rutubet

kadıköy minibüsünün sağ arka köşesinde,içinden fısıltıyla hayata küfrederek dış dünyayı seyre dalmış şahsımın,bir anda onlarca insan evladının ,gayet de ciddiyetle vuku buldurdukları,indi-bindisiyle, yer kapma cedelleşmeleriyle,"ücretini ödemeyenler bi zahmet!.." yahut, "marmara hastanesinden geçer mi kaptan?" nidaları eşliğinde,hasılı,şu devasa sirkülasyonun farkına vardığında,bünyede uyanan meraktan sebep,insanoğluna yüksek sesle sormak istediği sorudur.

iyi de arkadaş,atalar dememiş mi; ağza zıçan hora geçer? eee o zaman başlıkta adı geçen türden erkek, rağbet görmediğinden sebep bu kadar az sayıda üretilmekte.bu kadar da basit bir matemetiği var bu işin işte.

(bkz: alkol ikindisi)

son zamanlarda acaib derecede hastası olduğum, lezzetli şey.sürekli kumpir hayali kurulur mu yav? kuruluyomuş abi,daha bugün yedim ama hala olsa da yesem diyorum.böle kaşarlı tereyağlı patates,üstüne acı sos,amerikan salata,turşu, mısır,dilim zeytin, uff ,ketçap mayonez böle üstüne.allahımmmm!!sen aklımı koru.

ps:kadıköyde iyi kumpir yapan yer bilen varsa,insanlık namına bildirsin,houstonum açık.acıbadem carrefoura yürüdüm resmen kumpir aşkına bugün..dişine maydonoz kaçmış smiley var burda tam.

çatlağından beynine sızan su, bu davranışın sebebidir.bildiğin beyni sulanmış yani.

ehveniser gibin bişey olsa gerek.

bir de ortaya türkan hülya fatma üçlüsünden herhangi biri(ya da bazen zeynep değirmencioğlu da olabilir) çıkacağını bile bile, heyecanla değişim sonrası neye benzeyeceğini merakla beklemek olayı vardır,ki bu değişim insana tuhaf bir rahatlama duygusu yaşatır, nedendir bilmem.kirli pasaklı çocuklar vardır bir de, yıkandıktan sonra nur gibi parlayan(ömercik gibi),bu başlık o başlık değil farkındayım.

(bkz: empyrium)

deli bişi kesinlikle.melankoli arayanlara bire bir.

bir empyrium eseri.ve bana öyle geliyor ki, bu parça bir reklamda yahut öle bişeyde kullanıldı.çıkartıcam bi yerlerden ama..

(bkz: fossegrim)

ne kadar klişe gibi gelse de kulağa, caydırıcı etkisi yadsınamaz bir gerçek.

ekşi sözlüğün neden çıkarıldığını anlamadığım dolanma şeysi.

öğretmenleri, yönetimi, şusu, busu neyse de, insan avuçla para döküp, karşılığını bir kaç gerizekalı öğrenci müsveddesi yüzünden alamaması çok sinir bozucu. aynı sınıfta eğitim alacağın kişileri seçemediğinden böyle bir riski var bu olayın.arkadaş, elli kez hocanın "hiç olmazsa sınıfta ingilizce konuşmaya çalışın,deneyin en azından" diye tekrar tekrar söylemesine rağmen, ne amaçla , bizi ilgilendirmeyen zırvalıklarından, geçmişte yaşadığın saçma detaylardan, neden ısrarla ve de neden türkçe bahsetme gereği duyarsın. bunları dinlemeye mi ödüyoruz o parayı!. acaib sinirliyim vallaha.

şimdi anlamadım, gelmek isteyenler kız nicki , gelmek istemeyenler erkek nicki mi alıcakmış, ne diyonuz lan.

deniz fili, iriyarı, morsa benzer deniz memelisidir. deniz filleri, fok ailesinin kulaksız fok alt takımına dahildirler. fil hortumuna benzer uzun burunları nedeniyle bu isim verilmiştir. 4 parmaklıdırlar.deniz filleri 20 dk nefeslerini tutabilirler. nefes alma gereksinimi duyduklarında da başlarını yukarı kaldırırlar. denizdeki otları yiyerek beslenirler, günde 3 kg ot yerler çok yavaş hareket ederler. deniz fillerini avlamak yasaktır.
yüzgeçayaklılar ailesinin en büyük üyeleri olan deniz filleri, 4.5 metre uzunluğa ve 3 ton ağırlığa kadar ulaşabilir. deniz filleri balık ve kalamar gibi avlarını yakalamak için 2 kilometre derinliğe dalabilir ve günde 35 ila 65 kilometre arası mesafe kat edebilirler.

-aaa sen m..
-ben mi geldim?
-sen geldin evet?
-böle alırım aklını.

(bkz: estağfirullah)

ismi ve soyismi garip bir şekilde birbirini tamamlamış, ve sanki bu farklı isim ve soyisim bu adama özel siparişle verilmiş hissi uyandıran,nadir şahsiyetlerden.bu sesin, bu suratın, bu tipin ismi tam da bu olmalıydı evet.
diğer bir örnek için;(bkz: göksel kortay)

madcon coverı kıpır kıpırdır. salak bir gülümsemeyle beraber, pc karşısında garip hareketler yaparken buldurur insanı.