pinhan

su an itibariyle kesin secim icin tbmm’de oturumu baslayan secim.

kendisinin cevirdigi shakespeare soneleri artık shakespeare sonesi olmaktan cikmistir. bu hem iyidir hem kotudur. iyidir; mukemmel soneler bir de boylesine iyi bir sair tarafından revize edilmis hale gelir. kotudur; sonelerin revize edilmeye ihtiyacı yoktur ve shakespeare’in ozgonlugu yok olur.

daha cok barajların oldugu bolgelere yagmasi dilenen yagmur.

...turkuz butun baslardan
ustun olan baslariz...

radikalde gecen günlerde yazdigi bir yazisi sayesinde cok zeki sandigim eksisozluk yazarlarinin aslinda hic de oyle olmadigini kanitlayan insanustu yazar.

efendim durum su sekilde gelismektedir;

hayatlarinda hic pagden (perihan magden) okumamis insanlar yazdigi bir yazisindan dolayi onu oylesine elestirmislerdir ki akliniz hayaliniz durur. daha cok yazim teknikleri ve soyleyecegi seyleri farkli sekilde dile getirmesi ile mukemmel bir yazar haline gelen pagden yine benzer bir sekilde elestirilerini dile getirmek adina 10uncu yil marsini degistirerek yazisina baslamis ve bunun uzerinden uzunca bir yazi yazmistir. ancak bu durumun bir yazim teknigi oldugundan bihaber olan eksisozluk yazarlari pagden’i yerden yere vurmuslardir. yazik diyoruz, hayallerimiz yikildi...

karsisina hakikaten alternatif olabilecek hickimse cikarilmamasina ragmen adayligi tartisilmaktan geri durulmayan, turkiye icin iyi bir gelecek vaad ettigini dusundugum bugun itibariyle cumhurbaskanimiz olacak insan.

"kediye bakın hayvan gibi" dendiği zaman bir kavram karmaşası yaratması mümkün olan durum.

nefretle, küfürle ya da lanetli karşılanmak yerine ilk kez kimsenin pek de sesini çıkarmadığı eğer yağmur olmazsa iki ay sonra yağlı, bitli saçlarla sokağa çıkmak durumunda olduğunu bildiği bir sabah görüntüsü.

nev bu albümünü anlatırken “istedim ki deniz gibi olsun. hem sığ hem derin olsun. sanmayın başkadır niyetim, sadece kucaklamak istedim.” diyor.

80’lerin naif ve lirik anlayışını 2000’lerin sounduyla birleştiren nev, her zamanki samimi tavrıyla kendi hikayelerini ve aynası olduğu hikayeleri anlatmaya devam ediyor. alaturka tınıları pop-rock merkezinde uyarlayan sanatçı, işığım ve gölgem’i kendisi ile yüzleşmek, gölgesine sahip çıkmak, bazen bir kelebeği özgürce dokunmadan sevebilmek, ayrılık, acı, mizah gibi temalara değinen bir albüm olarak nitelendiriyor.

ucuncu albumu olan "isigim ve golgem" bugun tum muzik marketlerde yerini alacak olan, albumun cıkıs parcası olan ve 3-4 gundur radyolarda calan sukut-u hayal’i muhtesem bir sekilde seslendiren kalifiye muzisyen.

victor hugo’nun "bir idam mahkumunun son gunu" adlı eserinde olaganustu bir sekilde tasvir ettigi durumdur. insana kendisinin de o duruma gelmemesi icin gerceklestirdigi edimleri sorgulatır.

okulum olan (bkz: bilgi üniversitesi)nde cekiliyor olması nedeniyle kendimden utanmamı saglayan kucuk emrah modeli, zengin kız-fakir cocuk dizisi. isin kotusu de tam odaklanmis sinav olacagiz derken dizi cekimlerinin gurultuleri nedeniyle aklinizda ne var ne yok ucar gider.

arayip sormayan bir sahis olmasi biraz da bundan yakinan insana da baglidir diye dusundugum, madem kandilde mesaj gondermis bize de cevaplamak duser seklinde davranabilecegim insan modeli.

islamiyetin belki de en büyük paradoksudur. kadere inanmak ve irade farkı hicbir zaman kesin cizgilerle ayrılamamistir.

-anne, neden ben oss’yi kazanamadım? kaderim mi, calismadim mi?

mitolojik söylem ya da karakterlerin gündelik kullanıma gecisine bir örnek teskil eder. (bkz: pegasus)

durum aksettirilenden daha farklı bir boyuttadır. tartısılan sey o kadının bunu hak edip etmediginden cok cipin icindeyken kendi vicdanini rahat tutup tutamadigidir. elbette gidip de at arabasına binmesi onerilmiyor; ancak cip denilen sey de bırakın cipi ekmek alacak parası olmayan bir insan icin fazla lüks duruma düşüyor. sonuc olarak o insan varligini sürdürürken diğeri de cipin icinden ona rahat rahat bakabiliyorsa bir sorun yoktur. tamamen cipin icindeki basortulu kadının vicdanı yükümlülügüdür.

genc yasta olmeseydi yaptıgı muzik yardımıyla bircok genci daha erken yasta topraga gondermesi muhtemel olan sahsiyet. morning theft gibi muthis bir sarkının yorumcusudur.

çelişkili bir durumdur. param var, neden benim de bir cipim olmasın, başımdaki örtü buna da mı engel mantığıyla hareket edildiğinde zaten her yerde dışlanıyor ve hor görülüyorsunuz; elbette hakkınız diyebileceğimiz; ancak, başındaki örtü bir inanç gereği ise, dünyada ve ülkemizde bu kadar insan açlıkla savaş verirken bu inanç gereği o insanlara yardım edecebilecek kadar maddi güce sahipken cipe binildiğinde de harcanan paranın hesabının sorulması, öbür dünyada fakir olanın bir iki elinin cip sürücülerinin yakasında olması söz konusudur. diğerleri binerken cipe yardım etmeyi akıllarından geçirdiler sanki diyerek kendini avutmanın hiçbir yararı olmadığı anlaşılmalıdır. inançlıysan bilmelisin ki her koyun kendi bacağından asılır bu mevzularda.
(zekatımı da veririm, cipime de binerim)

arı: çevresinde fark ettiği ufacık bir tehlikeye bile hiç çekinmeden doğal savunma silahı olan iğnesini çıkarıp kendi cüssesine aldırmadan gövde gösterisi yapan arı, aslında karşısındaki insana verdiği geçici acıya karşılık kısacık hayatını kaybeder.

(elif şafak’ın nazar sözlüğüne özenti olunarak yaratılmış bir tanım)

2002’de çıkardığı albümdeki sarki soylemek lazim adlı parçanın nağme kısmı olan, senelerce tuhaf şeyler salladığım yer için "haydar hamamda değil; haydar hamamda değil; haydar hamamda değil; haydar hamamda değil" cümlesini hızlı bir şekilde okuduğunu öğrendim. bu nasıl bir zeka; müthiş bir kadın.