confessions

darth sidious

- Yazar -

  1. toplam entry 9925
  2. takipçi 1
  3. puan 155632

albert fish

darth sidious
"gerçek acının son aşaması olarak gördüğüm ölüm fikrini çok sevdim"
1870 washington doğumlu seri katildir. beş yaşındayken babası öldüğünde onu bir yetimhaneye yerleştirdiler. burada geçirdiği çok sıkıntılı iki yıl onun psikolojisini bozdu. yedi yaşına geldiğinde annesine teslim ettiler. ancak korkunç baş ağrıları çekiyordu. liseyi bitirdikten sonra ülkede yolculuk yapmaya ve ufak tefek işlerde çalışmaya başladı. bu durum ona suç işlemek için mükemmel bir fırsat sunuyordu.
1910 yılında işkenceler eşliğinde ilk cinayetini işledi. kendisine kurban olarak kolay hedef olan çocukları seçmişti. 1920 yılına kadar yolculuklarına devam etti ve izini kaybettirdi. yolculuk yapmaya devam ederken arkasında birçok kurban bırakmış olabilir miydi? kurbanlarına acı çektirirken aynı zamanda kendisine de işkenceler yapıyordu. kasıklarına toplu iğneler batırıyordu. 1910 da başlayıp yakalanıncaya kadar cinayet işlemeye devam etti. 1932-1934 arasında kurbanlarına ve kendisine işkenceler ve yamyamlık yaparak işlediği 4 cinayet ona brooklyn vampiri ünvanını getirdi. onun cinayet sayısı kesin bilinmemekle beraber en az 15 olmasından şüphe duyuldu.
albert fish e "amerika’nın öcüsü" adı verilmiştir ve bununda iyi bir nedeni vardır. sevimli bir ihtiyar görünümü altına gizlenmiş bu korkunç yamyam tüm ebeveynlerin karabasanıydı: çocukları hoşlarına gidecek bir vaatle kandırarak ortadan kaldıran bir iblis.
halkın ilgisinin fish’e dönmesine neden olan suç, 1928 de grace budd adında 12 yaşındaki sevimli bir kız çocuğunun kaçırılıp öldürülmesiydi. ebeveynleri ile arkadaşlık kurmasının ardından fish, şeytanca bir yalan uydurdu. yeğeninin doğum günü partisi olduğunu söyledi ve grace in gitmek isteyip istemediğini sordu. bir büyükbaba gibi görünen bu ihtiyar adamın bir canavar olduğunu bilmelerine hiç bir imkan olmayan bay ve bayan budd daveti kabul ettiler.

en güzel kıyafetlerini giyen güven dolu küçük kız, fish ile birlikte yola koyuldu. fish, onu new york city’nin kuzey banliyölerinden birinde, yakınlarında hiçbir bina olmayan terk edilmiş bir eve götürdü. burada onu boğdu, vücudunu parçalara ayırdı ve parçaların bir bölümünü kaldığı pansiyona getirdi. burada kızın "etini" havucu, soğanı ve jambon dilimleriyle tam bir yamyam yahnisi şeklinde pişirdi. bundan sonraki 9 günü odasından çıkmadan bu iğrenç yemeği yiyip devamlı mastürbasyon yaparak geçirdi.

sonraki 6 yıl botunca fish serbest dolaştı, ancak grace budd olayını kendi kişisel haçlı seferine dönüştüren william king ismindeki bir new york city dedektifi onu inatla arıyordu. buna rağmen fish kaçmayı başarabilirdi; tabii kendi içindeki şeytanlarla başa çıkabilseydi. 1934’te bayan budd’a bugüne dek yazılmış en hastalıklı mektuplardan biri olan bir mektup göndermeye kendini mecbur hisseti. sonuçta king, fish’i mektup kağıdındaki antetten bulup yakalayabildi.

fish tutuklandığında yetkililer elerinde tasavvur edilemez sapkınlıkla bir suçlu olduğunu hemen anladılar; bu adam bütün ömrünü acı vererek -- hem kendisine hem de başkalarına -- geçirmiştir. diğer bir çok seri katil gibi, fish de bir din manyağıydı ve günahlarının cezası olarak kendisine çok tuhaf işkenceler yapmıştı -- deri kayışlarla ve her yerinden çiviler fırlamış sopalarla kendisini dövmek, kendi dışkısını yemek, kasıklarına dikiş iğneleri sokmak gibi. yaraladığı ve öldürdüğü çocuklar onun kaçık zihninde tanrı ya verilen kurbanlardı. savunma makamı tarafından fish i muayene etmesi için çağırılan new yorklu ünlü psikiyatr dr. fraderic wertham, ihtiyar adamın "bilinen her türlü cinsel sapkınlığa" sahip olmasının yanında, bugüne değin kimsenin duymadığı anormallikler taşıdığını belirtmiştir (acayip zevklerinin arasında idrar yoluna gül sapı sokmak da vardı). hapishanede çekilen leğen bölgesi röntgeninde, mesanesinin etrafındaki alana sokulmuş 29 iğne bulunmuştu.

1935 teki duruşmasında jüri onun deli olduğuna karar vermiş olmasına rağmen yine de elektrikli sandalyede idam edilmesi gerektiğine inandı. idam kararının açıklanmasından sonra, bu anormal ihtiyarın "elektrikli sandalyede ölmek ne de büyük bir zevk olacak! bu tadacağım en büyük zevk olacak -- şimdiye kadar tatmadığım tek zevk" dediği bildirilmiştir.

16 ocak 1936 da 65 yaşındaki fish elektrikli sandalyeye gitti -- sing sing de idam edilen en yaşlı insandı.

hakkında kitap:
black house, stephen king
deranged, 1990, harold schechter
hakkında film:
kuzuların sessizliği, filmdeki hannibal lektor tiplemesi ondan esinlenilerek yaratılmıştır.

mahir çayan

darth sidious
genç kuşaklara sesleniyoruz:
yolun düşerse kıyıya bir gün
ve maviliklerini enginin seyre dalarsan
dalgalara göğüs germiş olanları hatırla
selamla, yüreğin sevgi dolu
çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar
eşit olmayan savaşta
ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden
sana liman gösterdiler uzakta.

mahir çayan

darth sidious
mahir çayan, türkiye halk kurtuluş partisi-cephesi’nin (thkp-c) kurucusu ve önderi. 14 ağustos 1945’te samsun’da doğdu, 30 mart 1972’de tokat’ın niksar ilçesine bağlı kızıldere köyünde, yanındaki dokuz arkadaşıyla birlikte öldürüldü.
mahir çayan
büyüt
mahir çayan

bir memur çocuğuydu. devrimci düşüncelerle üniversitede, ankara’da siyasal bilgiler fakültesi’nde tanıştı. bu dönemde türkiye işçi partisi (tip) üyesi oldu, ankara çankaya ilçe teşkilatında yer aldı. tip içindeki aren-boran-aybar eğilimlerine şiddetle saldırdı. ilk olarak bu dönemde, çeşitli yayın organlarında yazıları yayımlandı. bu yazılardaki teorik derinlik ve üslubunun keskinliğiyle dikkat çekti.

revizyonizm olarak belirlediği düşüncelere karşı yayımladığı ilk önemli yazı, "aren oportünizminin niteliği"dir. burada çok açık biçimde, sadun aren’in temsil ettiği çizgiyi yerden yere vurur. yazıda aynı zamanda sadece teorik değil, siyasi-pratik vurgular da dikkat çeker; arencilerin tip örgütlenmesi içinde sürdürdükleri çalışmaları ve "devrimci" eğilimlere karşı tutumlarını anlatır.. gene bu dönemde yayımlanmış olan "revizyonizmin keskin kokusu" yazı dizisi de aynı sorunlar üzerinde durur.

aynı zamanda dev-genç içinde de çalışıyordu. hemen bütün dev-genç eylemlerinde örgütleyici ve/veya eylemci olarak yer aldı.
mihri belli
büyüt
mihri belli

türkiye solundaki ilk ciddi bölünme sayılabilecek tip-mmd (mihri belli’nin adından dolayı mihriciler diye de anılır) ayrımında mdd (milli demokratik devrim) saflarında yer aldı. aslında "sağ sapma, devrimci pratik ve teori" başlıklı yazısı, bu ayrılığın işaretlerini önceden vermektedir.

"yeni oportünizmin niteliği üzerine" başlıklı yazısı ise, esasen türkiye solunda o tarihlerde ortaya çıkan yeni bir eğilimi eleştirir: bu, doğu perinçek’in temsil ettiği ve mahir çayan’ın "kampüs maoizmi" diye tarif ettiği bir eğilimdir.

bu yazıların yayımlandığı dönem çok kısa bir süreye tekabül eder; bu, aşağı yukarı iki yıldır. türkiye solundaki ilk ayrışmalar da esasen bu iki yıl içinde netleşmiştir.

mahir çayan’ın mdd çizgisinden kopması da gecikmez. (mihri belli’nin yayımladığı aydınlık sosyalist dergi’ye (asd ya da al aydınlık olarak da bilinir) gönderilen "açık mektup" ile, mihricilerle ortak hareket edilen döneme nokta konulur. yazı ilk olarak ancak iki sayı yayımlanabilen ve thkp-c’nin yayın organı sayılan kurtuluş dergisinde, ocak 1971’de yayımlanmıştır.

asd’ye açık mektup makalesi, artık yeni bir çizginin de belirginleştiğini göstermektedir. makale daha ilk satırlarından itibaren çok ciddi bir belirleme ile başlar: "hakim sınıfların sınırlı demokratik hakları rafa kaldırma hazırlıkları içinde oldukları, proleter devrimci hareketi ezmek için oyunların tezgahlandığı şu günlerde, ilk bakışta saflarımızdaki bu bölünme hoş bir şey değildir." ancak bunun arkasından ayrılığın neden kaçınılmaz olduğunu anlatır. ona göre, devrimci meselelerde, ideolojik ayrılığın üstü örtülmemeli, üzerine gidilmelidir; ve zaten kalıcı ideolojik bir birlik de bu temelde inşa edilebilir. ancak (mihri belli ile "milliyetçilik, revizyonizm, örgüt meselesi vs." üzerine yapılan tartışmalar/görüşmeler sonuç vermemiştir.

mahir’in sıraladığı bu anlaşmazlık maddeleri önemlidir, çünkü onun "milliyetçilik" ve "revizyonizm" olarak değerlendirdiği yaklaşımlarla her türlü bağın koparılmasından yana olduğunu göstermektedir.

mahir daha sonra, şartlar ileri sürülerek mihri çizgisine şu anda saldırmanın doğru olmadığını iddia edenlere cevap verir. makalesinin son bölümlerinde ise ayrılık noktalarından hareketle kendi çizgisini formüle eder. bunlar, devrim anlayışı, çalışma tarzı ve örgüt anlayışı üzerine yoğunlaşmıştır. bu arada silahlı mücadele, halk savaşı, özgücüne güven ve devrimci iddia, demokratizmin reddedildiği, merkezi yanı ağır basan bir demokratik merkeziyetçi örgüt üzerinde durur.

"ilk etapta, işçi veya aydın kesiminden gelmek önemli değildir, önemli olan işçi sınıfı ile kendisini özdeşleştirmiş, "yalnız boş gecelerini değil, bütün ömrünü devrime adamış" asgari bir marksist formasyondan geçmiş ve belli alanda uzmanlaşma yolunda olan profesyonel devrimcilerin örgütün temelini oluşturmasıdır. önemli olan, profesyonel devrimcilerin yönetimde olup olmamasıdır. ve ilk dönemde dar tutulmuş, sayıca az, ama demir gibi bir disipline sahip çelik çekirdek önemlidir. ...

"ancak, bu çelik çekirdek çeşitli aşamalardan geçerek, ikinci etaba geçer. emekçi kitlelerin mücadelelerini yönlendirmeye, onu kucaklamaya başladığı bu ikinci etapta emekçi kökenden gelenlerin ağır basmasına dikkat edilir."

mahir bu yazıda, gene (mihri belli’nin katılmadığı düşüncelerinden hareketle, milliyetçilik üzerinde özel olarak durur ve kürt meselesine şöyle bakar:

"(mihri belli’ye göre, türkiye’deki milli meselenin her zaman ve her şart altında tek bir çözüm.yolu vardır; kürt emekçi halkının çıkarlarıyla bağdaşan tek formül vardır; o da, meseleyi şartlar ne olursa olsun, misak-i milli sınırları içinde ele almak gerekir.

"oysa bu görüş, temelden yanlış ve anti-sosyalist bir görüştür. bilindiği gibi, devrimci proletarya milli meseleyi ulusların kendi kaderini tayin hakkının ışığı altında ele alır. biz, uluslann kendi kaderini tayin hakkının ışıği altında diyoruz ki: ’her şart altında, her zaman meseleyi misak-ı milli sınırları içinde ele almak gerekir veya kürt emekçi halkının çıkarlarıyla bağdaşan tek çözüm yolu ayrılma hakkının kullanılmasıdır’ diyen görüşler yanlıştır. bu görüşlerin sahipleri, her iki tarafın burjuva ve küçük-burjuva milliyetçi unsurlarıdır. oysa, devrimci proletarya, meseleyi diyalektik bir tarzda ele alır. yani, ulusların kendi kaderini tayin etme hakkının öngördüğü ayrılma, özerklik, federasyon vs. çözüm yollarının hangi şartlar altında ve ne zaman geçerli olabileceğini açikça ortaya koyar."

mahir burada, bu konudaki görüşlerini ayrı bir broşürle ortaya koyacaklarını söyler ama, ne var ki buna ömrü vefa etmemiştir.

asd’ye açık mektup, ertuğrul kürkçü, yusuf küpeli, münir ramazan aktolga ve mahir çayan imzasını taşımaktadır, ancak yazıyı mahir hazırlamış ve diğerleri daha sonra imzalamışlardır. imza sahibi olan diğer isimler, o yıllarda özellikle gençlik hareketi içinde önderlik fonksiyonlarına sahip kişilerdir. bu durum, mahir’in gençliğin önder kesimi tarafından ideolojik önderlerden biri olarak kabul edildiğini ortaya koyar. söz konusu ekip, adları o dönemde fazla bilinmeyen (ve muhtemelen hareketin güvenliği açısından özellikle böyle kalması istenen) hüseyin cevahir ve ulaş bardakçı’yla birlikte aynı zamanda thkp-c’nin de çekirdeğidir.

kurtuluş’un 12 mart muhtırasından sonra yayımlanan, 15 mart 1971 tarihli ikinci sayısı, bir başka önemli yazıyla açılır; bu, "devrimde sınıfların mevzilenmesi"dir. burada ideolojik önderlik, kırların esas alındığı türkiye’ye has bir "halk savaşı" anlayışı, politik askeri liderliğin birliği ilkeleri ele alınır. yazının son bölümü özellikle çarpıcıdır:

"bütün ideolojik ayrılıkların temeli ..., devrim isteyip istememeye değil, (çünkü sosyalist geçinen herkesin subjektif niyeti genellikle devrimin olması doğrultusundadır) devrim yapmak için yola çıkmaya, savaşmaya cesaret edip edememeye dayanır. işte bu yüzden, devrim için savaşmayana sosyalist denmez."

mahir çayan’ın en önemli teorik çalışmaları kesintisiz devrim 1 ve özellikle de kesintisiz devrim 2-3’tür. ilk bölüm nisan 1971 tarihinde kurtuluş yayınları tarafından illegal bir broşür olarak yayımlanır. kesintisiz devrim 2-3 ise 1972’nin ocak-şubat aylarında, illegal olarak kaleme alınmış ve broşür olarak thkp-c çevrelerinde dağıtılmıştır.

12 mart muhtırası, mahir çayan’ı yeterince olgunlaşmamış partisiyle birlikte harekete geçmeye yöneltir. aynı yıl nisan ayından itibaren silahlı hareket başlatılır. bu kapsamda israil’in istanbul maslahatgüzarı efraim elrom kaçırılır ve öldürülür. gene istanbul ve ankarada’da amerikan hedeflerine yönelik türkiye’deki ilk bombalamalar yapılır. ziraat bankası "kamulaştırması" ve mete has’ın kaçırılarak yüklü bir fidye alınması da bu ilk eylemler arasındadır. ancak örgüt, bu eylemlerin ardından ağır darbeler yer. başbakan nihat erim’in ünlü "balyoz operasyonları" başta istanbul ve ankara olmak üzere bütün ülkeyi cehenneme çevirir. mahir ve hüseyin cevahir maltepe’de bir evde kıstırılırlar. saatlerce süren çatışmanın ardından mahir yaralı yakalanır, cevahir katledilir. bu olay daha sonra mahir tarafından "mayıs darbesi" diye anılacaktır.

artık dışarıda esasen iki yönetici kadro kalmıştır; bunlar da ulaş’ın yanı sıra, parti mk üyesi olan yusuf küpeli ve münir ramazan aktolga’dır. ancak bu iki mk üyesi, mahir çayan’ın çizgisinin yanlış olduğunu iddia ederek örgütü farklı bir çizgiye çekmeye yelteneceklerdir. ancak mahir çayan’ın maltepe askeri cezaevinden firarı bu girişimi bitirmiştir.

bununla birlikte, mahir çayan dışarı çıktığında, örgütün birçok olanağının ortadan kaldırıldığını gördü. bu arada deniz gezmiş, hüseyin inan ve yusuf aslan’ın idamları tartışılıyordu. askeri mahkemeler tarafından infaz kararı alınmıştı ve mecliste, demirel’in adalet partisi’nin oylarıyla infazın onaylanacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

thko kadroları cihan alptekin ve ömer ayna’nın idamlarıönlemek için birlikte hareket etme teklifini kabul eden mahir çayan, böylelikle dünyada hiç görülmeyen bir ortak eylem platformunun yaratıcılarından olacaktı. pratik iilem şuydu: thkp-c, ya bu idama karşı birşey yapmayacak ve yenilen darbeleri onararak kendi örgütünün yeniden ayağa kalmasını sağlamaya çalışacaktı, ya da idamı engellemek için üst düzey bir eylemin içinde yer alacaktı. nahir çayan için birincisini tercih ettiğinde bunun türkiye devrimi açısından büyük bir moral bozukluğuna neden olacağı açıktı. ikincisini tercih etiğinde ise örgütün fiziken tamamen imhası da mümkündü. ancak moral bir güçle türkiye devriminin yeniden ayağa kalkabileceğini düşünen mahir çayan, 30 mart 1972’de kızıldere’de noktalanacak olan eyleme girişti: thko ve thkp-c savaşçıları, ünye’deki radar üssünde görevli iki ingiliz ve bir kanadalı görevliyi kaçırdılar. 11 kişi olan eylemciler, kızıldere’ye ulaştıklarında, varlıklarından bir ihbarcı yüzünden kolluk kuvvetlerinin haberi oldu. çok sayıda asker kızıldere’deki iki katlı köy evini sardı. sonuçta eylemden sadece ertuğrul kürkçü sağ kaldı; diğerleri öldürüldüler.

mahir çayan’ın bu eylem sırasında, kendisiyle megafonla konuşan mit’çi hiram abas’a şöyle dediği bilinir: "biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik."

kızıldere’de 2 thko ve 8 thkp-c savaşçısının ölümüyle hem thko hem thkp-c fiziken yok edilmiştir. ancak 1974’ten itibaren türkiye’nin her yerinden thkp-c taraftarları yeni gruplar ve örgütler kurmuşlardır. 12 eylül öncesindeki devrimci hareketin en önemli kanadı thkp-c kaynaklı hareketler olmuştur.

bugün çeşitli örgütler mahir çayan ve thkp-c’nin çizgisini savunma savındadırlar.

üçüncü yol

darth sidious
thkp-c kökenli olan grupları, ve özellikle de dev-yol ile dev-sol’u birleştirmeyi hedefleyen grubun aldığı isim. şehir gerillası temelinde örgütlenen kadrolarının büyük bir kısmının subay olması ile dikkat çekti. direniş hareketi (odak dergisi çevresi) bu grubun devamı niteliğindedir.
57 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol