confessions

ankunft

- Yazar -

  1. toplam entry 588
  2. takipçi 1
  3. puan 20061

bir sike yaramayan entry yazma sevdası

ankunft
bu sabah kalktığımda televizyonda panda ayılarının artık neslinin tükenmeyeceğini öğrendim ve koşup bakkaldan iki kutu bira alıp bunu kutladım. galatasaray-leeds united maçında hakan şükürün kaçırdığı golden beri ilk defa bu kadar ilginç bir güne gireceğim hiç aklıma gelmezdi. önce otobüste gördüğüm yaşlı amcadan ona yer vermediğim için ince bir ayar yedim. ardından iş yerinde patronun küçük oğlunun altına işediğini duyup olaya müdahil oldum. çocukcağız artık işemiyor altına. iş yerinde gelen müşterilerden bir bayanın bana neden ters ters baktığını ise sonraları anladım. bu bayanın ilkokul öğretmenim çok sevgili necati hoca’mın baldızı olduğunu nereden bilebilirdim ki... bilgisayar başında geçirdiğim koca bir günün ardından evde yine bilgisayar başına geçip sözlükte entry girmeye başladım. sağolsunlar, bilgiç arkadaşlar beni hiç ayarsız bırakmadılar o gece. radyoda muazzez abacı dinledim, pizza siparişini verdiğim restoranın elemanına 5 lira bahşiş verdiğimde kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. televizyonda mehmet ali erbilin indirdiği donların içindekileri görebilmek için saatlerce televizyon karşısında bekledim, fakat nafile... sonra yakın bir arkadaşımdan öğrendim ki artık mehmet ali erbil’in programları şifreli yayınlanıyormuş. hemen gidip abone oldum ve artık her akşam mali seyrediyorum. seyretmekle kalmayıp bunu sözlükte bütün bilgiç dostlarımla da paylaşıyorum artık. her gün anlatıyorum ve sözlükte çok popüler oluyorum. çok mutluyum artık. yaşasın mehmet ali...
işte böyle birşeydir bi sike yaramayan entry girmek.

dingobeta

ankunft
işte soru makinasıyla aramızda bir diyalog:
aklımdan bir nesne tuttum. cihaz soruyor, ben cevaplıyorum:

soru 1: vücudun bir parçası mıdır?
cevap: evet
soru 2: deliği var mı?
cevap: evet
soru 3: bir alet/araç mı?
cevap: evet
soru 4: bir somun ekmekten daha mı küçük?
cevap: duruma göre değişir
soru 5: ses çıkartır mı?
cevap: saçma bir soru oldu
soru 6: iyi vakit geçirmek için kullanılır mı?
cevap: genellikle
soru 7: yıkanır mı?
cevap: evet
soru 8: içine birşey koyulur mu?
cevap: hayır
soru 9: icat edilmiş birşey mi?
cevap: hayır
soru 10: genellikle dört köşesi mi vardır?
cevap: saçma bir soru oldu
soru 11: onun hakkında bir şarkı biliyor musunuz?
cevap: evet
soru 12: gözleri var mıdır?
cevap: saçma bir soru oldu
soru 13: kanatları var mıdır?
cevap: hayır
soru 14: kolları var mıdır?
cevap: hayır
soru 15: genelde 2 tane (çift) halinde mi bulunur?
cevap: hayır
soru 16: hergün kullanılır mı?
cevap: duruma göre değişir
soru 17:yuvarlak hatlı birşey mi?
cevap: evet
soru 18: boyanabilir mi?
cevap: şüpheliyim
soru 19: satın alınabilir mi?
cevap: belki
soru 20: daha çok erkekler mi kullanır?
cevap: duruma göre değişir
soru 21: halka açık yerlerde kullanılabilir mi?
cevap: duruma göre değişir
soru 22: evcilleştirilen bir hayvan mıdır?
cevap: hayır
soru 23: bir kalıp tereyağından daha mı ağır?
cevap: genellikle
soru 24: çok renkli mi?
cevap: nadiren
soru 25: ona bilgi kaydedebilir misiniz?
cevap: hayır
soru 26: sapı var mıdır?
cevap: evet

ve makinemiz cevabını veriyor....bekliyoruz:
cevaaaaappp: penis mi tuttunuz?
evet diye cevaplıyoruz. bu sefer şu yazı bizi kopartıyor:
-teşekkürler, penis database’e eklendi.dingo sayenizde biraz daha bilgi sahibi oldu.

yanlış anlaşılmış şarkı sözleri

ankunft
muazzez abacı bir televizyon programında konuk... bir izleyici telefonla bağlanıp istek belirtiyor: "muazzez hanıımm, rica etsem benim için sabileyi okur musunuz?"
muazzez hanım: okurum okumasına da, hangi şarkı ki o? ben bilmiyorum..
salak izleyici: nasıl bilmezsiniz yaa. hep onu okuyorsunuz ya.
muazzez hanım: biraz mırıldanırsanız belki hatırlarım.
salak izleyici: öhöö.tabi..öhöö, öhhö..okuyorum: eller ayır sabiilee, yıllar ayır sabiileee, yollar ayır sabileeeee.....
not: rtük bu programı gençlere kötü örnek teşkil ettiği gerekçesiyle yayından kaldırmış olabilir...

yaran houston diyalogları

ankunft
ankunft- (#347810)ayar verme lan, o kadar ingilizcemiz var çok şükür..:)

addicted to pain- ne ayarı len dombili:)) kimse anlamını yazmamış:))

ankunft- tamam lan.eferim:)

addicted to pain- saol abi,büyüksün:))

ankunft- tamam koçum, önemli değil. al şunu da çay çorba neyim içersin:)

addicted to pain- eywallah abi bahşettin :))

ankunft- tamam dedik ya, abartma aslanım. olur böyle abi kardeş arasında, lafı olmaz. ha unutmadan, al şu zarfı da sizin komşu nagihan’a ver. ankunft abi sizi ne zaman sikebilirmiş diye soruyor de.

addicted to pain- abi nagihan ablanın babası beni yakalarsa zikmesin sora?? hem sen gittikçe daha az jelibon almaya başladın bana, bu kadar jelibona değil zarf sms gönderemessiz walla abi.

ankunft- tamam koçum, sen al şunu da, hah, şimdi git bakkala, bana bi kısa ikibin al, üstü kalsın sende. jelibon mu ne karın ağrısıysa ondan al istediğin kadar.
eve giremiyosan bi taşa sarıp at sen de mektubu. nagihanın cam arka taraftaki ha.. mutfak camından falan atma, yoksa babası hem seni, hem beni ziker, ona göre...

addicted to pain- abi benden duymuş olma ama senin bu nagihan abla var ya,başkasına veriyo haaa :)))

ankunft- vay orospu vaay, kime veriyomuş lan.. diğer mahallenin piçlerine mi yoksa. ben zaten o nedim denen heriften kıllanıyodum. çok dolaşıyo bizim mahallede. ah ulan nagihan, nedimle ha.. tamam, sen şimdi siktir et mektubu falan, git bilardo salonuna, bizim elemanları topla gel bakayım. ankunft abi çağırdı de. teçhizatlı gelsinler ha.. diğer mahalleye kadar gidecekmişsiniz de, onlar anlar.

addicted to pain- tamam abi hemen.(lan iyi kandırdım ipneyi,hemen de nedim sandı,tabi nerden bilecek nagehanı benim düdüklediğimi,o beni daha çocuk sanıyo peeaah.neyse ben gidiyim bilordodaki adamları çağıriyim,şu nedim ipnesini pataklasınlar,yazık olcak lan adama ama neyse,hayat işte,zalim aq)

ankunft, (ulan küçük müçük ama laf kalabalığında hiç etti bizim kısa ikibini de..)
(bkz: saçmalamaya müsait iki bilgiç)

aydın doğan in tayyip erdoğan a mektubu

ankunft
şöyle birşeydir muhtemelen:
"sevgili tayyip,
öncelikle herkese selam eder, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim.
mektubuma "tayyibim" diye başlamak isterdim eskisi gibi, fakat olmadı işte, bilmiyorum neden, olmadı...
biliyorum, son günlerde bana karşı kırgınsın. fakat ilişkimizdeki sorunların bütün sebebi olarak beni görmenin doğru olmadığını düşünyorum. seninle ilişkimiz bundan yıllar önce başlamıştı, sen daha gençtin, gelecek için seni görünce içim umutla dolmuştu. ilk yıllarımız ne kadar güzeldi hatırlasana: sen bana ihale verirdin, ben senin lehine haber yapardım. ne kadar mutlu, ne kadar huzurluyduk, kimseler karışmazdı bize, pembe panjurlu villalarda oturup ihale üstüne ihale indirirdik.
sonra ne oldu bilmiyorum, yavaş yavaş uzaklaştığını hissettim benden; sözlerin daha soğuk gelmeye başladı, gözlerine baktığımda eskisi kadar ümit verici değildi. acaba, dedim, acaba nerede yanlış yaptım? ilişkimizi gözden geçirdim, senden önceki ilişkilerimi de: mesut’u, tansu’yu, necmettin’i, süleyman’ı. sen hepsinden farklıydın, daha hırçın, daha kırılgan, daha hassas, fakat daha atılgan, daha kurnaz. ben senin hep o ilk gördüğüm saf ve masum genç olarak kalacağını düşünmüşüm, görememişim büyüdüğünü, görememişim çevrende dolaşan zampara iş adamlarını.
sonra söylentiler duydum orda burda, kulak asmadım. yeni birileriyle kırıştırıyormuş dediler, inanmadım. yapamaz dedim, bana bunu yapamazdı tanıdığım tayyip. sonra iyice soğudun benden. hatta normalde bana vermen gereken bir kanalla bir gazeteyi kendi adamlarına verdin. bu çok koydu bana biliyor musun, inan çok koydu. ama kendime kızdım ben hep, seni kontrol edemediğim, elimde tutamadığım için kendimden şüphe eder oldum.
her neyse, lafı uzatmanın alemi yok. biliyorum ilişkimiz pamuk ipliğinde devam ediyordu, ki sen şu son sözlerinle beni kalbimden yaraladın. ben de kendimi tutamayıp ağır konuşmuşum sana. ama biliyorum, sen beni tayyipimsin, benimdin ve hep benim olacaksın. çevrendekilerin vefasızlığını anlayıp yine bana, mutlu huzurlu ilişkimize döneceksin. biliyorum, ve her gece uykuya bunun hayaliyle dalıyorum.
sevgiler
her zaman seninle olan
aydın..."

(bkz: siyasetçi medya patronu ilişkisi)
(bkz: ibnelik)
(bkz: ikiyüzlülük)
(bkz: adam kayırmacılık)

yaran eşek şakaları

ankunft
efendim, bunlar genellikle arkadaşlar arasında yapılır ve arkadaş hatrına katlanılır. şöyle birşeydir örneğin:
üç beş arkadaş hoş bir meyhanede kafaları çekerler. sonra aralarında iyice dibi bulmuş, sızmış olanını alıp istanbul’un diğer ucunda bir ıssız dağ başı bir yere bırakırlar. cebindeki cep telefonu, cüzdan ve bilimum işe yarar araç gereci de beraberlerinde götürür, adamcağızı afedersiniz sik gibi gece vakti ortada bırakırlar. abimiz uyanıp da eve nasıl gittiği hakkında sonraları bir daha konuşmamıştır.
aradan geçen bir hayli zamandan sonra yine aynı tayfa aynı meyhanede içerler. geçen gecenin mağduru olan abimiz dikkatlidir bu sefer. ve elebaşı olduğunu tahmin ettiği arkadaşına damardan girip duble üstüne duble yuvarlatır. eleman iyice sızınca da diğer elemanlara o arkadaşı eve bırakacağını söyleyip ayrılırlar ortamdan. abimiz gider harem’e, bir adıyaman otobüsü bulur, bizim sızmış arkadaşı koltuğa oturtur, yine cebinde ne var ne yok son kuruşuna kadar da alır ve muavine de sıkı sıkı tembih eder:
-bak birader, bu arkadaş taa adıyamanda inecek. babası vefat etti, henüz haberi yok. sakın ha, erken uyanıp da inecem falan derse indirmeyin, cenaze namazına yetişecek.
işin bok tarafı şudur ki sızmış olan arkadaşın ertesi gün tek ders sınavı vardır. eleman yolun orta yerlerinde uyanır ama nafile, incem der, indirmezler, kavga dövüş adıyamana kadar gelirler.
sonra nasıl para buldu, nasıl istanbul’a geldi bu konuda da kimse net bir bilgi sahibi değildir.

bilgi sözlük

ankunft
uzun süredir aktif olmadığım, beni sözlük dünyasıyla tanıştıran sözlüktür; ilk göz ağrıdır. aslında şu sıralar da yeniden sözlük dünyasına girmeye niyetim olmasa da pek, bilgi sözlük’ün bir kısım zor zamandan geçtiğini farkedince, süpermanvari bir atakla yardımına koşmuşumdur.tabi ki hoş değildir bu durum, bir şekilde tekelciliğe karşı duruşun ürünüdür bilimum sözlükler, nam-ı diğer klonlar. şu sıralar ekşi sözlükte yaklaşık 40000(yazıyla kırkbin) onay bekleyen çaylak yazar olduğu düşünülecek olursa, tekelciliğin boyutu daha iyi anlaşılacaktır. ekmek veya gaz yağı kuyruğunda bekleyen gariban anadolu insanını anımsattı bu durum bana nedense. bu açıdan, her alanda olduğu gibi bu alanda da çok sesliliğe, muhalifliğe, bir şekilde kıyıda kalmışlığa destek vermeye binaen, en azından bir süreliğine dahi olsa kırgınlık-küskünlüklerin unutulup eski bilgisözlük yazarlarının geri gelmesi gerektiğini düşünmekteyim. bilmem ki yanlış mı etmekteyim.

otobüsten inerken osuranlar

ankunft
"biz gideriz, adımız kalır" türünden düşüncelere sahip olan ama bir türlü anlamlı işler yapamayan bir tip olsa gerektir bu şahıslar. adının en sonunda jelatinden çıkmamış küfürlerle anılmasını sağlar bu adamlar. adları bir asır hatırlanmalıdır bu arkadaşların.

ingilizce konuşurken türkçe kelimeler kullanmak

ankunft
1- ingiliceyi tam öğrenememiş olmanın verdiği bir sıkıntıdır. bir süre ingilizce konuşulan bir memlekette kalmadıkça kolay kolay atlatılamaz. eğer böyle bir imkan yoksa bol bol ingilizce kitap okumak tavsiye edilir.
(bkz: bilgin bilgiç)
2- bir gün, hani olur ya türkçe uluslararası ticaret ve teknoloji dili olarak popülerleşirse türkçe öğrenen ingilizlerin, amerikalıların falan düşeceği durum.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol