confessions

louandreassalome

- Yazar -

  1. toplam entry 3253
  2. takipçi 1
  3. puan 85883

yaran fıkralar

louandreassalome
yurt dışınnda yaşayan adam karısına bir mail gonderiyor: sevgili karıcığım, bu ay maaşımdan sana para gönderemiyorum, onun yerine 100 öpücük gönderiyorum. sen benim bir tanemsin. kocan allen

karisi da ona cevap veriyor,

sevgili askim,
gonderdigin 100 öpücük için tesekkür ederim. masraflar söyle;
1- sütçü bir aylik süt için 2 öpücügü kabul etti,
2- elektrikçi 7 öpücükten sonra anlasmaya razi oldu,
3- evsahibi kira için hergün 2-3 defa ugruyor,
4- bakkal sadece öpücüge razi olmadi, ona ilave baska seyler de verdim,
5- diger masraflar toplam 40 öpücük...

beni lütfen merak etme, daha 35 öpücük bakiyem var ve bu ayi
çikarabilirim.
gelecek ay için de ayni yönde mi plan yapmaliyim? lütfen bilgi ver.

sevgili karin josephine

kızların erkeklerden istedikleri

louandreassalome
bir yarim olsun esmer, yakışıklı,
çok şey istemem, boyu 1.80 olsun.
fazla zengin olmasın umrumda değil,
yetir ki 50-60 milyarı olsun.

mesleğe etikete hiç önem vermem,
ister mühendis, ister doktor olsun.
düğünümde fazla görkem istemem,
yeter ki nikahımız hilton da olsun.

balayımız küçücük bir tatil,
paris te, roma da, new-york ta olsun.
yüzgörümlüğü önemli değil,
ne çıkar, birkaç taşlı pırlanta olsun.

istedim ki olmuşken gönlümce olsun.
nerede olursa olsun otururum ben,
minicik, 3 katlı bir köşküm olsun.

evimde erkeğimin sözü geçmeli,
yeter ki benim de müsaadem olsun.

ev işlerimi kendim yaparım,
bana yardım edecek birkaç hizmetçim olsun.

yemek hazırlamak ayrı bir zevktir,
pişirecek bolulu bir aşçım olsun.
midem büyük değildir, kuru ekmek yerim,
yeter ki katığım siyah havyar olsun.

seyahat etmek en büyük zevkim,
yeter ki arabam mercedes olsun.

yaz tatilim sakin geçmeli,
bunun için side de bir yalım olsun.
soğuk karlı kış günlerinde,
uğrak yerimiz uludağ olsun.

yılbaşı gecesi tek eğlencemiz,
maksim de iborotti konseri olsun.

doğum günümü hatırlasın yeter,
yeter ki hediyesi bir yakut olsun.

yıldönümümüzü birlikte kutlayalım,
bana hediyesi bir villa olsun.

kocayalım onunla aynı yastıkta,
yeter ki yastığımız atlastan olsun.

çocuklarımı kendim büyütürüm,
bakacak italyan bir dadımız olsun.

bundan ibaret bütün isteğim.
nice kısmetlerim çıktı da teptim.
benim gibi bir alçakgönüllüyü alacak olan,
sadece birazcık sabırlı olsun....

sigarayı bırakmak

louandreassalome
sevgili günlük, bu sabah hürriyet´in kelebek ekinde sigarayı bırakmanın vücuda yaptığı olumlu etkileri anlatan bir haber okudum. bu tarz haberlerden oldum olası tiksinmeme rağmen nedense coşup sigarayı bırakmaya karar verdim. kararım kesin, sigarayı bırakıyorum. bu kararımın vücuduma etkilerini gösteren tabloyu başucuma astım. içimin zehirden temizlenmesini tabloya bakarak daha rahat hissedeceğim. şimdi masanın üzerindeki dolu sigara paketini buruşturup çöpe sallıyor ve sağlıklı gürbüz bir kişi olma yolundaki ilk adımımı atıyorum.

sekizinci saat
sevgili günlük,
tabloya göre sigarayı bıraktıktan sekiz saat sonra tansiyon ve nabız normale dönüyormuş. inanır mısın, bunu hissediyorum sanırım. tamam, tansiyon ve nabzımın bundan sekiz saat önceki halinde de anormallik hissetmemiştim,ama normale dönmesi iyi bir şey herhalde. coşkumu paylaşmak için teoman´ı aradım, sigarayı bırakmama "geçici ubeyd korbey sendromu" adını taktı. "oğlum" dedim, "bak tam sekiz saattir sigara içmiyorum, tansiyonum ve nabzım cillop gibi oldu".
bunu söyleyince kendi nabzının ve tansiyonunun da harika olduğunu söyledi, meğer sekiz saattir uyuyormuş. yavşak işte, ben ne diyorum o ne diyor. yalnız laf aramızda, kafama takıldı gerçekten, demek ki günde sekiz saat uyuyan bir sigara tiryakisinin tansiyonu ve nabzı da günde bir kere normalleşiyor. e peki, tansiyon ve nabız günde üç kez normale dönemeyeceğine göre benim kazancım ne bu işten? demek ki, savaşı erken bırakmayacaksın. yoksa teoman itinden ne farkım kalır? onun tansiyonu da normal, benimki de.... neyse, bakıcaz....

onuncu saat
sevgili günlük,
sigarayı bırakırken başlangıcın çok zor geçtiğini duymuştum. hiç de değilmiş. az önce yemek yedim, iştahım açılmış, yemeklerin tadını daha iyi aldım. yıllardır ilk kez yemeğin üzerine sigara içmeyeceğim.

on birinci saat
acaba azaltarak mı bıraksam? sadece yemeklerden sonra içsem mesela? yok yok, dayanmam lazım. kuruyemişçiye gidip kabak çekirdeği alayım, oyalanırım.

on üçüncü saat
iki saattir aralıksız kabak çekirdeği yiyorum. ve bir de yıldıran dejavu: "abi bu çekirdeğe elini sürünce bırakamıyorsun."

on dördüncü saat
kabak çekirdeğini bırakınca yemekten sonrakine benzer bir sigara içme isteği uyandı. çöpe attığım sigara paketini ararken telefon çaldı, teomanmış. "sağlığında yeni düzelmeler var mı?" diye sorup kahkaha attı .vay ayı vaaay, sigarayla mücadelemde başarısız olmamı bekliyor demekki. bu beni sinirlendirmekten çok kamçıladı. ulan teoman, görüşürüz bakalım. ilk işim sigara paketinin olduğu çöp torbasını evden atmak

on yedinci saat
sevgili günlük,
kendimden utanıyorum. az önce kapıdaki çöp torbasını geri almaya karar verdim, kapıcı götürmüş. kararsızım, sigarayı bırakanların sinirli olmaya başladığı ve kilo aldığı söyleniyor. şişman ve sinirli biri olup hüseyin´e benzemeyeyim sakın?

yirmi dördüncü saat
sevgili günlük,
biliyor musun, sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra kalp krizi riski yüzde 25 azalıyormuş. fena değil ha, ne dersin? teoman´ı aradım az önce, sana en fazla 15 gün veriyorum dedi. kalp krizi riskinin azalmasından sözettim, güldü. gül bakalım teoman efendi, gül... gidip kabak çekirdeği alayım.

ikinci gün
sevgili günlük,
dün çok kötü geçti. kuruyemişçiye gidip bir kilo kabak çekirdeği aldım. gazeteleri çıkmadan okusaydım keşke, hıncal uluç köşesinin yarısını "kabak çekirdeğinin cinsel güce katkıları"na ayırmış. allahım, ya kuruyemişçi de okumuşsa yazıyı? ulan yüz gram al çık, bir kilo niye alıyorsun? bundansonra o dükkanın önünden geçemem.

üçüncü gün
sevgili günlük,
çok güzel bir gündeyiz. sigarayı bırakmamın üzerinden 72 saat geçti, yani sinir uçlarım bugünden itibaren yenilenmeye başlıyor. daha da güzeli, sevgilim geliyor. bugün biraz sinirli gibiyim, kızın yanında arıza yapmasam bari...

dördüncü gün
sevgili günlük,
dün ne güzel başlamıştı hatırlarsın, ama korktuğum başıma geldi ve sevgilimle kavga ettim. her şey iyi başlamıştı halbuki. bir ara dışarı çıktık, ben sosisli sandviç almak istedim, hanımefendi karşı çıktı. neymiş, yürüyerek yemek yenilmezmiş. durduk yerde kavga çıktı. sonunda dayanamayıp karşıdaki lokantaya gittim ve patlıcan musakka söyledim. garson tabağı getirir getirmez hatunun yanına koştum ve "yürüyerek yemek öyle yenmez böyle yenir" diyerek elimde tabak yürümeye başladım. bir yandan da musakkayı yemeye çalışıyorum. kız kaçmaya başladı, ben de peşinden koşuyorum. bir ara ağzımdan köpükler çıktığını farkedince durakladım. elimdeki tabağı çöpe atıp eve döndüm. sevgilimin telesekreterine not bıraktım, umarım arar.

beşinci gün
sevgili günlük,
bu sabah istikbal´den çek-yat gelecekti, öğlene kadar bekledim, ne gelen var ne giden. birden sinirlerim tepeme çıktı, elimde odunla beklemeye başladım. hayır, niye sözünde durmuyorsun kardeşim? sabah dediysen sabah getir. adamlar saat üçte geldiler, ben odunla kapıya çıkınca tedirgin olup kaçtılar. istikbal´i arayıp siparişi iptal ettim, seray´ı var mobella´sı var canım, banane yani...

altinci gün
sevgili günlük,
sevgilim aradı, bana çok kızgın olduğunu söyleyip bir çuval zır zır yaptı. zaten ona moralim bozuk, bir de teoman gelip karşımda fosur fosur sigara imesin mi? dumanı suratıma üflediğinde çaktırmamaya çalışarak içime çekmeye çalıştım. ulan özlemişim be...

yedinci gün
sevgili günlük,
kabul etmem gerekir ki bugün çok sinirliydim. gevşemek için televizyonu açıp belgesel izlemeye başladım. discovery channel´da timsah avcısı diye bir lavuk var, 10 dakika dayanamadım herife. eline bir yılan almış, yılan çıtır çıtır ısırıyor, bu gevrek gevrek gülüyor. neymiş, yılan zehirsizmiş.ya arkadaşım, zehirsiz diye ne bu yani? national geographic´i açıyorum, zürafalar var, daha iyi. ama zürafalardan, mary ve ailesi diye söz ediliyor. allah belanızı versin hepinizin. süt içip uyumaya karar veriyorum, süt şişesinin üzerine "lütfen çalkalayınız" yazmışlar. çal-ka-la-mı-yo-rum. mecbur muyum lan sizin şişenizi temizlemeye. para almasını biliyorsunuz eşşoğlueşşekler sizi be! akşam arkadaşlarla bira içmeye gittik. buinsanlarne kadar anlayışsız var ya günlük, aklın oynar.ulan zaten sigarasız bira içiyorum, beynim sulanmış, hala üzerime geliyorlar. masada ideolojik hadise çıktı, dışarı kadar uzadı. tartışma sorun değildi de "sigarayı bıraktığındanberi kilo aldın lan kocagöt" deyince dayanamayıp kafa attım teoman´a. yapmasam iyiydi.

sekizinci gün
sevgili günlük,
teoman arayıp bir daha benimle görüşmek istemediğini söyledi. çok umurumdaydı lavuk. gereken cevabı verdim zaten. bu arada, gazetede okudum yine. sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden bahsediyordu. azaltarak bırakma ve marka değiştirerek bırakma maddeleri ilgimi çekti. acaba? ama yok yok, bu kadar dayandım, gerisini getirmek lazım.

dokuzuncu gün
sevgili günlük,
sana ne zamandır sevgili günlük diye seslenmediğimi farkettim. oysa sen bu dünyada beni anlayan tek varlıksın, tek dostumsun. bugün ne oldu biliyormusun, sevgilim beni terketti. alçak kadın, manyaklaştığımı söyleyip ayrıldı benden. bu arada kabak çekirdeğinin bokunu çıkardım, her tarafımda sivilce çıktı.

onuncu gün
sevgili günlük,
iki gün önce, sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden sözetmiştim. ben iki yöntemi birleştirip hem marka değiştirdim hem de azalttım. günde üç tane yemeklerden sonra parliement içiyorum. o kadar zaman sonra ilk içilen sigaranın bir güzel kafası var, şaşırırısın.

on birinci gün
sevgili günlük,
kendime bir iyilik yapıp sigarayı beşe çıkardım. ha üç, ha beş. eskiden günde bir paket içiyordum, şimdi beş tane içiyorum. yine kazançlıyım yani...

on ikinci gün
sevgili günlük,
bugün gazetede amerika´da yapılan bir araştırmayla ilgili haber okudum. habere göre günde 10 taneye kadar sigaranın çok fazla zararı yokmuş. üstelik sigaranın markasını değiştirmekten falan da bahsedilmiyordu. madem öyle günde 10 tane camel içebilirim.

on üçüncü gün
sevgili günlük,
sevgilimi ve teoman´ı arayıp özür diledim. sevgilim, bir süre daha görüşmek istemediğini söyledi. ağzımdan köpükler çıkarken koşturduğum sahneyi unutamıyormuş. haklı kız, bir şey söyleyemedim. teoman aramızda geçen hadiseyi sigaraya yordu, ona göre yavaş yavaş sigara içmeye başlayınca beynim tekrar faaliyete geçmiş. neyse barıştık ve yarın akşam buluşmaya karar verdik.

on dördüncü gün
sevgili günlük,
teoman´la ocakbaşına gittik. içtiğim sigaraları saymadım. teoman´ın da dediği gibi, sigaranın zararlarını bilerek içiyorum, kime ne? sana da soruyorum günlük, sana ne?

on beşinci gün
sevgili günlük,
püfür püfür içiyorum sigaraları. bir de, "sigaraya tekrar başlayınca ne olur" tablosu yapmaya başladım. sevgilim de bir daha sigarayı bırakmayacağım sözünü verince geri döndü. elveda günlük, bir daha işim olmaz seninle.

haydar in ikna mektubu

louandreassalome


menekşe moru gözlüm, al yanaklım, seni bir daha dövmeyeceğim. lütfen artık eve dön. bak yaşar halıya kustu, kusmuk seni bekliyor. ayaklarım bugün de hep seni aradı, yıkanmak için. seni çok arıyorum, bir haftadır akşam rakılarının tadı tuzu yok... ev sensiz çok ıssız. gerçi nasıl, nerede yattığımı, kime nasıl çaktığımı falan hiç hatırlamıyorum ama onun sen olmadığını bir büyük rakının sonunda dahi hissedebiliyorum.

kezban, ben sana aşığım. eve döndüğün gün, bunu arkadaşlarla kutlayacağım. sen, kanlar içerisinde evden kaçarken nasıl duygulandığımı bilemezsin. elimdeki şişeyi, hırsımdan ananın fotoğrafına fırlattım. (artık duvarları gelince silersin.) kezban bir de gelirken 2 paket kısa maltepe getirebilir misin?

dün zeynep okula gitmeyip dolma sardı, ben de okeye dönerken dikkatleri dağıtmak için habire dolma yiyip,"yiyin yiyin nefis olmuş" dedim. nasıl zeka ama.. zeynep´in tezkeresinde okul ve sınıf kısmını boş bıraktım. onu da mı ben dolduracağım?

bu sabah seni kaçırışım aklıma geldi, efkarlanıp bir cıgara yaktım. on dört yaşlarında taş gibi kızdın. nasıl; mehmet, abidin, ramazan, yusuf gelip seni döve döve taksiye atmıştık? peki, seni piknik tüpü ile dövüşümü hatırlıyor musun? yeni evliydik, bir boğaz gezisi dönüşüydü. mehmetgiller kapıda bekliyorlardı, sen daha roka bile hazırlamamıştın ve ramazan içeriden "roka!" diye bağırmıştı. mutfağın kapısını içeriden nasıl kilitlediğimi, ocağın oradan tüpü nasıl kaptığımı falan hiç hatırlamıyorum. o gece ramazan ´lar gidince sen yaşar ‘ı doğurdun. huysuz mu huysuz, koca burunlu yaşarımı... bu arada son maaşınla yaşar ’a don falan aldım...

artık yuvana dön, asabımı bozma!

kocan haydar.

yaran fıkralar

louandreassalome
amerika’da adamın biri işine giderken birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar.
-ne var, ne olmuş acaba ozur
-teroristler bush’u yakaladılar.........
eğer 1 milyar dolar verilmezse, üstüne benzin dokup yakacaklarmış.
-haa şimdi anladım bu trafiği...
-ya işte onun için, herkesten biraz yardım topluyoruz
-insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak ?
-valla yaklaşık olarak 5 ’er litre ...!!



holigan

louandreassalome
athena’nın bir şarkısı.bu da sözleri:

kalbimizden kopuyor bu şarkı sana
sanmasınlar ikimiz ayrı yollarda
para pulla ölçülmez aşkımız sana
hiçbir zaman bırakmayız seni yollarda

marş söylerken yumruk göklerde
yensen, yenilsen kalbim hep senle

ne derlerse desinler hepimiz için
hiç takmadık, takmayız, taraftarız biz
gururumuzsun sen yeşil sahada
koca dünya bir yana, sen bir yana

marş söylerken yumruk göklerde
yensen, yenilsen kalbim hep senle

bizim için, haydi şimdi bastır, bastır, bastır.

faute de mieux

louandreassalome
mecburen eşcinsel anlamındaki fransızca tabir.dünya literatürüne bu adla yerleşmiştir.karşı cinsten bir eş seçmenin mümkün olmadığı durumlarda(kamp,hapishane,askeriye vb) kişinin hemcinsiyle kurduğu münasebettir.

yılın teleşekreter mesaji

louandreassalome
konumuz california´daki pacific palisades adlı okul.. burada okuyan çocukların velileri, bütün okulu ve öğretmenleri dava ediyor, çünkü bütün dönem boyunca 15 ile 30 gün arasında devamsızlık yaptıkları halde çocuklarının derslerden kalmalarını kabul etmiyorlar.. velilerin neredeyse tehdide varan itirazlarıyla baş edemeyen okul yönetimi, en sonunda telesekreter mesajını aşağıdaki şekilde değiştiriyor, ve "yilin telesekreter mesaji" ödülünü kazanıyor.

"merhaba! pacific palisades´e hoşgeldiniz. bu bir otomatik mesajdır. lütfen seçenekleri tek tek dinleyerek istediğiniz departmanla ilgili tuşa basınız.

çocuğunuzun neden devamsızlık yaptığı konusunda yalan söylemek için 1´e
çocuğunuzun neden ödevlerini yapmadığı konusunda yalan söylemek için 2´ye
bizim hangi konularda işe yaramadığımızı belirtmek için 3´e
evinize gönderilen ve alıcı imzanız üzerinde olduğu halde almadığınızı iddia ettiğiniz uyarı mektupları için 4´e
müdür ve diğer yetkililere küfür etmek için 5´e
çocuğunuzu her sabah en az 10 dakika bekleyen okul otobüsü hakkındaki şikayetleriniz için 6´ya
süper kabiliyetli mükemmel çocuğunuzun beceriksiz öğretmeninden yakınmak için 7´ye
bıraksanız bütün okulu yiyecek çocuğunuzun yetersiz bulduğu okul menüsünden şikayet etmek için 8´e basınız

çocuğunuzun gerçek bir dünyada yasadığının farkındaysanız ve sorumluluk almayı öğrenmesini istiyorsanız, bunun için de ona verilen ödevleri zamanında ve tam olarak yapmasının çok önemli olduğuna inanıyorsanız, ayrıca eğitimin ilk önce ailede başladığının bilincindeyseniz, artık telefonu kapatabilirsiniz.. iyi günler dileğiyle.’’
26 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol