confessions

alorarola

- Yazar -

  1. toplam entry 4651
  2. takipçi 1
  3. puan 97188

komşu komşu

alorarola
ilk okulda öğretilen doğaçlama tekerleme. şimdilerde var mı bilmiyorum.

komşu komşu!
hu.. hu..
oğlun geldi mi?
-geldi.
ne getirdi?
-inci boncuk.
kime kime?
-sana bana.
başka kime?
-kara kedi’ye.
kara kedi nerde?
-ağaca çıktı.
ağaç nerde?
-balta kesti.
balta nerde?
-suya düştü.
su nerde?
-inek içti.
inek nerde?
-dağa kaçtı.
dağ nerde?
-yandı, bitti, kül oldu...

istiva

alorarola
düzgün olmak anlamındaki "s-v-y" kökünden türeyen istivâ sözlükte, iki şey birbirine eşit olmak, düzgün olmak; "ala" edatıyla kullanıldığında yükselmek, tahta çıkmak; "ilâ" edatı ile kullanıldığında yönelmek, kastetmek; "be" edatıyla kullanıldığında helâk olmak anlamlarına gelir. istivânın asıl anlamı, bir şeyin eşit ve düzgün olmasını istemektir.

istiva kelimesi kur’ân’da fiil kalıbıyla "istevâ-yestevî" şeklinde 35 âyette geçmiştir. bunlardan dokuzu allah ile, diğerleri insan, canlı ve cansız varlıklarla ilgili olup şu anlamlarda kullanılmıştır;

1- iki şey eşit olmak, yirmi âyette geçen yestevi-testevi, yesteviyani ve testeviyâni fiillerinin tamamı bu anlamdadır. "de ki: temizle pis eşit olmaz...’ (mâide, 5/100), "de ki, gören ile görmeyen eşit olur mu?..." (ra’d, 13/16), "ölüler ile diriler eşit olmaz..." (fâtır, 35/22), "de ki: bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu?..." (zümer, 39/9).

2- bir şey doğru düzgün ve mutedil olmak, dikilmek ve doğrulmak; "üstün akıl/kuvvet sahibi olan melek, yüksek ufukta iken doğruldu (festevâ)..."(necm, 53/6) cibril’in doğrulması, kendi suretinde ortaya çıkıp görünmesi anlamındadır.

"....onların (mü’minlerin) tevrat’taki vasıfları ve incil’deki vasıfları şöyledir. bir ekin gibidirler ki o ekin filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı ve gövdesinin üstüne dikildi.(festeva)..." (fetih, 48/29). ekinin doğrulması, dikilmesi; düzgün olması, eğilmeden dimdik sapı üzerinde durmasıdır.

3- yerleşmek binmek, oturmak ve karar kılmak; "(ey nuh!) sen ve yanında bulunanlar gemiye yerleştiğiniz zaman (feize’steveyte) bizi o zâlim kavimden kurtaran allah’a hamd olsun de." (mü’minûn, 23/28), "o allah ki bütün çiftleri yarattı ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti ki onların sırtına binesiniz (li testevfu ala zuhurihi)..." (zuhruf, 43/12-13), "ey arz! suyunu yut ve ey gök! suyunu tut denildi. gemi cûdi dağına oturdu.(ve’stevet ale’l-cudiyyi)..." (hûd, 11/44).

10 âyetteki "istivâ" kelimesi allah ile ilgili olup şu anlamlarda kullanılmıştır:

a) yönelmek, şu âyetlerde bu anlamdadır: "o allah ki yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı, sonra göğe yöneldi(istiva ile’s-semai) onları yedi gök olarak düzenledi. o her şeyi bilir." (bakara, 2/29), "sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi (isteva ile’s-semai) arza ve göğe; isteyerek ve istemeyerek (varlığa) gelin dedi, isteyerek geldik dediler." (fussilet, 41/11). bu iki âyette allah’ın önce yeryüzünü yarattığı, sonra yaratmak, düzene koymak üzere duman halindeki göğe yöneldiği "istivâ" kelimesiyle ifade edilmiş ve bu kelime "ilâ" edatı ile kullanılmıştır.

b) istila etmek, kuşatmak: "o allah ki gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları 6 günde (evrede) yarattı, sonra arşı istiva etti. (isteva ale’l-arş)" (secde, 32/4); "rabb’iniz o allah ki gökleri ve yeri 6 günde yarattı sonra arşı kuşattı. (isteva ale’l arş)" (yûnus, 10/3); "o allah ki gökleri görebileceğiniz bir direk olmadan yükseltti, sonra arşı kuşattı, güneşi ve ayı iradesine boyun eğdirdi...." (ra’d, 13/2)

âyetlerde allah’ın yeri ve gökleri yarattıktan sonra arşı istiva ettiği bildirilmiştir. istivâ fiili "alâ" edatı ile kullanılmıştır. istiva kavramı allah’ın bir makama kurulup oturmasını değil, mekân ve cihet olmaksızın o’nun yücelik ve üstünlüğünü, âlemi yönettiğini, her şeyi hâkimiyeti altına aldığını ifade eder. "istevâ alâ arşihî" tabiri allah’ın bütün yaratıkların rabb’i, yöneticisi ve koruyucusu olmasından gücü, kudreti ve iradesinin mutlak yerine gelmesinden kinayedir. arşı istiva ettiğini beyandan sonra yüdebbirü’l-emre (işleri idare eder), "o geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örten, güneşi, ayı ve yıldızları buyruğuna boyun eğmiş vaziyette yaratandır." (a’râf, 7/54) âyetleri buna karinedir.

arşı da mekânı da yaratan allah’ tır. allah’ın arşa istivasının gerçek mahiyetini insan bilip idrak edemez. çünkü bu konuda kur’ân’da bilgi verilmemiş sadece rahmân’ın arşı istiva ettiği bildirilmiştir (tâ-hâ, 20/5). (bk. zü’l-arş) (i.k.)

diyanetten alıntıdır.

suudi arabistan

alorarola
daha çok mekke medine ve riyad da cuma günü cuma namazı vaktinde tüm çalışma yerlerinin kapatılmasının zorunlu olduğu, halkın görevli zabitler tarafından sopayla namaza yönlendirildiği şeriat ülkesi. dinde zorlama yoksa, bu ülke de dini mantık dışı geleneklerle yaşamak hak mıdır anlamadım.

kavanoz dipli dünya

alorarola
kavanoz dipli dünya
herşeyin yalan riya
hayat sanki bir rüya
bıktım usandım senden
kavanoz dipli dünya
ah felek zalim felek
kime ceket kime yelek
herkese kavun yedirdin
banada yedirdin kelek
ah felek zalim felek
kime kavun kim kelek
kimine urba giydirdin
bana da yırtık bir yelek

yoktan geliyorum

alorarola
icimi okur gibi bakiyorsun
gordugun hersey beni sana dogrulamakta

suskunlugun bosuna
urkekligin gereksiz
unutma

sen kesfedilmemis koylarin hasretinde
ben nesredilmemis asklarin galibi
sen seyredilmemis gozlerin karasinin
ben soylenilmemis sozlerin sahibi

yuregimde istedigin hersey olacaksin
ozledigin cocugu bulacaksin

hadi hazırlan eskileri terketmeye,
hadi hazır yüreğim yenileri farketmeye
ve kulağın ayak sesimde biliyorum
yola çıktım çoktan yoktan geliyorum.
210 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol