4 yasinda basari ...................pantolonuna isememektir.
12 yasinda basari ...................arkadas bulabilmektir.
16 yasinda basari ...................araba kullanabilmektir.
20 yasinda basari ...................seks yapabilmektir.
35 yasinda basari ...................para kazanabilmektir.
50 yasinda basari ...................para kazanabilmektir.
60 yasinda basari ...................seks yapabilmektir.
70 yasinda basari ...................araba kullanabilmektir.
75 yasinda basari ...................arkadas bulabilmektir.
80 yasinda basari ...................pantolonuna isememektir.
birgun carlsberg , miller , tuborg ve efes pilsen in ba$kanlari barda icmeye gitmis. garson gelince teker teker soylemisler;
- ben bi carlsberg aliyim
- ben bi buyuk miller istiyorum
- ben tuborg icecegim
sira efes pilsenin adamina gelince;
- ben bir kola aliyim, demis.
garson gidince yanindakiler sormus: "yahu sen niye efes istemedin" diye;
- kimse bira icmiyordu, ben de size uyayim dedim.. demis..
- ben bi carlsberg aliyim
- ben bi buyuk miller istiyorum
- ben tuborg icecegim
sira efes pilsenin adamina gelince;
- ben bir kola aliyim, demis.
garson gidince yanindakiler sormus: "yahu sen niye efes istemedin" diye;
- kimse bira icmiyordu, ben de size uyayim dedim.. demis..
başbakan saç tıraşı olmak için berbere gitmiş. berber sormuş:
"başbakanım laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?"
başbakan duymazdan gelmiş.
berber beş dakika sonra tekrar sormuş:
"laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?"
başbakan sinirlenmiş ve "sana ne ulan laiklikten? artistlik yapma, işine bak" diye azarlamış adamcağızı... o da gülerek karşılık vermiş:
"öyle demeyin başbakanım... laiklik sözünü duyunca saçlarınız diken diken oluyor da daha kolay kesiyorum!"
"başbakanım laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?"
başbakan duymazdan gelmiş.
berber beş dakika sonra tekrar sormuş:
"laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?"
başbakan sinirlenmiş ve "sana ne ulan laiklikten? artistlik yapma, işine bak" diye azarlamış adamcağızı... o da gülerek karşılık vermiş:
"öyle demeyin başbakanım... laiklik sözünü duyunca saçlarınız diken diken oluyor da daha kolay kesiyorum!"
bir türk gencinin ataya hitabesi
bir türk gencinin ataya hitabesi..(atatürkçü geçinen sahtekarlar zahmet etmesin bile!)
gerçek atatürkçülerin okuyacağını biliyorum
sevgili atam !
ilkokul birdim. miniciktim.
elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
bakışların keskindi. abcden sonra ilk öğrendiğimdin ; gazi mustafa kemaldin.
çocuktum...
bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
en azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
özgür geleceklere açılan pencereydin. sözün özü benim sevgili atam;
kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
beni milli bir şekilde eğitenler, failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, niagara şelalesinin yükseklik ve debisini, yes, it is a pencil demesini, deli ibrahimin küpesini, bir bir kafama yerleştirdiler de; bana senin insan yönünü anlatmadılar.
sigara tiryakisi olduğunu, raki içtiğini, aşık olduğunu,
evlendiğini, boşandığını, kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp, için için ağladığını, özlemlerini, hasretlerini,
geleceği kazanmaya dair fikirlerini, anlatmadılar.
bana, bize, tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin.
armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol kutladık...
kaçımızın ayağı su toplamıştı.kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 mayıslara yanarım.)
bir yandan; heykellerini diktik, dağa-taşa silüetlerini çizdik, her kitaba, her yazıya mutlaka senden alıntılar
yerleştirdik.
bir yandan ; her işin kolayına kaçtık, ticarette kazık attık, üretim yerine kopyaladık, bilim adamlarını sindirdik,
aydınları yargıladık, yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.
zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. eğitimi, siyasete kurban verdik, ekonomiyi siyasete kurban verdik,
aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
benim biricik atam ; biz demoklesin kılıcını sapından değil, keskin yanından tutmayı marifet bildik.
sözün özü sevgili atam ; senin ruhunu gıdım gıdım içtik, tükettik...
tükettik...
dedemden babama, babamdan bana politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek enkaz bile bulamayacağız...
türktük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli ;
birinci vazifemiz ; türk istiklalini ve türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, ülkümüz ; yükselmek, ileri gitmekti...
uzun bir yoldu...
yorucu ve yıpratıcıydı...
adidaslarımız eskidi, mcdonaldsta mola verdik. belki de "bir türk dünyaya bedeldir" deyişini biz "her türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
verdiğin en önemli görev : bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem ,
"türk istiklalini ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir," bilirim.
muhtaç olduğum kudretin, sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir,
ellerinden hasretle öperim...
baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler, sizler gerçek bir atatürkçüsünüz
lütfen aşağidaki yaziyida okuyun ;
yer : türkiye yil: 1938 saat: 09.05 atatürk ölüyor
aradan onlarca yil geçiyor - atatürk tekrar dünyaya geliyor.
yil: 2007 - atatürk tekrar dünyaya geliyor... doğru meclise gidiyor, memleket nasil yönetiliyor görmek için, meclis kapisinda cumhurbaşkani, başbakan, devlet bakanlari karşiliyorlar. salonda en öne oturtuyorlar ve o günkü ülke sorunlari tartişiliyor...
oturum bitiyor, atatürk ü meclis lokantasina götürüyorlar, yemekten sonra otele göürüp , yatiriyorlar.... ertesi sabah otelden almaya gidiyorlar, atatürkün odasi bomboş..!! ve masanin üzerinde bir kağida yazilmiş ,
şu sözler var : "efendiler... ben istanbula gidiyorum, ordan bir vapura binip , tekrar samsuna çikacağim........ çünkü, bu ülkenin bir kurtuluş savaşina daha ihtiyaci var...
" bu kadar anlamli birşey daha yoktur , ülkemizin için "
.
bir türk gencinin ataya hitabesi..(atatürkçü geçinen sahtekarlar zahmet etmesin bile!)
gerçek atatürkçülerin okuyacağını biliyorum
sevgili atam !
ilkokul birdim. miniciktim.
elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
bakışların keskindi. abcden sonra ilk öğrendiğimdin ; gazi mustafa kemaldin.
çocuktum...
bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
en azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
özgür geleceklere açılan pencereydin. sözün özü benim sevgili atam;
kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
beni milli bir şekilde eğitenler, failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, niagara şelalesinin yükseklik ve debisini, yes, it is a pencil demesini, deli ibrahimin küpesini, bir bir kafama yerleştirdiler de; bana senin insan yönünü anlatmadılar.
sigara tiryakisi olduğunu, raki içtiğini, aşık olduğunu,
evlendiğini, boşandığını, kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp, için için ağladığını, özlemlerini, hasretlerini,
geleceği kazanmaya dair fikirlerini, anlatmadılar.
bana, bize, tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin.
armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol kutladık...
kaçımızın ayağı su toplamıştı.kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 mayıslara yanarım.)
bir yandan; heykellerini diktik, dağa-taşa silüetlerini çizdik, her kitaba, her yazıya mutlaka senden alıntılar
yerleştirdik.
bir yandan ; her işin kolayına kaçtık, ticarette kazık attık, üretim yerine kopyaladık, bilim adamlarını sindirdik,
aydınları yargıladık, yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.
zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. eğitimi, siyasete kurban verdik, ekonomiyi siyasete kurban verdik,
aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
benim biricik atam ; biz demoklesin kılıcını sapından değil, keskin yanından tutmayı marifet bildik.
sözün özü sevgili atam ; senin ruhunu gıdım gıdım içtik, tükettik...
tükettik...
dedemden babama, babamdan bana politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek enkaz bile bulamayacağız...
türktük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli ;
birinci vazifemiz ; türk istiklalini ve türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, ülkümüz ; yükselmek, ileri gitmekti...
uzun bir yoldu...
yorucu ve yıpratıcıydı...
adidaslarımız eskidi, mcdonaldsta mola verdik. belki de "bir türk dünyaya bedeldir" deyişini biz "her türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
verdiğin en önemli görev : bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem ,
"türk istiklalini ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir," bilirim.
muhtaç olduğum kudretin, sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir,
ellerinden hasretle öperim...
baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler, sizler gerçek bir atatürkçüsünüz
lütfen aşağidaki yaziyida okuyun ;
yer : türkiye yil: 1938 saat: 09.05 atatürk ölüyor
aradan onlarca yil geçiyor - atatürk tekrar dünyaya geliyor.
yil: 2007 - atatürk tekrar dünyaya geliyor... doğru meclise gidiyor, memleket nasil yönetiliyor görmek için, meclis kapisinda cumhurbaşkani, başbakan, devlet bakanlari karşiliyorlar. salonda en öne oturtuyorlar ve o günkü ülke sorunlari tartişiliyor...
oturum bitiyor, atatürk ü meclis lokantasina götürüyorlar, yemekten sonra otele göürüp , yatiriyorlar.... ertesi sabah otelden almaya gidiyorlar, atatürkün odasi bomboş..!! ve masanin üzerinde bir kağida yazilmiş ,
şu sözler var : "efendiler... ben istanbula gidiyorum, ordan bir vapura binip , tekrar samsuna çikacağim........ çünkü, bu ülkenin bir kurtuluş savaşina daha ihtiyaci var...
" bu kadar anlamli birşey daha yoktur , ülkemizin için "
.
bugün karnıbahar yedim karnım bahar oldu
(bkz: sek sek)
türk
övün
çalış
güven
izmir de bir 4 bloklu bir sitedeki apartmanların isimleri
övün
çalış
güven
izmir de bir 4 bloklu bir sitedeki apartmanların isimleri
(bkz: erhan hakkında herşey)
bana insan diyenin amina koyim · (3)
ne guzel yazmisim · (3)
ne guzel yazmisim · (3)
izmirin incisi gönlümün birincisi
ütüyü yapan varsa kirlenmek güzeldir.
karga kilisenin üstünde uçarken birden dalıyo kilisenin içine
>>bakıyoki bi tas şarap, dalıyo şaraba iki guduk (yudum) alıyor,
>>başlıyor karganın başı dönmeye, tekrar uçmaya başlıyor çıkıyo çana,
>>bide çana sıçıyo, bunu takip eden papaz yakalıyor kargayı, yaw
>>diyor karga sen müslüman olsan şarap içmezsin hristiyan olsan çana
>>sıçmazsın yoksa sen akpli misin? !!!!!
>>bakıyoki bi tas şarap, dalıyo şaraba iki guduk (yudum) alıyor,
>>başlıyor karganın başı dönmeye, tekrar uçmaya başlıyor çıkıyo çana,
>>bide çana sıçıyo, bunu takip eden papaz yakalıyor kargayı, yaw
>>diyor karga sen müslüman olsan şarap içmezsin hristiyan olsan çana
>>sıçmazsın yoksa sen akpli misin? !!!!!
tanrı dünyayı yarattığı zaman gelecekteki ulusların temsilcilerini yanına çağırmış her birine ikişer erdem vermiş...
isviçrelilere ;
düzenlilik ve yasalara saygı ...
ingilizlere ;
soğukkanlılık ve asalet ...
japonlara ;
çalışkanlık ve sabır ...
italyanlara ;
neşe ve romantizm ....
fransızlara ;
şarap ve güzel yemekler
.....
türklere ;
zeka ve dürüstlük ve tayyip sevgisi ....
meleklerden biri bu dağıtımdan sonra tanrıya sormuş ?
"bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama türklere üç tane".
"evet ama" demiş tanrı "sadece ikisini kullanabilecekler"
- böylece;
bir türk zeki ve tayyip ci olduğu zaman dürüst olmayacaktır...
bir türk dürüst ve tayyip ci olduğu zaman zeki olmayacaktır...
bir türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman tayyipci olmayacaktır...
isviçrelilere ;
düzenlilik ve yasalara saygı ...
ingilizlere ;
soğukkanlılık ve asalet ...
japonlara ;
çalışkanlık ve sabır ...
italyanlara ;
neşe ve romantizm ....
fransızlara ;
şarap ve güzel yemekler
.....
türklere ;
zeka ve dürüstlük ve tayyip sevgisi ....
meleklerden biri bu dağıtımdan sonra tanrıya sormuş ?
"bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama türklere üç tane".
"evet ama" demiş tanrı "sadece ikisini kullanabilecekler"
- böylece;
bir türk zeki ve tayyip ci olduğu zaman dürüst olmayacaktır...
bir türk dürüst ve tayyip ci olduğu zaman zeki olmayacaktır...
bir türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman tayyipci olmayacaktır...
(bkz: halimeyi samanlıkta bastılar)
yilda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret
ucuz otomobil kullan ama sahip olabileceğin en iyi evi al
yeni arkadaşlar edin ama eskilerinin de kiymetini bil
ucuz otomobil kullan ama sahip olabileceğin en iyi evi al
yeni arkadaşlar edin ama eskilerinin de kiymetini bil
mozomlar ikiye ayrılır. kibar mozomlar ve kromozomlar
hepimiz türküz hepimiz atatürkçüyüz
fermuara sıkıştırmasından daha iyi olacak bir hatadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?