gerzekparatoneri

gufte:rustu sardag, beste:selahattin erkose
muhayyerkurdi bir sanat muzigi eseridir. melihat gulses’in esere verdigi hava ise bir baskadir. sozler de aynen soyledir;

unutulmaz adinla dudakta kal sevgilim
hatiran yeter bana, uzakta kal sevgilim
sakın gunes dogmasin, safakta kal sevgilim
hatiran yeter bana, uzakta kal sevgilim

baba demeyi ozlemektir delice. gec geldigi gecelerde duydugun kapi tikirtisini zaman zaman tekrar duyup ’acaba geldi mi?’ diye firlamaktir yataktan heyecanla. bazen isyan etmektir, bazen de kabullenmek caresizce. belki doner umudunu yureginin ta icinde hissetmektir. babasiyla el ele yuruyen bir cocugu gordugunde essek kadar olsan bile zaman mekan fark etmeden ziril ziril aglamaktir. hele de zaman gectiyse uzerinden uzunca, ona duydugun ozlemin artik boyutunu hesaplayamamaktir. hep yureginin bir tarafinin bos kalacagini bilip, daha kotusu yureginin bir tarafinin her zaman aciyacagini bilip kahrolmaktir. geceleri uyuyamamaktir ya da onu ruyanda gorup kan ter icinde uyanmaktir. o siziyi hissedip gecenin bir yarisi neyi var neyi yoksa ortaya dokup, masaya iki bardak koyup, ikisini de doldurup, o varmis gibi kadeh tokusturmaktir. en sevdigi sarkiyi soylerken bogazinin dugum dugum olmasidir. aradan yillar gecmis bile olsa hala en son cay ictigi bardaga dokunamamaktir. onun ellerinin degdigi herseyi en kiymetli hazinen olarak saklamaktir. bir daha baba diyemeyecegini bilmektir. aci olan elbette gidisidir ama bilirsin ki olumun olenle zoru yoktur. aci bibere donen senin hayatindir. babasiz kalmak en zorudur...

hudaverdi hararetle cekmeceleri karistirmaktadir. o sirada iceri ali bey amca girer.
ali bey amca: hudaverdi ne yapiyorsun orada?
hudaverdi : ihihihihiiiiihiiiii.
ali bey amca: suraya bak, herseyi alt ust etmissin. hem sana gore degil bu haplar. (dogum kontrol haplari)
hudaverdi : hihihihi. bana gore olmaz olur mu? birazdan trenle annemle pendik’e gidiyoruz. trende kontrol gelirse ne gosterecegim?
ali bey amca: hadi cik disari, cik disari diyorum. annen bilet alir onu gosterirsin kontrol gelirse.
hudaverdi : gonul teyzem kime gosteriyor o kontrol haplarini?
ali bey amca: bana gosteriyor, banaaaa.
hudaverdi : hiihii, sen neyi kontrol ediyorsuuun?
ali bey amca: gonul teyzen iyi yemek pisiriyor mu pisiremiyor mu onu kontrol ediyorum.
hudaverdi : ali bey amcacigim, canim amcacigim, nooluur annemi de kontrol etseneee.
ali bey amca: heee?
hudaverdi : ee annem gonul teyze gibi cok iyi yemekler pisiremiyorrr...

ard arda girilen turk sanat muzigi entryleri ile vuku bulan eylemdir.
(bkz: sozluk ac bir 70 lik lan allahsiz)

huzzam makaminda bir sanat muzigi eseri. beste:ziya taskent
ruzgar susmus ses vermiyor nedendir
sen gideli hayat benim cilemdir
seven gonul yar kiymetin bilendir
gokyuzunde duman duman bulutsun
soyle seni kalbim nasil unutsun

ay dogmuyor bulutlara darilmis
benim gonlum umutlara sarilmis
bu askimiz agaclara yazilmis
gokyuzunde duman duman bulutsun
soyle seni kalbim nasil unutsun

yollarina umit ektim curudu
hayat bir izdirap burudu
aci gunler uzerime yurudu
gokyuzunde duman duman bulutsun
soyle seni kalbim nasil unutsun

dinlenesi bir huzzam eseri. beste: ziya taskent
dinmiyor hic bu aksam ne gozyasim ne acim
bu aksam her aksamdan sana pek cok muhtacim
senden baska kimseye yok benim ihtiyacim
bu aksam her aksamdan sana pek cok muhtacim

ne gelen ne soran var
dinmiyor hic bu aksam ne gozyasim ne acim
ruzgar susmus ses vermiyor nedendir gibi sahane eserlere imzasini atmis turk sanat muzigi bestekari, solisti. 45 yil boyunca muzige emek vermis bir muzik adami. 17 agustos depreminde hayatini kaybetmistir.

bestesi ziya taskent’e ait hicaz eserdir.
ne gelen ne soran var aci gecti gunlerim
ictim sabaha kadar yasla doldu gozlerim
felek boyle istemis böyle yazmis yazimi
ictim sabaha kadar yasla doldu gozlerim

zekai tunca imzali enfes bir sanat muzigi eseri.
gozyasimda saklisin aglayamam ben
duseceksin sanirim kirpiklerimden
damarimda kan olup dolasiyorken
beni boyle birak git git gidebilirsen

git mutlu olacaksan beni dusunme
sen iyi bak kendine beni dert etme
once beni bir dinle bir bak halime
beni boyle birak git git gidebilirsen

bir kapanmaz yarayla boyle caresiz
belki yine yasarim sevgisiz sensiz
git yolun gulle dolsun guller dikensiz
beni boyle birak git git gidebilirsen

git mutlu olacaksan beni dusunme
sen iyi bak kendine beni dert etme
once beni bir dinle bir bak halime
beni böyle birak git git gidebilirsen

bestesi kadir sencalar’a ait bir sanat muzigi eseri.
gormedim omrumun asude gecen bir demini
cekerim hep o siyah gozlerinin matemini
hasretiyle inledigim cekti benden elini
cekerim hep o siyah gozlerinin matemini

bir avni anil bestesi. dinlenesi eser. sozleri de soyle ki;
dilsad olacak diye kac yil avuttu felek
sacima karlar yagmis bosuna yaz beklemek
ne bulbul dile geldi ne de acti bir cicek
sacima karlar yagmis bosuna yaz beklemek

napoleon bonaparte’in aşık oldugu ve evlendigi kadinin ismidir.

inkar etme beni, kendini, ya da bizi.
yaz bana, gizli dusuncelerini ogreneyim.
kiskanmaya gucun varsa,
tek rakibin, optugum mektuplari kiskan.
kucucuk bir kus gibiyim.
havam sensin es ustume.
kucucuk bir balik gibiyim.
suyum sensin ak ustume.
suskunlugun col olur bana.
suskunlugunda bogulurum.

simdiden kendisini savunmaya hazir 200 avukatin bulundugu, bush insaninin kafasina ayakkabilarini firlatmasi olayiyla gonullerde taht kuran kisi. bir ayakkabiyla da yetinmemis bu abimiz. madem biri gitti digeri neden gitmesin deyip, guvenliklerin saskin bakislari arasinda ikinciyi de sallayivermis. yalniz atislar iska olmasaymis daha bir guzel olacakmis. ama olsun, bu da bir baslangic.

insanin cigerine isleyen, yaralarina tuz basan, hatirlatan, saatlerce dinleyip sac bas yoldurtarak aglatan kirac yorumlu bir sarki.

eger bir gun esyalarini toplayip gideceksen
lutfen benim sokagima tasinma ey ask…
ben ki, senin elinden yorgunum artik...
yine huzun saracaksa bedenimi
yine kopkoyu olacaksa gecelerim
gelme benim sehrime
dolma benim bedenime
sen zehir gibi akarken benim ufacik yüreğime
acidan bagirmak istedim hep
ama bagiramadim hiç...
ellerimi kollarimi bagladin hep
sanki benden habersiz beni vuruyordun
ama ben hic hissetmiyordum
nasil oluyordu bilmiyorum
fakat sancidan kivransam bile hep gel diyordum sana
beni gunden gune tuketsen de
ben yine de seni istiyordum tutkuyla
bu tutku artik oyle tehlikeli bir hal aliyordu ki
vucudumu sarmis bir hastalik gibi
sanki kontrolu benim degil de, senin elinde oluyordu korpe bedenimin
kanlar goruyordum ruyalarimda
kanlar, parcalanmis vucutlar
korkuyla uyaniyordum her gece kabuslarimdan
ama gel gor ki, tum bunlari senin sucun zannediyordum sevgili ask...
sonra sonra anladim ki yasadigim hicbir sey
senin sucun degilmis
yarattigim kendi hayal dunyamda
senin golgende, kendimle savasmisim ben
ama yine de
eger bir gun esyalarini toplayip gideceksen
lutfen benim sokagima tasinma ey ask……

bu yemekler zehirlenme ihtimali cok yuksek yemekler olur ki, yemek yapmayi bilmeyen kisiler tarafindan yapildiginda daha zararli olabilir. zira kisi eline gelen her gidayi yemegin icine katarak yemegin leziz olabilecegini zannedebilir. bu hususta dusunmek zaruridir yemek yapan kisi icin. misal olarak sunu verelim; makarna yapan bir x kisisi acaba nasil olurdu dusuncesiyle yaptigi makarnanin icine salatalik dogramis, yetmemiş patates dogramis, o da yetmemis kabak dilimlemistir. sonuc, akillara zarar bir makarna manzarasidir. denemeyiniz efendim. cok mu merak ettiniz, aliniz oradan 2 tane yumurta, kiriniz. kesinlikle.

-merhaba. su anda evde yokum. lutfen sinyal sesinden sonra mesajinizi birakiniz.
-ııııı, uuu, offff aman iste diyecegim seyi de unuttum....
5 dakika sonra tekrar aranir.
-bla bla bla... sinyal sesinden sonraaa...
-aaaaaaa seeeyyyyy... tamam toparlayip arayacagim, bir dakika.
takriben 5 dk sonra tekrar;
-sinyal sesiiii...
-of anasini satayim ya, ne zor ismis derdini boyle anlatmak. neyse iste sen anladin beni, ararsin artik. hadi gorusuruz. kendine iyi bak. (durulur, telefon bir turlu kapatilmaz. telesekreterden cevap beklenir, ama beklenen cevap gelmez.) neyse, cevap yok. bu defa kesin kapatiyorum. optuummmm. (ve telefon kapatilir.)
sonrasi mi? telefon sahibi yardirarak geri doner bu telesekreter ozurluye. ve her ortamda bu kisi afise edilerek kusaktan kusaga anlatilir bu oyku.

kopkoyu bir sabaha uyanmak... artik burada olmadigini bilerek gozlerini gun isigina aralamak tahmin ettigimden de zormus. ama ayrimina vardigim baska bir sey daha oldu sen gittikten sonra. meger gitmeler hep ayni yakiyormus insanin canini. gidene kopek gibi asik olsan da, ya da hic sevmesen, artik bitsin zaten desen bile gidenler hep ayni aciyi birakiyormus yurekte. simdi merak ediyorum, acaba baska turlusu yok mudur bu acinin? hani soyle yakan, kavuran, ardindan nefes aldirmayan gidislerden bahsediyorum. size oldu mu hic? ben hatirlamiyorum. demek ki her giden aslinda yeri doldurulabilecek biriymis. demek ki kimseyi kendini sevdigi kadar sevmiyormus insan. oylese sevgili sevgilim, yolun benden en uzak yere kadar acik olsun. umarim gittigin icin mutlu olursun...

vakt-i zamaninda cok kereler yasaklanmis bir gonul yazar sarkisidir. hatta ayni isimle filmi cekildikten sonra mustehcen bulunmus ve ismi ’halime’yi samanlikta vurdular’ olarak degistirilene kadar da gosterime girememistir. efendim nicin yasaklanmis diye soranlar icin cevabi aynen soyledir;
halime’yi samanlıkta bastılar
salvarini gul dalina astilar
gecesini bin bes yüze kestiler

elde bade belde salvarla oynar
oynar gavur kizi aman oynar
muhabbet candan kaynar

halime’nin samanliktir sarayi
alismis liraya almaz parayi
hasan cavus yeni bulmus arayi

uzat ellerine kina yakayim
gerdanina besibirlik takayim
sen salin da ben boyuna bakayim

halime’nin yolda buldum izini
duman sandim salvarinin tozunu
actim yasmagini öptüm yüzünü

elde bade belde salvarla oynar
oynar gavur kizi halime
bak bir de benim halime