crimson

ciddi anlamda çok güzel. öyle böyle değil. her hangi bir kanalda her hangi bir klibine rast gelirsem çeviremiyorum kanalı. melül melül bakıyorum.

mtv müzik ödülleri törenine tamamen etten yapılma bir elbiseyle katılmış kendisi. şimdi akıllarda tek bi soru var.

neden?

yarınki manşetini görür gibiyim:

" a.b.d hükümeti türkiye’den gelen iki güzel haber sonucu bayram havası yaşıyor"

bir bölümlük senaryosunun tek bi sayfaya sığdığına inandığım dizi. gerisi doğaçlama. zaten bi "irman"’dır, "yiter ya"’dır almış başını gidiyor. sıkıcı lan. valla.

killswitch engage isimli süper grubun kanımca en güzel şarkısıdır. brutal ve clean vokalin en şahane mozaiklerinden biridir.

killswitch engage’in süper şarkılarından biri.

my curse, this fire burns isimli şarkılarıyla beni benden almış gruptur. gerçekten harikalar.

gayet samimi, gayet mütevazi ve bence alanında en başarılı spor yorumcusu. dünya şampiyonası maçlarında onun sesini duymak isterdik açıkçası.

savunmada en büyük zaafımızın üçlük savunması olduğunu göz önünde bulundurursak, lakovic, dragic gibi üçlükte mesafe tanımayan guard’lar problem yaratabilir savunmamıza. dikkat etmek lazım.

takımlarımızın, taraftarların ve medyanın sıklıkla bulunduğu eylem. şöyle ki,

young boys’la eşleşilir, young boys fenerbahçe’nin tırnağı bile olamaz olur. sonuçta young boys haşat eder fener’i.

victoria plzen’le eşleşilir, plzen mahalle takımı olur, ilk maçta götünü terletir kartalın.

karpaty lviv’le eşleşilir, lviv siklenmez, samiyende ağzına sıçar cimbom’un.

ne zaman anlayacağiz artık bu işerlin parayla pulla, isimle olmadığını. asıl meselenin ruhta, inançta olduğunu? ne zaman anlayacağız artık bu işlerin eskisi kadar kolay olmadığını? umarım yakın zamanda olur. çünkü bu futbolla yatıp kalkan tarafatarı, sırf zahmet edip de rakipleri incelemeden sahaya çıkmak sebebiyle üzmeye, kimsenin hakkı yok.

not: beşiktaşlıyım. ama avrupada hem fenerli hem galatasaraylı hem bursalı hem trabzonlu hem beşiktaşlıyım.

alter bridge’in kanımca en güzel albümüdür. ayrıca aynı ismi taşıyan bir de şarkı bulunur ki bu albümde, insanın afedersiniz ağzına sıçar. 8 dakika sürer ama saniyeler gibi gelir insana.

blackbird gibi bir şahesere sahip aşmış grup.

stone sour’un grupla aynı adı taşıyan albümünden muazzam bir şarkı.

stone sour’un come what(ever) isimli albümünden mükemmel bir şarkı. corey taylor’ın clean vokali de en az brutal kadar iyi yaptığının göstergesidir.

stone sour’un come what(ever) isimli albümünden çok güzel bir şarkı.

vokalistliğini slipknot grubunun da vokalini üstlenen corey taylor’ın yaptığı grup. cardiff, through the glass, bother, inhale gibi bir çok güzide şarkıya sahiptir bu grup.

ben bu u2 eserini bir basketbol videosunda duymuştum. ama videonun sonunda şarkının ismi verilmemişti ve ben yıllarca, arada aklıma geldikçe aradım bu şarkıyı. hayat işte, dün hiç olmadık bi yerde buluverdim. mutluyum sözlük. bu gereksiz bilgi paylaşımından sonra yorumuma geçeyim:

eğer hayatıma bir fon müzik koymak isteseydim, bu şarkıyı seçerdim.

o derece eğlenceli o derece şahane o derece güzel bir şarkı. sıkılmadan 5-6 kere dinletiyor kendisini.

gerçekten çok sağlam bir metalcore grubudur. vokalistin ses tonu şahanedir. özellikle şarkıların nakarat kısımları pek bi hoş, pek bi candır.

zamanında az yarıla yarıla gülmedik sayesinde. hele şimdiki dandik sitcomları görünce iyice bi arar olduk onu...

dizide rol alan her oyuncudan bir star yaratmıştı gülse birsel. tam dişlerine göre roller yazıp, bu oyuncuları 7’den 70’e herkesin bayılacağı aktörler, aktrisler haline getirmeyi başarmıştı. oyuncular da başarılı olmaya fazlasıyla yatkındı, ve bir fenomen olup çıktı avrupa yakası. çarşamba akşamlarımızın vazgeçilmezi oldu.

şimdi tekrarlarını izliyorum da yine, harbi kral diziymişsin sen avrupa yakası...

aya baktım, seni gördüm. sana baktım... aşki gördüm. (öküz müyüm lan ben o kadar xd xd xd)

allahım sen büyüksün.