confessions

chavez

- Yazar -

  1. toplam entry 1010
  2. takipçi 1
  3. puan 23569

kenan evren

chavez
1980 ihtilali ile ilgili bir belgeselde yayınlanan ropörtajında "önüme gelen idam kararlarında hakkaniyetli davranıyordum..." demiş ve eklemiştir: " bir sağcının idam kararını imzalıyorsam, karşılığında bir de solcunun idam kararını imzalıyordum..."
bence ölmesin... ölmesin ki; dünyanın tek yürüyen ibret müzesi, ülkemiz topraklarında olmaya devam etsin. ne de olsa turizm ülkesiyiz yahu...
acil şifalar dilerim, marmarisin paşası.
bodrumun paşası için (bkz: zeki müren)

arda turan

chavez
galatasaray’ın yeni on numarası ve kaptanıdır. 22 yaşında, rijkaard’ın takımında baros, kewell, franco gibi dünya yıldızlarının kaptanı olmuştur. tebrik edilesidir.

dengir mir mehmet fırat

chavez
partisindeki bütün görevlerinden istifa etmiş milletvekilidir. bir kılıçdaroğluzede dahadır. devamı dilenesidir. hırsızların, düzenbazların, halkı sömürenlerin bugün için en popüler halkasıdır, zira istifa ederek ( ya da ettirilerek )gündeme oturmuştur.

recep tayyip erdoğan

chavez
şimdiye kadar kimsenin dikatini çekmemiş bir ayrıntısına şahit oldum geçenlerde.. hırvatistan maçı sonrasıydı sanırım. muhabire verdiği röportajda aynen şu tümceyi kullandı. " milletimizin böyle bir galibiyete ihtiyacı vardı."
ne kadar masum bir cümle gibi gözüküyor değil mi? başbakan sarfettiği zamanlar hariç...
düşünsenize bir..
cümlenin açılımı ancak şöyle yapılabilir: " ben ülkenin içine ettim, milletimizi mutlu edecek hiçbir halt yiyemedim. bir spor karşılaşmasında alınan galibiyete ihtiyaç duyar hale getirdim."
selam sana eeyyyy büyülü sözlerin kahramanı!!!!

atatürk rozeti ile camiye gelmeyin

chavez
atatürk rozeti ile camiye gelmeyin diyen imamın hem aklından, hem iyi niyetinden şüphe ederim. olay putlaştırmadan ötedir.
zira namaz farzı sadece camide ifa edilmez. evde, okulda, işyerinde de ifa edilebilir.
resim olan evde, atatürk büstü olan okulda, atatürk portresi olan işyerinde...
ben olsam evde, okulda, işyerinde kılardım... o salakla aynı havayı soluyacağım bir camide değil...

adalet ve kalkınma partisi

chavez
brezilya işçi partisi ile aynı anda iktidar olmuş partidir.

imf ve dünya bankası iki hükümete de aynı yardımları yapmış, izlemeleri için çok benzer yollar sunmuşlardır. standard & poors adlı uluslararası finans kuruluşu brezilya’nın notunu yükselterek bbb(-)yapmıştır. bu demektir ki, bu global ekonomik durgunlukta bile doğru siyaset doğru sonuçlar vermektedir.

buna karşın ak parti bu ivmeyi ülkesine yaşatamamış ve çeşitli finans kuruluşlarınca, notu kırılmasa bile eksi eğilimli olarak yeniden belirlenmiştir. demektir ki; türbanla uğraşmakla, işçi liderlerine hakaretle, oğluna gemicik almakla ülke yönetilmiyormuş.

kriz yönetiminin k’sinden haberi olmayan bu parti ve liderinin, bu ülkenin şansı değil şansızlığı olduğunun tez zamanda anlaşılması dileğiyle...

yılmaz özdil

chavez
ilk önce alttaki yazısını okuyun ve takibinde de en altta verdiğim linke bir göz atın...

koltuk

bugün bir sürü hırslı kadın, "boyun posun devrilsin" diye, kocasının başının etini yiyecek: "elalem çocuğunu bakan yaptı, vali yaptı, sen kaymakam bile yapamadın!"

*

çocukları vali yapacaklar bugün.

bakan yapacaklar.

meclis başkanı yapacaklar.

başbakan yapacaklar.

cumhurbaşkanı yapacaklar.

*

gazeteciler "çocuk bakan"lara geri zekálı geri zekálı sorular soracak; "büyümüş de küçülmüş" cevaplar alacak... matah iş yapılmış gibi, topluca sırıtılacak.

*

"23 nisan" denince, akıllarına gelen tek vizyon bu çünkü... koltuk!

*

çocukların kafalarını açacaklarına, kıçlarını alıştırıyorlar... "şöyle oturacaksın, böyle kaykılacaksın, patlat bi talimat" filan.

*

peki, hiç merak ettiğiniz mi, neden bugüne kadar bir allah’ın kulu çıkıp da, "çocukları 23 nisan’da yıldız kenter’le aynı sahneye çıkaralım" demedi?

"bir çocuğu fazıl say’ın piyanosunun başına oturtalım, bir çocuğun eline suna kan’ın kemanını verelim" diyeni gördünüz mü?

illa koltuğa oturtacaksak, "profesör bingür sönmez’in koltuğuna, profesör münci kalayoğlu’nun koltuğuna, profesör gazi yaşargil’in koltuğuna oturtalım" diye önerildi mi?

hayrettin karaca ile ağaç diktirelim mesela, yılmaz büyükerşen’le balmumu heykel yaptıralım...

rahmi koç’un teknesine bindirelim, balık tutarken anlatsın çocuklarımıza, parayı kazanmak kadar yemenin de ne kadar önemli olduğunu... ali sabancı’nın uçağına bindirelim, aslında "para"nın değil, "fikirlerin" uçtuğunu dinlesinler diye...

ya da ne bileyim, saffet karpat’la tanıştıralım... babasız büyüyen, darüşşafaka’da okuyan bir yetim, nasıl başardı da, türkiye’deki en büyük yabancı sermaye yatırımının genel müdürü olabildi? rıza çalımbay’la top oynatalım, anlatsın, kapıcının oğlunun önünde neden ceket ilikleniyor bugün? lağım temizleyen "en alttakiler" en üste nasıl çıkabildi, tane tane anlatsın vural öger çocuklarımıza... tanıştıralım muhtar kent’le, "gazozdan işlerle uğraşan" bir türk çocuğu nasıl oldu da, coca cola’nın zirvesinde?

bakın zirve dedim aklıma geldi... niye nasuh mahruki ile bir araya getirmiyoruz çocuklarımızı, anlatsın onlara bağımsız ruhun nasıl rüzgár aldığını? mehmet güleryüz’ün paletini tutsunlar, mehmet aksoy’un çamurunu karsınlar, ara güler’in deklanşörüne bassınlar, bakmakla görmek arasındaki farkı fark edebilmek için.

*

madem, varsa yoksa koltuk...

*

niye gata’ya götürmeyiz çocuklarımızı, "o koltuklar" için ödenen bedelleri görsünler diye?


yazıyı okuduysanız bir de bu linke göz atın lütfen..
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=138060
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol