çamasır makinesinin mucidi.
1906da ala fischer, çamaşır makinesini icat etti. makinenin içine yatay olarak yerleştirilmiş metal tambura kirli çamaşırlar konuluyordu. tambur, elektrik yardımıyla döndürülüyor ve hareket sırasında çamaşırlar sürekli suyla temas ederek temizlenmiş oluyordu. ilk kurutuculu çamaşır makinesi ise 1924te üretildi.
(bkz: 42)
coca cola içeceğini ilk üreten doktor.
(bkz: john s pemberton)
merkezi sinir sistemini baskılayan etil alkol sizi gevşetir ve beyindeki kontrol merkezlerini de baskıladığı için kendinizi kontrol etme yeteneğiniz azalır. ne kadar çok içerseniz o kadar sakinleşirsiniz. fazla alkol alırsanız konuşmanız ve kaslarınız arasındaki bütünlük bozulabilir. aşırı miktarda alınan alkol uykuya ve bazı durumlarda beyindeki yaşamsal merkezleri ileri derecede baskılayarak, yaşamı tehdit eden bir komaya neden olabilir.
alkolün büyük bölümü ince barsaktan emilse de ağız,yemek borusu ve midede de az miktarda emilebilir. ince barsaktan emilen alkol miktarı çeşitli faktörlere bağlıdır. eğer mideniz boşsa alkolün büyük bir bölümü hızla emilerek kana geçer. mide ve ince barsakta, özellikle büyük parçalı ve yağlı besinlerin bulunması midenen boşalmasını ve böylece alkolün emilmesjini yavaşlatır.
alkol kana geçtiğinde hızla bütün vücuda dağılarak, hücre içi de dahil su bulunan her yere taşınır. alkolün zehirleyici etkisinden bu dağılım sorumludur. alkol, hamile kadınlarda bebeğe ve emziren kadınlarda anne sütüne geçer.
alkol hemen hemen tümüyle vücudumuzda yakıt olarak kullanılsa da az miktarda idrar ve solunum yoluyla da atılır. dışarı verdiğimiz nefesteki alkolü ölçerek vücudunuzdaki miktarını belirleyen testler vardır. nefesteki alkol düzeyi ile kandaki alkol yoğunluğu arasında bir para lellik vardır.
nefesinizin alkol kokması hem çok az kokusu olan alkolden hem de içkinin diğer bölümlerinin vücutta parçalanmasından (metabolizma) kaynaklanır, içki birbirlerinden farklı nefes kokularına neden olur. örneğin biranın nefeste oluşturduğu koku viskininkinden farklıdır. cin ve votkanın kokusunu almak daha zordur.
alkol bir anestezik (narkozda kullanılan maddeler) gibi beyin fonksiyonunu gittikçe artarak baskılar. alkol içerken ilk önce düşünme, duygıu ve muhakeme alanları etkilenir, içmeye devam ettikçe beyindeki hareket kontrol alanları da etkilenerek konuşma ve denge bozuklugu oluşur ve tepkiler yavaşlar.
alkol periferik kan damarlarını (deriye en yakın olanlar) genişleterek başlangıçta bir sıcaklık duygusu yaratır. nabzınız hızlanır ve artmış sıvı alımı ve alkolün böbrekler üzerindeki idrar söktürücü etkisiyle daha fazla idrar yapılır. alkol midede asit salgılanmasını da arttırır.
vücudunuz alkolü diğer besinleri kullandığı gibi kullanır. enerji sağlamak için alkol karaciğerde: yakılır. bir gram alkol yakıldığında 7 kalori olluşur. bira ve tatlı şarabın şeker ve karbonhitrat içerikleri ek kalori verir.
vitamin, mineral veya protein gibi önemli besin maddelerini içermediği için alkolün besin değeri çok azdır. kronik (uzun süreli) alkoliklerin bı eşlenmesi çoğu kez yetersizdir. en sık tiamin (b1 vitamini), riboflavin (b2 vitamini), niasin, folik asit, pridoksin (b6 vitamini), magnezyum, potasyum ve çinko yetersizliği görülür.
doktorlar bir zamanlar uzun süreli alkol kullananlarda sık görülen karaciğer hasarının (karaciğer yağlanması ve siroz) nedeninin alkolün beslenme üzerindeki etkisi olduğunu düşünüyorlardı.ancak bugün alkolün zehirleyici etkisinin doğrudan karaciğeri harap edebileceği bilinmektedir.
hekimce.com
alkolün büyük bölümü ince barsaktan emilse de ağız,yemek borusu ve midede de az miktarda emilebilir. ince barsaktan emilen alkol miktarı çeşitli faktörlere bağlıdır. eğer mideniz boşsa alkolün büyük bir bölümü hızla emilerek kana geçer. mide ve ince barsakta, özellikle büyük parçalı ve yağlı besinlerin bulunması midenen boşalmasını ve böylece alkolün emilmesjini yavaşlatır.
alkol kana geçtiğinde hızla bütün vücuda dağılarak, hücre içi de dahil su bulunan her yere taşınır. alkolün zehirleyici etkisinden bu dağılım sorumludur. alkol, hamile kadınlarda bebeğe ve emziren kadınlarda anne sütüne geçer.
alkol hemen hemen tümüyle vücudumuzda yakıt olarak kullanılsa da az miktarda idrar ve solunum yoluyla da atılır. dışarı verdiğimiz nefesteki alkolü ölçerek vücudunuzdaki miktarını belirleyen testler vardır. nefesteki alkol düzeyi ile kandaki alkol yoğunluğu arasında bir para lellik vardır.
nefesinizin alkol kokması hem çok az kokusu olan alkolden hem de içkinin diğer bölümlerinin vücutta parçalanmasından (metabolizma) kaynaklanır, içki birbirlerinden farklı nefes kokularına neden olur. örneğin biranın nefeste oluşturduğu koku viskininkinden farklıdır. cin ve votkanın kokusunu almak daha zordur.
alkol bir anestezik (narkozda kullanılan maddeler) gibi beyin fonksiyonunu gittikçe artarak baskılar. alkol içerken ilk önce düşünme, duygıu ve muhakeme alanları etkilenir, içmeye devam ettikçe beyindeki hareket kontrol alanları da etkilenerek konuşma ve denge bozuklugu oluşur ve tepkiler yavaşlar.
alkol periferik kan damarlarını (deriye en yakın olanlar) genişleterek başlangıçta bir sıcaklık duygusu yaratır. nabzınız hızlanır ve artmış sıvı alımı ve alkolün böbrekler üzerindeki idrar söktürücü etkisiyle daha fazla idrar yapılır. alkol midede asit salgılanmasını da arttırır.
vücudunuz alkolü diğer besinleri kullandığı gibi kullanır. enerji sağlamak için alkol karaciğerde: yakılır. bir gram alkol yakıldığında 7 kalori olluşur. bira ve tatlı şarabın şeker ve karbonhitrat içerikleri ek kalori verir.
vitamin, mineral veya protein gibi önemli besin maddelerini içermediği için alkolün besin değeri çok azdır. kronik (uzun süreli) alkoliklerin bı eşlenmesi çoğu kez yetersizdir. en sık tiamin (b1 vitamini), riboflavin (b2 vitamini), niasin, folik asit, pridoksin (b6 vitamini), magnezyum, potasyum ve çinko yetersizliği görülür.
doktorlar bir zamanlar uzun süreli alkol kullananlarda sık görülen karaciğer hasarının (karaciğer yağlanması ve siroz) nedeninin alkolün beslenme üzerindeki etkisi olduğunu düşünüyorlardı.ancak bugün alkolün zehirleyici etkisinin doğrudan karaciğeri harap edebileceği bilinmektedir.
hekimce.com
1900 yıllarına doğru, bir gün orville wright (örvil rayt), ohio (ohayo) daki dayton şehrinin kütüphanesinde bir kitap okumuştu. bunda bir adamın motorsuz uçağa benzer bir araçla, yani kocaman bir uçurtma ile uçtuğundan söz ediliyordu. orville wright bu büyük başarıya hayran oldu, kendisi de uçmak istedi. onun bu merakı, kardeşi wilbur (vilbur)u da sardı. iki kardeş, uçak yapmak için çalışmaya başladılar.
wright kardeşler bisikletçilikle uğraşırlardı. dükkânlarının içinde dolambaçlı bir tünel açtırdılar; bu tünelde oluşan rüzgârın kanatlar üzerinde nasıl etkiler yapacağını denemeye başladılar. ayrıca uçurtmalar üzerinde de denemeler yaptılar. artık hep bunlarla uğraşıyor ve yaptıkları uçak taslaklarını ilerletiyorlardı. en sonunda büyük bir uçurtma, yani motorsuz bir uçak yapmayı başardılar. sonra bir de motor yaptılar. bunları 1903 yılının 17 aralık günü kuzey carolina (karolayna)da bir yere götürdüler. burada motoru uçurtmaya yerleştirdiler, yani uçurtmayı uçak şekline soktular.
iki kardeş bu uçakla ilk defa hangisinin uçacağını kura ile tayin ettiler. kurayı orville kazandı.
çok soğuk ve güneşsiz bir gündü; kesici bir rüzgâr esiyordu; uçağın etrafındaki beş kişi ısınmak için kollarını açıp kapıyor ve yerlerinde sıçrıyorlardı. fakat bu şiddetli soğuğa rağmen, orviile uçağa fazla ağırlık yükletmemek için sırtına palto bile almadı.
saat onu tam beş geçe orviile wright uçağa bindi. makine gürledi, aksırıp öksürdü ve uçak yükseldi; havada ileri gitti, yana kaydı; on iki saniye uçtuktan sonra 30-35 metre ileriye kondu.
olay, fevkalâde önemliydi ve medeniyet tarihinde bir dönüm noktası teşkil ediyordu. yüzyılların rüyası, nihayet gerçekleşiyordu: insanlar, kendilerini toprağa bağlayan zincirleri kırmış, gökyüzünde uçmaya başlamışlardı.
dale carnegie
çcv: ömer rıza doğrul (meşhur adamların meçhul tarafları)
wright kardeşler bisikletçilikle uğraşırlardı. dükkânlarının içinde dolambaçlı bir tünel açtırdılar; bu tünelde oluşan rüzgârın kanatlar üzerinde nasıl etkiler yapacağını denemeye başladılar. ayrıca uçurtmalar üzerinde de denemeler yaptılar. artık hep bunlarla uğraşıyor ve yaptıkları uçak taslaklarını ilerletiyorlardı. en sonunda büyük bir uçurtma, yani motorsuz bir uçak yapmayı başardılar. sonra bir de motor yaptılar. bunları 1903 yılının 17 aralık günü kuzey carolina (karolayna)da bir yere götürdüler. burada motoru uçurtmaya yerleştirdiler, yani uçurtmayı uçak şekline soktular.
iki kardeş bu uçakla ilk defa hangisinin uçacağını kura ile tayin ettiler. kurayı orville kazandı.
çok soğuk ve güneşsiz bir gündü; kesici bir rüzgâr esiyordu; uçağın etrafındaki beş kişi ısınmak için kollarını açıp kapıyor ve yerlerinde sıçrıyorlardı. fakat bu şiddetli soğuğa rağmen, orviile uçağa fazla ağırlık yükletmemek için sırtına palto bile almadı.
saat onu tam beş geçe orviile wright uçağa bindi. makine gürledi, aksırıp öksürdü ve uçak yükseldi; havada ileri gitti, yana kaydı; on iki saniye uçtuktan sonra 30-35 metre ileriye kondu.
olay, fevkalâde önemliydi ve medeniyet tarihinde bir dönüm noktası teşkil ediyordu. yüzyılların rüyası, nihayet gerçekleşiyordu: insanlar, kendilerini toprağa bağlayan zincirleri kırmış, gökyüzünde uçmaya başlamışlardı.
dale carnegie
çcv: ömer rıza doğrul (meşhur adamların meçhul tarafları)
(bkz: edwin aldrin)
esasında en kolay üretim biçimi kare kesitli kurşun kalemdir, ama yazarken elde tutulması pek kolay değildir. yuvarlak kalemlerin elde tutulması kolaydır, ama üretimi pahalıdır. altıgen kesitli kalemler ise orta yoldur. yuvarlak kesitli kalemler kadar kullanılması kolay ve üretimi daha ucuzdur.
kurşunkalemlerin içinde kesinlikle kurşun yoktur. ana madde olarak kullanılan grafit 40 değişik malzeme ile karıştırılarak, yüksek sıcaklıkta çok ince çubuklar haline gelene kadar preslenir. zaten kurşun çok zehirli bir elementtir. kurşunkalem denilmesinin sebebi 16. yüzyılda grafiti bulan ingiliz bilimcinin onu bir çeşit kurşun elementi sanmasıdır. ancak 200 yıl sonra grafitin bir çeşit karbon olduğu anlaşıldı.
kurşunkalemlerin içinde kesinlikle kurşun yoktur. ana madde olarak kullanılan grafit 40 değişik malzeme ile karıştırılarak, yüksek sıcaklıkta çok ince çubuklar haline gelene kadar preslenir. zaten kurşun çok zehirli bir elementtir. kurşunkalem denilmesinin sebebi 16. yüzyılda grafiti bulan ingiliz bilimcinin onu bir çeşit kurşun elementi sanmasıdır. ancak 200 yıl sonra grafitin bir çeşit karbon olduğu anlaşıldı.
dünyanın ilk yerleşim yeridir.
(bkz: uso)
dünyaya en yakın yıldızdır kendisi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?