boulder dash, ilk sürümü 1984 yılında piyasaya sürülmüş olan ünlü bir bilgisayar oyunu serisidir. bu seri spectrum zx, apple ii ve commodore 64 gibi 1980lerin ev bilgisayarlarındaki klasikleşmiş oyunlardan sayılır. oyun bir değerli taş madeninde başına düşebilecek kayalardan sakınmaya çalışan bir madencinin madenin bir kapısından bir diğerine ulaştırılması üzerine kurulmuştur.
hastalık derecesinde ekran karşısına sizi kitleyecek olan oyun java destekli olarak cep telefonlarında da oynanabiliyor
6.oyunda hiç durmadan tepeye kadar çıkarsanız bonus alabileceğiniz oyun.
kendisine italyadan dönüşündeki ilk maçta kırmızı kart gösteren hakem , maçtan sonra görevli albay tarafından tutuklanmıştır.
laiklik ilkesini savunanlar "tiz boynu vurula" dese haklıdırlar yani.
2.takımımın liverpool olmasını sağlayan maçtır
o ne seyirci öyle
gel de kıskanma
o ne seyirci öyle
gel de kıskanma
bu adamın "yengeye de selam söyle" tonunda maç anlatmasından nefret ediyorum.
26 nisan tarihinde oynanan fenerbahçe-beşiktaş karşılaşmasında maç esnasında ve maç sonrasında yaşanan olaylar nedeniyle 1 mayıs 2007 tarihinde tff tarafından açıklanan cezalarla birlikte haluk ulusoy bence misyonunu tamamlamıştır.
federasyon başkanlığı yaptığı sürecin başından bu yana bir çok takımın canını yakan,alenen takiyyecilik yapan,8.sınıf kabadayı imajına sahip haluk ulusoy ve şakşakçılarının aldığı kararlar fenerbahçe camiasının kendisinden daha da tiksinmesine yol açmış olup gidişatın daha da boka sarmasına yol açmıştır.
haluk ulusoy ve şakşakçıları şu cezaları uygun görmüş fenerbahçeye.
aziz yıldırım: 1 yıl hak mahrumiyeti, 20 bin ytl.
murat özaydınlı: 6 ay hak mahrumiyeti, 10 bin ytl.
ali koç: 2 yıl hak mahrumiyeti, 30 bin ytl.
mahmut uslu: 1 ay hak mahrumiyeti.
zico: 1 maç.
aurelio: 2 maç.
fenerbahçe: 1 maç seyircisiz, 30 bin ytl para cezası.
beşiktaş: 25 bin ytl.
federasyon başkanlığı yaptığı sürecin başından bu yana bir çok takımın canını yakan,alenen takiyyecilik yapan,8.sınıf kabadayı imajına sahip haluk ulusoy ve şakşakçılarının aldığı kararlar fenerbahçe camiasının kendisinden daha da tiksinmesine yol açmış olup gidişatın daha da boka sarmasına yol açmıştır.
haluk ulusoy ve şakşakçıları şu cezaları uygun görmüş fenerbahçeye.
aziz yıldırım: 1 yıl hak mahrumiyeti, 20 bin ytl.
murat özaydınlı: 6 ay hak mahrumiyeti, 10 bin ytl.
ali koç: 2 yıl hak mahrumiyeti, 30 bin ytl.
mahmut uslu: 1 ay hak mahrumiyeti.
zico: 1 maç.
aurelio: 2 maç.
fenerbahçe: 1 maç seyircisiz, 30 bin ytl para cezası.
beşiktaş: 25 bin ytl.
tuşe olayının bokunu çıkarmış insan.
her seferinde davulu kırmak için çaldığını görebilirsiniz.
her seferinde davulu kırmak için çaldığını görebilirsiniz.
mi kubbesi albümü takdire şayandır.
iyidir , hoştur...
iyidir , hoştur...
şener şenin
- yaw babo ayıptır..şeklinde cevaplandırdığı isteğidir.
- yaw babo ayıptır..şeklinde cevaplandırdığı isteğidir.
80 döneminde uğur mumcunun evinde saklanan ve 96 yılındaki açlık grevleriyle ilgili olarak "onlar kantinden bisküvit,çikolata falan yiyorlardır" diyecek kadar onursuz bir karaktere sahip refah partisinin kurucularından ve içine sıçtığım teorisyenlerinden birisi olan , dikkatle baktığınızda rteye benzetebileceğiniz neandertal insanı.
beherit grubunun 1994 tarihli aşmış , kafayı kırmış albümü.
albüm tema olarak dark bir yapıya sahip ancak çok basit enstrümanlarla inanılmaz bir atmosfer yaratılmış.
çok zor da olsa mutlaka bulunup dinlenmeli.
21st century
e-scape
emotional ecstasy
fish
mystik force
paradise (part ii)
spirit of the god of fire
the gate of inanna
tribal death
not:gece yalnız dinlenmemesi tavsiye edilir.
albüm tema olarak dark bir yapıya sahip ancak çok basit enstrümanlarla inanılmaz bir atmosfer yaratılmış.
çok zor da olsa mutlaka bulunup dinlenmeli.
21st century
e-scape
emotional ecstasy
fish
mystik force
paradise (part ii)
spirit of the god of fire
the gate of inanna
tribal death
not:gece yalnız dinlenmemesi tavsiye edilir.
black metal akımının atalarındandır ve finlandiyalı bir gruptur.
beherit şeytanın adlarından biridir.
kadro: marko laiho (nuclear holocausto) vocals/guitars
arjo wennstrom (black jesus) bass
necroperversor drums
diskografi : the oath of black blood 1991
(ep) werewolf, semen and blood 1992
(ep) messe des morts 1993
drawing down the moon 1993
h418ov21.c 1994
electric doom synthesis 1996
the first years 1999
beast of beherit - complete workxxx 1999
özellikle h418ov21 c albümü deneysel anlamda kesinlikle kilometre taşı albümlerdendir ve abartmış,aşmış bir albümdür.
bilinmeli , dinlenmelidir.
beherit şeytanın adlarından biridir.
kadro: marko laiho (nuclear holocausto) vocals/guitars
arjo wennstrom (black jesus) bass
necroperversor drums
diskografi : the oath of black blood 1991
(ep) werewolf, semen and blood 1992
(ep) messe des morts 1993
drawing down the moon 1993
h418ov21.c 1994
electric doom synthesis 1996
the first years 1999
beast of beherit - complete workxxx 1999
özellikle h418ov21 c albümü deneysel anlamda kesinlikle kilometre taşı albümlerdendir ve abartmış,aşmış bir albümdür.
bilinmeli , dinlenmelidir.
witold gombrowiczin olağanüstü romanı.ölmeden önce okuyun hatta yazarın mezarına gidin..
muhteşem
bakalım yazar ne diyor ???
ferdydurke 1937 yılında, sartre daha "ötekini´nin bakışı" kuramını ortaya atmadan önce yayımlandı. ancak sartre´cı kavramlar yaygınlaştıkça, benim kitabımın da bu yönü çok daha iyi anlaşıldı ve özümsendi.
bununla birlikte ferdydurke çok daha az işlenmiş başka alanlarda da gezinir: "biçim" sözcüğü, "olgunlaşmamışlık" sözcüğüyle biraraya gelir kitapta. bu ferdydurke insanını nasıl tanımlamalı? biçim tarafından yaratıldığı için, yalnızca dışarıdan yaratılmıştır, dahası gerçek değildir, özünden sapmıştır. insan olmak, hiçbir zaman kendi olmamak demektir.
ferdydurke insanı aynı zamanda sürekli bir biçim üreticisidir de: arının bal yapışı gibi, o da dur durak bilmeksizin biçim üretmektedir.
öte yandan kendi biçimiyle mücadele eder. ferdydurke, insanın kendi dışavurumuyla savaşının, insanlığın, progrustes´in demir yatağında gördüğü işkencenin betimlenmesidir.
olgunlaşmamışlık her zaman doğuştan gelmez ya da başkaları tarafından zorla benimsettirilmez. bir de kültür bizi avcunun içine aldığında, onun düzeyine erişmeyi başaramadığımızda, kültürün bizi içine ittiği bir olgunlaşmamışlık vardır. her "üstün" biçim bizi çocuklaştırır. maskesinden usanan insan, yalnızca kendi kullanmak üzere bir alt-kültür oluşturur gizlice: itiraf edilmemiş tutkuların, ergenleşmemiş efsanelerin, kültürün üstün değerler dünyasının işe yaramaz artıklarından oluşan niteliksiz bir dünyadır bu. işte ancak böylesi bir dünyada yüz kızartıcı belli bir şiir, tehlikeli belli bir güzellik doğar...
evet, pornografi, ferdydurke´den çıktı. pornografi, ferdydurke´cü dünyanın, insanı özellikle rahatsız eden bir durumudur. çünkü bu durumda küçük, büyüğü yaratır. büyük, küçüğü biçimlendirdiğinde toplumsal ve kültürel açıdan her şey yolunda demektir. ama büyük, küçüğe boyuneğdiğinde cehennemi bir karanlık başlar! bu durumda yalnızca sapkınlık ve utanç vardır! yalnızca tuzak! biyolojik olarak daha üstün, fiziksel olarak daha güzel olan gençlik, ölümün çoktan zehirlediği yetişkini tavlamakta ve avcunun içine almakta hiç zorlanmaz. bu açıdan pornografi, her şeyden önce ince ve acı bir alay üzerine kurulu olan ferdydurke´den çok daha gözükara bir kitaptır; çünkü mizah, belli bir mesafeyi de beraberinde getirir. o dönemde, seçtiğim konularda söylediklerime hiç lâf ettirmiyordum, ferdydurke´de olgunlaşmamışlıkla, bundan onur duyarak mücadele ettiğim öne sürülebilir. oysa daha o zaman bile, olgunlaşmamışlığa karşı çıkan bu rakibin, aslında olgunlaşmamışlığı ölümüne sevdiğini düşündürecek oldukça üstükapalı bir ton yakalanıyordu kitapta
muhteşem
bakalım yazar ne diyor ???
ferdydurke 1937 yılında, sartre daha "ötekini´nin bakışı" kuramını ortaya atmadan önce yayımlandı. ancak sartre´cı kavramlar yaygınlaştıkça, benim kitabımın da bu yönü çok daha iyi anlaşıldı ve özümsendi.
bununla birlikte ferdydurke çok daha az işlenmiş başka alanlarda da gezinir: "biçim" sözcüğü, "olgunlaşmamışlık" sözcüğüyle biraraya gelir kitapta. bu ferdydurke insanını nasıl tanımlamalı? biçim tarafından yaratıldığı için, yalnızca dışarıdan yaratılmıştır, dahası gerçek değildir, özünden sapmıştır. insan olmak, hiçbir zaman kendi olmamak demektir.
ferdydurke insanı aynı zamanda sürekli bir biçim üreticisidir de: arının bal yapışı gibi, o da dur durak bilmeksizin biçim üretmektedir.
öte yandan kendi biçimiyle mücadele eder. ferdydurke, insanın kendi dışavurumuyla savaşının, insanlığın, progrustes´in demir yatağında gördüğü işkencenin betimlenmesidir.
olgunlaşmamışlık her zaman doğuştan gelmez ya da başkaları tarafından zorla benimsettirilmez. bir de kültür bizi avcunun içine aldığında, onun düzeyine erişmeyi başaramadığımızda, kültürün bizi içine ittiği bir olgunlaşmamışlık vardır. her "üstün" biçim bizi çocuklaştırır. maskesinden usanan insan, yalnızca kendi kullanmak üzere bir alt-kültür oluşturur gizlice: itiraf edilmemiş tutkuların, ergenleşmemiş efsanelerin, kültürün üstün değerler dünyasının işe yaramaz artıklarından oluşan niteliksiz bir dünyadır bu. işte ancak böylesi bir dünyada yüz kızartıcı belli bir şiir, tehlikeli belli bir güzellik doğar...
evet, pornografi, ferdydurke´den çıktı. pornografi, ferdydurke´cü dünyanın, insanı özellikle rahatsız eden bir durumudur. çünkü bu durumda küçük, büyüğü yaratır. büyük, küçüğü biçimlendirdiğinde toplumsal ve kültürel açıdan her şey yolunda demektir. ama büyük, küçüğe boyuneğdiğinde cehennemi bir karanlık başlar! bu durumda yalnızca sapkınlık ve utanç vardır! yalnızca tuzak! biyolojik olarak daha üstün, fiziksel olarak daha güzel olan gençlik, ölümün çoktan zehirlediği yetişkini tavlamakta ve avcunun içine almakta hiç zorlanmaz. bu açıdan pornografi, her şeyden önce ince ve acı bir alay üzerine kurulu olan ferdydurke´den çok daha gözükara bir kitaptır; çünkü mizah, belli bir mesafeyi de beraberinde getirir. o dönemde, seçtiğim konularda söylediklerime hiç lâf ettirmiyordum, ferdydurke´de olgunlaşmamışlıkla, bundan onur duyarak mücadele ettiğim öne sürülebilir. oysa daha o zaman bile, olgunlaşmamışlığa karşı çıkan bu rakibin, aslında olgunlaşmamışlığı ölümüne sevdiğini düşündürecek oldukça üstükapalı bir ton yakalanıyordu kitapta
1,5 insan..
eylem katılacaklar helalleşerek evden ayrılıyorlar.
düzensizlik , vurdumduymazlık diz boyu.
bunu bile adam gibi yapamıyoruz.
yazıklar olsun...
düzensizlik , vurdumduymazlık diz boyu.
bunu bile adam gibi yapamıyoruz.
yazıklar olsun...
1,2,3
hiçbir uzaylı yaratık , lazer ya da abuk-subuk efekte maruz kalmadan izlenebilen , kesinlikle kaliteli bir film.
ayrıca charlize theronun insan olmadığı bu filmle bir kez daha ispatlanmıştır
ayrıca charlize theronun insan olmadığı bu filmle bir kez daha ispatlanmıştır
katkısı tartışılmayan ancak sinirlerine hakim olamadığı bir çok maçta galatasarayı yakan adam.
bir cismin nesi var , iki cismin simetrisi var.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?