gece 1 gibi başladım hikayesini okumaya sabah 7 hala okuyordum. kah gözlerim doldu, kah düşündürdü, aldı götürdü yerden yere vurdu beni.ne uykum geldi ,ne de başka bir şey bütün gece okudum. bu nasıl bir akıcılıktır, bu ne güzel bir hikayedir. gerçektir ya da değildir bilemem ama yazdığını kitap yapsa yeridir.
aşırı sevgi baskı doğurtur. baskı kısançlığa döner ve yalanlar üretir. yalan karşında ki insanın baskısında kaçmanı sağlayan tek kamuflajdır. ama eğer bu kamuflaj açılırsa kaçan sen değil karşındaki olur. yalan esasen bir gerçektir kısmi olarak, sebebi ise karşındaki insanın bunun kaldıramayacağını biliyor olmandır, tabii bir insanın neyi ne zaman kaldırıp, kaldıramayacağını kestirmek ise çok güç ve zordur farklı bir paradoks oluşumu oluşturur. en iyi yalan söyliyen en iyi hafızaya sahip olandır.yalan kötüdür ama karşındaki kişin mutluğu söz konusu olduğunda ise en büyük gerçektir, ancak bu durumda sana farkı bir sorumluluk yükler bunu asla unutmama gibi eğer, unutursan karşındaki kişin mutsuzluğuya birlikte güveni sarsılır ki güven en zor oluşan bir varlıktır kurulumu yıllar alabilir, yıkılımı ise saniselerle sınırlıdır. onun için yalan söylemenden önce iki defa düşünmek ve hafızana güvenmek gerekir. en önemlisi buna önce kendin inanmalısın yoksa kimseyi inandıramazsın.kendin inanmadığın bir varoluşa kimseyi inandıramazsın.ve yalanların en büyüğüyse kendi söylediğin yalandır, çünkü buna inanmazsın ama hep varolmuş gibi yaşarsın ki buda seni içten içe çürütür. inanmamana rağman yaşatıryor olmak en ağır cezadır.
mutsuz olmak için yapılması gereken dokuz şey
bir: sevmediğin işi yap. diyelim ki günde sekiz saat çalışıyorsun, bu haftada 40 saat mutsuzluk demek. tabii sevmeyerek yaptığın bu işin öfkesini, evine ve gittiğin her yere de bulaştıracağın için, aslında etkisi çok daha büyük olacak. eğer biri, “niye sevmediğin bir yere her gün gidiyorsun?” filan diye sorarsa da, sen kendine sorma. o sana sorsun. ona verdiğin cevaba kendini inandır. değiştirmeyeceğin bir şey olarak gör işini, işine bakışını, patronunu.
iki: sürekli parayı dert et dur. daha fazla paranın, mutluluğu artırmadığı ispatlandı. demek bu senin için doğru hedef. parayı her şeyden öne koy. evinin kirasını, faturalarını, çocuklarının masraflarını ödeyebiliyor da olsan, daha fazlası yok diye kaygılan. ayağını yorganına göre de uzatma. yorganın ayağına geleceği günü bekle.
üç: sevdiğin bir alışkanlığın olmasın. mutluluk hareket sever. hareket edenler, mutlu oluyor. sen etme. ne bileyim yürüme, etme, ayağına gelen topa bile vurma, bisikletin olmasın. sevdiğin bir sporu özellikle yapma. unutma, hep sevmediğin şeyler yapacaksın. hatta hiçbir şey yapmayacaksın.
dört: boş boş düşün dur. uzaklara dal git. günün yarısını, başka şeyler düşünerek geçir. araştırmalar göstermiş ki, başka şeyler düşünüp duranlar duygusal olarak düşüşe geçiyor. ihtiyacın olan o düşüş. hayali olana odaklan, olan olana odaklanmak yerine. meditasyon falan yapayım deme, öyle şeyler seni şu ana taşıyıverir.
beş: al, al, hep bir şey al! içinde bulunduğun boşluğu, ürünlerle tamamla. bir şeyin daha sahibi olursan daha iyi olur diye düşün. içeriden değil, dışarıdan bekle her şeyi. alarak çoğalmaya çalış. tükettiğin her şey eve gelince boş çıkarak, içini biraz daha boşaltacak.
altı: yalnız ol. yalnız kalmayı, insanlarla olmaya her zaman tercih et. insanlarla ilişki kurmanın sağlığa ve mutluluğa katkısı çok. bundan kaçın. kendini eksilt. bir arkadaş istersen laptop’una git. ailenle kopuk olman da mühim. onlar da mutluluk kaynağı. yeni arkadaştan kaçın. kimse sana layık değil.
yedi: ülkeni, şehrini sevme. hep şikayet et. başka yerlerle karşılaştırıp, eksiklerini gör. her gün gazetelere bakınca biraz daha bunal ve şikayetinin dozunu artır. katkıda bulunmayı ya da taşınmayı düşünme bile. madde bir’de dediği gibi, değiştiren bir eleman olma. kurban ol. yaşadığın yere bir tasmayla bağlı olduğunu düşün. hayatın boyunca şikayet edip durduğun bu yere mahkûm olduğunu unutma.
sekiz: evde hayvan besleme. onlar sıcaklık verir, hayat verir. uzak dur onlardan. karşılıksız sevgi veren, bu mahluklar sende yersiz sevinç yapar. hele hele ihtiyacı olan bir tanesine yardım edersen, kendini durduk yere iyi hissedersin.
dokuz: kendini sevme. bak bu çok önemli. ne olursa olsun, hiçbir şeyi sevememek için önce kendinden başlamalısın. kendinden memnun olmamak, sürekli rahatsız bir sandalyede oturmaya benzer. ne kendini, ne etrafını rahat ettirirsin. kendin tarafından sevilmeyi hak etmediğini düşün. hep eksik, çirkin, aptal ve şanssız olduğunu hatırlat kendine aynada.
“bunlarla uğraşamam, en iyisi mutlu olayım” diyorsanız, artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
lütfen önden buyrun...
nil karaibrahimgilin hürriyette yazdığı köşe yazısı
bir: sevmediğin işi yap. diyelim ki günde sekiz saat çalışıyorsun, bu haftada 40 saat mutsuzluk demek. tabii sevmeyerek yaptığın bu işin öfkesini, evine ve gittiğin her yere de bulaştıracağın için, aslında etkisi çok daha büyük olacak. eğer biri, “niye sevmediğin bir yere her gün gidiyorsun?” filan diye sorarsa da, sen kendine sorma. o sana sorsun. ona verdiğin cevaba kendini inandır. değiştirmeyeceğin bir şey olarak gör işini, işine bakışını, patronunu.
iki: sürekli parayı dert et dur. daha fazla paranın, mutluluğu artırmadığı ispatlandı. demek bu senin için doğru hedef. parayı her şeyden öne koy. evinin kirasını, faturalarını, çocuklarının masraflarını ödeyebiliyor da olsan, daha fazlası yok diye kaygılan. ayağını yorganına göre de uzatma. yorganın ayağına geleceği günü bekle.
üç: sevdiğin bir alışkanlığın olmasın. mutluluk hareket sever. hareket edenler, mutlu oluyor. sen etme. ne bileyim yürüme, etme, ayağına gelen topa bile vurma, bisikletin olmasın. sevdiğin bir sporu özellikle yapma. unutma, hep sevmediğin şeyler yapacaksın. hatta hiçbir şey yapmayacaksın.
dört: boş boş düşün dur. uzaklara dal git. günün yarısını, başka şeyler düşünerek geçir. araştırmalar göstermiş ki, başka şeyler düşünüp duranlar duygusal olarak düşüşe geçiyor. ihtiyacın olan o düşüş. hayali olana odaklan, olan olana odaklanmak yerine. meditasyon falan yapayım deme, öyle şeyler seni şu ana taşıyıverir.
beş: al, al, hep bir şey al! içinde bulunduğun boşluğu, ürünlerle tamamla. bir şeyin daha sahibi olursan daha iyi olur diye düşün. içeriden değil, dışarıdan bekle her şeyi. alarak çoğalmaya çalış. tükettiğin her şey eve gelince boş çıkarak, içini biraz daha boşaltacak.
altı: yalnız ol. yalnız kalmayı, insanlarla olmaya her zaman tercih et. insanlarla ilişki kurmanın sağlığa ve mutluluğa katkısı çok. bundan kaçın. kendini eksilt. bir arkadaş istersen laptop’una git. ailenle kopuk olman da mühim. onlar da mutluluk kaynağı. yeni arkadaştan kaçın. kimse sana layık değil.
yedi: ülkeni, şehrini sevme. hep şikayet et. başka yerlerle karşılaştırıp, eksiklerini gör. her gün gazetelere bakınca biraz daha bunal ve şikayetinin dozunu artır. katkıda bulunmayı ya da taşınmayı düşünme bile. madde bir’de dediği gibi, değiştiren bir eleman olma. kurban ol. yaşadığın yere bir tasmayla bağlı olduğunu düşün. hayatın boyunca şikayet edip durduğun bu yere mahkûm olduğunu unutma.
sekiz: evde hayvan besleme. onlar sıcaklık verir, hayat verir. uzak dur onlardan. karşılıksız sevgi veren, bu mahluklar sende yersiz sevinç yapar. hele hele ihtiyacı olan bir tanesine yardım edersen, kendini durduk yere iyi hissedersin.
dokuz: kendini sevme. bak bu çok önemli. ne olursa olsun, hiçbir şeyi sevememek için önce kendinden başlamalısın. kendinden memnun olmamak, sürekli rahatsız bir sandalyede oturmaya benzer. ne kendini, ne etrafını rahat ettirirsin. kendin tarafından sevilmeyi hak etmediğini düşün. hep eksik, çirkin, aptal ve şanssız olduğunu hatırlat kendine aynada.
“bunlarla uğraşamam, en iyisi mutlu olayım” diyorsanız, artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
lütfen önden buyrun...
nil karaibrahimgilin hürriyette yazdığı köşe yazısı
birine inceden laf mı söylemek istiyorsunuz? facebook statüleri tam size göre! üstelik ücretsiz, ve istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz
hannibal lecter:"dostumu yedim, bekliyorum."
dünyada ^korkma^ diye başlayan tek ulusal marş bizim zannedersem.
en son sürüm belalar için: bela/seçenekler/son eklenenler/gönder.
-allah belanı versin dicem ama en büyük bela sensin.
+bak yine yapıyosun şemsi.bela bile okurken kendini düşünüyosun.
-hayır hiçte bile.en büyük bela benim.
+bak yine yaptın.
-laaaan..
+bak yine yapıyosun şemsi.bela bile okurken kendini düşünüyosun.
-hayır hiçte bile.en büyük bela benim.
+bak yine yaptın.
-laaaan..
masallarda prenses olsan bile kadınlık zor zanaattir kanımca
-biri kurbağa öper.
-biri yüzyıllarca uyur.
-biri cücelerle yaşar.
-biri kuleye kapatılır.
-biri kurbağa öper.
-biri yüzyıllarca uyur.
-biri cücelerle yaşar.
-biri kuleye kapatılır.
yıllardır bu evde yalnızım...
hem de çok yalnızım...ah,şu duvarların dili olsa da öpüşsek..
şu kapının memeleri olsa...çok şey mi istiyorum?parkelerin minik gtleri olsa..
uuuuu beybi.. güzel bi hareketlenme oldu bende..
(bkz: yiğit özgür)
hem de çok yalnızım...ah,şu duvarların dili olsa da öpüşsek..
şu kapının memeleri olsa...çok şey mi istiyorum?parkelerin minik gtleri olsa..
uuuuu beybi.. güzel bi hareketlenme oldu bende..
(bkz: yiğit özgür)
felsefeci lisede öğrencilerin felsefe öğretmenlerine taktığı lakaptır.felsefe yapan kişiye ise "filozof" denir.felsefeci değil.
-ben ateistim bence tanrı yok.
+kim yok dedin?
-tanrı yok.
+kim?
-tanrı
+tamam anladım.
+kim yok dedin?
-tanrı yok.
+kim?
-tanrı
+tamam anladım.
tedavisi yok!hastalığın adı "kendine dönememek"
ms 408 adı verilen kitabın özelliği yeryüzünde henüz hiç kimsenin anlayamadığı ve çözemediği bir dilde yazılmış tek kitap olması.yazarı yok başlığı da .
http://tinyurl.com/3kmjkhe
http://tinyurl.com/3kmjkhe
"aşk" fenomeni: fizyolojik yalnızlığın bedeni ıslah etmesi ya da fikirsel beraberliğin ruhu doyurması.
değişmeyen tek şey değişimin kendisidir tek değişim değişmeyen kendisi değişir kendisi değişmeyenin değişlerin kendis.. errör.
çılgın bedişim yok başka işiiimmm diye bagıra bagıra şarksını söyleyip, kocaman tüylü ayıcıkların kapışılarak satıldıgı bi dönem vardı.
6 ekim 2002’de moldova’nın kishinev kentinden doğan cleopatra stratan, 3 yaşında ülkesinin en ünlü ve en çok albüm satan sesi ve şarkısıyla benimde gönlümü fetheden minik şarkıcıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?