confessions

gentleman

- Yazar -

  1. toplam entry 12
  2. takipçi 1
  3. puan 6497

kaşar

gentleman
kaşarların mükemmel cümlesi şöyledir ; " fındık kadar kukum var sürüsüyle itim var... "

evet efenim , görüldüğü üzre bu bir kız * söylemidir... ancak türkiyede bu şekilde konuşulabilceğini hatırlatmam ile başlarken cümlelerimle yardırmaya başlıyorum..

bu kız avaz avaz ben kaşarım diye bağırmaktadır..

’’ "delikanlıca söyledim; şimdi yiyosa becer beni de göreyim seni" iddiasındaki kızlardır. tasakli kadin olduklarından rahatça söylerler kaşar olduklarını.. fakat bu bağlamla erkekleri kukusuyla kölesi yapabilceginide avazı cıktığı kadar söyler ki haklıdır. ’’

sorun kızımızdamıdır ? hayır ! sorun bir kızı becermenin bir kızla konuşmaktan daha mühim olduğunu düşünen erkeklerimizdedir efenim..

gotune kadar etegini giyip bacak bacak ustune atip agir bir frikik veren, ama bu sirada baska tarafa bakip sigara icen ve frikik verdigini farkina varmiyormus tribi yapan her kizdir erkekleri parmağında oynatandır hepsine oh olsundur..

ve bu kız sözlerini şöyle noktalar ;

" kimler geldi gecti takmadim, seni mi takarim, kasinani kasirim, ben tasdikli kasarim! "

fakat kesinlikle tasvip etmeyiz bu kızımızı fakat topluma kazandırmak için uğraşmalıyız. * *


şeklinde söylemdir..

cem adrian

gentleman
ses aralığının kloratür soprano ile bas arasında olduğunu söyleyen ve söylediği şarkı ile bunu kısmen ispatlayan şarkıcı. söylediği parçayı sol minör tonunda icra etti.

şimdi bunu biraz açalım, herhangi bir eser toplamda 14 değişik tondan icra edilebilir, bu konu transpoze başlığında daha ayrıntılı bir biçimde var.

neden şarkıcılar farklı tonlarda söylerler?

şarkıcılar ses aralıklarının genişliği, o an fiziksel olarak içinde bulundukları durum, söyledikleri ortamın akustiği, çalan orkestranın nüans durumu gibi bir çok çetrefilli konular sebebi ile farklı zamanlarda aynı parçayı farklı tonlarda icra ederler.

örnek verecek olursak stüdyo koşullarında kayıt ettiği parçayı la minör tonunda seslendiren bir bayan şarkıcı, aynı parçayı bir açık hava konserinde sol minör tonundan seslendirebilir, aynı bayan şarkıcı eğer özel günündeyse bu ton fa#minöre dahi düşebilir. komik gelmesin bu böyle.

aynı şekilde bir erkek şarkıcı kayıtlarda mi minör okuduğu bir şarkıyı canlı performans esnasında daha pes tonlarda seslendirebilir.

daha değişik bir durum için ferhat göçer’e bakmamız lazım, ferhat göçer teknik terimlere girecek olursak tenor dediğimiz ses aralığından ekmeğini yer. ama onun albüm kayıtları biraz farklıdır, önce parçayı pes bir tondan bayacak gibi söyler akabinde double kayıt yöntemi ile aynı vokali bir üst oktavdan çığıra çığıra söyler.

bu örneklerin hepsi sadece ses genişliği ile alakalı değil, çeşitli fiziksel ve ticari sebeblerle de alakalıdır.

cem adrian dinlediğim kadarıyla şarkılarında oktav gösterisi yapmaktan başka bir artısı olmayan bir şarkıcıdır. söylediği parçalarda bir bayanın bile söylerken tedirgin olacağı tonlarda, tiz tonlarda parçalarını icra etmektedir.
merak ederim bunun ne gibi bir artısı vardır? acaba ses rengi tam belirgin olmayan bir şarkıcı mıdır? yorum eksikliğini örtmek için bu tarz oktav gösterilerine mi girmektedir?

bu soruların cevabını zaman içerisinde koyduğu ürünlerle yine kendisi verecektir.

sadece dinleyici olarak konuşmak gerekirse, ben cem adrian’ın (kloratür olsun lirik olsun dramatik olsun) soprano gibi şarkı söylemesine katlanamıyorum.
hem ben soprano dinlemek istesem gider sertap dinlerim, oktavlara çıkmak ve o oktavlarda sığ nağmeler yapmak isteyen tenordan çakma bir erkek sopranoyu! neden dinleyeyim?

eski sevgili

gentleman
bir de eski sevgilinizi gören kişinin size " yahu geçen gün x’i " gördüm demeleri vardır ki ;

içinizi cızırdatan durumdur... haber verenin yakınlığına göre sorulan sorular değişir ve tabiki içinizdeki yerine göre... içinizin içini kaplayan biriyse `o ` parçalanır içiniz...

şayet içinizde hiç yer etmemişse o kişi espriler yaparsınız arkasından beter olsun (u: burada küfür) dersiniz...

içinizin için kaplayan kişinin görüldüğü öğrendiğinizde bütün ayrıntıları öğrenmek istersiniz.. başta sizin için 3 , eski sevgili için 2. kişi ondan sonra mekan...

en sonunda bir umut sorarsınız...

- benim aldığım body varmıydı üstünde ?

- yok...

içiniz burkulur başınızı öne eğip ellerinizi arasına alırsınız...


hüsran

uzak

gentleman
bir çift güzel göz dalıp gider uzaklara , hayat kötü yüzünü göstermemiştir henüz ona... sokaklar bir baş belasıdır yalnızlığıma kurşun atardım ben fesata mani ol yarabbim...

ölüm etine tenine bulaşmadan uzaklara değil bana bak... saçlarından dökülen kestane her bir tel idam ipimdir kirpiklerinin her biri kalbime oktur...

akdeniz kadar büyürdü fevkalade gözlerin ve boynundan yekpare dirhem dirhem elbisenle girdin ömrüme...

ama umudum dört nala kaçar... ben , uzaklar demektir...

şeklinde özetlenir...

basketbol

gentleman
basketbolda 24 saniye kuralı vardır...

ve bu kural hayat için de geçerlidir ;

yeni tanıştığınız birinin aklında sadece tanışmanızın ilk 30 saniyesi kalır... bu izlenimdir ve bunu değiştirmek hayli güçtür...

yani şayet birini beğendiyseniz etkilemek istiyorsanuz ; ilk 24 saniye ne yaptın yaptın...(u: ben ancak bukadar yardımcı olabilirim) (u: gülücük)

starbucks

gentleman
starbucks’taki uçmuş fiyat listesini gören yurdum insanının söylediği sözdür... ama zira oraya bir kere girilmiştir geri dönersen karizman çizilir.mecbur içeceksin

bir expresso kahve istiyorum madem...(u: en ucuzu bu)
süt krema ? ayıplar halde
yok saolun...borcum nekadar ? (u: max 4 ytl)
vermeyin hediyemiz olsun... (u: yedin ayarı)

tango

gentleman
daha iyi tango yapmak isteyenlere verebilecek tek tavsiye milongalara gitmeleri olacaktır.

tango bilinen figür sayısına , hocanın kalitesine yada partnerle uyuşmaya göre değerlendirmez.

iyi tango = aldıgınız kilometre sayısı...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol