lali berte

irlanda asilli oscar sahibi yonetmen. ulkemize de arasira gelip gider.
(bkz: the crying game)

kucuk iskender mahlasiyla taninan derman iskender over, 28 mayis 1964 yilinda istanbul’da dunyaya geldi. kabatas erkek lisesi’ni bitirdikten sonra i.u. cerrahpasa tip fakultesi’ne girdi ve bes yil egitim gordu. kendi arzusuyla biraktigi tip egitimini takiben i.u. edebiyat fakultesi sosyoloji bolumu’ne de uc yil kadar devam etti. agir basan sanat hayati onu akademik ortamdan kopartarak edebiyat ve sinemaya surukledi.

’marjinal sair’ olarak taninmaya baslamasi 1985 yilidir. gunumuze degin bunca yillik sureye onlarca siir ve ozgur metin, bir gunluk, uc roman, iki ozel derleme, bir inceleme, bir antoloji olmak uzere bircok kitap sigdirdi. kimi avrupa ulkelerinde cikan antolojilerde siirleri basildi. kanada’da yayimlanan descant adli edebiyat dergisinin turkiye ozel sayisinda, abd’de ise murat nemet nejat’in ’eda’ kavraminda yogunlastigi turk sairlerinden ceviri antolojisinde kendine yer buldu. 2000 yilinda italya’da duzenlenen avrupali genc sairler yarismasi’nda ( la giovane poesia d’europa nel 1999 ) ilk ona girdi ve bu sairlerle birlikte kitaplastirildi. yine ayni yil icersinde uzun zamandir sinema dalindaki jurisinde de yer aldigi orhon murat ariburnu odulleri’nde ’bir cift siyah deri eldiven’ adli siir kitabiyla birincilik alarak odullendirildi. izmir dokuz eylul universitesi fotograf bolumu master ogrencilerine ’postmodernizmin gorsel malzemeye etkisi’ uzerine bir seminer verdi. 2001 yilinda almanya’da, 2002’de de hollanda’nin cesitli sehirlerindeki etkinliklerde konusmaci olarak ve siir performanslariyla yeraldi. 2003 yilinda berlin’de duzenlenen ilk turkiyeli escinseller kongresi’nde bu konudaki dekleresini okudu. 2004’te newyork’ta ve kuzey carolania’da universitelerde konusma yapti ve tek kisilik okuma gecelerine konuk oldu. ayrica turkiye’de farkli universitelerde ve liselerde panellere, workshop’lara katildi. bir donem seslendirme, senaristlik, radyo programciligi, siir matineleri de yapan kucuk iskender, iclerinde ’agir roman’ ve ’o simdi asker’in de bulundugu bes filmde de oyuncu olarak rol aldi. halen varik, adam sanat, yasak meyve, kacak yayin adli dergiler agirlikli olmak uzere yazmaya ve kitaplasmis eserlerini yayimlamaya devam etmektedir.

yuksekce bir yerinde insani manyaklastiracak kadar ses cikartabilme ozelligine sahip tuhaf bir saati var. eskiden kipir kipir bir yerdi fekat simdilerde duruldu bayagi. tam bir emekli kenti haline geldi.

guzel bir hatun insan gordu mu asik olup, ardinda binbir takla atan, cocukla cocuk, manyakla manyak olabilen, cani sikildiginda yeryuzune inip ’senin gozunun ustunde kasin varmis leyn’ edalariyla ona buna catip kavga yaratan tanrilardir bunlar. gereginden fazla onemsenmeleri bunlarda piskinlik ve muhtelif burun kalkikligi yaratir. o yuzden kendi hallerine birakilmalilar..

sibel can’in turkce karakter yetmezliginden dolayi cokca konusulmus; ama daha sonra el mefta olmus bir sarkisi.

evcil hayvanlarina degerli kumaslardan ozel kesim giysiler yaptiranlarina bile rastladim su kisa omrumde. hatta bir komsumuz kopeginin tirnaklarina kirmizi oje bile surmustu ki ben o an kopmustum zaten, sonrasini hatirlamiyorum..

sisteme kafa tutabilen bir kac muzikten biri. yildirim gibi carpar insani.. dinledikce kendinizden gecer kendinizden gectikce dunyaya sinir olmaya baslarsiniz. bir zamanlar emperyalizmin genclige siringa edilmesiyle ortaya cikmis bir sey olarak algilaniyor ve karsi cikiliyordu. oysa gunumuzde boyle degil. bir gun genc heavy metalcilerin tukce’de kurtce’de bu muzigi icra edeceklerine inaniyorum ki biraz biraz etmeye basladilarda.

friedrich wilhelm nietzsche’nin unlu bir sozu.

(bkz: tanri oldu)

osuruktan teyyare gruplarimizin onculerinden olan olusumsal sey. pek fazla pohpohlanmalarinin neticesinde kendilerini birsey sanmalarini yadirgamamak lazim. zira insanin dogasinda vardir bu. kendi hallerine birakilsalar ya da mumkunse muzigi biraksalar bir kamu hizmeti yapmis olurlar. cok seviyor ve ailecek dinliyoruz.!

ergenekon destani’nda turklere yol gosteren mitolojik disi kurt.

92 yilinda parantez yayinlarindan cikmis olan bir kucuk iskender kitabi.

gercek baglamda dusunecek olursak, misyoner yalnizca hristiyanligi yaymaya calisan kisi demek degildir. zira, museviligin, budistligin, sunniligin ve hatta satanizm’in bile misyoneri olabilir. böylesi genis bir kavrami salt hristiyanlikla bagdaslastirmak bence yanlis. hristiyan misyonerligi diger dinlerin misyonerliginden daha baskin oldugu icin sozcuk duyuldugunda genelde hristiyan din yayicilari anlasiliyor.

tv kanallarinda surf yapmak.

olumsuz olma durumu. simdilik utopik sey.

bir seye karsi hissedilen guclu istek.

on birer kisilik iki takim arasinda, kucuk ve agir bir topu, ucu kivrilmis sopalarla vurarak karsi kaleye sokma amaciyla oynanan bir oyun. the crying game filminde de geciyordu..

92 yilinda kurulmus olan grubun "phantasm or rea" adinda guzel bir demolarida vardi..

icinde bulunulan kosul itibariyle bir seye karsi duyulan guclu istek.
(bkz: ihtiyac)

1920’de haymana’da dogup, 1998’de istanbul’da olmus olan basarili bir edebiyatcimiz.