nickullah entryoglu

en iyisinden bir adet virus programı olarak, belki de bağların kopuk olduğu aile bağları kullanılabilecek, kimi zaman her daim ademoğlu’nun istekli olduğu durum.

elektro baslara da, ara sıra verilen isimdir.

aranjmancı, ajda pekkan’ı ajda pekkan yapan bir kamyon dolusu şarkıya söz yamış, söz yazarı; 70’lerde bolca dinlenilen yabancı şarkılara türkçe sözler yazan şimdilerde görünmeyen söz yazarı..

melankoliye ihtiyacı olup da, depresyon denizinde boğulmaya yüz tutmuş bünyelerin, her daim dinlemekten vazgeçemedikleri, özellikle sağlam düzenlemesinin yanı sıra, sözleri ile insanı, orta yerinden ikiye bölüveren, muhteşem gülşen parçası. bu parçadaki gülşen vokali de süperdir ’’dayan yüreğim sensizliğe’’ diye haykırdığı yerde, damarlarınızdaki kan akışını, yok oluşa indirgemek istersiniz. buğulu kafalara sahip olan arkadaşlar için pek tavsiye edilmemektedir.

klibinde de, gülşen kabından daha sığmadan önceki masum halleri ile, gerçekten de, sevgilisi için şarkıyı söylüyormuşçasına etkilemiştir izleyenleri, şimdiki gibi tersine, içi boş magazin eciş bücüşü olmak yerine...

kendisi için sayılan özelliklerini kimi zaman barındırsa da, kendi içinde de çelişkiye düşebilen erkekler güruhudur efendim.

bir bakarsınız, onu başkasının pisliklerini temizlemeye çalışırken görürsünüz, ya da kişinin kötü yanlarını aşağılayıcı gözlerle tartarken de görebilirsiniz; ama kendisinin azarladığı ya da küçümsediği kişiden kesinlikle bir farkı yoktur, belki de kendisi b.k batağının içine düşmüştür... buna mukabil, %90’ının tizi ve de her b.ka kulp takabilecek şekilde ince ayrıntılarda dolaştığı da doğrudur. karısı tarafından daha yeni camı silinmiş bir televizyonun ekranında toz kalıp kalmadığını kontrol etmek için, kalkıp da, ekranın çeşitli yerlerinden ekranı inceleyebilir, sırf bu iş için saatini televizyonun başında geçirebilir. ilginç, ama iyi adamlardır vesselam.

avrupa halkı’nın içerisinde bulunduğu durumu zamanla belgeleyecek olan anlayışın mahsulu olan gençliktir.
zira, bunun en büyük örneği almanya iken, karı koca gibi yaşayıp da, daha sonraları çocukları doğduktan sonra, ya da çocuk olmaksızın birbirlerinden ayrılan ebeveynlerin bulunduğu almanya günümüzde, kültürel açıdan dahi yok olma tehlikesinin altına girmiştir.
işte, evlenmeyi salaklık sanan gençliğin üstüne, annesi babası olmayan ve de zamanla anne ve babasının aynı düşüncesini muhafaza edecek geleceğin gençlerine bir de, üzerine doğu’dan biçimsiz göçler alması, ve de bu göçü gerçekleştiren ailelerin büyük çoğunluğunun bilmem kaçar tane çocuğa sahip olması, gelecekte türkiye’deki aile müessesesiyle birlikte, kültürel harsı ve de mozaiği derinden etkileyebilecek, ve de kapanmaz yaralar açacak, büyük sorunlar biridir. nitekim, günümüz gençleri de, anne baba parası yemekten öteye gidip de, işte çalışanları da, günlük yevmiyesini, sigara, saç, baş, b.k püsür paralarına verdiği için, bu kafayla teskere zor alınacaktır gibi görünmektedir.

mazhar alanson ’un en güzel liriğe sahip olan şarkılarından sadece birisi, her sey cok guzel olacak filminin soundtrack’larından olan; mükemmel, dinginliğe iten parça..

2002 tarihli sarki soylemek lazim adlı sezen aksu albümünden, dinlemesi gayet zevkli olan, aralardaki vokallerin bile, insanı huzurlara sevk ettiği, mükemmel naiflikteki sezen aksu parçası.

her ne kadar kimi zaman, kim bilir belki de heyecan ya da buna mukabil ayaklarının dolaşmasından dolayı, kazmaklarına doymak bilmese de; hırsı, azmi, yaşına göre hızı ve kondüsyonu ile bile, kimi zaman 20’lik delikanlılara bile taş çıkartan, özel yaşantısı yerine, spor hayatı ile anılması gereken, dün yeni yaşına girmiş, türkiye’nin yetiştirmiş olduğu en büyük futbolculardan birisi.

bu arada, 1 eylül 1971 doğumlu olmasına rağmen, bu tarih nufüs kağıdındaki yaşı olup, aslen 29 temmuz gününde doğmuş, babasının futbol hastası oluşundan dolayı, ancak 1 eylül’de nüfuslara geçirilmiştir kendileri.

en tanıdık media player’lerin belki de başında gelen bs player’ın oynatamadığı formattaki dosyaları bilem açan, her masaüstünde de bulunması gereken, son zamanların popüler medya araçlarından birisidir.

bitmeyecek olan ahir hayata başlangıcın belgesi.

2 eylül 2007 vestel manisaspor galatasaray maci’nda yapmış olduğu, saç baş yolduran hareketleriyle, kimi zaman ne kadar kazma olduğunu belgeleyen, insandan bozma, boş zamanlarında, korku filmlerinde katil kontenjanını içtenlikle dolduracak görüntüye sahip, denizlispor zamanındaki hallerini mumla aratan insanımsı futbolcu.

hayır kardeşim, defansta iken, ’topu şişireyim mi, dışarı mı atayım; yoksa pas mı vereyim?’ diye düşünemiyorsun, bari kazmasın, pas da veremiyorsan, ileride ne işin var.

bir de bunların bazı ingilizce canavarlarınca, duydukları ingilizce cümleyi kendilerince telaffuz şekilleri de vardır;

misal,

’do you speak english?’ duymuş adam, diyor ki,

’yu piş ingiliş’

evlenen kişilerin baş harflerinin yardımcısı olan, plaka yazıları olarak da adlandırılabilecek yazılar.

klibini ufakken izlediğim de, sanki sezen aksu bize şarkısını mars ın bir yerlerinden söylüyormuş hissiyatı veren, yaş kemale erdikçe, sözleri ile birleşen müziği altında ise ezildğim, göz yaşlarına boğulduğum, 1991 senesinde çıkan ve de türk popu’nun temel taşlarından birisi olan gülümse albümünün gülümse albümü olarak her zaman isminin anılmasının sebeplerinden sadece birisi olan sezen aksu şarkısı.

80’lerin ortalarında doğmuş bünyelerin çocukluk zamanlarından kalma bir reklam motosu olmasına rağmen, halen kimi zaman dillere pelesenk olabilme özelliğini muhafaza edebilen, tokai mottosu.

geceleri tek başınıza sadece gözyaşlarınızın arkadaşlık ettiği saatte dinlenildiğinde, kan akışını ’en az’a indirgeyen, kendinizi iyice kaptırıp da moda girdiniz mi, intihara ramak bırakan, gökhan kırdar ’ın hangi kafayla yaptığına bir türlü anlam veremeyip, akıl sır erdiremediğim mükemmel serseri mayın albümünden 94 çıkışlı, klibi de bir o kadar iç vurucu olan enfes parça..

pop tarihinin en iyi slowlarından birisi olduğu şüphesiz bir gerçektir; ki gökhan kırdar dendiği zaman kafada ışıldayan ampül gibidir..

bas gitarın dehşetengiz tonlarda kulağımı tırmaladığı, on numara düzenlemeye sahip, 1984 çıkışlı sen ağlama albümünden, sözleri aysel gürel ’e, müzik düzenlemesi de onno tunç a ait olan mükemmel parça.

nilüfer versiyonunun başındaki gitar solosuna hasta olduğum, her şeyi yıldırım gürses’e ait olan, efsanevi olan şarkı. her ne kadar nilüfer de iyi yorumlamış olsa da, enstrümantal açıdan ve de vokal açısından ajda pekkan versiyonu aşmıştır, dinlenilmeli, dinletilmelidir.

allah vere de torunlarım olursa, o zaman da 40-50 sene önceki danslarını yapması için elimden geleni yapacağım kendimi bildim bileli aynı adam. camdan cama derdi, o zamanlar da aynıydı, şimdi de aynı, laboratuvarı mı var acaba yoksa profesör falan mı da, iksir falan buldu herhalde diye düşüncelere sevk ettirir adamı.