telsiz arkadasi

böylesine pişkince böylesine boşvermişcesine alınmış karardır pi sayısının 3 alınması kararı. insanlık ayıbıdır adeta, onu bulana hakarettir; adam boşuna mı bulmuş, insanlık kullansın diye bulmuş. sonra ne olmuş, elin üşengeci çıkmış demiş ki ya ne uğraşıcaz, 3 alırız biter gider demiş. bence çok ayıp olmuştur onu bulan muhtereme.

son zamanlarda hakkında hiç iyi şeyler duymadığım kurum; içeride yapılanların, yerleştirilen yeni teşkilatçı mümin kardeşler sayesinde, bilimle uzaktan yakından alakası olmadığı ve çıkan kararların ise hüseyin üzmez mevzuunda görmüş olduğumuz gibi isteğe göre çıkarıldığı artık aşikardır. güvenimi yitirdim sana adli tıp.

bir er kişinin düşebileceği en dip noktadır, biraz daha ilerisi insanlıktan çıkma yoluna giriş olarak adlandırılabilir. allah kimselere göstermesin diyoruz.

mütevazı olanı makbuldür, ağzı güzel laf yaparsa tadından yenmez, hem hemcinsleri hem karşı cinsi tarafından ortamın gözbebeği seçilme gibi bi kaygısı olmadan öyle olabiliyorsa harbiden on numara adamdır; bu özellik allah vergisidir sonradan kazanımı mümkün olsa da özel çaba ve uzun zaman gerektirir, eğer bu gibi özellikleri içermiyorsa, en çirkin karşı cinsinden daha az ilgi, kendisinden daha çirkin olan hemcinsleri tarafından da hayatında görmediği ilgiyi görmeye mahkumdur. çok fazla karmaşık olduğu söylenemez karşı cinsle kıyaslandığında, bu da doğru kullanıldığında çok önemli bir kazanım haline gelebilir.

en ateisti bile yapar bunu, tanrıdan tırsma güdüsünün gereğidir, bacak kaslarınız gereği yerine getirir sizin yerinize.

frank sinatra - singing in the rain

du du du du du du du du du
du du du du du du du du du

i´m singin´ in the rain
just singin´ in the rain,
what a glorious feeling,
and i´m happy again.
i´m laughing at clouds
so dark, up above,
the sun´s in my heart
and i´m ready for love.

let the stormy clouds chase.
everyone from the place,
come on with the rain
i have a smile on my face.
i´ll walk down the lane
with a happy refrain
just singin’, singin’ in the rain.

dancing in the rain.

i’m happy again.

i’m singin’ and dancin’ in the rain.

dancin’ and singin’ in the rain.

frank sinatra’nın o e$siz güzellikteki sesiyle can verdigi harika parça.

hunharca harcanan bo$ vakitlerin en yogun harcandigi gundur.(vunharca diye biliyordum ama hunharcaymi$, baktim ögrendim. te$ekkurler tdk sozluk!)

kavga etmeden önce yapılan bu tür konu$maların caydırıcı hiçbir etkisi yoktur, aksine olayı daha da tetiklediği birçok kez insanoğlu tarafından tecrübe edilmi$tir. halbuki, i$ o a$amaya gelmeden öyle konu$ulsa, kavgaya da hiç gerek kalmayabilir, fakat insanların içlerindeki adrenalin arzusu bunu imkansız kılar.

araba kullanma hevesi olan gençlerin kullanmayı öğrendikten sonra $oför olma sıfatına erişme adına yapmakta ısrar ettikleri hareket. sayfiye yerlerinde yapıldığında genelde fırça yenir.

biraz geniş anlamlı bir cümledir; telaffuz etmeden önce iyi düşünüp taşınmakta fayda vardır, sonra tutamayacağınız sözleri vermeyin kardeşim gibi söylemlere maruz kalınabilir. o yüzden temkinli kullanmakta fayda var.

maksadımız; entry girmiş olmak için entry girmek değil; insanlığın faydasına gelişimine katkıda bulunmuş olmak, bilgi dağarcığına bir bilgi de bizden eklenmiş olsun söylemiyle hareket etmek olmalıdır. tabi biraz da eğlenmek sanıyorum herkesin hakkıdır, bu kadar ciddiyetin yanında.

çok fazla takip edeni olduğunu bildiğim bir animedir avatar. kafasında mavi bi ok olan gençten bir çocuk var (hani şu bi aralar ronaldo’nun saçına verdiği şekil gibimsi ama tam değil) uçuyor kaçıyor falan, su avatarı var, hava avatarı var ateş toprak falan koşuşturmaca bişeyler. anime yani işte, klasik.

kediyle ilgili olan başlıktan sonra; arka bahçenizde eşek besliyorsanız eğer, artık siz alelaade neyin peşinde olduğunuzu komşularınıza deklare ediyorsunuz demektir. söylentilere hazır olun, mahallenin piçleri de sizi ve eşeğinizi rahat bırakmayacaktır; siz en iyisi muhitinizi değiştirin.

zeka geriliği yapan çizgi film; kardeşimi hala götürüp getiriyoruz psikoloğa.

arkadaşım illa gir üye ol dedi, ısrarına dayanamadım girdim üye oldum.

çoğu zaman bekar olmasından ötürü komşuların kendisiyle ilgili, kediyle ilişkiye giriyor, o yüzden her gün ciğerle besliyor, gibi söylentiler çıkarılan insandır. ama yine de destekliyorum böyle insanları her ne kadar asılsız söylentiler çıkarılsa da onlar hakkında, onlar olmasa sokak kedileri ne yapardı.(yani tabi umarım asılsızdır, olur mu hiç öyle şey, olmamalı yani.)

kendisinin klon olduğu hususunda şüphelerim var hala, bu yaz kendisini bebek’te görmüştüm, hemen bi gazete alıp magazin eklerini karıştırdığımda cindy’nin türkiye’ye geldiğiyle ilgili bir haber göremedim, şaşırmıştım. orda çaktım mevzuyu, heee dedim, tülin şahin diye bir zat vardı, mankendi, demek ki oydu gördüğüm dedim ve yoluma devam ettim.

optimum özelliklerle donatılmış sınıf türüdür. yeri gelince yıkar döker kırar dağıtır disipline de gider, ama müdür yardımcısı tarafından yine affedilirler; çünkü başarılıdırlar. okulun son aylarına gelindiğinde sıcakların baş gösterdiği zamanlarda en çalışkanların bile arkalardan zıplaya hoplaya dahil olmaya çalıştığı öğrenci grubunu barındıran sınıftır. böyle sınıfları severim, saygı duyarım, her ne kadar yaramaz ama çok da başarılı olmayan bir öğrencilik geçirdiysem de.

boyun tutulması gibi rahatsızlıklarının artmasında çok büyük etkendir. eğer boynunu yana yatırıp ayna karşısında fotoğraf çektiren kızların sayısındaki artış bu hızla devam ederse, önümüzdeki yıllarda hastanelerin fizyoterapi servislerinde diğer hastalara yer kalmayacağı belirtilmiştir. ayrıca eczanelerdeki voltaren ve bengal gibi kas gevşetme amacıyla kullanılan kremlerin de stoklarının tükendiği açıklanmıştır. sadece masum bir fotoğraf çekme deyip geçmeyin, ülkelerin kaderini değiştirebilecek kadar tesirli bir olaydır bu olay.