mudo

eşşek yüküyle para verip, arabanın camlarına, kaput ve çamurluklarına film kaplattık bakalım.
araç muayenede söktürmezlerse iyi.
ama arabanın altına attıkları kaplama malzemesi gerçekten harika.
çakıllı yollarda "tın" "tın" sesler gelmiyor; pek beğendim, pek.

uzun süre beklediği için tüpünün hava alması ile içeride kuruyan silikon olarak açıklanarak içine düşülen sıkıntılı durumdan kurtulunabileceği muhakkak.
ama zor gibi görülüyor; yok olmadı bu.
yemezler.

süreyya ayhan kop’un 2003 yılında çankırı istasyon meydanı’na zamanın belediye başkanı a. namık kemal eryılmaz tarafından dikilen heykeli, ‘yıprandığı ve bakımsız kaldığı’ gerekçesiyle belediye meclisi kararı ile kaldırılmıştır.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19437959.asp

belediye başkanı ak partili irfan dinç, geçmiş yıllarda yapılan heykelin ciddi şekilde yıprandığını belirterek; aslında 9 yıllık geçmişi bulunan heykelin, 8 yıldır görevde olduğu dönemde (2004_halen) yıprandığı ve bakımsız kaldığını itiraf etmiştir.

ilahiyat fakültesi mezunu irfan dinç, 1996 yılından 1999 yılına kadar ankara büyükşehir belediye başkanı i. melih gökçek’in danışmanlığı görevinde de bulunması ise insanı tarifsiz kuşkular içine sürüklüyor ister istemez.
http://www.cankiri.bel.tr/baskan/

var bu işte bi bit yeniği, ama ne?

"hocalık değil de stand-up yapsa keşke." dediğim zat-ı muhterem.
öyle yapıyor aslında; "yiğidi öldür, yoğurdunu yeme." demiş atalarımız.

adminimizin yanlışı yoksa; ben de tebrik ediyorum kendisini.
sağlıkla, sıhhatle, mutluluk dolu, onurlu bir yaşam diliyorum kendisine.
en son 2,5 gün önce entry girmiş olduğu halde, ne zamandır yokluğuna dem vurulmuş ayrıca.
"ne belaya çattık lan." dedim kendi kendime şimdi.
hiç aksatmamak lazım demek, yoksa mazallah...
an itibarı ile 2,5 günlük yokluğunu, şifresini unuttuğuna da bağlamıyorum ben.
#1030628

bankaların uygulamaya eli varmayacak.
ama elleri mahkum işte.

kimseyi kıramam ben.
o yüzden kendime ait olmayan pc’lerden girmiyorum bilgi sözlüğe.
yoksa kırarım abi.

yunanistan’ın selanik şehrine bağlı bir yerleşim yeridir. mustafa kemal atatürk’ün annesi zübeyde hanım’ın doğduğu yerdir. atatürk’ün de dayısının buradaki çiftliğinde büyüdüğü bilinir.

baba ocağımız.
atatürk ile hemşehriliğimiz de var yani.
ne mutlu bana.

hangi kuvvet komutanlığına ve hangi sınıfa mensup olurlarsa olsunlar, spoletleri kırmızı renktedir.

an itibarı ile ben.
çerçeve içine aldığım kısımdaki sekmeler, neden üstüste biniyor da tam olarak görünmüyor?
istemiyorum ben böyle; daha fazlası görünsün, fena mı olur?
http://tinyurl.com/d7rrvta

türkçeyi çoğumuzdan çok daha iyi bilen birisi olarak tanıdığım, kazakistan doğumlu, müzisyen/piyanist anjelika akbar’ın, türkiye’deki ilk yıllarında "tavuğun kocası" olarak tanımladığı canlı türü.

kaynak: "içimdeki türkiyem" adlı kitabının 35. sayfası"

tekniği, teknolojiyi, velhasıl işe yarar ne varsa kullandığım her şeyi icat eden, geliştiren ve hizmetimize sunan alim, mucit, dehanın mesleklerine başladıkları ilk zamanlarda anıldıkları sıfattır.
aşağılayıcı, kırıcı, onur zedeliyici olarak algılanması beyhudedir.
#1033507
sebat etmek, tek çaredir.

berke, 3-4 yaşlarında, babası ressam olan çocuktur.
konuşmaya yeni yeni başlamış olması, dilinin peltekliğine işarettir.
henüz "v" harfini telaffuz edemediği gibi "b" harfini "s" olarak telaffuz etmektedir.
ayrıca "r"leri de "y" olarak telaffuz ediyor olabilir.
zamanla aşacaktır bunu, ama henüz erkendir.
annesi bu işin üzerine düşmüş, her fırsatta evde pratik yapmaktadırlar.

berkenin annesi, kocasının o anda çalışmakta olduğu tabloyu işaret eder ve "tuval bezi"ne serçe parmağı ile dokunarak:
-berke, bu ne çocuğum.
yanıt gecikmez, hemen atılır berke:
- tual sezi

hayıtın şifası için kullanımı, yaklaşık 2500 yıl geriye gider. i.ö. 450 yılında hipokrat’ın hayıtın yaraları iyileştirici özelliğine değinmesinden beri bu otun erkeklerde cinsel isteği azaltıcı, kadınlarda hormon dengeleyici etkisi ön plana çıkarak, kullanımı günümüze kadar gelmiştir. 1200 tarihli fars tıp kitaplarında hayıtın ’zaptedilemez rahim enerjisi’ olarak tanımlanan, isteriyi iyileştirici özelliklerine değiniliyor. mısır’daki pazarlarda hala bu rahatsızlığa karşı satışı yapılıyor.

almanya’da, 1930 yılında, dr. cerhard madaus’un hayıt üzerine yürüttüğü ilk bilimsel araştırmalar, bu bitkinin kadınların hormon dengesi üzerindeki olumlu etkilerini onaylar. o günden bugüne hayıt, bir ’kadın otu’ olarak tanımlanmaya başlamıştır.

hayit, kışın yapraklarını döken, oldukça baharatlı, hoş bir kokuya sahip, beyaz-mor çiçekli çalımsı bir ağaççıktır. çiçekleri yaz sonu açar ve sonbaharda minik yemişler verir. yaprakları 5-7 yaprakçıktan oluşur. aynı zamanda ’beşparmak otu’ olarak da bilinir. akdeniz bölgesinde bolca bulunur. kökü, yaprakları, yemişleri şifa için, dalları ise sepet yapımında kullanılır.

çocukluğumda, izmir sokaklarında "macuncuuuuu" diye nidalarla satılan rengarenk macunları, bu hayıt dallarına dolayıp satarlardı.
o zamanlar lolipop gibi şeyler olmadığından, yirmibeş kuruş verip bu macunlardan alırdık. yeşil, kırmızı, mavi, sarı renklerde macunları kocaman bir tornavida ile alıp tablasından, hayıt sapına dolayıp, en sonunda da yarım bir limon ile lolipop gibi yuvarlayıp öyle verirdi macuncu amcalar.

macunu bitirip, hayıttan hoş kokulu/baharatlı çubuğunu kemirmek ise ayrı bir tad verirdi bize.
hayıtın erkekler üzerindeki etkisinden bihaberdik tabi!
kendimden biliyorum, kocaman bi yalanmış bu.

şimdilerde macun tarih oldu, lolipop moda.
(bkz: lolipopu bitirip plastik cubugünü kemirmek) ayrı bir haz veriyormuş insanlara.
plastiğin de kanserojen olduğu kocaman bir yalan mıdır, onu da günümüz çocukları ispat edecek gelecekte.
#727997

masanın üzerine sürtüldüğünde "iyyyk-iyyyk" diye nefis sesler çıkardığı da olmuştur.
çoğu kimse nefret etse de bu sesten; hep beğenmişimdir ben.
iyi değilim evet, kabul ediyorum.

partneriniz, ezanı okuyan müezzinin karısı ise sorun yok.
ama bilmeniz gereken tek şey; o ezanın sonunda kılınan namazın kaç rekat olduğudur.
fanteziye gerek yok, acele etmek lazım biraz.
ezanı duyabildiğinize göre, müezzinin eve dönmesi çok zaman almayacaktır zira.

ben adayım.
ancak tecrübe kazanıp, profesyonelliğe adım atmama ve başka hastalara da refakat etmeme izin vermeniz şart.

her türlü hastalığa yakalanacak, hemen her ilindeki hastanelerde yatacaksınız memleketin; anlaştık mı?

yoksa kabul etmem.

edit:bu arada geçmiş olsun demeyi unutmuşum, bin özür.

geçmiş olsun.

dakika doksan, skor hâlâ ikisıfır.
bu beraberlik csk’ya yaradı...

66. dakikada melo’nun çüküyle gol attığı maçtır.
bilica’nın katkılarıyla...

ortalama ömürleri 1 dakika fazla sürse; o anda dünya yüzeyini 1 metre kalınlıkta saracak canlı türü.
çabuk üremeleri en üstün özellikleriymiş.
belli; ne zaman ön ayaklarını birbirine sürterken ya da arka ayaklarıyla kanat temizlemeye çalışan karasinek görsem, hooop bir başkası pike yapıp anında atlıyor üzerine. 1 saniye bile sürse, ne kadar zevk veriyorsa işte...
özenilesi bir cinsel yaşamları var gibi görünüyor.
aynı anda uçabiliyorlar ya...