confessions

kalimero

- Yazar -

  1. toplam entry 22
  2. takipçi 1
  3. puan 5257

sigara

kalimero
çoğunlukla içene yaren, içmeyene illet gibi görünen, ve yine çoğunlukla bırakılamayan, daha çok ara verilen illett.

yusuf hayaloğlu’nun dimağı ve ahmet kaya’nın sesinden bizlere ulaşan bir şarkının da şöyle bir bölümünün -lanet olsun. artik sigarayi günde üç pakete çikardim . olsun gözüm olsun. ne olacaksa olsun- de baş aktörüdür kendisi.

kalimero

kalimero
bir avukat,
bir muhasebeci ve
bir tamirci arkadaşın mutlaka olmalıymış hayatta.

her ihtimale karşı hepsinden 2’şer tane edindim.

ayrıca anlamlarımız tamamen farklı oldugundan sevgili kalimera üstad, karıştırmalar olmayacağı yönünde ciddi dayanaklarım var.

hoşgördük..

pompa

kalimero
bir de tuvalet pompası vardır ki, benzin pompasıyla karizma açısından uzaktan yakından ilgisi ilişiği yoktur.

"gibi geliyor bana"’nın entry’sinde ki benzinlikteki pompacı misali, bir de hastahanedei röntgenci vardır. o adam da garibim, mesleğini söylediğinde tuhaf bakışları üzerine toplamaya 1 numaralı adaydır.

(bkz: röntgenci)

röntgenci

kalimero
röntgen ışınının icadından sonra, yüzeyin altında görünmeyenlerin tespitini yapmak amacıyla,röntgen ışınını kullanmayı temel alarak yapılan makinenin adı röntgen cihazı, makineyi kullanan kalifiye kişiye ise röntgenci denilebilinir.

esas mesele ise şudur ki; röntgenci kelimesinin mecaz anlamı, gizli gizli gözetleyen, bazen sapıklaşabilen zihniyetler olduğundan dolayı, yukarıda bahsi geçen meslek erbapları, ben röntgenciyim diye mesleklerini göğüslerini gere gere söyleyemeyebilirler bazen.

fikrimce gereksiz alınganlık, yersiz korku ve haybiye çekingenliktir...

çömez şakası

kalimero
üniversiteler başta olmak üzere birçok kurumda, bazen eğlenmek, bazen sırf uyuzluk olsun diye yada açıklanamayan başka amaçlarla yapılan, genellikle de eşek şakaları grubuna giren, ve fakat neticede bazen yıllarca konuşulacak kadar yaratıcı olmayı başarabilen şaka grubudur...

hoca gibi derse girip sınıfla maytap geçme, uyuyan kişiyi yatağa dikme, uykuda yatağına su döküp altına ısladı havası verme gibi klasik bazı örnekleri mevcuttur. örnekler arttırılabilinir.

jack london

kalimero
ilk okuduğum kitabı beyaz diş, beni demir ökçe kadar etkilememişti aslında. ama yine de beyaz diş öyküsünde -sanırım pitbull bi köpekle beyaz dişin bir kavgasını okurken, filmlerdeki iyi adamlarla kendini özdeşleştirme durumu gibi, ben de kendimi beyaz dişle özdeşleştirmiş idim.

sanki beyaz diş iyi, pitbull kötü gbi geliyor insana ama temelde ikiside sahiplerinin zalimliği yüzünden oradalar ve elbette insanın ne kadar adileşebildiğinin en belirgin örneklerinden biridir kanımca hayvanlara böyle eziyetler etmek.. benzeri bir örneği de "paramparça aşklar ve köpekler" adlı derin etkili filmde de görülebilinir...

gece çırılçıplak sözlüğe giren kız

kalimero
yanlış anlaşılma vardır. olay aslında şöyledir; "gece çırılçıplak, sözlüğe giren kız" bu durumda izah da şöyledir; çırılçıplak olan gecedir. buna ragmen sözlüğe giren kız da esas kızımızdır. kendisi gayet de ehli muhafazakar bir kızımız olup, bu ağır ve çoklu anlamlı cümleyi kurabilme yeteneğinden ötürü edebiyat okudugu ya da mezunu oldugu anlamını cıkarabileceğimiz kişilik...

ezel

kalimero
kenan kardeşimizin oynadığı güzel dizi karakteri. güzel, başarılı ve fakat bir süre sonra kendsini tekrarlamaya başlayacağını düşündüğüm şimdilik dizilerin en’i...

teoman

kalimero
yolda yürürken gayri ihtiyari, karoların çizgilerine basmamaya çalıştığımda, teomanın zamparanın ölümü şarkısında bahsettiği, boş sokaklardan tanınan adam olduğumu aklıma getiriveren, rahat vermeyen şarkının sahibi, sıfatını değil sanatını sevdiğim ademoğlu.

21 cm

kalimero
türk insanının standart dalga boyudur kendisi. bence daha çok bu yöndeki egomuzu ya da kompleksimizi temsil eder sayıdır. kimsenin benimki küçük dediğini duyan yoktur, sanmam, inanmam...

rakı

kalimero
dışarıda donu bile çözülmemiş karı izliyorum.
elimde buz gibi biram.
peki ya rakım nerede...

bu kadarını hatırlayabildiğim, şiir sınıfına girmeyesice 3’lük...


kinyas ve kayra

kalimero
o kadar genç bir yaşta böylesine derin bir eser çıkarabilmiş hakan günday, hayret. kinyas ile kayra’nın maceralarını izlemek, gittikleri yerleri görmek, acılarını hissedebilmek, herşeyi birarada yaşayabilip de yine de bu denli karıştırılmamış, arı fikirlerle bir olmak inanılmaz zevkli.

uzun bir maraton gibi gelen 600 sayfalık kitap, günday’ın kaleminden su gibi akmış. alıntı yapmaya kalksanız, kitabın tamamını buraya yazmak zorunda kalabilirsiniz..:) tehlikeli...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol