(bkz: hayatı yakala )
öldürür...
ortaköy cami sinde etkilerini görebilmeniz mümkündür.
yüzü hep güler fakat kanadı kırıktır uçamaz...
(bkz: hüzün saklayan kuşu)
bu bir itirafdır... önceleri ön yargı ile yaklaştığım bir asosyallik unsuru olarak gördüğüm ancak keşfettikçe benim için bir kaçış yeri olan güzel oluşum...
cenazisinde gökyüzüne bırakılan güvercinlerin cenaze arabasında tabutunun yanına konarak yoldaşlık ettiği fotoğraf karesi oldukça anlamlıydı...
town center sahiplerinin iş bilmezliği sebebi ile sayamadığım kadar yönetim değiştiren, işletme sahiplerinin zihniyeti değiştirmeyeceği sürece mağazaların sinek avlamaya mahkum olduğu alışveriş merkezidir...
zihninizde okul yıllarında ki görüntülerini yaşattığınız arkadaşlarınızın evrim geçirmiş halleri sizi en çok dumura uğratır...
sürekli yaptığınız yaramazlıklardan ,çektiğiniz kopyalardan, okulu kırarak gittiğiniz mekanlardan, ilk heyecanlarınızdan bahsedip durursunuz.
geçmişten bir hediyedir sizin için bugününüze...
hiç bitmesin istersiniz, gelecek için sözler verilir hep, tekrar mutlaka buluşalım olur mu?
ayrılık vakti geldiğinde boğanızda bir şeyler düğümlenir, çocukça bir gülümseme ile geçmişinizi ardınızda bırakarak bugününüze geri dönersiniz...
sürekli yaptığınız yaramazlıklardan ,çektiğiniz kopyalardan, okulu kırarak gittiğiniz mekanlardan, ilk heyecanlarınızdan bahsedip durursunuz.
geçmişten bir hediyedir sizin için bugününüze...
hiç bitmesin istersiniz, gelecek için sözler verilir hep, tekrar mutlaka buluşalım olur mu?
ayrılık vakti geldiğinde boğanızda bir şeyler düğümlenir, çocukça bir gülümseme ile geçmişinizi ardınızda bırakarak bugününüze geri dönersiniz...
ahmet kaya öldü. serdar ortaç ve hezeyan korosu marşına gönül rahatlığıyla devam edebilir.
ahmet kayanın pariste öldüğü haberini aldığımda kudüste, onun kliplerindekine benzer bir manzaranın orta yerindeydim. göğsüm daraldı, yüreğim kanadı birden; onun en güzel türküsünü, "olmasaydı sonumuz böyle"yi söylemek geçti içimden, bağıra çağıra...
ardından öfke bastırdı.
"kürtçe kaset yapacağım" dediği için linç edildiği o magazin gecesini anımsadım: serdar ortaçın "bu vatan bizim" fırsatçılığıyla sahneye fırlayıp başlattığı milliyetçi hezeyan eşliğinde marş söyleyen fanatik koroyu düşündüm.
o koro malatyada 7 kişiyle 35 metrekare bir evde büyümenin ne demek olduğunu bilir miydi ki? o "kınalarla hiç tanışmış mıydı?
15 yaşında ilk kez denizi gördüğü kente daha bavullarını indirirken "bakın kiralar geldi" sataşmasına muhatap olmanın yarattığı tahribattan haberdar mıydı? o "kıro"larla hiç tanışmış mıydı?
gündelik hayatlarında bir dilsiz gibi yaşayanların bağlamalarını niye "at teper gibi" öfkeyle, hırsla, hınçla çaldıklarını, türkülerinde niye hep acılardan, isyanlardan söz ettiklerini bir an olsun düşünmüş müydü?
"saçlarına yıldız düşmüş" anaları, "tabancasını helada unutan," gençliğini mahpusta tüketen, dağa çıkan, silaha sarılan oğulları, kızları bilir miydi?
ahmet kaya o tarumar kuşağın sesiydi.
ahmet kayanın pariste öldüğü haberini aldığımda kudüste, onun kliplerindekine benzer bir manzaranın orta yerindeydim. göğsüm daraldı, yüreğim kanadı birden; onun en güzel türküsünü, "olmasaydı sonumuz böyle"yi söylemek geçti içimden, bağıra çağıra...
ardından öfke bastırdı.
"kürtçe kaset yapacağım" dediği için linç edildiği o magazin gecesini anımsadım: serdar ortaçın "bu vatan bizim" fırsatçılığıyla sahneye fırlayıp başlattığı milliyetçi hezeyan eşliğinde marş söyleyen fanatik koroyu düşündüm.
o koro malatyada 7 kişiyle 35 metrekare bir evde büyümenin ne demek olduğunu bilir miydi ki? o "kınalarla hiç tanışmış mıydı?
15 yaşında ilk kez denizi gördüğü kente daha bavullarını indirirken "bakın kiralar geldi" sataşmasına muhatap olmanın yarattığı tahribattan haberdar mıydı? o "kıro"larla hiç tanışmış mıydı?
gündelik hayatlarında bir dilsiz gibi yaşayanların bağlamalarını niye "at teper gibi" öfkeyle, hırsla, hınçla çaldıklarını, türkülerinde niye hep acılardan, isyanlardan söz ettiklerini bir an olsun düşünmüş müydü?
"saçlarına yıldız düşmüş" anaları, "tabancasını helada unutan," gençliğini mahpusta tüketen, dağa çıkan, silaha sarılan oğulları, kızları bilir miydi?
ahmet kaya o tarumar kuşağın sesiydi.
can dündar ın ahmet kayanın ölümü ardından yazdığı yazıdan bir alıntı...
aynalar belgeselinin çekimlerinden bir sahne gözümün önünden gitmiyor.
istanbula ilk geldiği yıllarda yaya olarak eve döndüğü bir gece bir düğün salonunun önünden geçerken içeri dalışını anlatmıştı, içerde hiç tanımadığı insanlar bağıra çağıra göbek atıyorlardı. kendisi beş parasız, işsiz, aç ve sefildi.
"attım kendimi insanların ortasına..." demişti, "nasıl oynuyorum biliyor musun... göbekler atıyorum düz dönüyorum, ters dönüyorum..."
devam edememiş, gözyaşına boğulmuştu.
pek az adam çözebilmişti bu sahnede neyin gözyaşartıcı olduğunu...
o, içimizdeki arabesk damarı bulup çıkaran adamdı.
aynalar belgeselinin çekimlerinden bir sahne gözümün önünden gitmiyor.
istanbula ilk geldiği yıllarda yaya olarak eve döndüğü bir gece bir düğün salonunun önünden geçerken içeri dalışını anlatmıştı, içerde hiç tanımadığı insanlar bağıra çağıra göbek atıyorlardı. kendisi beş parasız, işsiz, aç ve sefildi.
"attım kendimi insanların ortasına..." demişti, "nasıl oynuyorum biliyor musun... göbekler atıyorum düz dönüyorum, ters dönüyorum..."
devam edememiş, gözyaşına boğulmuştu.
pek az adam çözebilmişti bu sahnede neyin gözyaşartıcı olduğunu...
o, içimizdeki arabesk damarı bulup çıkaran adamdı.
yıllar önceydi...
can dündarın aynalar programında o güzel gözlü adamın yüreğini ilk kez keşfetmiştik...
ardından ezilmişliğin, çaresizliğin ve yıllarca susmanın isyanını bir ödül gecesinde haykırma gafletinde bulunarak bedelini çok ağır ödeyeceği bir yola çıktı...
can dündarın aynalar programında o güzel gözlü adamın yüreğini ilk kez keşfetmiştik...
ardından ezilmişliğin, çaresizliğin ve yıllarca susmanın isyanını bir ödül gecesinde haykırma gafletinde bulunarak bedelini çok ağır ödeyeceği bir yola çıktı...
(bkz: aydın)
her darbe sonrasın da yazarın çizerin sesini, soluğunu kesmek adına yapılan eylemdir.
ülkemizdeki okumayan ve düşünmeyen genç nesil oluşmasının en büyük sebeplerinden bir tanesidir.
ülkemizdeki okumayan ve düşünmeyen genç nesil oluşmasının en büyük sebeplerinden bir tanesidir.
(bkz: hemşire)
(bkz: the pianist)
geniş zamanlardır, birgüne yüzlerce hikaye sığdaribilirsiniz...
aldığınız yaralar bile gülümsetir sizi, hiç bitmeyen hayalleriniz vardır, umutsuzluk ile henüz tanışmadığınız zamanlardır...
aldığınız yaralar bile gülümsetir sizi, hiç bitmeyen hayalleriniz vardır, umutsuzluk ile henüz tanışmadığınız zamanlardır...
büyüdükçe dünyanın kalabalıklığının farkına varır çevreniz büyüdükçe siz derin bir yalnızlığın içinde bulursunuz kendinizi ve o hep çocukluk yıllarının özlemi burnunuzu sızlatır...
dünyanın sadece kendi etrafınızdan ibaret olduğunu düşündüğünüz zamanlardır...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?