murat yılmazyıldırım biriyle beraber söylüyor ama bu şarkıyı kızın adını vallahi bende bilmiyorum ama şarkı şihane.
şiddet savaş ordu gibi şeylerin hepsini reddetmektir. kısaca.
yılmaz odabaşı bu mısralara karşı yazdığı
bayrakları bayrak yapan: bayrak imalatçılarıdır,
toprak, eğer uğruna ölen varsa: utanmalıdır.
şiirinden sonra yargılanmıştır.çünkü maalesef antimilitarizm halen suçtur.
(bkz: antimilitarizm)
bayrakları bayrak yapan: bayrak imalatçılarıdır,
toprak, eğer uğruna ölen varsa: utanmalıdır.
şiirinden sonra yargılanmıştır.çünkü maalesef antimilitarizm halen suçtur.
(bkz: antimilitarizm)
usta anlamına gelen bir isim.
anadolu nedir diye sorulursa hiç şüphe duymadan ahmed arif in şiirleridir denilebilir. 2 haziran 1991’ de aramızdan ayrılmıştır.
öncelikle hepinize günaydın diyerek başlamak istiyor ve uykunuzu iyice açmak için ekliyorum : otobüste giderken farzedin ayaktasınız ve bir koltuk boşaldı siz oturdunuz o ne koltuk halen sıcak sizden önce oturanda karşı cins? şimdi ne oldu? zina yapmış oldunuz. geçmiş olsun.
şimdi sezar ın hakkı sezar a demişler, ya da dememişler ben diyorum ya da başka şekilde demişler de benim aklımda böyle kalmış umurumda değil. her ne kadar sevmesek anlaşamasakda ortada bir gariplik var toplu bir gariplik var. bir grup açılıyor facebookta etom ben açmadım diyor. ( kişisel iletisine bile yazmış ) ama bu grup üzerinden eleştiriliyor. etom un bu grubu açtığı ispatlanana rağmen en azından bu konuda etom masumdur.
bıraktım acının alkışlarına 3 haziran 63 ü demiş ya yazar... başka söze gerek kalmamış, acı alkışlıyor zaten yüreğimizde 3 haziran 63 ü.
kitabın yazarı paulo freire kendisini ezilenlerin eğitimine adamış bir eğitimcidir. bu kitapta ezilenlerin eğitiminden öte bir siyaset tarzı önermektedir. kitap ucuzdur orijinali 10 ytl sanırım. alıp okunasıdır.
günümüz eğitim sistemini bankacı eğitim olarak niteler freire ve bu eğitimin ezilenleri nesneleştirdiğine inanır. öğretmen herşeyi bilir öğrenci bir şey bilmez. öğrenci boş bir banka hesabıdır ve öğretmen bu banka hesabına yatırım yapar, gerektiği zamanda bu yatırımı çeker.(sınav denilir adına).
kısacası ufuk açan bir kitaptır.
freire in yazdıkları ve yaptıkları türkiye de alıştığımız alıştırıldığımız yol gösterici düşünce ve uygulamaların tam zıddı. özgürlük bir şeyler yapılarak varılacak bşr yer değil, yapılanın özünde olan bir şey. bu kitabın benimki kadar başkalarının da dünya görüşünü temelden etkileyeceğini düşünüyorum.
gündüz vassaf/cumhuriyet kitap
günümüz eğitim sistemini bankacı eğitim olarak niteler freire ve bu eğitimin ezilenleri nesneleştirdiğine inanır. öğretmen herşeyi bilir öğrenci bir şey bilmez. öğrenci boş bir banka hesabıdır ve öğretmen bu banka hesabına yatırım yapar, gerektiği zamanda bu yatırımı çeker.(sınav denilir adına).
kısacası ufuk açan bir kitaptır.
freire in yazdıkları ve yaptıkları türkiye de alıştığımız alıştırıldığımız yol gösterici düşünce ve uygulamaların tam zıddı. özgürlük bir şeyler yapılarak varılacak bşr yer değil, yapılanın özünde olan bir şey. bu kitabın benimki kadar başkalarının da dünya görüşünü temelden etkileyeceğini düşünüyorum.
gündüz vassaf/cumhuriyet kitap
kaçışlar kendinden olmadığı sürece pek bir anlamı olmaz kendinden kaçmaksa "biz"e yakışmaz. gerçekleri görüp kafamızı gömeceksek bir toprak parçasına ne anlamı vardı onca bedellerin? biz ki devekuşlarının boyununa yapışmış çekmeye çalışırken yukarıya doğru, reva mıdır bize elini çekip o boyunlardan bize çıkarılması gereken bir boyun daha bahşetmek? her rahatsızlıktan kaçsak uzay felan olmaz mıydı mekanımız. mekanımız dünyadır bizim, küçük bir yansımadır sözlükte. eğer son söz söylenmeliyse bir veda yazısının sonunda gitme!
şimdi ben buraya neden yazıyorum çünkü benim isimim yok orada. yönetim mesaj veriyor sanırım oğlum bizim elimizi kana bulamadan çek git gibisinden ya da kalsanda kalmasanda sen bilirsin zaten yok gibisin. olsaydımda en altta olsaydım diyor muyum? kesinlikle evet!
#795241
#795241
kendi işini kendi gören yazardır. hoş gelmiş.
#793937
#793937
mahkeme kararıyla erişilmesi engellenen sitelere erişmeyi sağlayan sitenin adı.
b : bir öğrenci alır mısınız?
mos : iyi ki cem yılmaz eğitim şart dedi ha!
b : anlamadım.
mos : sabahtan beri tam veren yok.
dh : auhduhusahauhauhauah
b : ama ama kimliğim var hede hödö ulan!
mos :tamam lan tamam geç otur, bu arada vali beyin evinde inecek var mı? ( otobüs vali konağının önünden geçerken)
dh : ahahahaahauhau
b : orospu evladı! arkada oturan kızda güzelmiş rezil olduk.
mos : iyi ki cem yılmaz eğitim şart dedi ha!
b : anlamadım.
mos : sabahtan beri tam veren yok.
dh : auhduhusahauhauhauah
b : ama ama kimliğim var hede hödö ulan!
mos :tamam lan tamam geç otur, bu arada vali beyin evinde inecek var mı? ( otobüs vali konağının önünden geçerken)
dh : ahahahaahauhau
b : orospu evladı! arkada oturan kızda güzelmiş rezil olduk.
maç içinde çok hırslanıyorlarmış o yüzden kendilerine hakim olamamışlar. helal olsun... euro 2008e hep birlikte...
yanlış yapan ya da yaptığı düşünülen kişiyi annesi üzerinden "aşağılamak" için edilen küfürdür. feministler pek bir sinirlenirler bu söze haklı olarak. ama söyleyenin karakteriyle ilgili ciddi problemleri varsa bu söz ti ya alınmaz gülünüp geçilir.
çok güzel bir sunay akın şiiri.
vidayla tutturuldukça
onca nükleer bomba
silahlanmaya karşı
tek umuttur
halkın elindeki
tornavida
sunay akın
vidayla tutturuldukça
onca nükleer bomba
silahlanmaya karşı
tek umuttur
halkın elindeki
tornavida
sunay akın
nazım hikmetin bence en güzel şiirlerinden biridir. içinde sosyalizm tasviri yaptığı mısralarsa belki de onca kitap boşuna yazılmıştır düşüncesini bile getirir insanın aklına.
sevgilim,gonca gülüm
başladi lehistan ovasinda yolculugum:
küçücük bir çocugum,
bakiyorum ilk resimli kitabima;
küçücük bir çocugum,
sevinçler içinde hayretler içinde;
küçücük bir çocugum,
bakiyorum ik resimli kitabima,
insanlari,hayvanlari,eşyalari
daha renkli ,daha güzel
yeni baştan keşfedecek
lehistan ovasinda bahar.
işiginda şahin olup uçasin gelir,
deresinde sazan olup yüzesin gelir,
yeşili çiğ çiğ yiyesin gelir.
bir bizim oralarib baharlari böyledir:
sesin var mi ,yok mu ,bakmaz
zorla türkü söyletir
uykunda bile yakani bırakmaz
girer,düşüne girer
güneşlerle yüklü dallar...
lehistan ovasinda bahar,bahar,bahar.
sevgilim,gonca gülüm,ah gonca gülüm
sokmak için fırsat kolluyor ölüm
çöreklenmiş sol memenin altinda;
rezillik olurdu,zulum mu,zulum
ayrılmak dünyadan bahar vaktinda.
sevgilim, dayı kızım, mamedimin anası,
dedelerimizden biri
1848 polonya muhaciri.
belki o güzel varşovalı kadına, senin
ikizmiş gibi benzeyişin bundandır.
belki ben bu yüzden böyle sarı bıyıklı,
böyle uzun boyluyum,
oğlumuzun gözleri böyle kuzey mavisi,
belki de bu yüzden bu ova bana
bizim ovaları hatırlatıyor,
yahud da bu yüzden bu leh türküsü,
içimde, derinde, yarı aydınlık
uyuyan bir suyu kımıldatıyor.
lehistandan gelmiş dedelerimizden biri,
gözlerinde karanlığı yenilginin,
saçları al kana boyalı.
uykusuz geceleri borjenskinin
benimkine benzer olmalı.
tıpkı benim gibi o da
çok uzaklarda kalan bir ağacın altında
unutmuş olabilir uykusunu.
onu da benim gibi deli etmiştir, deli,
her solukta alıp ta memleket kokusunu
memleketi bir daha görmemek ihtimali.
sevgilim
nerde,ne zaman hürriyet dövüşmüş de
ön safinda polonyali bulunmamiş?
bir zenci türküsü olacak,
harlemde söylenen bir türkü.
kederli biraz,umutsuz degil,
karanlik gibi yumuşak.
eminim,bir zenci türküsü olacak,
harlem de söylenen bir türkü.
usullacik,usullacik okur onu anneler,
çocuklar uykuya korkusuz varır:
kapının önünde dolaşmaktadir
savannahta zenciler için ölen
ak kanatlı
polonyali atlı
pulavski kazimir
millletlerin baharıydıç
uzak kayaliklarda açan çiçeklerin
işikli baliydı hürriyet,
milletler arıydı
milletlerin baharıydı
bahardi,bir tanem
büyük bir bahar.
yürüdü macar ordusunun önünde
öfkeli ufacik bir ihtiyar,
lehistanin en yeşil dali general bem...
parise gidebilsem,dayı kızı,parise gidebilsem,
yagmur yagsa o gün ögleden önce
ögleden sonra açsa güneş.
kızıl bir bayrak gibi inse akşam
varşovadan getirdigim beyaz gülü
dombrovski vroslavın kabrine koysam.
biliyorsun,gülüm
en kutsal umudumuzun agaci
leninin memleketinde dikildi
fidandi henuz
karlı gecelerde onu bekledi
elleriyle ısıtarak sabahlara dek
büyük çekist cercinski felisk
yetmiş yedi milletin kanı
karişip ispanyol kanıyla
aktı ispanya topragina
dedim ya,dayı kızı,dedim ya
nerde,ne zaman hürriyet dövüşmüş de
ön safinda polonyali bulunmamiş?
öyle şey olmaz.
dövüştü sarı,genç aslanlar gibi valter(sverçevski)
saragossada o yaz.
dövüştü ölüme karşi
hayat gibi akıllı,kurnaz
dövüştü gülerek,şakalaşarak,
valter biliyordu ki,toprak
tel örgülerin önünde durdurulmaz
ve öyle karanlikta kaçak maçak degil,
ay işiginda,hatta gübegündüz
geçer sınır topraklarini pasaportsuz.
valter biliyordu ki
madritte çıkan yangın
varşovayı yakabilir.
varşova yandi,gonca gülüm
varşova yandı.
gamali haçiyla parise girdi ölüm
moskova kapılarina dayandı.
kan aktı
hiçbir kitabin yazmadigi
hiçbir türkünün söylemedigi kadar.
stalingartta yüzgeri etti ölüm,
kovalandi inine dek
ve orda iki büklüm
can verdi.
valter ölümü yenenlerle beraberdi.
sevgilim,gonca gülüm,
başladi lehistan ovasinda yolculugum.
lehistanda millet sosyalizmi kurmakla meşgul
sosyalizm
yani şu demek ki,dayı kızı,
sosyalizm
senin anlayacagin yani,
elkapisinin yoklugu deil de imkansizligi.
ekmegimizde tuz
kitabimizda söz,
ocagimizda ateş oluşu hürriyetin,
yahut,başkasi yel de ,
sen yaprakmişin gibi titrememek,
bunun tersi yahur...
sosyalizm,
devirmek daglari elbirligiyle,
ama elimizin öz biçimini,
öz sıcakligini yitirmeden.
yahut,mesela,
sevgilimizin bizden ne şan,ne para,
vefadan başka bir şey beklemeyişi...
sosyalizm,
yani yurttaş ödevi sayılmasi bahtiyarligin,
yahut,mesela,
-bu seni ilgilendirmez henuz-
esefsiz
güvenle
emniyetle
gölgeli bir bahçeye girer gibi
girebilmek usulcacik ihtiyarliga,
ve hepsinden önemlisi,
çocuklarin,ama bütün çocuklarin,
kırmızı elmalar gibi gülüşü
gögsümü kabartmıyor degil
dedelerimden birinin lehli oluşu...
sevgilim,gonca gülüm
başladi lehistan ovasinda yolculugum:
küçücük bir çocugum,
bakiyorum ilk resimli kitabima;
küçücük bir çocugum,
sevinçler içinde hayretler içinde;
küçücük bir çocugum,
bakiyorum ik resimli kitabima,
insanlari,hayvanlari,eşyalari
daha renkli ,daha güzel
yeni baştan keşfedecek
lehistan ovasinda bahar.
işiginda şahin olup uçasin gelir,
deresinde sazan olup yüzesin gelir,
yeşili çiğ çiğ yiyesin gelir.
bir bizim oralarib baharlari böyledir:
sesin var mi ,yok mu ,bakmaz
zorla türkü söyletir
uykunda bile yakani bırakmaz
girer,düşüne girer
güneşlerle yüklü dallar...
lehistan ovasinda bahar,bahar,bahar.
sevgilim,gonca gülüm,ah gonca gülüm
sokmak için fırsat kolluyor ölüm
çöreklenmiş sol memenin altinda;
rezillik olurdu,zulum mu,zulum
ayrılmak dünyadan bahar vaktinda.
sevgilim, dayı kızım, mamedimin anası,
dedelerimizden biri
1848 polonya muhaciri.
belki o güzel varşovalı kadına, senin
ikizmiş gibi benzeyişin bundandır.
belki ben bu yüzden böyle sarı bıyıklı,
böyle uzun boyluyum,
oğlumuzun gözleri böyle kuzey mavisi,
belki de bu yüzden bu ova bana
bizim ovaları hatırlatıyor,
yahud da bu yüzden bu leh türküsü,
içimde, derinde, yarı aydınlık
uyuyan bir suyu kımıldatıyor.
lehistandan gelmiş dedelerimizden biri,
gözlerinde karanlığı yenilginin,
saçları al kana boyalı.
uykusuz geceleri borjenskinin
benimkine benzer olmalı.
tıpkı benim gibi o da
çok uzaklarda kalan bir ağacın altında
unutmuş olabilir uykusunu.
onu da benim gibi deli etmiştir, deli,
her solukta alıp ta memleket kokusunu
memleketi bir daha görmemek ihtimali.
sevgilim
nerde,ne zaman hürriyet dövüşmüş de
ön safinda polonyali bulunmamiş?
bir zenci türküsü olacak,
harlemde söylenen bir türkü.
kederli biraz,umutsuz degil,
karanlik gibi yumuşak.
eminim,bir zenci türküsü olacak,
harlem de söylenen bir türkü.
usullacik,usullacik okur onu anneler,
çocuklar uykuya korkusuz varır:
kapının önünde dolaşmaktadir
savannahta zenciler için ölen
ak kanatlı
polonyali atlı
pulavski kazimir
millletlerin baharıydıç
uzak kayaliklarda açan çiçeklerin
işikli baliydı hürriyet,
milletler arıydı
milletlerin baharıydı
bahardi,bir tanem
büyük bir bahar.
yürüdü macar ordusunun önünde
öfkeli ufacik bir ihtiyar,
lehistanin en yeşil dali general bem...
parise gidebilsem,dayı kızı,parise gidebilsem,
yagmur yagsa o gün ögleden önce
ögleden sonra açsa güneş.
kızıl bir bayrak gibi inse akşam
varşovadan getirdigim beyaz gülü
dombrovski vroslavın kabrine koysam.
biliyorsun,gülüm
en kutsal umudumuzun agaci
leninin memleketinde dikildi
fidandi henuz
karlı gecelerde onu bekledi
elleriyle ısıtarak sabahlara dek
büyük çekist cercinski felisk
yetmiş yedi milletin kanı
karişip ispanyol kanıyla
aktı ispanya topragina
dedim ya,dayı kızı,dedim ya
nerde,ne zaman hürriyet dövüşmüş de
ön safinda polonyali bulunmamiş?
öyle şey olmaz.
dövüştü sarı,genç aslanlar gibi valter(sverçevski)
saragossada o yaz.
dövüştü ölüme karşi
hayat gibi akıllı,kurnaz
dövüştü gülerek,şakalaşarak,
valter biliyordu ki,toprak
tel örgülerin önünde durdurulmaz
ve öyle karanlikta kaçak maçak degil,
ay işiginda,hatta gübegündüz
geçer sınır topraklarini pasaportsuz.
valter biliyordu ki
madritte çıkan yangın
varşovayı yakabilir.
varşova yandi,gonca gülüm
varşova yandı.
gamali haçiyla parise girdi ölüm
moskova kapılarina dayandı.
kan aktı
hiçbir kitabin yazmadigi
hiçbir türkünün söylemedigi kadar.
stalingartta yüzgeri etti ölüm,
kovalandi inine dek
ve orda iki büklüm
can verdi.
valter ölümü yenenlerle beraberdi.
sevgilim,gonca gülüm,
başladi lehistan ovasinda yolculugum.
lehistanda millet sosyalizmi kurmakla meşgul
sosyalizm
yani şu demek ki,dayı kızı,
sosyalizm
senin anlayacagin yani,
elkapisinin yoklugu deil de imkansizligi.
ekmegimizde tuz
kitabimizda söz,
ocagimizda ateş oluşu hürriyetin,
yahut,başkasi yel de ,
sen yaprakmişin gibi titrememek,
bunun tersi yahur...
sosyalizm,
devirmek daglari elbirligiyle,
ama elimizin öz biçimini,
öz sıcakligini yitirmeden.
yahut,mesela,
sevgilimizin bizden ne şan,ne para,
vefadan başka bir şey beklemeyişi...
sosyalizm,
yani yurttaş ödevi sayılmasi bahtiyarligin,
yahut,mesela,
-bu seni ilgilendirmez henuz-
esefsiz
güvenle
emniyetle
gölgeli bir bahçeye girer gibi
girebilmek usulcacik ihtiyarliga,
ve hepsinden önemlisi,
çocuklarin,ama bütün çocuklarin,
kırmızı elmalar gibi gülüşü
gögsümü kabartmıyor degil
dedelerimden birinin lehli oluşu...
(bkz: garp bülbülü)
ismini hatırlayamadım ama amerikada bir dergi tarafından dünyanın en iyi müzik yapan kadın sanatçısı seçilmiştir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?