nekropsi

ahmet hakan’ın kendisi hakkında hürriyet’teki köşesinde 13 kasım 2006 tarihli ve kendim ettim kendim buldum başlıklı yazısı şu şekildedir:

eğer can dündar olsaydım, işim çok kolay olurdu:

bir yandan ecevit’in cenazesinde "aileye yakın gazeteci" sıfatıyla protokolün en mahrem bölümünde yer alıp mavi gömleğimle taziyeleri kabul ederdim.


diğer yandan "said-i nursi belgeseli çekeceğim" diyerek "nurculuk" için atan yürekleri ele geçirirdim.

bir yandan "muhalif duruşlu / pek hoş bakışlı" vicdanlı bir adam görüntüsü verirdim, bir yandan da "sarı zeybek" türküsü söyleyip kemalist gönüllerde taht kurardım.

eğer can dündar olsaydım, işim gerçekten çok kolaydı:

bir yanım "ankara" der, öbür yanım "istanbul" derdi.

böylece hem kekeç dostum olurdu, hem özdemir ince.

hem erdoğan güvenirdi bana, hem inönü.

"ne sihirdir ne keramet" der, atatürk ile vahdettin’i bir potada eritip vahdet-i vücut eylerdim.

eğer can dündar olsaydım...

biraz tüccar olurdum ama tüccarlığımı asla göstermezdim.

keskin bir muhalifmişim gibi yapardım ama gata’nın "cennet kapısı"ndan çıkmaya da hak kazanırdım.

ama işte görüyorsunuz ki "ince bir taktik adamı" olmak yerine, tuttum köşeli mi köşeli bir polemik canavarı oldum.


not: katılıyorum.

edit: (eksi oy veren arkadaşa) bilader bu başlık "can dündar severlerinin buluşma noktası" değildir. kendisi hakkında olumsuz ve olumlu görüşler paylaşılabilir ve insanlar da kendi yorumlarını saygı sınırlarını aşmadan belirtebilir. neyine eksi oy verirsin, anlamış değilim.

bornova’da kaldığım süre içinde -ki bu süreç halen devam etmekte- neredeyse her gece uğradığım mekan.

(bkz: ehvenişer)

(bkz: salvador dali the great masturbator)

ayrıca "10 yerçekimi şiddetinde bir kuvvet" anlamını da taşır.

zayi olan.

(bkz: havsala)

havsala:
isim, eskimiş, arapça
1. kuş kursağı
2.(anatomi) leğen
3.(mecaz) zihnin bir şeyi anlama ve kavrama yetisi.

deyim olarak:

havsalası almamak: aklı kabul edememek
havsalasına sığmamak: 1.aklı almamak, kavrayamamak 2.kabul edememek.

birleşik söz olarak:
havsalası dar: 1.anlama kabiliyeti olmayan, anlayışı kıt (kimse).2.hoşgörüsü olmayan (kimse).
havsalası geniş: hoşgörüsü olan, hiçbir şeye aldırış etmeyen (kimse).

(bkz: ruşen ali)

eşi fatma hanım’ın vefatı sonrası ona duyduğu özlemi konu alan makber gibi bir şiir yazdıktan sonra üstünden garip bir şekilde bir sürü evlilik geçen şair. o kadar seviyorduysan evlenme kardeşim. allah allah...

boran fırtınası adlı albümlerindeki "bir görüş kabininde" adlı parçasının müziğini bir musevî halk şarkısından araklamış grup. kendilerine bunun böyle olduğu hatırlatılınca albümün sonraki baskısında şarkı hakkındaki bilgiyi gerçek şekliyle belirteceklerine söz vermişlerdir . zira artık bu şarkının beste kısmını en azından boş bırakmışlardır.

http://www.kalan.com/scripts/album/dispkayit.asp?id=439

internet sitelerinde bu şarkının beste kısmında "saffaran halk ezgisi" diye geçer. doğrusu "sefarad halk ezgisi"dir.

önceleri televizyonda zap yaparken bir konuşmasına rastladığım, "tipe bak amuğa goyyim, bi gözü bana, diğeri allah’a bakıyor" diye esgeçtiğim, daha sonra kazara bir arkadaşın arabasında bir şarkısını dinleyerek ettiğim laftan utandığım insandır. evet hata ettim. evet sonra hastası oldum.

bir "hüzünle karışık" vardır ki beni benden alır.

rte’nin demirel yanında model aldığı diğer kişi. olumlu ve olumsuz icraatları vardır.

çoğul olarak gemini, tekil olarak geminus’tur. çoğulu ingilizce’de "ceminay" diye telaffuz edilir. cem ceminay bu burçtan mıdır bilinmez.

çok yönlülüğümü ve zekâmı borçlu olduğumu düşündüğüm burç. bu açıdan olumludur. ancak burcumun söylenmesi sonrası insanlarda oluşan güvensizlikten şu son günlerde daha da nefret eder oldum.

- burcun ne senin?
+ ikizler.
- hmm. bi müddet görüşmeyelim.

şaşkınım tabi...

yine şaban hoca. zaten sahiplendiği bir kaç adam vardı koca okulda. bunlara aşırı derecede imtiyaz tanırdı.

bizim tayfa fukara tayfa olduğundan genelde birinde sigara bulunurdu ve mesela 3. dersin 20. dakikasında 2. katın tuvaletinde buluşalım diye anlaşılarak bi 5-10 dakika zıkkımlanılırdı. nedense bu 3. derslerin çoğu şaban hocanın dersine denk gelirdi. bir iki kere bu amaçla hocanın yanına gidip lavaboya gitmek için izin istedim. adam tabi anladı. bundan sonraki ilkinde aşağıda verdi cevabı verdi ve bundan sonra çıkıp sigara içmek de serbesttim.


hocanın masasına yaklaşarak usulca:
- hocam, lavaboya gidebilir miyim?
45 kişinin önünde o kadar samimi ve meydan okurcasına:
+ sigara lazım mı?

kendisinden bir kaç kere de samsun 216 almışlığım vardır.

allah yolunu açık etsin hocam.

tuvalette sigara içerken:

- olm şaban hocaymış bugün tuvalet sorumlusu. göte girmesin olm. ziker adam.

az sonra şaban hoca 3 kişi canhıraş sigaralara asıldığımız tuvaletin önüne gelir ve kapıyı tıklatır:

- beyler, son fırtlar!

baba adamdır vesselam.

küçükken parmağın kanamıştı. çoğu şey gibi (bunlara paslı şeyler de dahil) kanın da tadına baktım. yaptığım yorum şuyu:

+ lan! bu kan denilen şeyin içinde demir var.

yıllar sonra gerçekten öyle olduğunu öğrendim. şaşkındım tabi.

(bkz: ben küçükken salak mıydım)

"seni seviyorum" cümlesinden daha "kolay" söylenebilen cümle.

matlab’da "why" sorusuna arada verilen cevap:

"why not?"

elekromagnetik spektrumun görülebilen kısmında en kısa dalga boyuna sahip olan bu yüzden doğal renkler arasında en fazla frekansa ve dolayısıyla daha fazla enerjiye sahip olan renk.