confessions

orqn

- Yazar -

  1. toplam entry 6868
  2. takipçi 2
  3. puan 134425

mynet.com

orqn
güney afrika’daki bir aslan sığınağını ziyaret ederken kafesine girdiği bir aslanın saldırısına uğrayan gazeteciyle ilgili haberi ’aslan muhabire saldırdı’ şeklinde verip aslanı suçlu göstermiş ve benim kalbimi kırmış sitedir.kalbimin kırılması ne denli umurlarında olur orasını bilemem ama bu olayda bir suçlu varsa o da muhabirdir.adam aslanın kişisel bölgesine girmiş kameralarla,aslan ne yapacaktı yani ’buyur hoş geldin abi’ mi diyecekti.şimdi sorarım size,sizin odanıza izinsiz eli mikrofonlu kameralı bir adam girse dövmez misiniz?hiç yalan söylemeyin döversiniz tabi.

yaran houston diyalogları

orqn
bir ex-yazarın sözlük hesabının kapatılması üzerine;

uçan yazar; haydeee. wats hepınd gülüm?? neyimi sevmedin?

orqn; sevip sevmeme meselesi değil bu. formattan bihabersin. yeni bir nick alıp, akıllı ol butonunu yalayıp yutarak tekrar gelebilirsin, ama bu şekilde mümkün değil.

uçan yazar; ne demek ya? sen beni sildin mi şimdi?

orqn; uçtun bile. kimse görmüyor yazdıklarını.

uçan yazar; sen kimsin peki. uyarmadan ucuruyosun?

orqn; 20 tane düzgün entry yazıp bir tane format dışı entry yazsaydın uyarırdım. yazdıklarının hiçbirinin bilgi sözlük formatıyla alakası yok. uzatma, illa bu sözlükte yazmak istiyorsan önce yazılanları bir oku, sonra yeni bir nick al öyle gel.

uçan yazar; bana bak ayarın bozulmus senin, teknik servis gonderebilirim. benmle uzatma bilmemne vs konusamazsın. bulent ısrarla gel dedigi icin geldim ben sozluge bi kac saat once. sen uyarmadan silemezsin. sende işini ogren gel. o entryleri geri getireceksin. ben senin turevlerini cok iyi tanıyorum. sanki hic sozlukte yazmadık. hic mod olmadık. adam gibi yap işini. bi kadınla da nasıl konusacagını ogren gel. hadi evladım. zekasından suphe ettiiğim.

orqn; peki.

uçan yazar; sen simdi 24 saati bile dolmamış bir yazara bu saçma sapan tavrı ve hata niki altına yazdıgın seviyesiz tehditi (birazdan ucurucam etrylerini eline verip) vs commentlarını sozlugun sahibine acıkla bakalım.ustelik kendisinin ricasını kırmayarak gelmişken. kraldan cok kralcısınız. sizin gibi ergenlere deli oluyorum.bide inciyi fln begenmezsiniz de. fake aristokratlar entel adamlar sizi. su klavyeyi kafanda parcalasam doymam suanda!! peki dio birde . kıt.

orqn; çok haklısınız. her söylediğinize katılıyorum.

uçan yazar; ozur dileyip hesabımı ve entrylerimi geri vermeni bekliyorum.

orqn; beklemeye devam edin.

bisiklet

orqn
ona güzel baktığınız sürece çok iyi bir dosttur. bir kaç bakım-tutum önerisini paylaşıyorum;

1- pedal aksamına çok dikkat edin. özellikle bisiklet üzerinde ayakta durarak pedallara yüklendiğinizde oldukça fazla kuvvet biniyor üstlerine. bu da doğal olarak pedalı gövdeye bağlayan dişlide gerilmelere yol açıyor. bu nedenle güzel güzel çevirin pedalları, artistlik yapmayın.

pedal çevirme doğrultusu da bu aksama en fazla zarar veren şeylerden biridir. herkes çok düzgün çevirdiğini zanneder ama durum öyle değil. bir çok insan pedalı çevirirken istemeden de olsa gövdeye doğru baskı uygular. böylece yalnızca tek bir doğrultuda( gövdeye paralel ) olması gereken kuvvetin diğer bir bileşeni ortaya çıkmış olur. bu da zamanla pedala zarar verir.

ara sıra pedalları söküp yağlamakta fayda vardır.

2- tekerlekler; aslında bisikletinizi sürekli kullanıyorsanız bu konuda pek problem yaşamazsınız. en fazla havası iner, onu da 2 dakikada halledersiniz zaten. daha çok uzun süre kömürlüklerde, balkonlarda kalan bisikletlerin tekerleri sorun çıkartır. böyle bir durumda tekerlerin direkt olarak zeminle temas etmemesini sağlarsanız güzel olur. hatta elinizdeyse, uzun süre kullanmayacağınız zaman alın havasını tekerlerin öyle kaldırın bisikleti.

3- zincir; bisikletin en hareketli aksamı olan zincirlere biraz özen gösterdiğiniz sürece hiç bir sorun yaşamazsınız. yapmanız gereken şey çok basit; yağlamak. her hareketli makine parçası gibi zincirler de yağ ile beslenirler. eğer belirli aralıklarla yağlamazsanız hem her pedal çevirdiğinizde rahatsız edici bir ses duyarsınız, hem de zincirlerin ömrünü azaltırsınız. kullanım sıklığınızla ters orantılı olarak zincirleri yağlamayı ihmal etmeyin.

4- amortisörler; burada sorun tamamen yanlış kullanımdan kaynaklanıyor. amortisörler siz çukurlara girip çıktığınızda rahatsız olmamanız için vardır. yurdum insanı bunları denemek için merdivenlerden inip çıkınca doğal olarak canlarına okunuyor. onları sadece ihtiyacınız olduğunda kullanın. mecbur kalmadıkça kaldırımlardan inerken bile bisikletinizin üzerinden inin. sonra çukurlardan geçerken kıçınız acıyınca çok ararsınız o günleri.

bakım-tutum çok önemli. aldığınız malın ömrü %50 kalitesiyle alakalıyken emin olun %50 de sizin ona nasıl baktığınızla alakalıdır. bisiklet iyi bakıldığı sürece pek sorun çıkarmaz. fren telinin gevşemesi, zincir atması gibi ufak ve tamiri zevkli şeyler dışında öyle çok makro problemler yaşatmaz size. güzeldir. candır.

her daim alet çantası taşıyın bisikletinizin yanında. içinde çok fazla şey olmasına gerek yok, bir kaç anahtar ve pense işinizi görecektir. yükte hafif, işlevde ağır şeyler bunlar.

bisiklet tepesindeyken müzik dinlemek büyük zevk, biliyorum; ama yine de siz siz olun dışarıdaki seslerden tamamen absorbe etmeyin kendinizi. görünmez kazalara maruz kalmak istemiyorsanız etrafınızda olup biteni duyun.

bir bisiklet alın kendinize. boş günlerinizde atlayın tepesine, çıkın sahile. geri döndüğünüzde emin olun çok daha hafif biri olacaksınız.

bilgi itiraf

orqn
demet akalın, serdar ortaç ve bengü hayranlarının oluşturduğu takım; gittiği her yerde fotoğraf çektirip hemen akşamında facebookta paylaşanlar, hayattaki en önemli derdi aziz yıldırım’ ın akıbeti olanlar ve cep telefonlarından 40 cm uzakta yaşayamayanların oluşturduğu takımla kolezyumda savaşsın istiyorum. bu savaşı neden hiç okul yaptırmadığını her şeyden çok merak ettiğimiz tarkan’ ın hayranları izlesin. hatta gizlice hayranlarının arasına karışan tarkan birden kendini kolezyumun ortasına atsın ’ bu bir ödül töreni ne yapıyoruz biz, bu bir ödül töreni ne yapıyoruz? ’ desin istiyorum. savaştan sağ çıkanların hepsi kafalarına isabet eden tek bir kurşunla ölsünler, kurşunun çıktığı tabancanın kabzasındaki el nihat doğan’ ın olsun. sağ kalan herkesi tek tek vursun. niğat doğan’ ın bacakları seda sayan’ ın omzunda olsun istiyorum. kolezyumdaki bütün sağ kalanları öldürdükten sonra namluyu seda sayan’ a çevirsin, onu da vursun istiyorum. hatta hızını alamayıp kendini de vursun istiyorum. olaya tanık olan erkekler daha bunun üzüntüsünü yaşayamadan hilal cebeci’ nin iki panpişi arasında boğularak can versinler. olaya tanık olan bütün kadınlar da o hep kendilerini bir adım yukarıda gördükleri erkekler olmadan ne kadar eksik olduklarını anlayıp üzüntüden o an eriyip toprağa karışsınlar istiyorum. sonra hep birlikte toprak olalım. sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyelim. özümüze ulaşalım. çiçeğin üzerine bir arı konsun. sonra yılın 9 ayı üç kuruş için mevsimlik işçi olarak evinden uzakta çalışan yaşlı ve çirkin bir kadın kimseye görünmeden o arının üzerine sıçsın istiyorum. bok olalım hepimiz. sırıtacağımızı düşünmüyorum. justin bieber’ ı seviyorum.

türkiye büyük millet meclisi

orqn
kızıyoruz ediyoruz ama zaman zaman çok mantıklı tespitler de yapmıyor değil bu topluluk.

misal; son iki ayda 47 kişinin ölümüne sebep olan maden ocaklarımızı incelemeyi akıl etmişler ve şak diye tespit etmişler sorunu; " madencilikte çok ilkeliz. "!

soruyorum size; hangimiz bu olayları inceledikten sonra bu kadar güzel bir tespit yapabilirdik? yani neymiş, öyle atıp tutmadan önce adamların yaptığı bu güzel işleri de dikkate almak lazımmış. bu 47 kişi ve tabi daha önce de kaybettiğimiz işçiler hayattayken bu konulara yoğunlaşsalardı biraz daha iyi olurdu tabi ama onlar da haklı, meşgul adamlar.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25114913/

baba

orqn
hayatı boyunca sigarası eksik olmamıştı ağzından.sigaradan içli bir nefes çekmek nasıl büyük bir zevkse onun için,o nefesi bir yudum rakıdan sonra çekmek daha büyük bir zevkti.nefes alıyorum böyle diyordu.
25 dakikalık bir ambulans yolculuğundan sonra varılmıştı hastaneye.öksürüklerin ardı arkası kesilmiyordu.burundaki oksijen tüpü de yetmiyordu artık.oğlu ona hava yapmak için gazete kağıdı buldu bir yerden.sonra yeterli olmadığını anlayınca başka bir şeyler bulmak için bakındı etrafa.biri eline büyükçe bir karton tutuşturdu.onunla hava yapmaya başladı.bu babasının hoşuna gidiyordu,belliydi,yavaş yavaş toparlıyordu kendini.biraz rahatlayınca babası,oğlu da rahatladı.dakikalardır elinde olan kartonun üstüne baktı; ’tekel’ yazıyordu,güldü.

yaz saati uygulaması

orqn
sözlüğe entry giriyorum, saati 15.53 gösteriyor.

sonra odamdaki duvar saatine bakıyorum; 14.53.

kol saatime baktım; o da 15.00 .

bu karışıklıkla baş edemem ben. en iyisi işler düzelene kadar yatıp uyumak.

2010

orqn
özetle;

* istanbul bir seneyi avrupa’ nın kültür başkenti olarak geçirdi.

bu olay ülke çapında sevinçle kutlandı;

(bkz: 21 eylül 2010 tophane sanat galerisi baskını)

* deniz baykal 18 yıl boyunca oturduğu koltuktan kalktı.

kaba etindeki pişikler nedeniyle daha da bir yere oturamadı.

* solda vitrin değişti, mağazanın içi aynı kaldı.

* sağ cephesinde yine yeni bir şey olmadı.

* kemal kılıçdaroğlu yıl boyunca değer kaybetti.

* dolar yıl boyunca değer kazandı.

* 12 eylül 2010 referandumunda akp nin istediği oldu.

* maden ocakları can almaya devam etti;

(bkz: 17 mayıs 2010 zonguldak maden ocağında patlama)

30 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayın üzerinden 6 ay geçti. ölenlerin çocukları 6 ay daha büyüdü, aileleri bu 6 ayda 6 yıl daha yaşlandı.

bu konuda yıl boyunca başka bir gelişme yaşanmadı.

* türkiye kürt açılımı, alevi açılımı, ermeni açılımı derken açılımdan açılıma koştu.

sonra yoruldu.

* filistin’ e yardım götüren mavi marmara gemisi israil askerlerinin saldırısına uğradı.

* ergenekon operasyonu devam etti.

yine bir sürü kişi gözaltına alındı.

ve hala kimse bu operasyonu anlayamadı.

* 1 mayıs, yıllar sonra taksim’ de kutlandı.

* futbolda dünya kupası ispanya’ nın oldu.

* haydarpaşa garı muhteşem bir ışık gösterisine sahne oldu;

http://www.vimeo.com/12584289

sonra yandı;

(bkz: 28 kasım 2010 haydarpaşa garı yangını)

* inci sözlük aldı başını gitti.

sonra geri geldi.

* allianoi antik kenti sessiz sedasız yok edildi.

* türkiye iban diye bir şeyle tanıştı.

* sporda coştuk; 12 dev adam dünya ikincisi filenin sultanları dünya altıncısı oldu.

* bursaspor ligi birinci sırada bitirdi.

bu sonuçla tam 26 yıl sonra anadoludan bir takım şampiyon oldu.

* 2 buçuk yıl kapalı kalan youtube nihayet açıldı.

* metallica, u2 ve scorpions istanbul’ da konser verdi.

* manga eurovison da ikinci oldu

* aşk ı memnu ve yaprak dökümü bitti.

* öyle bir geçer zaman ki başladı.

* serdar ortaç ve demet akalın ikilisine yine bir şey olmadı.


ve yine;

ülke çapında 1000 den fazla kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti.

işsizlik medyaya minimalize edilerek yansıdı;

onlara göre 2010 yılında ülke çapındaki işsizlik oranı %13 iken, gerçek rakamı telaffuz etmeye bu sene de kimsenin cesareti yetmedi.


ve

bütün bu gelişmeler yaşanırken bilgi sözlük çalışmaya devam etti;

bilgi tube, bilgi e dergi, bilgi tweet ve bilgi sözlük resim galerisi hizmete girdi.

235 yeni yazar aramıza katıldı.

bu yıl içerisinde sözlüğe;

75 binin üzerinde entry girildi,

25 binin üzerinde yeni başlık açıldı.

yıl boyunca başta türkiye, almanya ve amerika olmak üzere dünyanın dört bir yanından 250 bini aşkın insanın yolu bir şekilde bilgi sözlüğe düştü.

3 milyon 6 yüz binden fazla sayfa görüntülendi.

ülke gündemini eş zamanlı olarak sözlüğe taşıyarak, bazı olaylara üzülüp bazılarına sevinerek, bir sürü şeye kızıp içimizi sözlüğe dökerek, sözlük aracılığıyla birilerine mesaj göndererek, küserek, barışarak… yani öyle ya da böyle bilgi sözlük ailesi olarak hep birlikte bir seneyi daha geride bıraktık.

seneye görüşürüz canlarım!

bilgiçlerin şiirleri

orqn
(bugün günlerden hiç benim adım yok. kanatlanıyor içimden binlerce siyah kelebek. savruluyor rüzgârda yaprak gibi
kalbim, uzaklarda bir yerde. kalbim kayıp.)
sessiz, yorgun, ağır, gözkapaklarım kapanıyor yine… yine…
(karanlığa dokunabiliyor sanki ellerim.)
yıkık, dökük, bu şehrin duvarları birer birer üstüme yıkılıyor yine…
(sadece sesler duyuyorum..)
yine…
(ayak sesleri uzaklarda..)
kuş sürüleri terk ederken bu şehri, ardında yoksul ve kimsesiz çocuk gibi bırakıyor yine…
(susuyorum.)
yine…
(sessizlik keskin..)
ve sonbahar sinsice yaklaşarak peşinde köpek gibi bir yalnızlığı üstüme sürüklüyor yine…
(bekliyorum)
yine…
(beklemek keskin)
sözler hep yalan! yeminleri unut!
bir veda bir sebepsiz tokat gibi çarpıyor yine…
(burdan gitmem gerek)
yüzüme…
şarkılar yalan! duyduklarını unut!
bir hikaye rüzgarın ellerinde savruluyor yine…
(herşeyi unutmam gerek)
yine!
kestim! akıttım! damarlarımdaki kanımda akan o kirli siyah yalanları!
(acımıyor bileklerim)
olmadı!
(acımıyor hiç)
sildim! çıkardım! yüzümden kazıdım yüzüme çizdiğin o siyah derin yazıları!
(acımıyor ellerim avuçlarım)
olmadı!
(acıtmıyor hiçbirşey)
kustum! tükürdüm içimde senden kalan o keskin o acıtan hatıraları!
(acımıyor tenim, ve acımıyor)
olmadı!
(dokunduğun yerler)
söktün! defalarca diktim o küçük ellerinle açtığın ve sızlayan bütün yaralarımı!
(acımıyor artık kalbim)
olmadı!
(kalbim)
bana ne yaptın… ne yaptın… ne yaptın… ne yaptın çocuk!
(sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ellerimin izlerini.)
niye yaptın… niye yaptın… niye yaptın ahh çocuk!
(sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki kaderimin sökülüşünü.)
bana ne yaptın… ne yaptın… ne yaptın… ne yaptın çocuk!
(sadece sessizce durup öylece izlemek istedim bir meleğin ellerindeki kalbimi.)
niye yaptın… niye yaptın… niye yaptın ahh çocuk!
(sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi.)
göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk!
(hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki.)
anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk!
(ne bir ışık var ne de bir şarkı artık sokaklarında bu kaybetmiş şehrin)
inanmıyorum inanmıyorum artık inanamıyorum çocuk!
(ne bir isim var duvarlarında, ahh ne de okunabilen bir cümle.)
bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk!
(sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü.)
ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan acıtan sonbahar, daha dinmedi çocuk!
(öyle beyaz)
seni silmedi çocuk!
(öyle maviydi ki)
alev alev yanan kirpiklerinde saçılan kıvılcımlarınla başlayan bu yangın daha sönmedi çocuk!
(öyle güzeldi ki ve öyle..)
sönemedi çocuk!
(öyle masum ama… )
bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi!
bitmedi bitmedi bitmedi çocuk!
(öyle yanlış öyle…)
bitemedi çocuk!
(öyle yanlış ki ve öyle… )
bu aciz şarkılar, bu aciz dualar seni geri getirmedi getirmedi getirmedi çocuk!
(ve öyle çocuk)
dönmedin çocuk!
(kalbim…)
bana ne yaptın… ne yaptın… ne yaptın… ne yaptın çocuk!
(tüm maviler kirli şimdi ve tüm beyazlar utanç içinde ve sadece uyumak)
bunu niye yaptın… niye yaptın… niye yaptın… niye yaptın çocuk!?
(uyumak istiyorum… )









lisede uygulanan 45cm lik haremlik seramlık kuralı

orqn
mersin’deki nevit kodallı güzel sanatlar ve spor lisesi’nde uygulanan kuraldır. bu kurala göre kız ve erkek öğrenciler birbirlerine 45 cm den fazla yaklaşamıyorlarmış;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25169690/


----------------------------------------------(bkz: spoiler)----------------------------------------------

sayın müdürü canı gönülden kutluyorum. tam güzel sanatlar lisesine müdür olacak nitelikte bir adammış kendisi. benim lisemde böyle bir uygulama olsaydı şu anda bambaşka bir yerde olurdum eminim. kızların koluna bacağına değmeye çalışmaktan derslere çalışamadık. esasında aynı mantıkla sosyal hayatta da kadın ve erkeğin birbirine yaklaşmasının önüne geçebilirsek bir çok sorunu daha bu sayede çözebiliriz diye düşünüyorum. bu iki cinsi aynı gün sokağa çıkarmayarak trafik sorununu çözebiliriz mesela. görüyor musunuz işte süpersonik zekalı bir müdürümüzün keşfettiği fikir nasıl oluyor da yeni fikirlere ışık tutuyor.

benim haberde en çok dikkatimi çeken detay ’ 45 cm ’. bu sayıyı neye göre hesapladıklarını çok düşündüm. bu mesafede duran erkek ve kadının birbiri üzerinde oluşturdukları manyetik alanı hesapladım, kepler kanunlarından yola çıkarak olayın elektrik kısmını inceledim, newton’ un çekim yasalarını hatim ettim ama bir sonuca ulaşamadım.

tam ümidi kesmiştim ki aklıma gezegenin gördüğü en büyük matematikçinin yarattığı akım; sayın devlet bahçeli metodu geldi. anında çözdüm olayı.

bize verilen problemin kahramanları 1 kadın ve 1 erkek.

1 + 1 = 2

bir de gözü bunların üzerinde olan müdür var;

2 + 1 = 3

haberin detayında öğrendiğimiz bilgiye göre bu lisedeki din kültürü hocaları kaç tane?

3 tane;

3 + 3 = 6

bu 6 insanın kişi başı 2 şerden toplam kaç tane memesi var;

6 x 2 = 12

45 - 12 = 33

33 ne?

mersin’ in plakası.

(bkz: her şeyin bir şeyi vardır)

----------------------------------------------(bkz: spoiler)----------------------------------------------

nevrotik sayıklamalar

orqn
yan yana oturduk.

‘ neden konuşmuyorsun? ‘ dedi.
‘ ne olacak ki konuşsam? ‘ dedim.
‘ artık benimle hiç konuşmuyorsun. havadan sudan da olsa konuş. ‘ dedi.
‘ o zaman ne farkın kalır ki? ‘ dedim.
anlamadı.

‘ hadi kalk! ‘ dedim.
‘ nereye? ‘ dedi.
‘ ne önemi var ki? ‘ dedim.
‘ nereye olduğunu söylemezsen gelmem! ‘ dedi.
anlamadı.

onunla birlikte saatlerce konuşmadan oturabilmeyi seviyordum.
anlamadı.
nerede olduğumuzun bir önemi yok. nereye götürse giderdim.
anlamadı.

ona aşıktım.
anlamadı.

yanlış kişiye aşıktım.
anlamadım.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol