bankada ödeme yapacağım.
banka çalışanı: telefonunu ver
ben: tamam abi.
banka çalışanı: hiç gerek yoktu sağol.
bu yaracak bir diyalog:
pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi. tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi. birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. çocuklardan biri şoföre parayı uzattı;
-abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?
pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi. tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi. birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. çocuklardan biri şoföre parayı uzattı;
-abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?
başlık hakkında yazılacak fikri başkası yazdımı diye o başlığın altındaki bütün entryleri okumak. ve bunu entry girilmeyi düşünülen her başlığa uygulamak. işin kötü tarafı, düşünülene benziyor mu diye bi de anlamaya çalışarak okumak.
hergün camda bekleyen kız yoldan geçen bir delikanlıya aşık olur. delikanlı da aşkına karşılık verince kız camdan aşağıda ağzıyla mendil atar, çünkü kızın elleri yoktur. bu iki aşık evlenirler, hikaye bu ya kızın elleri çıkar.. ve o güzel şarkı çıkar meydana: "seni ben ellerin olsun diye mi sevdim"
afyon ve çevresine ait bir söylem:
"götüü veeceksen götüü vee, götüü veemeceksen götüü veeceklee vaa"(götürüvereceksen götürüver, götürüvermeyeceksen götürüverecekler var.)
"götüü veeceksen götüü vee, götüü veemeceksen götüü veeceklee vaa"(götürüvereceksen götürüver, götürüvermeyeceksen götürüverecekler var.)
george bernard shaw ile bir bayan arasında geçen diyalog:
bernard shaw: hanımefendi, bin sterlin karşılığında benimle yatar mısınız?
bayan: önerinizi düşüneceğim
bernard shaw:peki bir sterlin versem benimle yatar mısınız?
bayan: siz beni ne sanıyorsunuz?
bernard shaw:ne olduğunuzu anladım da iş pazarlığa kaldı.
bernard shaw: hanımefendi, bin sterlin karşılığında benimle yatar mısınız?
bayan: önerinizi düşüneceğim
bernard shaw:peki bir sterlin versem benimle yatar mısınız?
bayan: siz beni ne sanıyorsunuz?
bernard shaw:ne olduğunuzu anladım da iş pazarlığa kaldı.
misafirperverlik.. misafir olarak evine gelen başbakan da olsa işsiz de olsa aynı muameleyi yapıp kuru ekmeğini misafir ile paylaşmak.
babalarımızda,hatta dedelerimizde kaldı artık
babalarımızda,hatta dedelerimizde kaldı artık
kadın bir erkeği kabul ettiyse bu demektir ki, o erkekten istediği tek şey sevgidir. çünkü herkes de bilir ki sevdikten sonra yapılması gerekenlerin hepsi hem yapılır hem de zaten ne yapmam gerekir diye düşünmeye bile gerek kalmaz.
adam doktora gidiyor. -dr. bey karnim atiyor. nasil yani diyor dr. -hani diyor adam kalbim nasıl atiyorsa karnim da iste öyle atiyor. dr. iyice sasiriyor. -allah allahi atmamasi! lazim. sagolun diyor ve gidiyor adam. 2 hafta sonra tekrar geliyor. -tesekkür ederim dr. bey diyor.tavsiyeniz üzetine at mamasi aldim yedim.iyi geldi bütün sikayetlerim bitti.dr. iyice sasiriyor: -allah allah, bitmemesi! lazim
gördüğü her şeye aşırı ilgi duyan bir arkadaşım ve 4 kişi birlikte oturuyoruz.
herkese yaptığı gibi benim de bacağıma dokunup "offf" türünden sesler çıkarmak için hamle yaptı. kimse de o ana kadar onu terslememişti. hep "ya yapma murat" " abi çek elini huylanıyom" vs türünden karşılık alıyordu.
bende sabrın son damlası taştı:
ben: bi s.ktir git murat yaa
murat:tamam abi bana uyar
herkese yaptığı gibi benim de bacağıma dokunup "offf" türünden sesler çıkarmak için hamle yaptı. kimse de o ana kadar onu terslememişti. hep "ya yapma murat" " abi çek elini huylanıyom" vs türünden karşılık alıyordu.
bende sabrın son damlası taştı:
ben: bi s.ktir git murat yaa
murat:tamam abi bana uyar
1. elinden geldiğince kaçak malzeme kullan, kalitesiz olsun.
2. eksiltebildiğin kadar çimentodan, demirden azalt.
3. denize en yakın yerler hatta kumsallar tercih sebebidir.
4. hazır kumsala yakınken kumundan da kullanılması menfaat icabıdır.
5. yığma bina depreme karşı en dayanıklı yapılanlardandır.
6. bu yığma binaların ay ışığı altında yapılması, binayı dayanıklı kıldığı gibi romantizm de cabasıdır.
7. fazla kolon ve kiriş israfı hem dinen haramdır, hem de arazinin yüzölçümünden kayba neden olur.
ve son olarak,
8. yapılan binalar ne kadar çok katlı olursa o kadar sağlamlaşır.
2. eksiltebildiğin kadar çimentodan, demirden azalt.
3. denize en yakın yerler hatta kumsallar tercih sebebidir.
4. hazır kumsala yakınken kumundan da kullanılması menfaat icabıdır.
5. yığma bina depreme karşı en dayanıklı yapılanlardandır.
6. bu yığma binaların ay ışığı altında yapılması, binayı dayanıklı kıldığı gibi romantizm de cabasıdır.
7. fazla kolon ve kiriş israfı hem dinen haramdır, hem de arazinin yüzölçümünden kayba neden olur.
ve son olarak,
8. yapılan binalar ne kadar çok katlı olursa o kadar sağlamlaşır.
genellikle bu tipler her b.ku yemeye kalkıştığı bir kıza aşık olup, kendi gibi b.kların hepsinden tatmış bir kızla evlenir
patatesli yumurta
yumurtalı patates
karışık yada kumru
dürüm
poaça çeşitleri:
"kaşarlı"
"patatesli"
"zeytinli"
"peynirli"
"otlu peynirli"
yumurtalı patates
karışık yada kumru
dürüm
poaça çeşitleri:
"kaşarlı"
"patatesli"
"zeytinli"
"peynirli"
"otlu peynirli"
- mükemmel bir yerde inebilir miyim? (yolcunun kafası karşık sanırım, kendisi de dolmuştakilerle güler söylediğine)
şöför kadını indirirken:
-buyrun size layık değil ama!
yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili sürçer;
-musait bi yerde iner misiniz?
şöför :
-niye sen mi kullancan?
rumeli-hisarüstü otobüsüyle taksime doğru gidiyoruz. adamın biri besiktas dolaylarında gayet aceleci bir tavirla,
-kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim??
bizim soför olaya hakim:
- tabi abi ayıp ettin. al götür. senden kıymetli mi!
ankarada, çok sıcak bir günde, dolmuştaki bir kokona yelpazesiyle
-"şöfeer bey klimayı açar mısınız cok sıcak olduu" demisti.
pala bıyıklı şöfer amca teyzeyi bi sure suzdukten sonra, kapıyı açıpaçıp kapatmaya başladı.
istanbuldayiz ... dolmuşa bindik, dolmuş doldu, tam kalkicak, elemanın bir açtı kapıyı, içerde tıkış tıkış oturmuşuz, önde 3 kişi arkada 4 ... eleman hala bir umut sordu:
-"kaptan, yer var mi?".
şöför de arkasını dönüp cevap verdi:
-"bilmiyorum, üst kata bi bak bakalım"
şöför kadını indirirken:
-buyrun size layık değil ama!
yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili sürçer;
-musait bi yerde iner misiniz?
şöför :
-niye sen mi kullancan?
rumeli-hisarüstü otobüsüyle taksime doğru gidiyoruz. adamın biri besiktas dolaylarında gayet aceleci bir tavirla,
-kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim??
bizim soför olaya hakim:
- tabi abi ayıp ettin. al götür. senden kıymetli mi!
ankarada, çok sıcak bir günde, dolmuştaki bir kokona yelpazesiyle
-"şöfeer bey klimayı açar mısınız cok sıcak olduu" demisti.
pala bıyıklı şöfer amca teyzeyi bi sure suzdukten sonra, kapıyı açıpaçıp kapatmaya başladı.
istanbuldayiz ... dolmuşa bindik, dolmuş doldu, tam kalkicak, elemanın bir açtı kapıyı, içerde tıkış tıkış oturmuşuz, önde 3 kişi arkada 4 ... eleman hala bir umut sordu:
-"kaptan, yer var mi?".
şöför de arkasını dönüp cevap verdi:
-"bilmiyorum, üst kata bi bak bakalım"
camide vaaz veren imam:
-yüce allah kuran-ı kerim’de buyuyor ki.. buyrun buyrun ön safları doldurun cemaat...
3 aylık yeğenini gıdıklayan arkadaşım kardeşine sorar:
-neden gülmüyor bu küçük şey?
annesi cevap verir:
-daha nasıl tepki vereceğini bilmiyor dayısı.
-yüce allah kuran-ı kerim’de buyuyor ki.. buyrun buyrun ön safları doldurun cemaat...
3 aylık yeğenini gıdıklayan arkadaşım kardeşine sorar:
-neden gülmüyor bu küçük şey?
annesi cevap verir:
-daha nasıl tepki vereceğini bilmiyor dayısı.
burda hangi görüş hakim diye sorulduğunda "aşk partisi" cevabı alınan tek üniversite
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?