blind guardian grubunun ilk ismi. blind guardian ismini almadan önce, 1986 ve 1987 yıllarında lucifers heritage adı altında iki demo yayınlamıştır.
kendini bu kadar kötüleyen başka millet var mı? pes...
herhangi bir konuda kendine güveni bulunmayan kişilerin sarf ettiği güvensizlik deyimlerinin en ütopik olanıdır.
rte admin olsa ; "sözlük yan gelip yatma yeri değildir," diyeceği yazarlar.
arapçadaki "midhat" kelimesinden dilimize girmiştir. "övme, methetme" anlamına gelmektedir.
+abiiiii! abiiii! sözlük hızlandı çabuk gir!
-aha! dur gireyim hemen.
+şaka lan şaka ehihihih
-senin var ya...
-aha! dur gireyim hemen.
+şaka lan şaka ehihihih
-senin var ya...
şerefcan sözlüğün hızlandığını görür ve kutusuyu arar.
+açıldı açıldı! çabuk entry gir ve haber verebileceğin herkese haber ver!
-tamam acil durum tuşuna basıyorum şerefcan. iyice manyaklaştın sen bu aralar!
+sözlük beni böyle yaptı kutusu, kader utansın.
-yok yok senin doktora görünmen lazım.
+açıldı açıldı! çabuk entry gir ve haber verebileceğin herkese haber ver!
-tamam acil durum tuşuna basıyorum şerefcan. iyice manyaklaştın sen bu aralar!
+sözlük beni böyle yaptı kutusu, kader utansın.
-yok yok senin doktora görünmen lazım.
o değil de onun bir üst modeli çıkmış diyorlar...
göreceli bir kavramdır. her erkeğin seksi bulduğu şey farklıdır kanımca. kimisinin seksi bulduğunu, kimisinin midesinin kalkmasına yol açabilir.
kadın olması yeterli değildir(!), akıllı ve mantıklı bir birey olması da gerekmektedir bunları idrak edebilmesi için. kadını seksi yapan kadının ta kendisidir. gerisi ayrıntıdır...
kadın olması yeterli değildir(!), akıllı ve mantıklı bir birey olması da gerekmektedir bunları idrak edebilmesi için. kadını seksi yapan kadının ta kendisidir. gerisi ayrıntıdır...
sie : almanca’da baş harfi büyük "sie" 2.tekil şahıs için kullanılan türkçe’de kullanılan "siz" dir. küçük harfle başlayan "sie" ise yerine göre türkçe’deki o (3.tekil dişi) ya da (çoğul) onlar anlamına gelir.
kullanımına örnek;
sie sind kinder. (onlar çocuklar.)
sie ist so stark. (o -bayan- çok güçlü.)
haben sie einen computer? (sizin bilgisayarınız var mı?)
kullanımına örnek;
sie sind kinder. (onlar çocuklar.)
sie ist so stark. (o -bayan- çok güçlü.)
haben sie einen computer? (sizin bilgisayarınız var mı?)
(bkz: where is my mind)
ormanın yanındaki yoldan bir amca geçmektedir.
+polly kızım ne oldu? tecavüz mü ettiler sana? eyvah! duyacak şimdi herkes! millet ne der sonra?
-olsun amca, reklamın iyisi kötüsü olmaz. duysun ismimi herkes.
+polly kızım ne oldu? tecavüz mü ettiler sana? eyvah! duyacak şimdi herkes! millet ne der sonra?
-olsun amca, reklamın iyisi kötüsü olmaz. duysun ismimi herkes.
kukucan sevgilisi ile taksim’de dolaşırken babasına rastlar.
+kukucan o yanındaki kim?
(kukucan yusuf yusuf babasına bakar, babasının eli havaya kalkar aniden.)
-vurma baba uzaylı o!
(baba yer mi?)
+hadi len
+kukucan o yanındaki kim?
(kukucan yusuf yusuf babasına bakar, babasının eli havaya kalkar aniden.)
-vurma baba uzaylı o!
(baba yer mi?)
+hadi len
"küçük prens, sevgili küçük prens, bu gülüşünü çok seviyorum!"
"işte bu benim armağanım. yalnızca bu suyu içtiğimiz zamanki gibi olacak."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlar bütün insanların," diye yanıtladı. "ama her insan için aynı değiller. yolcular için, yıldızlar yol gösterici. ötekiler için yalnızca gökyüzündeki pırıltılar. bilim adamları için hepsi birer problem. işadamı için zenginlik. ama bütün yıldızlar sessiz. sen... yalnızca sen yıldızlara herkesten farklı sahip olacaksın..."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. ben gülüyor olacağım bir tanesinde. ve geceleyin gökyüzüne baktığında bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak... yalnızca senin gülen yıldızların olacak!"
sonra yine güldü.
"ve üzüntün hafiflediğinde (zaman bütün acıları hafifletir) beni tanımış olmak hep seni mutlu edecek, dostum olarak kalacaksın. benimle gülmek isteyeceksin. bunun için de arada bir pencereni açacaksın... dostların gökyüzüne bakıp bakıp güldüğünü görünce çok şaşıracaklar! onlara ’yıldızlar hep güldürür beni!’ diyeceksin. deli olduğunu düşünecekler. sana nasıl bir oyun oynadığımı görüyorsun..."
sonra yine güldü.
"sanki sana yıldızlar yerine gülmesini bilen bir sürü küçük çan vermişim gibi olacak..."
ve yine güldü. sonra birden yüzü ciddileşti.
"bu gece... biliyorsun... gelme."
"seni bırakmayacağım," dedim.
"acı çekiyormuş gibi bakacağım. biraz da ölüyormuşum gibi... evet, öyle. bunu görmeye gelme. görmeye değmez."
"seni bırakmayacağım."
unutulmuş ruhunuzun yol göstericisidir küçük prens, büyüklerin dünyasındaki gereksiz karmaşıklığa atılmış bir çiçek destesidir. gün geçtikçe yorulan, yoruldukça da hissizleşen ruhların kendilerini bulmasına yardımcı olmaktır en hakiki görevi. bir çağrıdır, gezegenine dönmeden sizin unuttuğunuz o güzel çocukluğunuzun, kulak verin ona iyice dinleyin dediklerini...
seni bırakmayacağım! diyin siz de ona ve sizin de güzel yıldızlarınız olsun göğe baktığınız zaman.
"işte hepsi bu..."
biraz daha durakladı, sonra ayağa kalktı. bir adım attı. ben kımıldayamadım.
ayak bileğinin dibindeki sarı bir parıltıdan başka hiçbir şey görülmedi. bir an hareketsiz kaldı. çığlık atmadı. bir ağaç gibi yavaşça devrildi. kuma düştüğü için hiç ses çıkmamıştı.
"işte bu benim armağanım. yalnızca bu suyu içtiğimiz zamanki gibi olacak."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlar bütün insanların," diye yanıtladı. "ama her insan için aynı değiller. yolcular için, yıldızlar yol gösterici. ötekiler için yalnızca gökyüzündeki pırıltılar. bilim adamları için hepsi birer problem. işadamı için zenginlik. ama bütün yıldızlar sessiz. sen... yalnızca sen yıldızlara herkesten farklı sahip olacaksın..."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. ben gülüyor olacağım bir tanesinde. ve geceleyin gökyüzüne baktığında bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak... yalnızca senin gülen yıldızların olacak!"
sonra yine güldü.
"ve üzüntün hafiflediğinde (zaman bütün acıları hafifletir) beni tanımış olmak hep seni mutlu edecek, dostum olarak kalacaksın. benimle gülmek isteyeceksin. bunun için de arada bir pencereni açacaksın... dostların gökyüzüne bakıp bakıp güldüğünü görünce çok şaşıracaklar! onlara ’yıldızlar hep güldürür beni!’ diyeceksin. deli olduğunu düşünecekler. sana nasıl bir oyun oynadığımı görüyorsun..."
sonra yine güldü.
"sanki sana yıldızlar yerine gülmesini bilen bir sürü küçük çan vermişim gibi olacak..."
ve yine güldü. sonra birden yüzü ciddileşti.
"bu gece... biliyorsun... gelme."
"seni bırakmayacağım," dedim.
"acı çekiyormuş gibi bakacağım. biraz da ölüyormuşum gibi... evet, öyle. bunu görmeye gelme. görmeye değmez."
"seni bırakmayacağım."
unutulmuş ruhunuzun yol göstericisidir küçük prens, büyüklerin dünyasındaki gereksiz karmaşıklığa atılmış bir çiçek destesidir. gün geçtikçe yorulan, yoruldukça da hissizleşen ruhların kendilerini bulmasına yardımcı olmaktır en hakiki görevi. bir çağrıdır, gezegenine dönmeden sizin unuttuğunuz o güzel çocukluğunuzun, kulak verin ona iyice dinleyin dediklerini...
seni bırakmayacağım! diyin siz de ona ve sizin de güzel yıldızlarınız olsun göğe baktığınız zaman.
"işte hepsi bu..."
biraz daha durakladı, sonra ayağa kalktı. bir adım attı. ben kımıldayamadım.
ayak bileğinin dibindeki sarı bir parıltıdan başka hiçbir şey görülmedi. bir an hareketsiz kaldı. çığlık atmadı. bir ağaç gibi yavaşça devrildi. kuma düştüğü için hiç ses çıkmamıştı.
(bkz: insomnia)
beraber makar(n)a adında restoran açıp açmama konusunda karar veremediğim, telif hakları konusunda anlaşırsak beraber hizmet vermeye nail olabileceğimize inandığım yazar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?