lady rosenred

yağseverlik anlamına gelir.

maddenin yağda çözünme eğiliminin ölçüsüdür.lipid çözünürlüğü de denilir.

(bkz: lipofili)

(bkz: kadere inanmıyorum ama bir güç var)

genelde tanım cümleleridir.üşenilmeden ara butonu vasıtasıyla bir kaç kelime aratıldığında hem ne denilmek istendiği anlaşılmış olacak hem de kötü niyetten ziyade gayet insani bir durum olduğu anlaşılacaktır.

(bkz: öküz altında buzağı aramak)
(bkz: aramaya inanmak)

en asil duygunun insanları olan tiryakilerin kurduğu,haklı davalarında desteklenesi,sigaralarından otlanılası dernek.

yanlış anlaşıldığının hissedildiği anda,yapılan esprinin anlaşılmadığı anda ya da bir mevzunun anlaşılmaması anında sarfedilen cümle.

(bkz: abidik gubidik)
(bkz: abidik gubidik sanat terimleri)

"evet var,popon" diye cevaplandığı vakit kesinlikle bir daha sizi bu sorusuyla bunaltamayacak hatta bir an önce yanınızdan uzaklaşacak olan kadındır.

"ağzımı kapalı tutmalıyım" diye düşünmeden yani kasmadan rimel süren kızlardır.beceri değil konsantrasyon meselesidir.

sting’in ten summoner’s tales albümünde yer alan şarkısı.sözlerini de yazayım tam olsun;

if the night turned cold and the stars looked down
and you hug yourself on the cold cold ground
you wake the morning in a stranger’s coat
no one would you see
you ask yourself, who’s watched for me
my only friend, who could it be
it’s hard to say it
i hate to say it, but it’s probably me

when your belly’s empty and the hunger’s so real
and you’re too proud to beg and too dumb to steal
you search the city for your only friend
no one would you see
you ask yourself, who could it be
a solitary voice to speak out and set me free
i hard to say it
i hate to say it, but it’s probably me

you’re not the easiest person i ever got to know
and it’s hard for us both to let our feelings show
some would say i should let you go your way
you’ll only make me cry
if there’s one guy, just one guy
who’d lay down his life for you and die
it’s hard to say it
it’s hate to say it, but it’s probably me

when the world’s gone crazy and it makes no sense
there’s only one voice that comes to your defense
the jury’s out and your eyes search the room
and one friendly face is all you need to see
if there’s one guy, just one guy
who’d lay down his life for you and die
it’s hard to say it
i hate to say it, but it’s probably me
i hate to say it
i hate to say it, but it’s probably me

(bkz: keşke hiç olmasaydı dedirten şeyler)

belirleyicilik.

halkın temsil yetkisi vermiş olduğu kişilerin millet meclisinde bu temsil yetkisini veren kişileri temsil etmeleridir.

türkiye’nin benimsemiş olduğu demokrasi türüdür ayrıca.

çok karışmış ve dağınık ortamları ifade etmek için kullanılan deyim.

lehçe anlamına gelir.

her şeyin her an değişebilmesini ifade eder.

eğitim,sağlık,adalet,iç ve dış güvenlik,çevre koruma vb kamusal hizmetlerden yararlanma konusunda tüm fertlerin eşit olmasıdır.

insanın bir ara şöyle bir durup nefes alabilmesi,başka kişilerin yazdığı entryleri okuyabilmesi ve her akla geleni yazmaktansa biraz daha iyi şeyler yazabilmek adına düşünerek,basite indirgeyip herkesin anlayabileceği şekilde yazabilmek ve her başlığa balıklama atlayıp alakalı alakasız şeyler yazmamak adına yapması gereken eylem.önemli olan akla her gelenin yazılması mıdır yoksa doğru düzgün,aklı başında,gerçekleri yansıtan bilgiler vermek midir bi sormak lazım eleştirmeden önce.kötü yanlarının olduğu gibi iyi yanlarının da olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

sosyal demokrat, demokrat sosyalist, ve işçi partilerinin ortak olduğu bir ülkelerarası organizasyondur.bu organizasyona türkiye’den sadece chp üyedir.

ikinci sosyalist enternasyonel toplantısında ortaya çıkan,almanca konuşan ülkerler ile iskandinav ülkelerindeki siyasi partiler tarafından benimsenen bir düşünce akımıdır.

(bkz: sosyalist enternasyonel)