obi wan konami

kanser olma riskini azaltıyor.
nasıl mı?
sıkıntı, dert, geçim derdi vs. bir şeye bozuluyosun, yakıyosun bitane kendine geliyosun gevşiyo vücudun. kanser olmaktan kurtuluyorsun sen de. ha ne oluyo? uzun vadede kanser oluyosun. öldürmüyo, daha çok yaşatıyo.

vizyona 2011 yılında girmiş ve 2.sezon onayını almış fevkalade dizi.
makine var suçluları saptıyor, finch var makinenin mimarı (bildiğiniz yazılım, web camler, mobeseler, telefonlar her yerden izliyor suçlunun kimlik nosunu veriyor) finch bilgisayar dahisi. makine algoritma yaparak bir suça karışacak veya içinde bulunacak kimseleri gösteriyor fakat asıl tasarlanma amacı 11 eylül tarzı terör faaliyetlerini önceden belirlemek. yapay zeka işte.

bir de eski cia ajanımız john var, olaylara müdahale ediyor. ve çok sakin bir adam. bir alt katta swat, bir üst katta kirli polisler, arkada mafia girl. hepsi john u arıyor (birbirlerinden habersizler tabi fakat aynı binanın içindeler) john da çok sakin bir şekilde sesini bile yükseltmeden "finch, çıkış yolu bul" diyor. (tabi ter döküyo o sırada ama tip sakin)
23 bölümlük 1. sezonda john’ın bir kere bile sesini yükselttiğini duyamazsınız.

ayrıca linux için (windows sürümü de var) süper bir müzik oynatıcının adı.

e posta kutuma bir şeyler düştü galiba ya bir arkadaşımdan ya da buradan, arama motorlarında da görmüş olabilirim ama uludag, itu, eksi ilk sırada çıkarken bilgi çok gerilerde kalıyor..

boş beleş insanların fenomen olduğu bir yerdir.
rt ciler var. sizi takip ediyorlar, daha sonra bu rtcilere özel mesaj atıyorsunuz tweet linkinizi. diğerleri de sizi takip ediyor binlerce gerçek takipçiniz olmuş oluyor sözde. bir de atılan @ lere cevap falan vermez bu fenomenler, iyice tiki havasına girerler.

tiki kızlar aldıkları şeylerden ya da sevgililerinden terk edildiktilerinde baya yazarlar.
tiki erkekler de laf sokma, laf koyma çabasındadır genelde.
ikisinin ortak özelliği: orda burda yedikleri yemeklerin artıklarını fotoğraflayıp tweetlemek.

benim de twitter hesabım var ama, twitter genelde "popi" olmak için gidilen bir yer. blog yazamayacak olan kişilerin takıldığı bir yer
"günaydınnnnnnnn" vs.

nabza göre şerbet deniyor buna. sen git filmi o ülkede izlet, o ülke de buna izin versin. sonra adamların elçisini öldür. sanki bilmiyorlardı elçilerinin öldürülmeyeceğini?
elçi öldürmek demek, savaş açmak demektir. şimdi görün curcunayı.
birileri rahatça savaş açamıyorsa, karşı tarafa açtırır.

aylık yapın mutlaka pasoyla binin. 1.95tl oldu istanbulda. express de 3.90 oldu. arabanın içine benzin koy git daha ucuza gidersin.
dalga bir yana aylık var veriyosun parasını bilmamkaç biniş veriyor işte.

not: yokuş aşağı kaptıran bir otobüste ineceğiniz yeri kaçırmamak adına düğmeye 200metre ilerde basın.

metal müzik, uzun saç ve sakal. bu sizi satanist yapar ama ateistliğe de yakındır.

teşekkürler, aranızda bulunmaktan mutluluk duyuyorum.

(bkz: erkeklerin zengin kız bulma hayali) bizim için de geçerli olabilir aynı şey.

dergiyi kapatmaktansa 20 ülkedeki elçilik ve okulları kapatma kararı alan ülkedir. orada müslüman yaşamıyor sanki. ayrıca aşırı milliyetçi bir yapısı vardır. ingilizce anlarlar, fransızca cevap verirler.
bana göre bütün her şeyleri oyundur bunların. işlerine gelince azınlıkları korurlar sadece.
yemekleri güzeldir fakat hiç biri bizim döner, iskender, kokoreç gibi tatlarımıza erişemez bana göre.
bir de japonları teknoloji konusunda geçmeye çalışan fakat her seferinde avucunu yalayan bilim adamlarına sahip devlet.

(bkz: mors alfabesi) ile uzaklara yazı göndermeye yarayan cihazın/sistemin bu tarihte de kullanılması gerçekten garip fakat kullanılmasının bir sebebi vardır diye düşünüyorum.
faks(belgegeçer), e-posta, telefon, sms, mms falan varken telgraf neden kullanılır çözebilmiş değilim.
okurken de "dur" demişler midir acaba?

çıplak fotoğrafları hatta pornosu internete sızmış olan amerikalı manken. bu saatten sonra muhtemelen kariyeri de biter.

apple’ın bulut depolama hizmetidir. medyada çıkan 31 ağustos 2014 hollywood hack saldırısı başlıkları da sadece icloud’u hedef almış. ancak görsellerin içinde dropbox’ın "getting started" pdf’i de var.

iphone5i türkiye pazarında devirmek için samsung’un s voice’a türkçe dil desteğini getireceği şaheser.

param olsa gider direk alırım. hiç alternatifine de bakmam.

sovyet rusyanın çöküşünde en önemli faktörü oynayan kot ve hamburger ikilisinden yenilebilir olanıdır.
dükkan burger diye bir yer var, çok güzel yapar bunu.

polikarbon kullanımının "samsung ucuza kaçıyor" olarak nitelendiren insanlar. tabi bunlar kimyadan bi haber oldukları için polikarbonun (onlara göre dandik ince plastiğin) ısı iletkenliği konusunda ne kadar başarılı olduğunu, bunun da telefonun ısınmadığı için daha az işlemci gücü demek olduğunu, bunun da daha uzun ömürlü batarya demek olduğunun farkında değiller.
örneğin ekranda arada 23ppi oynuyo, biri 4.8" öbürü 4". bırak da oynasın arkadaş. fakat oled ekran olduğu için 23ppi lık kısım da fark edilmiyor.
ihtiyaç kredisi çekip iphone alanlar derneği.

ne çalabilirsiniz, ne söyleyebilirsiniz.
vokalleri hapse girmişti çek cumhuriyetinde, 200bin dolar kefaletle serbest bırakılmış.
bateristleri chris adler, saçlarını kestirmiş sanırım.
mark morton da twitter hesabından sevenleri ile birlikte oluyor. nascar tutkunu falan.
bu arada davulcuları tam bir hayvan. yani insan yapamaz o ritmi. 5tane zebra ayağının koşar vaziyette vurması lazım.

jeff loomis ve van williams ayrıldıktan sonra evlat acısı gibi koydu. jeff şu anda solo albümü çıkartıyor.
van ne yapıyor bilmiyorum. fakat jeff bence bir grup adamıdır. solo albüm senin neyine lan? (aslında iyi gitarist ama tamamen marty friedman özentisidir)

bünyesinde bir zamanlar chris broderic ve marty friedman gibi ünlü gitaristleri barındırmış olan grup. şu anda da dave iyi götürüyor işi fakat detonedir kendisi.

chris makinedir, marty duygu ve tekniktir.