jeff bridges ve isabella rossellininin oynadığı senaryo itibariyle çok dikkat çekmese de oyunculuklar yönünden zengin bir film.seyredilesi.
süper film.bence zamanının büyük bütçeli filmlerine kurban gitti.jeff bridges harika
mavi kuş sahnesi ve kevin spaceyni k pax dilinde konuştuğu sahneler unutulmaz.
1949 doğumlu amerikanyalı aktör.seabiscuit , k pax , arlington road , the big lebowski , fisher king ve fearless gibi çok önemli filmlerde oynadı.şu sıralar a dog year isimli filmi bitirmeye çalışıyor.
başrollerinde jeff bridges ve tim robbins’in oynadığı harika bir senaryoya sahip , amerikanın gizli işleri ve terör paranoyasına dair iyi oyunculuklarla bezenmiş paranoyak bir film.ikili izleyicileri iyi germiş seviyeli ve sürpriz finalli filmlerden birisi.
muhteşem bir kariyere sahip ünlü amerikalı aktör.
şu anda 70 yaşında olmasına rağmen , hala iyi filmler çekmekte ve yönetmenlik yapmaktadır.zamanının en yakışıklı erkeklerinden birisi olup , halen karizmasından birşey kaybetmemiştir.
filmografisi ;
charlottes web (2006)
the clearing (2004)
spy game (2001)
the last castle (2001)
the horse whisperer (1998)
up close & personal (1996)
indecent proposal (1993)
a river runs through it (1992)
sneakers (1992)
havana (1990)
legal eagles (1986)
out of africa (1985)
the natural (1984)
brubaker (1980)
the electric horseman (1979)
a bridge too far (1977)
all the presidents men (1976)
three days of the condor (1975)
the great waldo pepper (1975)
the great gatsby (1974)
the sting (1973)
the way we were (1973)
jeremiah johnson (1972)
the candidate (1972)
the hot rock (1972)
little fauss and big halsy (1970)
tell them willie boy is here (1969)
downhill racer (1969)
butch cassidy and the sundance kid (1969)
barefoot in the park (1967)
this property is condemned (1966)
the chase (1966)
inside daisy clover (1965)
stuation hpeless(1965)
şu anda 70 yaşında olmasına rağmen , hala iyi filmler çekmekte ve yönetmenlik yapmaktadır.zamanının en yakışıklı erkeklerinden birisi olup , halen karizmasından birşey kaybetmemiştir.
filmografisi ;
charlottes web (2006)
the clearing (2004)
spy game (2001)
the last castle (2001)
the horse whisperer (1998)
up close & personal (1996)
indecent proposal (1993)
a river runs through it (1992)
sneakers (1992)
havana (1990)
legal eagles (1986)
out of africa (1985)
the natural (1984)
brubaker (1980)
the electric horseman (1979)
a bridge too far (1977)
all the presidents men (1976)
three days of the condor (1975)
the great waldo pepper (1975)
the great gatsby (1974)
the sting (1973)
the way we were (1973)
jeremiah johnson (1972)
the candidate (1972)
the hot rock (1972)
little fauss and big halsy (1970)
tell them willie boy is here (1969)
downhill racer (1969)
butch cassidy and the sundance kid (1969)
barefoot in the park (1967)
this property is condemned (1966)
the chase (1966)
inside daisy clover (1965)
stuation hpeless(1965)
başrollerinde paul newman ve robert redfordun oynadığı , 1969 yapımı seyredebileceğiniz en kaliteli westernlerden birisi.konu ve oyunculuklar itibariyle bu film bir efsanedir.
benim bu filme ait notum 10 üzerinden 9dur.ilgilenenlere duyurulur.
benim bu filme ait notum 10 üzerinden 9dur.ilgilenenlere duyurulur.
bursasporun kalbinin attığı yer.yabancıları pek sevmezler ve tezahürat yapmayanları eller üzerinde sahaya atmak !! gibi bazı davranışları olan taraftar grubu.
olağan şüpheliler ve x men !! gibi iki ayrı tarzda filmi başarıyla yönetmiş , genç yönetmen.
9 yaşındadır.
ortaçag avrupasinda, yönetici sinifin ahlak anlayisi nibelungenlied efsanesi ile eski izlanda sagalarindaki ahlak ilkelerine bagli kalmisti. onuncu yüzyila kadar, jom-viking’ler adi verilen bir pagan dinsel örgüt iskandinavya’da etkinlik göstermisti. bu örgüt, çok siki bir disiplin altinda yasayabilen, cesaretleri kanitlanmis müthis savasçilardan olusuyordu. savas alaninda can vererek, valhalla’ya gitmek ve orada woden’e (odin) kavusmak en büyük arzulariydi. norman’larin ingiltere’yi fethetmeleri ile sonuçlanan hastings savasinda kendilerini pek kanli bir biçimde kanitlayan "carles birlikleri"nin kurucusu da, eski bir jomsburg kardesligi komutani olan kral sweyn forkbeard idi. üstelik, bir çok avrupali soylu norman kani tasiyordu. onikinci yüzyilda, bu kuzeyli savasçilarin anilari hala çok canliydi ve bir tür kahramanlik siiri olan "chanson de geste"ler bu savasçilarin pagan ülkülerini dile getirmeye devam ediyordu: fizik güç, yagmacilik ve intikam hirsi.
kuzey avrupa savas kültlerine bagli askerler, savas alanlarindaki çilgin vahsetleri ile korku salmislardi. bir çok derebeyine bagli olarak varliklarini sürdüren bu savasçilar, kutsal roma imparatorlugunun yönetiminde olusturulmak istenen baris içinde bir birlesik avrupa ülküsüne engel oluyorlardi."
"kilise, umutsuzca akan kanlari durdurmaya çabaladi. bu girisimin ilk örneklerinden biri; "tanrisal ateskes" adi verilen ve soylulara belirli günlerde savasmayi yasaklayan bir dinsel uygulamaydi. kanli içgüdüleri ehlilestirmek için uzun vadeli çözüm olarak da "şövalyelik" kurumu düsünülüyordu. savasçilara bir hristiyanlik ülküsü asilayan, özgün olarak savas becerisini arttirmayi amaçlayan, ama pratikte, dinsel bir çagri niteligine bürünen, silahlarin kutsanmasi ve namus yeminleri gibi yari dinsel ayinlerle süslü yeni bir uygulamaydi bu. kuzeyli savasçilarin kan tutkusu, savunmasizlari korumayi ön plana alan, dualarla dolu bir kendini feda etme islemine dönüstürüldü."
ilk haçli seferine katilan sövalyeler, birlik disiplini ile kisisel cesareti kaynastiran, çesitli savasçi gruplari olarak düzenlenmislerdi. st. bernard tarafindan ihtiraslari, yarasizliklari ve siddete yatkinliklari elestirilen bu ilk sövalyeler, giderek bireysel bir arayis tarzina dönüsen ve rahiplerin kutsal hac yolculuklarini animsatan bir sakinlige yaklasan, yeni bir sövalyelik ruhuna yerlerini terk ettiler. çogunlukla maddi ve hatta erotik deneyimler içeren maceralar pesinde kosturan gezgin sövalye ile günahlarinin affi ugruna haçli seferlerine katilmayi kabul eden sövalye arasinda artik bir benzerlik kalmamisti."
"1099 yili temmuz ayinda haçlilar kudüs’ü ele geçirdiler. yagma ve katliamin siddeti, kilisenin soydan gelen kiyicilik içgüdülerini yeterince hristiyanlastirmayi beceremedigini ortaya koyuyordu. kutsal kentin tüm nüfusu, yahudiler ve müslümanlardan olusan, erkek, kadin ve çocuk tam 70.000 kisi üç gün süren bu toplu çilginlikta yasamlarini yitirdiler. kentin bazi sokaklarinda askerler dizlerine kadar yükselen kan gölü içinde yürümek zorunda kaldilar. bu sanli (!) fatihler, gözyaslari içinde kutsal mezar kilisesinde yalinayak, aglayarak dua ediyorlar ve sonra tekrar yagma ve katliama katilmak için disari kosuyorlardi."
"sonradan, kutsal topraklarda kalip yerlesenler, çogunlukla geride birseyleri olmayan fransiz serüvencilerdi ve kendi bildikleri feodal düzeni aynen filistin’de de kurdular."
"kral, altin islemesi bir cüppe ile keyfiye takiyor, toplantilarda hali üzerinde bagdas kurup oturuyordu. soylular, fransa’nin yün ve kürkten olusan giyim tarzini terkedip ucu yukari kivrik terlikler, turbanlar, ipekliler, sam isi muslinler ve pamukluluar giyiyorlardi. avlulu ve çesmeli villalarda oturuyorlar, divanlara uzanip, ut dinliyor, dans eden kizlari izliyorlardi. avrupa’nin hiç tanimadigi sekerlemeleri, narenciye ürünlerini ve kuyuklarda sogutulmus kavunlari yiyorlar; kadinlar da kozmetik ve ayna kullaniyorlardi. kalabalik pazarlara, kadinlarina peçe taktirmaya ve cenazelerde profesyonel aglayicilar bulundurmaya alismislardi. paralarinin üzerinde arapça yazilar bile vardi... kisa ama firtinali kislar ile uzun, bogucu yazlardan olusan iklim, oldukça gelismis arap tip bilimine karsin, filistin’in yeni sahiplerinin hastalik ve ölüm oranlarini yükseltiyordu... halkin çogunlugu müslümandi.... ölüm, iskence ve kölelik tarafindan sürekli gölgelenen yasam, ancak özdenetim sahibi güçlü insanlarin ayakta kalmasina izin veriyordu."
kuzey avrupa savas kültlerine bagli askerler, savas alanlarindaki çilgin vahsetleri ile korku salmislardi. bir çok derebeyine bagli olarak varliklarini sürdüren bu savasçilar, kutsal roma imparatorlugunun yönetiminde olusturulmak istenen baris içinde bir birlesik avrupa ülküsüne engel oluyorlardi."
"kilise, umutsuzca akan kanlari durdurmaya çabaladi. bu girisimin ilk örneklerinden biri; "tanrisal ateskes" adi verilen ve soylulara belirli günlerde savasmayi yasaklayan bir dinsel uygulamaydi. kanli içgüdüleri ehlilestirmek için uzun vadeli çözüm olarak da "şövalyelik" kurumu düsünülüyordu. savasçilara bir hristiyanlik ülküsü asilayan, özgün olarak savas becerisini arttirmayi amaçlayan, ama pratikte, dinsel bir çagri niteligine bürünen, silahlarin kutsanmasi ve namus yeminleri gibi yari dinsel ayinlerle süslü yeni bir uygulamaydi bu. kuzeyli savasçilarin kan tutkusu, savunmasizlari korumayi ön plana alan, dualarla dolu bir kendini feda etme islemine dönüstürüldü."
ilk haçli seferine katilan sövalyeler, birlik disiplini ile kisisel cesareti kaynastiran, çesitli savasçi gruplari olarak düzenlenmislerdi. st. bernard tarafindan ihtiraslari, yarasizliklari ve siddete yatkinliklari elestirilen bu ilk sövalyeler, giderek bireysel bir arayis tarzina dönüsen ve rahiplerin kutsal hac yolculuklarini animsatan bir sakinlige yaklasan, yeni bir sövalyelik ruhuna yerlerini terk ettiler. çogunlukla maddi ve hatta erotik deneyimler içeren maceralar pesinde kosturan gezgin sövalye ile günahlarinin affi ugruna haçli seferlerine katilmayi kabul eden sövalye arasinda artik bir benzerlik kalmamisti."
"1099 yili temmuz ayinda haçlilar kudüs’ü ele geçirdiler. yagma ve katliamin siddeti, kilisenin soydan gelen kiyicilik içgüdülerini yeterince hristiyanlastirmayi beceremedigini ortaya koyuyordu. kutsal kentin tüm nüfusu, yahudiler ve müslümanlardan olusan, erkek, kadin ve çocuk tam 70.000 kisi üç gün süren bu toplu çilginlikta yasamlarini yitirdiler. kentin bazi sokaklarinda askerler dizlerine kadar yükselen kan gölü içinde yürümek zorunda kaldilar. bu sanli (!) fatihler, gözyaslari içinde kutsal mezar kilisesinde yalinayak, aglayarak dua ediyorlar ve sonra tekrar yagma ve katliama katilmak için disari kosuyorlardi."
"sonradan, kutsal topraklarda kalip yerlesenler, çogunlukla geride birseyleri olmayan fransiz serüvencilerdi ve kendi bildikleri feodal düzeni aynen filistin’de de kurdular."
"kral, altin islemesi bir cüppe ile keyfiye takiyor, toplantilarda hali üzerinde bagdas kurup oturuyordu. soylular, fransa’nin yün ve kürkten olusan giyim tarzini terkedip ucu yukari kivrik terlikler, turbanlar, ipekliler, sam isi muslinler ve pamukluluar giyiyorlardi. avlulu ve çesmeli villalarda oturuyorlar, divanlara uzanip, ut dinliyor, dans eden kizlari izliyorlardi. avrupa’nin hiç tanimadigi sekerlemeleri, narenciye ürünlerini ve kuyuklarda sogutulmus kavunlari yiyorlar; kadinlar da kozmetik ve ayna kullaniyorlardi. kalabalik pazarlara, kadinlarina peçe taktirmaya ve cenazelerde profesyonel aglayicilar bulundurmaya alismislardi. paralarinin üzerinde arapça yazilar bile vardi... kisa ama firtinali kislar ile uzun, bogucu yazlardan olusan iklim, oldukça gelismis arap tip bilimine karsin, filistin’in yeni sahiplerinin hastalik ve ölüm oranlarini yükseltiyordu... halkin çogunlugu müslümandi.... ölüm, iskence ve kölelik tarafindan sürekli gölgelenen yasam, ancak özdenetim sahibi güçlü insanlarin ayakta kalmasina izin veriyordu."
26 lejyona hükmeden cehennemin mükemmel bir dükü. yahudiler tarafından berith, necromancerlar tarafından bolfiri adıyla anılır. sichemitler tarafından tapılmaktadır. kırmızı at üstünde giden ve kafasında taç olan bir asker gibi görünür. geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki olayları bilir, rütbe verir, şarkı söyleme kabiliyetinde yardımcı olur, metalleri altına çevirmekteki arzusundan dolayı simyagerlerin şeytanı olarak bilinir.
le grand grimoire göre, şeytani güçlerin başıdır. ayrıca wierus pseudomonarchia daemonumda ilk adı geçen şeytandır. wierus’a göre doğuda mülkleri olan cehennemin ilk kralı. kara kurbağa, insan ve kedi olmak üzere 3 başı vardır. boğuk fakat iyi biçimlenmiş bir sese sahiptir. 66 lejyona hükmeder. görünmezlik sanatını öğretir.
fenerbahçelilerin asla unutymayacağı sevimli zenci.
birşey yapmalı
-res
birşey yapmalı
-pect
birşey yapmalı
-walk.
-res
birşey yapmalı
-pect
birşey yapmalı
-walk.
steve vai ve david lee roth ile beraber çalışan , uzun seneler mr.big grubunda çalan ve ayrıca niacin grubunda idol olan,jazz ve fusion şarkılarını ayakkabı bağlar gibi çalan bass gitarist adam ve şaşırmış insan.
niacin grubunun 7!!! parmaklı piyanisti , tuşlu çalgılar profesörü.dennis chambers soloya girdiğinde kendinden geçer.
bass gitarda billy sheehan , piyano ve tuşlu çalgılarda john novello ve davulda dennis chamberstan oluşan ultra fusion rock grubu.mükemmel enstrüman hakimiyetlerinin yanında , sakız çiğner gibi solo atmaları insanı delirtmeye yeter.
diskografi :
niacin
high bias
deep
time crunch
diskografi :
niacin
high bias
deep
time crunch
evereve’in seasons albümünde yer alan leziz ve eşsiz şarkı.
masks concealed the real mourning
no noise were allowed
misfortune came with large steps
enveloped the future into a shroud
the bride wears black tonight
valleys got deeper and deeper
the summits disappeared in beautiful
clouds a path
in sick infinity
deep abysses and beside it
travelled in endless trains
try to solve my existence
sins, often pure temptation
praised, hallowed, just lies
voices to bear, inner futility
be it true, be it my love
coming to torture you...
...to torture you with my devotion
http://www.youtube.com/watch?v=yiyu3h8cyfu
masks concealed the real mourning
no noise were allowed
misfortune came with large steps
enveloped the future into a shroud
the bride wears black tonight
valleys got deeper and deeper
the summits disappeared in beautiful
clouds a path
in sick infinity
deep abysses and beside it
travelled in endless trains
try to solve my existence
sins, often pure temptation
praised, hallowed, just lies
voices to bear, inner futility
be it true, be it my love
coming to torture you...
...to torture you with my devotion
http://www.youtube.com/watch?v=yiyu3h8cyfu
en iyi şarkıları için bkz. the bride wears black
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?