mustaitbiradam

genel yetenek/genel kültür ile eğitim bilimleri sınavının 22 mayıs 2016'da, öabt'nin 24 temmuz 2016'da yapılacağı bu seneki kamu personeli seçme sınavı.
oturum başı ücreti 55 (yazıyla elli beş) lira olduğu sınava girenleri şöyle bir göreyim dediğim sınavdır. bak oturum başı ücretleri de söyledik hadi ama bir şeyler söylemek farz artık.

sınava giren, kendisine sınav giren herkese şimdiden başarılar. zihniniz aydın olsun.

spurs'un 101-97 aldığı maç oldu.
san antonio, parker, ginobili, tim duncan, david west gibi oyuncularını parkeye dahi çıkarmadı bu maç. lamarcus aldridge yine coştu, herif orta mesafeden kaçırmıyor.

memphis de vince carter hatrına izleniyor.

neyse zaten ben futbolu daha çok seviyorum.

an itibariyle bir tek şahsımın olduğu liste.

oooo güzel kafa. ne kokluyor bunlar abi?
bu adamın kafasını burada ele alabiliriz. (bkz: mühendis kafası vs tıpçı kafası)

03.00 itibari ile tv8'de yayınlanmaya başlayacak olan nba maçı.

beklemedeyiz.

san antonio son maçta (bkz: 26 mart 2016 san antonio oklahoma city maçı) yenilmişti ve verilen bilgilere göre de as oyuncuları da oynatmamıştı.
bu gece ne olacak göreceğiz.

potalar yanacak!

"efsane geri döndü."
"efsaneler ölmez."

cem yılmaz'ın komikliğinde 2 önemli nokta var.
1) komik olaylar, anılar.
2) bu anıları sahnede oynamak. yani karakterlere bürünüp, karakterleri konuşturarak anıyı canlandırmak. ya da anı değil de kurduğu esprileri canlandırmak

şimdi 2007'de cmylmz, anıları anlatmış ve onları sürekli oynamıştı. askerlik anılarını veya yaptığı esprileri güzel bir şekilde oynamıştı. olayın özü o zaten. tiyatro sahnesindesin, elbette oynayacaksın.

ama bu fundamentals bu açıdan biraz eksik kalmış. cem abi hep anlattı bir şeyler. fazla oyun yoktu. haa ama güldüm mü güldüm tabi. hatta bu gösteriye sinemada 2 (yazıyla iki) kere gittim -belki de 3- hatırlamıyorum. sonra bilgisayardan izledik yine. ezberledik esprileri, yine güldük. teknoloji ve iletişim ile ilgili elinde çok güzel malzeme vardı. çok çok daha güzel işleyebilirdi cmylmz bunu. yarar geçirirdi. haa yine de gülmedik mi güldük.

(bkz: bu tarz ünlüler nemli bölgeleri sever ve...)

vazgeçtiğin ya da vazgeçmeye niyetlendiğin insana verdiğin değere göre sonrasında üzülme katsayısının değiştiği olay, belki de durum.
kolay mı peki? bilemiyorum. dile kolay derler ya, dile bile kolay değil gibi. boşver gitsin diye dilimize doluyoruz ama vazgeç gitsin diye bir şey yok. ha orhan baba vazgeç gönlüm demiştir, ama sorun bakalım adam nasıl demiştir.

daha yazacaktım da vazgeçtim.

2 gün önce dahil olduğum kampanyadır.

gereken koşulları yerine getirmeme rağmen elime kitap geçmedi daha.

umutla bekliyorum.

iq puanım 140.

ara ara mesaj kutuma bakarım. siz mesaj atın. talepkar mesajlara dönerim.

mevla sormayacak mı reyis?
gül suyu kokladık mı kanka?
hacı yağı süründük mü kanka?
neden baba?

midenize saplanan burukluk ile neşe günüdür.

güzel ve güneşli bir günse, bir de şahane bir kahvaltı ile başlanmışsa neşe dolu geçer. ancak öğleden sonra akşamüstü ve akşam olmaya başlayınca o burukluğu yavaştan hissedersiniz. çünkü hafta sonu bitmiştir. akşam erken yatılacak, sabah okula, işe gidilecektir. ne acı...

ayrıca akşamı soba arkasında leğende banyo yapılacak sabahtır.

ingilizce öğrenmek isteyenlerin -evet- gitmemesi gereken ancak ciddiyetsiz olmayan yerlerdir.

ciddiyetsiz yerlere denk gelen arkadaşlar olduysa kaderlerine gülümsemelidirler. ayrıca 25-30-40 yaşlarında insanların bulunduğu yerde ciddiyet yoksa sorun o kursta öğrenim gören insanlardadır.

bugün beni kazık ve boru ile tanıştırmış sınav.

öyle ki afyonum patlamadan gitmeme rağmen kazık etkisiyle uykumun bir anda açılmasına sebebiyet vermiştir. ösym, soru kitapçığının ilk sayfasında "el yazımızı mı test ediyorsun, hayırdır?" dediğim bir iki cümlelik bir metnin aynısını yazmamızı ve alfabeyi, rakamları, noktalama işaretlerini tablo yapıp, altına aynı şekilde geçirmemizi isteyerek, sınava güvenilirlik getirmeyi amaçla..blabla. abi o neydi allah aşkına? adamlar bize çocuk muamelesi yaptı.
baktım etrafıma koca koca adamlar alfabeyi yazıyoruz teker teker. neyse, düzgün bir amaca hizmet ediyordur umarım.

inşallah ümitler başka bahara kalmaz.
bir gün seni de alt edeceğim yds!
son olarak; get the fuck out of here!

an itibari ile uygulanmaya başlayan saat.

1 saat ışık yılı ileri gittim.
şahitlerim var.

02:00'de tv8'de yayınlanacak nba maçı.

daha dün san antonio'nun memphis ile maçı vardı. bu adamların maç tempolarına göre kondisyonları çok yüksek olmalı.

ancak bu maç karşılarında kevin durant pota düşmanı rusell westbrook olacak.

asılın. potalara tabi ki. fesatsınız iğneler.

budur.

olayın geçtiği yer: tekirdağ'da bir yer.
gençler düğünde oyun oynuyor, halaylar çekiyor, düğün sahibinin köy gençlerine aldığı kasa kasa biraları yuvarlayıp deviriyorlardı. yalnız yaz ve gündüzdü.
gençler bir yandan halaylar çekip diğer yandan biraları gömerken, gençleri düşünen bir teyzemiz:

-evladım öyle çok içmeyin de bir şey olmasın, tepenizde de güneş var.

dedi. gerçekten de kafasına güneş geçmiş ve bilmem kaçınıcı kasadaki biraları yudumlayan gençlerden birisi şöyle dedi:

-bir şey olmaz yaa, arpa suyu değil mi bu? arpayı sıksam bira olur zaten.

dedi. biranın güneş altında kafa yaptığını o zaman anladım.

tanım: kimi kişilere göre arpa bir sıkılsa çıkacak ve güneş altında aşırı dozda tüketildiğinde düşünme yetisinde deformasyona yol açan alkollü içecek.

insanların karşısında daldan dala atladıkları ve kendisi hakkında konuşulanları duyan değil, gören bir televizyon kişisiydi.
(bkz: dal dal dal daldan dala)
(bkz: duydum değil gördüm)
(bkz: aşıkım)

merhaba ben sanat.