abc de yayınlanan yaratıcıları adam horowitz, edward kitsis
olan fantastik bir dizidir. pamuk prenses masalının günümüzde devam eden kısmını anlatır, flashback ve günümüz gecişlerinde dekorlar , kostümler oldukça iyidir.
the others filmini oldukça anımsatan detaylara sahip dizidir.
fxde yayınlanan bir korku dizisidir. yapımcıları ryan murphy(aynı zamanda nip/tuckın da yapımcısı ) ve brad falchuk dur.
bostonda normal yaşamları olan harmon ailesinin hayatı, bir gün vivianın, kocası beni kendi evlerinde öğrencisiyle basmasıyla değişir. violet isimli bir de ergen kızları olan aile, hem bu durumu unutmak hem de yeni bir başlangıç yapmak için buradaki hayatlarını bırakıp los angelesa yerleşirler. lade, yanındaki evlere nazaran fiyatı çok daha ucuz bir ev bulup direk alırlar. evin bu denli ucuz olmasının nedeni, sürekli evde ölen eski ev sahipleri ve buna bağlı olarak evin içinde gelişen paranormal olaylardır.
bostonda normal yaşamları olan harmon ailesinin hayatı, bir gün vivianın, kocası beni kendi evlerinde öğrencisiyle basmasıyla değişir. violet isimli bir de ergen kızları olan aile, hem bu durumu unutmak hem de yeni bir başlangıç yapmak için buradaki hayatlarını bırakıp los angelesa yerleşirler. lade, yanındaki evlere nazaran fiyatı çok daha ucuz bir ev bulup direk alırlar. evin bu denli ucuz olmasının nedeni, sürekli evde ölen eski ev sahipleri ve buna bağlı olarak evin içinde gelişen paranormal olaylardır.
12 yaşındaki oğlumun odasına laptopu almak için girdiğim sırada ;
oğlum- yaaa girmsene odama , neden giriyorsun
ben- ( ters bakış eşliğinde ) iyi misin sen ?
oğlum- girme , istemiyorum , yalnız kalmak istiyorum, ergenim ben !!!!
ben- ( laptop elimdedir ) ben bunu facebook a yazarım
oğlum- anneeeeee ... hayııırrrr ...yalvarırım yapma ........
oğlum- yaaa girmsene odama , neden giriyorsun
ben- ( ters bakış eşliğinde ) iyi misin sen ?
oğlum- girme , istemiyorum , yalnız kalmak istiyorum, ergenim ben !!!!
ben- ( laptop elimdedir ) ben bunu facebook a yazarım
oğlum- anneeeeee ... hayııırrrr ...yalvarırım yapma ........
kişinin sevildiğinden emin olmadığı zamanlarda sorduğu sorudur. severseniz sormaz zaten ...
çok klasik bir kadın repliği olmakla beraber en son duyduğumda beni cidden çok şaşırtmıştır.
kadıköyde bir barda sahne önündeyim , dansetmek değil ancak hafiften sallanıp takılıyoruz , bir anda karşıma topluca bir kadın geçti ve direk bana pazartesi rejime başlıyorum sonrasında ise çok güzel olucam dedi...
p.s. cevap veremedim.
kadıköyde bir barda sahne önündeyim , dansetmek değil ancak hafiften sallanıp takılıyoruz , bir anda karşıma topluca bir kadın geçti ve direk bana pazartesi rejime başlıyorum sonrasında ise çok güzel olucam dedi...
p.s. cevap veremedim.
dinledikçe insanı içini acıtan bir ayrılık şarkısıdır. güçlü kadınların söylemidir , heeyyyy ben giderim efeler gibi sen kalır acı çekersin , hıııı bu arada seni kimse de sevmez benim gibi hah hah hah .... halbuki kadındır o sarı odalarda kalan , adam çoktan gitmiştir ve bu şarkı da o yüzden yazılmıştır zaten ....
çocukluğumuzun mavi ay ı tadında olan dizidir.
castle ın writer yeleği muhteşemdir.
castle ın writer yeleği muhteşemdir.
kedi ve kadın birbirine çok benzeyen iki canlıdır. olaylar karşısında verdikleri tepkiler hemen hemen aynıdır.
kendinden emin sallana sallana yürürler , özgürdürler , evcildirler , gel dersin , bakar önce , hissederse onu seveceğini , zarar vermeyeceğini gelir yanına , önce temkinli ama sen sevdikçe koyar başını göğsüne , ellerini / patilerini okşarsın , sıcacıktır , yüzüne sürer yüzünü ... sen sevdikçe o da sever seni , sonra sıkılıpta çektiğinde ellerini , önce biraz bekler gene sevecek misin diye , biraz daha sürtünür, anladığında bir daha sevilmeyeceğini o kucakta , kalkar sakince , iner göğsünden , yavaşça yürür sadece bir kez bakar ardına ve gene sallana sallana yürür gider başka bir sevileceği kucağa ...
kendinden emin sallana sallana yürürler , özgürdürler , evcildirler , gel dersin , bakar önce , hissederse onu seveceğini , zarar vermeyeceğini gelir yanına , önce temkinli ama sen sevdikçe koyar başını göğsüne , ellerini / patilerini okşarsın , sıcacıktır , yüzüne sürer yüzünü ... sen sevdikçe o da sever seni , sonra sıkılıpta çektiğinde ellerini , önce biraz bekler gene sevecek misin diye , biraz daha sürtünür, anladığında bir daha sevilmeyeceğini o kucakta , kalkar sakince , iner göğsünden , yavaşça yürür sadece bir kez bakar ardına ve gene sallana sallana yürür gider başka bir sevileceği kucağa ...
mustafa kemal atatürk ün eşinin soyadıdır.
latife uşşaki (uşakizade latife veya daha sık anıldığı şekilde, latife hanım) (17 haziran 1898; izmir - 12 temmuz 1975; istanbul), türkiyenin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürkün eşidir. 29 ocak 1923 - 5 ağustos 1925 tarihleri arasında iki buçuk yıl boyunca mustafa kemal atatürk ile evli kalmıştır.
latife uşşaki (uşakizade latife veya daha sık anıldığı şekilde, latife hanım) (17 haziran 1898; izmir - 12 temmuz 1975; istanbul), türkiyenin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürkün eşidir. 29 ocak 1923 - 5 ağustos 1925 tarihleri arasında iki buçuk yıl boyunca mustafa kemal atatürk ile evli kalmıştır.
istanbul un cool semtlerinden biridir. tarihi geçmişi, modernliği, canlılığı ve biraz da köylülüğü içinde barındıran yaşanılacak yerdir. eğer gerçek bir kadıköylüysen burada hiç canın sıkılmaz . sokağa çıkmak , topunu eline alıp okulun bahçesine gitmeğe benzer ... mutlaka sokakta laflayacağın arkadaşların vardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?