan akşama kadar at çıkartmak için didindikleri kadar
öss sınavına çalıssalardı .. şimdi hepsi birer mühendis ve doktarlardı ..

bok gibi parası, malı, mülkü olan insanların kıyamet gününde eşyalarının başına birşey gelmemesi için
şimdiden yaptırdıgı kaskodur..

bir çok türk gencinin en buyuk hayali..
nikah şahitleri ibrahim tatlıses ve bülent ersoy oluncada tadından yenmez..

kisilik bolunmesinin en zor anlarda karşımıza çıktıgının göstergesi..
barda, diskoda allah yoktur..
kötü günde, depremde allah vardır..

öncelikle yanlış anlasılmalara mahal vermemesi için "tesbih çekmek" yerine
"tesbih sallamak" sıfatını kullanırken hiç bir dinsel ögeler kastedilmemiştir.

evet hayatta sıkca karşılastıgımız insan tipleridir bunlar,
mekan, zaman ve olay aramaksızın tesbih sallamayı huy edinmiştir bu denyolar.
şimdi bunları ele alalım.zira bir kaç çeşitleri mevcut..

1)takım elbisesiyle yolda bıçkın delikanlı edasıyla yürürken sert bakıslar ve
eldeki türlü şekillere bürünmüş tesbihleriyle şekilden şekile girerken, insanlara
korku salma amacı güderler.agızlarında " koçum, gözüm, eyvallah, alayına gider.."
kelimelerini kendilerine ilah ettikleri görülür.sırf hava atmak ve kendini ispatlamak
için bu yola girildikleri gözlenebilir.oysa saldıgını sandıgı korku diger insanlar tarafından
agızları hariç başka organlarıyla gülünür..

2)bunların ilk örnekte verilen tiplerle aralarında ufak farklar gözlenebilir.
zira bunlar takım elbise giymek yerine sportif takılırlar.yolda ayak adımlarıyla omuz haraketleri
uyumludur.genlerinde bıçkınlık yatsada asıl amacları kızları etkilemek ve etrafa nam salmaktır..
bütün gün mahalle başlarında ellerinde sigara ve cep telefonlarında hakkı bulut mp3lerini son ses açarak
gelen giden kızlara laf atmakla başlarının göge ericegini sanarlar.

3)bu grup diğerlerinden cok farklıdırlar, cünkü can sıkıntısı ve alıskanlık yüzünden sıkca tesbih sallarlar...
diğerlerine göre çok az zararı olan bu karakterler salladıkları mekanlarda seçici olmazlar.
sinemada filmin en can alıcı noktasında arkadan takur tukur sesler geldigi zaman arkanızdaki film izlerken
tesbih fantazisini yapıyor olabilir.tuhaf karşılanmamalıdırlar..

erkan can’ın idris kaptan rolunde muhte$em performans sergiledigi gemide filminde, akıllara kazınan repligi..

kendi başlıgım altında yazmayı sevmesemde zira önyargılar için yazma geregi hissettim..

bilgi sozluk kayıtlı userların bilgilerini;birbirleriyle ve internet kullanıcılarıyla paylasmak amacı güden bir kuruluştur.iyi yada kötü herkes düşüncesini dile getirmekte özgürdür.ve buna kimse birşey söyleyemez.

başlıgımın altına girilen entry’lerde cinsellik ve abazanlık ön planda tutulmuş.her erkek potansiyel bir sapıktır felsefesinden yola çıkarak beni eleştirenlerde olucaktır ama söylemek istedigim objektif olmalıdırlar.

açtıgım başlıklar küfür içerikli olabilir ama sözlük kurallarına aykırı olmamakla birlikte iyi yanından bakıldıgı zaman artık rutinleşmiş kufurleri kullanan yurdum genclerinin kufur dagarcigina bir ışık tutmak amacı güdümlenmiştir.

"aa adamın açtıgı başlıklara bakın nekadarda abazanmış" felsefesiyle bana yaklasan "dinime küfreden müslüman olsa" atasözüyle karsılık verilir.zira aldatıcıdır burda küfüre karşı olanlar bile küfürlü entry yazmaktadır.
"adamın açtıgı başlıkları bi yazayım abazan oldugunu söyleyim hem egolarımı tatmin ederim hemde muhtesem oyu verirler bana" repligiyle hayatımıza girmiş userlar özelime mesaj bırakmanız kafi,istediginiz muhtesem oysa ben veririm..

son olarak "ben sadece iyi bir insan olmak istedim"(erkan can , takva).

bir gun bir porno izledikten sonra filmde gercekleşen sahnelerden ve aktorlerin başlarından geçen olaylardan sonra...
hayatının değiştigi söyleyen bireyin kurdugu cümle..

ciddi saglık problemlerini yanında getirirken..
sır kapısına konu olabilecek kadar da gizemli olaydır..

kopyala yapıstır butonunun fesat insanlar için yapılmıs olan versiyonu ..
zira her okudugum zaman heceleme geregi hissediyorum..
hecelemek güzeldir.

seversen sikilirsin sikersen sevilirsin sözünün diğer versiyonu.
örnek alınası cümle..

kısırdöngüler içerisinde kendimizi bulmak isteriz bazen.kendimizi terkedilmiş gemi misali ; ucsuz bucaksız deryalarda bir liman
bulunup sıgınmak isteriz ya ..işte o anda kafamızda "neden!?" soruları belirirken artık hayatı yavaş yavaş sorgulamaya başlarız..

insanlık tarihine şöyle bi baktıgımız zaman hayatı kimler sorgulamamış ki?
socrates bile "sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez." derken .. bi nevi kendini ve egolarını tatmin ederken kendini bu döngüye inandırma geregi hissetmiş..
milyonlarca insan "hayatı sorgulama" işlevini gerceklestirirken zamanla anlamıslar ne kadar gereksiz ve anlamsız oldugunu ..
biz hayatı ne kadar sorgularsak sorgulayalım sonunda hep mutsuz ve üzülen biz olucagız..
hayata yönelttigimiz onca soru cevapsız kalırken ,
hayat beklenilmedigi bir anda türlü türlü sorularla karşımıza çıkıverir..
ve bizden acısını öyle bir çıkarır ki ..
daha hayatı sorgulamaya kafa patlatmazsınız..
hayatı en güzel şu cümleyle anlatmıs cenkerdem beyler..
hayat ne tuhaf vapurlar filan.