michigan´da inanılmaz bir olay geçen yıl yaşandı; alamo burns kamyonunu kullanmak için yanına bir arkadaşını aldı. arkadaşı kamyonu kullanırken kendisi kamyonun altına asılacak ve böylece kamyondan gelen nedeni bulunamayan sesin kaynağını araştıracaktı. on km. sonra arkadaşı burns´u kamyonun motor miline dolanarak parçalanmış olarak buldu. (kalamazoo gazetesi, 1/04/1995)
ap ajansı, kahire, mısır, 31 ağustos 1995´de 6 insan pınara düşen bir tavuğu kurtarmaya çalışırlarken suya düştüler. ilk önce 18 yaşındaki çiftçi düştü ve akıntıya kapıldı. kız kardeşi ve iki erkek kardeşi birer birer suya atlayıp yardım etmek istediler ama onlar da akıntıya kapıldılar. olay yerine gelen daha yaşlı iki kişi de, göz açıp kapayıncaya kadar aynı akıntıya kapıldılar. bu altı insanın cesetleri kahire´nin 240 mil güneyinde nazyat imara´daki bir pınardan bulundu ve çıkarıldı. ve tavuk da oradaydı ama tavuk yaşıyordu.
upi ajansı; toronto polisinin dediğine göre toronto şehrinin merkezindeki bir gökdelende bir avukatın omuzu cama çarptı ve 24. kattan düşerek öldü. polis sözcüsü 39 yaşındaki garry hoy´un, hukuk öğrencilerine binaların pencerelerinin dayanıklılığını anlatıyordu. polis raporlarına göre hoy, daha önceleri de dayanıklı pencere camlarını tanıtan sergiler açmıştı.
kötü diyet ve havasız bir oda, bir adamın ölümüne yol açtı. bedeninde hiçbir iz yoktu fakat otopside adamın vücudunda çok büyük miktarda metan gazı bulunduğunu görüldü. ölü adam diyet yapıyordu ve diyeti fasulye ile lahanadan ibaretti. odaya girildiğinde çok yoğun bir gaz kokusu ile karşılaşılmıştı. yani adam fasulye ile lahananın kurbanı olarak, hiç hava girmeyen kapalı bir odada kendi gazında boğularak ölmüştü. bu arada odaya ilk giren kurtarıcıların üçü kokudan hastalandı ve birisi hastaneye kaldırıldı.
eski kız arkadaşının evine gidip kapının camını kırmak için tüfeğini bir sopa gibi kullanan adı açıklanmayan bir adam tüfeğinin dipçiği ile cama vurunca, silahı patladı; midesi delinen adam kazara kendi ölümüne neden oldu.
1995 ikincisi
bu olayı darwin ödülü´nü veren aafs derneği´nin başkanı don wills, san diego´da anlattı. 23 mart 1994´de san francisco adli tıp sorumlusu, ronald opus adlı bir adamın cesedini inceledikten sonra, adamın başından aldığı bir kurşun yarasıyla öldüğü sonucuna vardı. ölen kişi on katlı bir binanın tepesinden atlamıştı, intiharı önceden tasarlamış ve ümitsizliğini anlatan bir de not bırakmıştı. ama ölümüne neden olan yere düşmesi değildi, başına isabet eden av tüfeği saçmaları nedeniyle ölmüştü. olay inanılmazdı; 8. katta pencere temizleyicilerini korumak için yerleştirilmiş güvenlik ağı vardı ve opus´un bundan haberi yoktu ve 8. katta yaşlı bir çift kavga ediyorlardı, adam eşini av tüfeğiyle korkutuyordu öylesine sinirliydi ki kendisini kaybederek, tüfeğinin tetiğini çekti ama eşini ıskaladı ve saçmalar pencereyi delerek dışarı çıktılar. ve tam o anda opus oradaydı yani o kattaki ağın üzerine düşmüştü ve saçmaların doğrudan hedefi olarak yaşamını yitirdi. istediği ölüme kavuşmuştu ama bir farkla; intihar edememiş, öldürülmüştü.
dr. mills, "intihar etmeyi isteyen bir insan eninde sonunda başarır ama bu kişinin plandığı gibi olmayabilir. opus´un kesin ölümü 8. katta gerçekleşti, ölüm biçimi intihardan öldürülme değişimine uğramıştı. bir insan a´yı öldürmeye teşebbüs eder ama b´yi öldürdüğü için b´nin katili olarak suçlu bulunur. bu durumla karşılaştıklarında yaşlı adam da eşin de tüfeğin dolu olduğundan habersizdiler. yaşlı adam, eşini her zaman boş tüfekle korkuttuğunu ve böyle bir huyu olduğunu söyledi. eşini öldürmek gibi bir niyeti yoktu. bu yüzden opus´un ölümü kaza gibi görünüyordu. araştırma sürerken, bir tanık ortaya çıktı. bu adam yaklaşık 6 hafta önce yaşlı çiftin oğlunu tüfeği doldururken görmüştü. yaşlı kadın oğluna verdiği parayı kesmişti ve oğlu, babasının her zaman yaptığı gibi annesini korkutmak amacıyla tüfeği kullanacağını bildiği için annesinin öldürülmesi ümidiyle silahı doldurmuştu ve ronald opus´un ölümüyle yaşlı çiftin oğlu olayın odak noktası haline geldi. şimdi düğüm noktasını açıklayalım; ronald opus kimdi, biliyor musunuz. haftalarca bekleyip, babasının annesini öldürmesinden umudunu keserek, onuncu kattan aşağıya kendisini atan ronald opus, yaşlı çiftin oğullarının ta kendisiydi. yani opus, planladığı cinayetin kurbanı olmuştu ama intihar ederken... gelin çıkın işin içinden bakalım... kozmik şakacı´nın bu kez epey uğraştığı anlaşılıyor ve polis dosyayı bir intihar olayı olarak kapattı.
bu olayı darwin ödülü´nü veren aafs derneği´nin başkanı don wills, san diego´da anlattı. 23 mart 1994´de san francisco adli tıp sorumlusu, ronald opus adlı bir adamın cesedini inceledikten sonra, adamın başından aldığı bir kurşun yarasıyla öldüğü sonucuna vardı. ölen kişi on katlı bir binanın tepesinden atlamıştı, intiharı önceden tasarlamış ve ümitsizliğini anlatan bir de not bırakmıştı. ama ölümüne neden olan yere düşmesi değildi, başına isabet eden av tüfeği saçmaları nedeniyle ölmüştü. olay inanılmazdı; 8. katta pencere temizleyicilerini korumak için yerleştirilmiş güvenlik ağı vardı ve opus´un bundan haberi yoktu ve 8. katta yaşlı bir çift kavga ediyorlardı, adam eşini av tüfeğiyle korkutuyordu öylesine sinirliydi ki kendisini kaybederek, tüfeğinin tetiğini çekti ama eşini ıskaladı ve saçmalar pencereyi delerek dışarı çıktılar. ve tam o anda opus oradaydı yani o kattaki ağın üzerine düşmüştü ve saçmaların doğrudan hedefi olarak yaşamını yitirdi. istediği ölüme kavuşmuştu ama bir farkla; intihar edememiş, öldürülmüştü.
dr. mills, "intihar etmeyi isteyen bir insan eninde sonunda başarır ama bu kişinin plandığı gibi olmayabilir. opus´un kesin ölümü 8. katta gerçekleşti, ölüm biçimi intihardan öldürülme değişimine uğramıştı. bir insan a´yı öldürmeye teşebbüs eder ama b´yi öldürdüğü için b´nin katili olarak suçlu bulunur. bu durumla karşılaştıklarında yaşlı adam da eşin de tüfeğin dolu olduğundan habersizdiler. yaşlı adam, eşini her zaman boş tüfekle korkuttuğunu ve böyle bir huyu olduğunu söyledi. eşini öldürmek gibi bir niyeti yoktu. bu yüzden opus´un ölümü kaza gibi görünüyordu. araştırma sürerken, bir tanık ortaya çıktı. bu adam yaklaşık 6 hafta önce yaşlı çiftin oğlunu tüfeği doldururken görmüştü. yaşlı kadın oğluna verdiği parayı kesmişti ve oğlu, babasının her zaman yaptığı gibi annesini korkutmak amacıyla tüfeği kullanacağını bildiği için annesinin öldürülmesi ümidiyle silahı doldurmuştu ve ronald opus´un ölümüyle yaşlı çiftin oğlu olayın odak noktası haline geldi. şimdi düğüm noktasını açıklayalım; ronald opus kimdi, biliyor musunuz. haftalarca bekleyip, babasının annesini öldürmesinden umudunu keserek, onuncu kattan aşağıya kendisini atan ronald opus, yaşlı çiftin oğullarının ta kendisiydi. yani opus, planladığı cinayetin kurbanı olmuştu ama intihar ederken... gelin çıkın işin içinden bakalım... kozmik şakacı´nın bu kez epey uğraştığı anlaşılıyor ve polis dosyayı bir intihar olayı olarak kapattı.
14/03/1997 - james redcock tehlikeli bir işte çalışıyordu ve bir sigorta poliçesi doldurarak şirkete müracaat etti, isteğini garip bulan şirket ise daha fazla bilgi almak istedi. redcock´un cevabı şöyleydi; "ek bilgi talebinizi yanıtlıyorum. çünkü bu kazayı yaşadım, tekrarından korkuyorum. ben amatör radyo teknisyenim ve kaza olduğu gün 20 metre yüksekliğindeki yeni kulenin tepesinde tek başıma çalışıyordum. işimi bitirdiğimde kuleye birkaç kez inip çıkarak ağırlığı 150 kiloyu aşan alet ve hırdavat taşıdığımı farkettim. bunları tek tek aşağıya taşımaktansa bir defada indirmeyi düşündüm. yerde bir fıçı vardı, bir makara aracılığı ile fıçıyı kuleye çıkarttım ve tüm aletleri içine doldurdum. ve tekrar yere inerek, makarayı boşalttım, halatı sıkı sıkı tutuyordum ama fıçı sandığımdan çok daha büyük bir hızla yere doğru inerken kendimi havada buldum. elimi halattan kurtaramıyordum, on metre yükseklikte fıçıyla karşılaştım ve çarpıştık ve tekrar aşağıya düştük, fıçı ise içindekilerle birlikte üzerime düştü. sonuçta kafatasım ve üç omurum çatladı, köprücük kemiğim, iki ayak bileğim kırıldı, bacaklarım ve belim incindi. işte olay bu, bir daha olur diye korkuyorum." sigorta şirketinin redcock´a verdiği cevabı merak ediyor musunuz? elbette ki, reddedildi, kendisini koruma güdüsünün yeterli olmadığına karar verilmişti.
tarih: 16/4/1997; abd connecticut´da başka yerlerde olduğu gibi enerji nakil kuleleri vardır. bazen maceraperestler geceleri yüksekten kenti izlemek için kulelere tırmanırlar. ama kömür olmamak için tellerden uzak dururlar; işte bu çılgınlardan bir tanesi söylediğine göre kız arkadaşıyla bozuşmuş ve kafasını temizlemek için kuleye çıkmaya karar verdi. hartford´un güneyindeki bir kuleye gitti ve tırmandı. olayı daha sonra görevlileri anlattılar. adam kulenin tepesinde yoldan 18-19 metre yukarıda oturdu, birasını içti ve kendisini teselli etti. insanlar genelde 5 kutu bira içtikten sonra ne yapmayı isterlerse adam da aynı şeyi yapma ihtiyacını hissetti. pantolonunun fermuarını açtı ve kuleden aşağıya doğru işini yapmaya başladı. elektrik, ilginç ve tabii öldürücü bir güçtür, 115.000 voltluk bir elektrik enerjisi bir insanı 2-3 metre uzağa atabilir ve aynı anda da tüm güç o insana yönelir. işte o anda da, görevliler akımdaki düşüşü gözlemlediklerinden, hemen kuleye bir ekip yolladılar, ekip kaza yerine ulaştıklarında yerde ölü bir insan gördüler. cesedin pantolonunun önü açıktı ve oradan dumanlar çıkıyordu, kulenin tepesinde ise bira kutuları vardı, yerde ise gereken idrar birikintisi görülüyordu.
1997 yılı birincisi: los angles´den larry walters; gerçekten çok başarılıydı; larry´nin çocukluk rüyası, uçmaktı. yüksek okuldan mezun olur olmaz pilot olma umuduyla hava kuvvetleri´ne müraacat etti. ama ne yazık ki, gözleri yeterince sağlıklı olmadığı için reddedildi. öylesine üzülmüştü ki, bütün gün evinin arka bahçesinde oturarak havadan geçen uçakları izliyordu, hava üssünün yakınındaki bir eve taşınmıştı. ve birgün larry karar verdi; uçacaktı. yöredeki ikinci el ordu eşyalarını satan dükkana gitti ve iki hava balonu ile birkaç helyum gazı tankı satın aldı sonra evine döndü ve balonları kayışlarla bezden yapılmış demir sandalyesine bağladı ardından cipinin tamponuna sandalyeyi bir halatla bağladı ve balonları helyumla şişirdi. balon yerden birkaç metre yükselince test etmek için üzerine tırmandı. memnundu çünkü balon çalışıyordu. yanına birkaç sandviç ve saçma atan bir tüfek koydu. böylelikle iniş zamanı geldiğinde balonları patlatacaktı. balonun ardından sürüklenen sandalyeye gitti. larry´nin planı halatı kestikten sonra evinin arka bahçesinin üzerinden havalanıp, 900 m. kadar yükselerek uçmak ve birkaç saatlik bir uçuştan sonra yere inmekti. balonları birer birer patlatarak alçalmayı düşünüyordu ama sonuç farklı olacaktı. ve 10 mart 1997´de cipe bağladığı sandalyesinin ipini kestiğinde, sandığı gibi sandalyeli balon araç yavaş yavaş yükselmedi. bir top mermisi gibi los angeles göğüne fırladı, en fazla 900 metre yükseleceğini sanıyordu, oysa daha ilk anda yatay bir uçuşla 7.000 metreye ulaşmıştı. o yükseklikte larry, balonlara ateş etme riskine giremedi, üstelik dengesini de bozulmuştu, kısacası başı iyice dertteydi. böylece soğuktan donarak, korku ve dehşet içinde 14 saatten fazla havada kaldı, oradan oraya sürüklendi. sonunda en kötü şey oldu, los angeles uluslararası havaalanı´nın üzerindeydi.
pilotun dehşeti; "havada sandalyede oturan bir adam var."
ilk kez larry´i bir yolcu uçağının pilotu gördü, hemen kuleyle haberleşerek, elinde bir tüfekle, bezden sandalyede uçan bir adamı tarif etti. havaalanın radarları, 7.000 m. yükseklikte uçan bir nesneyi belirledirler. acil durum alarmı verilerek, hemen bir helikopter araştırma için havalandırıldı. gece oluyordu ve deniz kıyısına doğru rüzgar esmeye başlamıştı, rüzgar larry´i denize götürüyordu ve tabii ardından da helikopter geliyordu. birkaç mil sonra helikopter larry´e yetişti ve görevliler tehlikeli olmadığını anladılar, zaten yardım istiyordu. kurtarmak için yaklaşmaya çalıştılar ama helikopter yaklaştıkça pervanesinin rüzgarı larry´i uzağa itiyordu. sonunda helikopter, larry´den biraz yukarsıdaki bir noktada kalmayı başararak, çılgın uçucuya kurtarma halatını attı ve larry halata tutunarak ve sahile kadar havada taşındı. helikopter mürettebatı çok zor bir işi kusursuz bir şekilde başarmıştı. larry dünyaya dönmüştü, yere indirildiği anda tutuklandı. kelepçelenerek götürüldüğü sırada bir gazeteci, larry´e neden bunu yaptığını sordu. larry, bir an durdu, döndü ve soğukkanlılıkla cevap verdi; "bir adam sadece oturama, birşeyler yapmalıdır." ertesi gün basın larry´den söz ediyordu; los angeles times´da "larry walters, bezden sandalyede şöhrete doğru yükseldi ve 44 yaşında emeline ulaşmayı başardı." yazıyordu. california haber ajansı upi "gökyüzüne bakın. bir kuş mu, bir uçak mı, yoksa bir uzay mekiği mi? hayır. o, bezli sandalyede oturarak 7.000 metrede uçan larry walters. 44 yaşında bir kamyon şöförü. cuma gününün yarısını helyumla dolu balonlara bağlı bir sandalyede geçirdi. bu garip araç uçak pilotlarının ödünü patlattı. long beach polis örgütü olayı doğruluyor. walters; ´yeryüzünde oturuyordum ama bu aracın işlediğini kendime kanıtladım." dedi." larry walters 1996-97´nin darwin ödülü´nü almayı haketti çünkü geçtiğimiz yıl içinde bilindiği kadarıyla hiç kimse larry kadar inanılmaz bir yöntem bularak, ölüm dans etmedi.
pilotun dehşeti; "havada sandalyede oturan bir adam var."
ilk kez larry´i bir yolcu uçağının pilotu gördü, hemen kuleyle haberleşerek, elinde bir tüfekle, bezden sandalyede uçan bir adamı tarif etti. havaalanın radarları, 7.000 m. yükseklikte uçan bir nesneyi belirledirler. acil durum alarmı verilerek, hemen bir helikopter araştırma için havalandırıldı. gece oluyordu ve deniz kıyısına doğru rüzgar esmeye başlamıştı, rüzgar larry´i denize götürüyordu ve tabii ardından da helikopter geliyordu. birkaç mil sonra helikopter larry´e yetişti ve görevliler tehlikeli olmadığını anladılar, zaten yardım istiyordu. kurtarmak için yaklaşmaya çalıştılar ama helikopter yaklaştıkça pervanesinin rüzgarı larry´i uzağa itiyordu. sonunda helikopter, larry´den biraz yukarsıdaki bir noktada kalmayı başararak, çılgın uçucuya kurtarma halatını attı ve larry halata tutunarak ve sahile kadar havada taşındı. helikopter mürettebatı çok zor bir işi kusursuz bir şekilde başarmıştı. larry dünyaya dönmüştü, yere indirildiği anda tutuklandı. kelepçelenerek götürüldüğü sırada bir gazeteci, larry´e neden bunu yaptığını sordu. larry, bir an durdu, döndü ve soğukkanlılıkla cevap verdi; "bir adam sadece oturama, birşeyler yapmalıdır." ertesi gün basın larry´den söz ediyordu; los angeles times´da "larry walters, bezden sandalyede şöhrete doğru yükseldi ve 44 yaşında emeline ulaşmayı başardı." yazıyordu. california haber ajansı upi "gökyüzüne bakın. bir kuş mu, bir uçak mı, yoksa bir uzay mekiği mi? hayır. o, bezli sandalyede oturarak 7.000 metrede uçan larry walters. 44 yaşında bir kamyon şöförü. cuma gününün yarısını helyumla dolu balonlara bağlı bir sandalyede geçirdi. bu garip araç uçak pilotlarının ödünü patlattı. long beach polis örgütü olayı doğruluyor. walters; ´yeryüzünde oturuyordum ama bu aracın işlediğini kendime kanıtladım." dedi." larry walters 1996-97´nin darwin ödülü´nü almayı haketti çünkü geçtiğimiz yıl içinde bilindiği kadarıyla hiç kimse larry kadar inanılmaz bir yöntem bularak, ölüm dans etmedi.
1996 birincisi arabasına jato aygıtını (uçaklara yol gösteren otomatik aygıt) monte eden ve yoldan çıkıp 30 m. aşağıdaki kayalıklara çarpan bir hava çavuşudur.
1995 yılı darwin ödülü birincisi, kola makinasından bir soda almaya çalışırken üzerine düşen makina nedeniyle ölmüştü.
(bkz: darwin ödülleri)
aptalca şekillerde ölenlere verilen ödüldür efendim.
http://www.darwinawards.com/
http://www.darwinawards.com/
efendim bir komedi filmiymiş kendisi.
http://www.beyazperde.com/film/1893
http://www.beyazperde.com/film/1893
oynadığı her rolün hakkını veren aktör.
manukyanın yeni kampanyası.
damar içini döşeyen tek katlı epitel dokusudur.
bazen kaçamak bazen yaşam tarzıdır.
(bkz: doğum günün kutlu olsun)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?