sarhoş olduktan sonra her şeyi çift gören bireyin masadaki boş bira şişelerini 10 adet görmesiyle vuku bulacağı gibi, bir bira fiyatının 2 katına bira satan biraz pahalı bir mekanda içilince de başa gelebilecek durumdur.
istenmeyen gebelikle ya da bir hastalık bulaşmasıyla sonuçlanan sekstir o, adama fena kayar!
mecburen msn’e ekleyip sonra engellediğim oldukça iri kıyım bir arkadaşımın başarılı bir şekilde yaptığı ve beni tırstırdığı eylemdir:
"baş harfi p olan şahsiyet, beni engellediğini biliyorum, engeli kaldırmazsan olacaklardan sorumlu değilim!"
"baş harfi p olan şahsiyet, beni engellediğini biliyorum, engeli kaldırmazsan olacaklardan sorumlu değilim!"
j’y suis jamais alle’dir doğru yazılışı. zihnimin fon müziği... şarkının adı "oraya hiç gitmedim"dir ama tüm o neşeli melodilerin arasına sıkışmış hüzünlü notalarla bende uyandırdığı etki yaşamın ta kendisi.
(bkz: 3ds max)
(bkz: bayram nedeniyle kapalıyız)
şeker bayramında girilmeyendir.
"ebemi de bulucam facebookta allahın izniyle" isimli gruba üye olunarak evrimleşilebilinen insandır.
not: allah belamı versin böyle bi grup var.
not: allah belamı versin böyle bi grup var.
en süperinden diceyimiz goetica bilgi sözlükün 4. yaş günü nedeniyle radyoda çılgın bir parti yapmakta ve siz hala oturmaktasınız?!?! ilginç...
bilg sözlük neydi ne oldu, farklı bir bakış açısıyla sözlüğün büyümesi:
artemisia: sevgili independence bugün bilgi sözlükün doğum günü bize bu konuda neler diyeceksin?(böyle bir başlangıcı yoktu, biraz daha doğal bir seyiri vardı ama kısaltmak zorunda kaldım)
independence:nerden nereye geldi $u sozluk, bunlari du$undugumde hep hayret ediyorum, cok ilginc ya ve durmuyor da, devam ediyor ilerlemesine ustelik katlanarak, vay be, ya ben $oyle hesap ediyorum, sozlugu ilk actigimda hosta para vermiodum, sabit disk diye bi yer sponsordu bana, yetiyordu, bi kac ay sonra yetmemeye basladi, remoteoache gectim, superdi, çok hizliydi, bi sene orda kaldik, bi sene sonra o da yetmez oldu, natroya gectik, bi sene de orda takildik, bu da yetmez oldu; ee sikerim dedim dedicated kiraladim, o da natroda bariniodu, i$ik hizi ile cali$iodu, tamam lan bu sefer artik dedim, e ama artik o da yetmemeye ba$ladi..
art: eee? nolcak?
indy: eee si o kadar iste, kurtlar vadisi izleyim madem.
(eh sonu da biraz şey oldu ama orjinal hali budur, kimseyi kandırmayalım, bu adam böyle işte nostalji yaparken anında gerçeklere dönebiliyor)
artemisia: sevgili independence bugün bilgi sözlükün doğum günü bize bu konuda neler diyeceksin?(böyle bir başlangıcı yoktu, biraz daha doğal bir seyiri vardı ama kısaltmak zorunda kaldım)
independence:nerden nereye geldi $u sozluk, bunlari du$undugumde hep hayret ediyorum, cok ilginc ya ve durmuyor da, devam ediyor ilerlemesine ustelik katlanarak, vay be, ya ben $oyle hesap ediyorum, sozlugu ilk actigimda hosta para vermiodum, sabit disk diye bi yer sponsordu bana, yetiyordu, bi kac ay sonra yetmemeye basladi, remoteoache gectim, superdi, çok hizliydi, bi sene orda kaldik, bi sene sonra o da yetmez oldu, natroya gectik, bi sene de orda takildik, bu da yetmez oldu; ee sikerim dedim dedicated kiraladim, o da natroda bariniodu, i$ik hizi ile cali$iodu, tamam lan bu sefer artik dedim, e ama artik o da yetmemeye ba$ladi..
art: eee? nolcak?
indy: eee si o kadar iste, kurtlar vadisi izleyim madem.
(eh sonu da biraz şey oldu ama orjinal hali budur, kimseyi kandırmayalım, bu adam böyle işte nostalji yaparken anında gerçeklere dönebiliyor)
(dikkat, aşağıdaki entry’de yazar sözlüğü canlı bir organizma sanmakta ve onunla konuşmaktadır, 12 yaşından küçüklerin ruh ve akıl sağlığı için okumamaları tavsiye olunur)
bugün 4 yaşına girmişsin, heyt bea daha ilk açıldığın günleri bilirim. o zamanlar daha bir avuç yazardık, çoğumuz şaşkın, hayatımızda ne sözlük duymuşuz ne entry girmişiz, 2; bilemedin 3 forumda, uyduruk internet sitelerinde yazar(?) olup "en sevdiğim reçel böğürtlen ama bugün üstüme döktüm, ayşe de güldü:)))" yazıp gelmişiz... bilen abilerden ablalardan(ki bazen akıllı küçüklerden) ayar yiye yiye öğrenmişiz, sözlük nedir, nasıl yazılmalıdır diye ve bugünlere gelmişiz; bazen öyle entryler girmişiz ki gülmekten sandalyeden düşürmüşüz milleti, bazen hiç tanımadığımız, adını, yaşını, cismini bilmediğimiz birine acımızı ortak etmişiz yazdığımız 3 satırlık yazıyla. ilk açıldığın günleri bilirim dedim de yemedin di mi, yemezsin tabi, şunun şurasında daha 10 aydır birlikteyiz ama sözlük alemlerinde çokça vakit harcayan biri olarak diyebilirim ki pek farklısın sevgili sözlüğüm. soğuk ekran karşısında ve oturduğum yerden pek çok duygu yaşattın bana, çok acayip bir şey bu, eğlendim hem de nasıl, çok güldüm, bazen ağladım bile. bazen kıskandım hatta benden ifade yeteneği yüksek zeka ürünü yazıların sahiplerini, kimi zaman sinirlendim bir kendini bilmeze, en sevdiğim renge tukaka diyor diye, merak ettim çoğu zaman nickleri, ardında nasıl bir kalp var da bu denli içime işleyerek yazabiliyor diye... ama hep keyifle okudum seni. o yüzden ki iyi ki varmışsın, olmuşsun, yapılmışsın, bir gün bu satırlara sevgili değil sevgilim sözlük yazabilecek miyim, aşkıma karşılık verecek misin diye saç baş dağıtma olaylarına girmeden entryimi noktalar, virüssüz, hatasız, sorunsuz, en azından bu kalitenle nice yıllar dilerim.
(bu entry yazılırken hiç bir sözlük çalışanına zarar verilmemiştir zira yazarımızın kendisi zararsız bir delidir)
bugün 4 yaşına girmişsin, heyt bea daha ilk açıldığın günleri bilirim. o zamanlar daha bir avuç yazardık, çoğumuz şaşkın, hayatımızda ne sözlük duymuşuz ne entry girmişiz, 2; bilemedin 3 forumda, uyduruk internet sitelerinde yazar(?) olup "en sevdiğim reçel böğürtlen ama bugün üstüme döktüm, ayşe de güldü:)))" yazıp gelmişiz... bilen abilerden ablalardan(ki bazen akıllı küçüklerden) ayar yiye yiye öğrenmişiz, sözlük nedir, nasıl yazılmalıdır diye ve bugünlere gelmişiz; bazen öyle entryler girmişiz ki gülmekten sandalyeden düşürmüşüz milleti, bazen hiç tanımadığımız, adını, yaşını, cismini bilmediğimiz birine acımızı ortak etmişiz yazdığımız 3 satırlık yazıyla. ilk açıldığın günleri bilirim dedim de yemedin di mi, yemezsin tabi, şunun şurasında daha 10 aydır birlikteyiz ama sözlük alemlerinde çokça vakit harcayan biri olarak diyebilirim ki pek farklısın sevgili sözlüğüm. soğuk ekran karşısında ve oturduğum yerden pek çok duygu yaşattın bana, çok acayip bir şey bu, eğlendim hem de nasıl, çok güldüm, bazen ağladım bile. bazen kıskandım hatta benden ifade yeteneği yüksek zeka ürünü yazıların sahiplerini, kimi zaman sinirlendim bir kendini bilmeze, en sevdiğim renge tukaka diyor diye, merak ettim çoğu zaman nickleri, ardında nasıl bir kalp var da bu denli içime işleyerek yazabiliyor diye... ama hep keyifle okudum seni. o yüzden ki iyi ki varmışsın, olmuşsun, yapılmışsın, bir gün bu satırlara sevgili değil sevgilim sözlük yazabilecek miyim, aşkıma karşılık verecek misin diye saç baş dağıtma olaylarına girmeden entryimi noktalar, virüssüz, hatasız, sorunsuz, en azından bu kalitenle nice yıllar dilerim.
(bu entry yazılırken hiç bir sözlük çalışanına zarar verilmemiştir zira yazarımızın kendisi zararsız bir delidir)
bir gece vakti ayıp olmasın kimselere diye herkesleri müşterekte akıllı; kendimizi ise farkındalıklarımızı gırtlağa kuvvet bağırmayan mallar ilan ediverdiğimdir. ama önce salyalarımızı toplamamız lazım!
not: bağırsak da duyan olmazdı ki, hem de sözde en kocaman kulaklarıyla...
not: bağırsak da duyan olmazdı ki, hem de sözde en kocaman kulaklarıyla...
-yine bir gülnihal, aldı bu gönlümü, sim ten gonca fem, bibedel ol güzel!
+hikmet bu şarkıyı biliyorum, ve şu an sayıklayacağım diye kendini rezil ettiğini de...
-ya nihal, gülüm, gönlünü almaya çalışıyorum, hemen ayıkma bi, bi anlama bi ya...
+hikmet bu şarkıyı biliyorum, ve şu an sayıklayacağım diye kendini rezil ettiğini de...
-ya nihal, gülüm, gönlünü almaya çalışıyorum, hemen ayıkma bi, bi anlama bi ya...
kızılaydadır efendim bu salon. uzun saçlı gayet salaş giyimli orta yaşlı bir de erkek sahibi vardı. adam sık sık içeri gidip bol bol bira kokularıyla geri dönerdi. bu anlattıklarım bir kaç sene önceki bilgiler, şu an sirozdan salonu kapatmış olabilir, emin değilim.
(bkz: nirvana dinleyen odtü dolmuşçuları)
(bkz: nirvana dinleyen odtü dolmuşçuları)
çikolatalı olduğunu düşündüğüm "baaak bak bak" diye gıdaklayan sevimli karakter, antenli baz istasyonu çocuklardan sonra ilaç gibi gelmiş kampanya maskotu.
türk kullanıcılara format olarak aykırı site:
-hamdiii koş, fikri amca beni facebooktan poke etmiş. "poke back" dio yanında basim mi?
+ulan! ingilizce bilmeyen karı, seni pandiklemiş, dürtmüş, düdüklemiş, ben sana basmadan deactive et bakim hesabını, çabuk, ben bi fikri amcanın yanına kadar gidip gelicem...
-hamdiii koş, fikri amca beni facebooktan poke etmiş. "poke back" dio yanında basim mi?
+ulan! ingilizce bilmeyen karı, seni pandiklemiş, dürtmüş, düdüklemiş, ben sana basmadan deactive et bakim hesabını, çabuk, ben bi fikri amcanın yanına kadar gidip gelicem...
(bkz: fraus latet in generalibus)
eğer hayatınızın bir dönemi yurtta 1408 numaralı odada geçtiyse ve filmi izledikten sonra yalnız kaldığınız evinize dönecekseniz izlemeyiniz. ben ettim siz etmeyiniz!
pek çok korku romanında olduğu gibi bu öykü de bünyesinde pek çok klişe barındırıyor, evet. hayaletli otel odası, aniden çıkıp kaybolan öcüler, adamın geçmişinde yaşadığı acı olaylarla ve kaybettiği kişilerle yüzleşmesi, klasik stephen king romanlarında olduğu gibi sürekli değişen zaman,"daddy don’t you love me any more" diye hayıflayan küçük beyaz suratlı siyah saçlı bir kız bile vardı hatta! ama tüm bunlara ve hatta "aha şimdi çıkacak arkadan bir öcü" diye beklememe rağmen sık sık yerimden sıçratmayı, bir kere de yüksek sesle sinemanın ortasında "hasssktrrr" diye bağırmamı, karşı binada kendisini görmesi ve pencereden kaçmaya çalışırken karşılaştığı sürprizlerle de en azından içimden "yok artık" dedirtmeyi başarmış bir film. tam her şey bitti oh be falan derken tekrar aynı kabusun içinde kendini bulması ve yaşanan intiharların nedeninin çok güzel bir şekilde bağlanması da ayrıca izlenesi kılıyor. ürkmek korkmak için gidilebilinir.
pek çok korku romanında olduğu gibi bu öykü de bünyesinde pek çok klişe barındırıyor, evet. hayaletli otel odası, aniden çıkıp kaybolan öcüler, adamın geçmişinde yaşadığı acı olaylarla ve kaybettiği kişilerle yüzleşmesi, klasik stephen king romanlarında olduğu gibi sürekli değişen zaman,"daddy don’t you love me any more" diye hayıflayan küçük beyaz suratlı siyah saçlı bir kız bile vardı hatta! ama tüm bunlara ve hatta "aha şimdi çıkacak arkadan bir öcü" diye beklememe rağmen sık sık yerimden sıçratmayı, bir kere de yüksek sesle sinemanın ortasında "hasssktrrr" diye bağırmamı, karşı binada kendisini görmesi ve pencereden kaçmaya çalışırken karşılaştığı sürprizlerle de en azından içimden "yok artık" dedirtmeyi başarmış bir film. tam her şey bitti oh be falan derken tekrar aynı kabusun içinde kendini bulması ve yaşanan intiharların nedeninin çok güzel bir şekilde bağlanması da ayrıca izlenesi kılıyor. ürkmek korkmak için gidilebilinir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?