ingiltere’deki en ihtişamlı katedral ve en ilginç kutsal yerlerden biri olduğu söyleniyor. tarih boyunca, birçok ingiliz kralı burada tacını giydi ve burada gömüldü, ama birçok insan westminster’da çalışan aristokrat ve papazların da çevresindeki küçük kiliselere gömüldüğünü bilmiyor. gotik mimarisinin en seçkin örneği olan westminster abbey, birçok büyük ingiliz şair ve yazara ebedi dinlenme yeri olarak kullanılmıştır. geoffrey chaucer, john keats, john milton, william blake gibi birçok isim ‘şairlerin köşesi’ adlı yere gömülmüştür.
(bkz: westminster abbey)
(bkz: hadrianus tapınağı)
castel saint angelo olarak da bilinen hadrianus mozolesi 135- 139 yıllları arasında roma’da inşa edilmiş. mozole, imparator hadrianus’un kendi isteğiyle, ölümünden sonra gömülmesi için yaptırılmış. külleri, ölümünden sonra 138 yılında buraya gömülmüş. karısı sabrina ve üvey oğlu lucius aelius’un mezarları da mozolede bulunmaktadır. hadrianus’un ölümünden sonra 217 yılında imparator carcella’nın ölümüne kadar, romalılar diğer imparatorları da buraya gömdüler.
eski roma’dan bu zamana en iyi korunmuş bina olarak biliniyor. günümüzde ise tarihin ünlü insanlarının gömülü olduğu anıtlar için kullanılıyor. imparator hadrianus tarafından 125 yılında inşa edildi ama tasarımı, tarihteki en meşhur mimarlarından olan şamlı appollodorus’a atfedilir. panteon 7’nci yüzyıldan bu yana katolik kilisesi olarak kullanılırken, rönesans zamanında mezar olarak kullanılmaya başlandı. ünlü ressam rafeal ve besteci arcangelo corelli buraya gömülmüştür.
hristiyanlığın en büyük kilisesi. aslında 12 havari’den biri ve aynı zamanda roma’nın ilk piskoposu olan aziz petrus’un kabristanı. mimari açıdan ve dünyadaki kutsal yerler açısından bakıldığında, aziz petrus bazilikası döneminin en görkemli ve güzel yapısı olarak değerlendiriliyor. aziz petrus’un bazilikanın mihrabının altında gömülü olduğuna inanılıyor, diğer 91 papa ve kral ailesinden olan kimseler gibi.
(bkz: aziz petrus bazilikası)
soför olan kişilerin sürekli kullandıklar artık normal gelen bazı yalanlar vardır ya ;
1-bir basmışım üç saatte ankara’ ya indim.
2-araba altımdan kaçıyor yani öyle bir şey işte.
3-rampada kırdığım gibi direksiyonu önüne afalladı gariban.
4-istesem kimse beni geçemez.
5-zaten hurdaydı bizim kamyon bir de baktım direksiyon elimde kalmasın mı? hemen torpidodan aldım penseyi taktım simidi yerine. bu arada kamyon gidiyo ha.
6-nasıl uyduysam gözümü bi açtım adana’ dayım.
7- bana laga luga yapıyor. kaptığım gibi emaneti indim aşağı. haa nooldu? tık yok seninkinden.
8- gene bir gün habur dayım. bekle babam bekle... hayır bi geçsem ver elini hindistan!
9- artık nasıl bastıysam gaza kilometre taşları var ya tek çizgi olarak görüyorum.
1-bir basmışım üç saatte ankara’ ya indim.
2-araba altımdan kaçıyor yani öyle bir şey işte.
3-rampada kırdığım gibi direksiyonu önüne afalladı gariban.
4-istesem kimse beni geçemez.
5-zaten hurdaydı bizim kamyon bir de baktım direksiyon elimde kalmasın mı? hemen torpidodan aldım penseyi taktım simidi yerine. bu arada kamyon gidiyo ha.
6-nasıl uyduysam gözümü bi açtım adana’ dayım.
7- bana laga luga yapıyor. kaptığım gibi emaneti indim aşağı. haa nooldu? tık yok seninkinden.
8- gene bir gün habur dayım. bekle babam bekle... hayır bi geçsem ver elini hindistan!
9- artık nasıl bastıysam gaza kilometre taşları var ya tek çizgi olarak görüyorum.
bir gülay parçası olabilir kendileri.
yan yana geçen geceler unutulup gider mi
acılar birden biter mi
bir bebek özleminde seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi.
suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi
dikenleri göğü deler mi
bir menekşe kokusunda seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi.
kendine iyi bak beni düşünme
su akar yatağını bulur
içimdeki fırtına, kör kurşunla diner mi
kavgalar kansız biter mi
bir mavzer çığlığında seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi
şu kahpe dünya seni bana düşman eder mi
dostluklar birden biter mi
bir kardeş selamında seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi
yan yana geçen geceler unutulup gider mi
acılar birden biter mi
bir bebek özleminde seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi.
suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi
dikenleri göğü deler mi
bir menekşe kokusunda seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi.
kendine iyi bak beni düşünme
su akar yatağını bulur
içimdeki fırtına, kör kurşunla diner mi
kavgalar kansız biter mi
bir mavzer çığlığında seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi
şu kahpe dünya seni bana düşman eder mi
dostluklar birden biter mi
bir kardeş selamında seni aramak var ya
bu hep böyle böyle gider mi
(bkz: kendine iyi bak)
ferhat güzele disco kralınca verilen ad.
renklerin eve yakışır bir ahenkte olması ile harika bir görünüme dönüşebilir. fakat genelde bir garip karşılanır bu durum. evet.
genelde; kişi üzgün veyahut kırıcı bir şeyler yaşamış ise edilir bir başka kişi tarafından teselli. hiç görmedim normal bir zamanda edildiğini. evet.
kendisine teşekkür etmemekteyim, bana özel bilgi adresi vermediği için. elleri kırılsın. hiç beğenmedim.
denenilen bütün ilaçlardan daha kısa sürede çözüm sunan acayip bir şey. nereye kadar kapatabiliriz orası pek bir meçhul.
bir nevi kuş sesi.
aynı narinlik ve incelikte yaklaşmak yemeklere. onlara ruh katıp daha güzel olmasını sağlamak. yemeği servis ettikten sonra da her annenin yemek yemeyen çocuğunu özendirmek için yaptığı ıhmıhtıhfıhpıh gibi anlandırılamayan beğeni belirtisi sesler çıkartılır ki harika olur.
alışkanlık yapan kapama konuşmasını fütursuzca kullanma. hem de hiç sorgulamadan.
sevdiğini söylecek kadar medeni cesareti olmama. evet.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?