confessions

independence

- Admin -

  1. toplam entry 120993
  2. takipçi 75
  3. puan 2101562

başlıkların sonundaki nokta

independence
sozlugun son teknolojik cikartmasi..sol tarafta bulunan ba$liklara en son kimin entry girmi$ oldugunu ogrenebilmek icin yapmaniz gereken tek $ey mause pointi ba$ligin yanindaki noktanin uzerinde bekletmenizdir..ardindan ba$liga son entry giren ki$inin nicki onunuze acilacaktir..

gut

independence
urik asit metabolizma bozuklugu...

genelde hgprt enzimi eksikliginde olusuyor...

hipoksantin guanin fosfo ribozil transferaz enzim eksikligi...

bu enzim eksikliginde urik asit birikimi kendini oncelikle eklemlerde gostermeye basliyor...

en sevdigi eklem ayak basparmagi...

güney kıbrıs rumları

independence
cyprus greek fraction

universite donemimde kibris rum kesiminden tandiklarim olmustu, kisisel gorusum yunanlilardan daha yogun bir empoze (turklere karsi propoganda ya da karsi egitim) altinda kaldiklari icin turkler’e karsi pek pozitif degiller. yunanistanli cok yakin arkadaslarim var, tabi turk oldugumdan rahatsiz olanlarda oldu ama kibrisli rumlar daha agresif olduklarindan arkadaslik pek kuramadim ve tanistigimin hepsi de turklugumden rahatsizdilar... tabi bunlar kisisel tecrubelerimden edindiklerim, bilgi bakimindan cok gercekci olduguna inanmasamda cogu yunanli arkadasim bile yukarida dediklerimle ayni fikirdeler... ne de olsa kibris’la olan sorunlar daha taze ve dis etkenler daha da fazla.

yunanistan’a itabaren kibris’li rumlarla olan politik iliskiler cok daha farkli. turkiye kibris cumhuriyetini tanimadigindan guney kibris rum kesimi denir. bu aralar baya gelismeler yasaniyor, turk kesimi ile kapilar acildi, vize ile giris sorunlari karsilikli cozumlenilmeye calisiliyor, ab’ye girdi girecek hatta eurovision da bile turkiye’ye 8 puan verdiler :) . tabi bunlar yakin tarihte olanlar, kibris’in uzun ve kanli bir tarihinde yine de kardes kardese yasadigimiz zamanlarda olmustur.

1960’da ingiltere, turkiye ve yunanistan arasinda kurulup 1963’e kadar suren kibris cumhuriyetidir. kanli noel gibi katliamlar ve sendika facialari gibi olaylarin pesi pesine izleyerek bunun uzerine 1974’teki turkiye ordusu’nun mudahalesi kuzey (kktc-1983) ve guney kibris olarak tamamen ayrilmistir ama buna ragmen batida kibris cumhuriyeti olarak hala gecer.

www.turk-yunan.gen.tr web sayfasindan daha iyi bilgiler edinebilirsiniz... ya da kktc’nin sayfasihttp://www.kibris.gen.tr dan da yararlanabilirsiniz.

nagasaki

independence
fat man adli ilk plutonyum bombasinin dusman uzerinde denenmesine sira gelmisti. fukuoka’da hava kapali oldugu icin alternatif hedef olan nagazaki’de karar kilindi. sehir haritadan silindi,250 bin kisiden 75 bini patlama aninda oldu. bir o kadari da bombanin uzun vadeli etkileri yuzunden can verecekti.57 once patlatilan atom bombalari yuzunden azap icinde yasayan japonlar’a rastlamak hala mumkun.

ikinci patlamanin hemen ardindan sovyetler birligi’nin de savas ilan etmesi japonya’yi dize getirdi. imparator halki dayanilmasi mumkun olmayan sonuca katlanmaya cagiriyordu. ikinci dunya savasi sona ermisti ve artik hicbir sey eskisi gibi olmayacakti.

atom bombasi ve nagasaki’den geriye kalan...

fumiko miura

9 agustos yaklasiyor ve ben; 57 yil once nagasaki’ye atom bombasi atilmasini hatirliyorum. o tarihte 16 yasinda bir ogrenciydim. simdi 73 yasindayim ve su an bile imdat cigliklarini duyabiliyorum. bir plutonyum bombasi 74 bin insani oldurmus,75 binini agir yaralamisti. bu bomba,21 bin ton patlayicinin gucune sahipti ve atildigi alanin sicakligi, bir anda 3-4 bin derecelere yukselmisti. patlamanin dort kilometre yakininda bulunan neredeyse herkes yanmis, olmus, en azindan yaralanmisti.

kimse beklemiyordu

nagasaki’nin 240 bin nufuslu halki saldiriya hazirliksiz yakalanmisti. o gun erkenden hava saldirisi alarminin calindigini duymustum, fakat birkac saat sonra alarm sustu. tam olarak ne zaman oldugunu hatirlamiyorum, fakat sanirim saat sekizden onceydi. kavurucu bir sicak vardi, safagin sokmesiyle agustos bocekleri otmeye baslamisti. siginakta, bizi yaniklara ve yaralanmalara karsi koruyacagini dusundugumuz koruma basliklarimiz ve uzun kollu ceketlerimizin icinde terden patliyorduk.

bu yuzden hava saldiri alarminin iptal edilmesiyle rahatlamistik ve koruma basliklarimizi cikartip isimize geri donduk.1944’te, devletin emriyle, orta ve yuksekokul ogrencileri silah fabrikalarinda ya da ordu ile ilgili alanlarda calisiyorlardi. her yastan ve her cinsiyetten insan, calisip kiymetli yasamlarini “kahramanca”, “kutsal” bir savasa “kurban” ediyorlardi.

patlama... ruzgâr... yikintilar...

saat 11 civarinda; bir b-29’un iki katli ordu karargâhinin ustunde uctugunu duyar gibi oldum. eger her sey yolunda ise, neden bir amerikan saldiri ucaginin tepemizde uctugunu merak ettim. ucaga ates acilmamisti. biz gunluk kiyafetlerimizin icinde calisiyorduk ve camlar ve kapilar sonuna kadar acikti, cunku iki katli karargâhimizda nemli, bogucu bir sicak vardi.

o dakikada isiktan binlerce kez kuvvetli bir patlama beni carpti. neredeyse gozlerimi kor ettigini hissettim. koltugumdan sicradim ve camlari, kapilari, tavani ve duvarlari yerle bir eden cok buyuk bir ruzgâr carparak tum binayi salladi. yere dusup bilincimi kaybetmeden once merdivenlere kosmaya calistigimi animsiyorum. cok sicak bir patlamaydi, cam kiriklari ve yikintilardan parcalar ortaliga sacilmisti. ben tam merkezdeki yakici sicakligi hissetmedim, her seyin ve herkesin bir anda eridigi o sicakligi. sonradan, sicakligin merkezden uzaklastikca azaldigini ogrendim. ben merkezden 2 bin 800 metre uzakliktaydim.

bir kentin sonu

kendime geldigimde, aksam saatleriydi. karargâhin avlusunda uzaniyordum. hâlâ oraya nasil geldigimi bilmiyorum. uzerimde sayisiz cam, tahta ve beton parcasi vardi, her iki kolumdan da kan kaybediyordum. butum vucudum agriyordu. kisa kollu mavi bluzum ve pantalonum parca parca olmustu ve kan icindeydi. ama kendimi sakin hissediyordum. saatime baktim, kirilmisti. moloz yiginlari arasina oturup gunesin batisini izledim. bunun nagasaki’nin ve japonya’nin sonu oldugunu dusundum. ailemin hayatta olmasi icin dua ettim. bana yillarca kamikazenin (kutsal ruzgârin) bir gun japonya’yi kurtarmak icin esecegi, kesin bir zafer getirecegi ogretilmisti, fakat abd ucagina saldiracak kutsal bir ruzgâr yoktu...

ilk hedef kokura’ydi

talihli imisim ki, kurtuldum. fakat gunluk yasamim, olum ve korkunun sektesine ugradi. yasadigim icin kendimi hep suclu hissettim.

sonralari bu ikinci bombanin asil hedefinin, kuzey kyushu’da bulunan ulkenin en buyuk endustri sehri kokura oldugunu ogrendim. gemi yapimi merkezi olan nagasaki ise ikinci hedefti.9 agustos sabahi, savas ucagi kokura ustunde ucmaya basladiginda bulutlar sehrin uzerine yigilmis ve yakiti azalan ucak nagasaki’ye yonelmis. nagasaki’ye ulastiginda gorus netligi zayifmis. bu nedenle 3300 metre kuzey batiya yonelmis ve bulutta bombanin gecebilecegi kadar genis bir delik buldugu anda bombayi atmis. saat 11: 02’de patladi. bircok insan, enkazin altinda kapana kisildi, patlamadan kurtulan birkac kisi ise, sonradan cikan yanginda oldu. komurlesmis bedenler, kizil harabelerin arasina yigildi...

atom bombasi hastaligi

bomba hakkinda hukumet tarafindan bir aciklama yapilmamisti; bir hafta boyunca onun atom bombasi oldugunu bile bilmeden yasadik. bombanin atildigi gun, sovyetler birligi’nin japonya’ya savas ilan ettigini ogrendik. bizi hâlâ muttefiklere karsi savasmaya zorlayan hukumet beni cileden cikariyordu. yaralanmistik, gerekli tedavi yapilmiyordu, yiyecegimiz, giyecegimiz yoktu. yine de hukumet, sloganini bagirmaya devam ediyordu. “ichioku gyokusai! ” (100 milyon insan onurlu olumu karsilamaliydi, asla teslim olma!) japon hukumeti kimin icin vardi, merak ediyorum.

kisa sure sonra, hayatta kalanlar garip bir hastaliga yakalandi. kusma, istah kaybi, ishal, yuksek ates, halsizlik, vucutlarinin bircok bolgesinde mor halkalar, agiz, diseti ve girtlakta kanama, sac dokulmesi, ve akyuvarlarin azalmasi. biz buna “atom bombasi hastaligi” dedik; hafif yaralanmis gorunen kisiler, cok kisa bir sure icinde veya aylar sonra, olduler...

onyillar sonra bile, defalarca kanser ameliyati oldum. yine de henuz yikilmadim. nagasaki’de acimasizca oldurulen insanlar ve kendim icin, daha cok yasamak istiyorum. bedenim bir gun olebilir ama ruhumun yenilmez olacagina inaniyorum. umarim gelecekte insanlik nukleer silahlardan kacinacak kadar akilli davranir.

hirosima

independence
6 agustos 1945’te atilan ilk amerikan atom bombasi japonya’nin liman sehri hirosima’yi haritadan silmis,100 kisinin de olumune neden olmustu. uc gun sonra da nagazaki uzerinde patlatilan ilk plutonyum bombasi yine cok sayida kisinin olumune ve maddi hasara yol acmisti.
6 agustos 1945 dunya tarihine adeta kazinmis bir gun. atom cagini acan tarih. onyillarca surecek silahlanma yarisinin ve soguk savas’in ilk perdesi.

nazi almanyasi 1945 mayisinda teslim olmustu. avrupa tamamen harap vaziyetteydi. pasifik savasi ise bir turlu bitmek bilmiyordu. pearl harbor kabusunu atlatan abd kraliyet japonyasi’nin isgal ettigi adalari bir bir geri aliyordu. ama yogun hava saldirilari bile japon adalarinin mucadele hirsini kiramamisti.

ilk atom bombasini gelistirme yarisinda sovyetler birligi’ni yenen abd,1945 temmuzu’nda atom ve plutonyum bombasi gelistirdi. almanya teslim olmakla bu bombadan kurtulmustu. bu harika silah japonlari teslim olmaya zorlayacakti.

hirosima yok oldu

hirosima onemli bir liman sehriydi. hava saldirilarina hedef olmayan hirosima 300 binlik nufusuyla da ideal bir deneme yeriydi.

b-29 tipi bir amerikan bombardiman ucagi 6 agustos 1945’te mahalli saatle 8.15’te olumcul yukunu hirosima’ya birakti. ‘little boy’ adli 4,5 tonluk uranyum bombasi 500 metre yukseklikte patlatigi anda bu sirin japon sehri cehenneme dondu. birkac saniye icinde kilometrelerce karelik bir alanda hayat sondu, tas tas ustunde kalmadi. yuksek isi yaklasik 100 bin kisiyi aninda kavurdu, yok etti.

sadece bedeni asfalta kazinan bomba kurbanlarinin izleri gorulebiliyordu. patlama yuzunden olenlerin sayisi 1950 yilinda 200 bine yukselmisti. ’little boy’ askeri bakimdan basarili olmustu. elona gay’in pilotu ‘hedefin goz karariyla ve cok etkili bir sekilde bombalandigini’ soylerken, yardimci pilot bu korkunc manzara karsisinda, ‘aman allah’im, biz ne yaptik’ demekten kendini alamiyordu.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol