yapılan en büyük salaklıklar

1 /
armes
armes salakgül ve salakcan bir haftadır duvarda asılı duran sınav tarihlerine bakmak yerine üçüncü salaktan bu bilgileri temin etmişlerdir lakin üçüncü salak kişi yanlış bilgi vermiş ve biz üç arkadaş hem de okulun son günü sınava geç kalmışızdır ve deyim yerindeyse deli danalar gibi koşturmaya başlamışızdır aklımıza parlak bi fikir gelir ve rapor almak için tekrar deli danalar gibi hastane hastane dolaşıp doktorlardan rapor dilenmiş lakin hiç bi doktor buna razı gelmemiştir en sonunda salakgülün özel polkiliniği olan bi tanıdığı olduğu gelir aklına armes olaya hemen atlar acaba özel polikliniğin raporu geçerli olurmu diye salakgül ise okulu arayıp öğrenelim der ve olaylar gelişir
salakgül-alo ....üniversitesi mi
salakgül-şey ben bugün hastaydım da yani şey sınavımız vardı da yani ben ve arkadaşlarım giremedik hastaydık evet sınava kaldık geç yani açıkçası ben
armes-sakın söyleme söyleme isim veerme hastaydık de salak söyleme
salakgül-dürüst olmak gerekirse ben sınava geç kaldım evet ve rapor alarak sınava girmek istiyorum
armes-napıyosun salak yapma söyleme kafayı mı yedin.yapma etme
salakcan-ay beni de söyle beni de söyle benimde ismimi söyle salakgül lütfen
armes-salakcan salaklaşma ya bana bak salakgül sakın beni söyleme
bu arada konuşma devam etmektedir
salakgül-yani yardımcı olamazmısınız hııı anladım ama yani bizim bi suçumuz evet adım mı adım soyadım salakgül hıhı numaram 124454 evet nassıl nasıl yani şey ama
-pat.telefon kapanır.
salakgül-şimdi ayvayı yedim kadın demek sahte rapor dedi ismimi aldı yandım ben napıcaz şimdi yaa
armes-ah be salakgülüm bu dürüstlük niye safım benim sen git okula sahte rapor alcanı söyle alt tarafı özel poliklinikten olurmu dicektin
salakgül-ühüüüü ühüüüü napcam ben.
angelique
ben en buyuk salaklıkları hep asık oldugumda yapıyorum. ilk asık oldugum zamanlarda yaptıgım salaklıgın, sakarlıgın ise emsali yok. bir gün sirketin cafesinde kahve iciyoruz karsilikli. duygular itiraf edilmis. angelique’in akli bi karis havada, ayaklari yerden kesilmis, hicbir uzvuna, reflekslerine hakim olamiyor. ayni burhan’in karsisindaki makbule gibi. neyse lafi uzatmayayim anladiniz siz modeli: sonra angelique kahvesini agzina götürüyor ve bir yudum aliyor, daha dogrusu aldigini saniyor. o anda masaya biraz kahve dökülüyor. lanet olsun ki bunu sevilen de görüyor ve "agzin biraz daha geride" diyor. megerse angelique kahve fincanını dudagina degdirmeden devirivermis. iciyorum sanmis. yer yarilsa da icine girsem yok olsam dedigim ender anlardan biridir.
defrost
bir çiftin dünyanın en salak çocuğunu dünyaya getirmesi, gelişinde rol oynaması.
bu çifte örnek olarak, gerçek olsaydılar kesinlikle salak ile avanak in anne ve babası verilebilirdi.
alexis will survive
televizyon karşısında uykuya dalan alexis, gecenin ilerleyen saatlerinde uyanır ve yatağına gitmeye karar verir.salondaki cep telefonunu orda bırakmak istemez belki arayan olur diye gece, ama sabah baktığında görür ki digiturk kumandasını almış gelmiş odasına. başarılı bi abimizdir bu alexis will survive kişisi.
pinky

eski sevgiliyi gizli numaradan arayıp sesini dinledikten sonra açık numarayla yanlışlıkla tekrar arayıp son arama listesinde olduğundan yanlışlıkla aradığını söylemek en büyük salaklıkların başını çeker bence...
accidentalbaby
şimdi şöyle (bkz: sevgili sözlük) annemin bi arkadaşı vardı, kadın beni küçüklüğümden tanıyomuş da ben hatırlamıyorum tabii kadını , neyse işte yıllar geçer anne kişisi ’x teyzen seni çok merak ediyormuş ,illa görmek istiyor’ diye baskı kurar.bi gün baskılar karşısında pes edip kadını görmeye anneyle birlikte (bkz: x teyze) nin iş yerine gidilir. öyle zoraki yapılıyordur ki , kapı açılır açılmaz gördüğün teyzeye sarılırsın ,’annem hep sizden bahsediyor x teyze, özlemişim sizi x teyze’ gibilerinden sevgi sözcükleri sarfedip bir an önce gitmektir amacınız, ama yavaş gidesinizdir çünkü sarılınan kişi malesef (bkz: x teyze) değildir.
greyfurt
skk’da bürokratik işlemlerden bunalan greyfurt sağlık karnesinin fotokopisini çektirmek üzere kuyruğa girer. fakat fotokopicinin mesai yorgunluğu ve greyfurtun bunalmışlığı sonucu bir tartışma kopar.hızlı ve öfkeli şekilde fotokopiyi alıp uzaklaşan greyfurt sağlık karnesini unuttuğunu farkeder ve fotokopiciye geri dönüp cinnet geçirir.tansiyonu olan yaşlı teyzelerin bütün yatıştırma çabalarına rağmen sinirlerine hakim olamayan greyfurt fotokopicinin kabinine girer ve orada tartışmayı sürdürür. hızla cereyan eden olaylar esnasında fotokopi işi durmuş ve kuyruktada kaos başlamıştır. greyfurtcularla bir an önce işini bitirip gitmek isteyenler arasında gerginlik ve söz düelloları yaşanmaktadır. yakındaki odalardan çıkan memur arkadaşların nazik ama otoriter müdahalesiyle greyfurt olay mahallinden uzaklaştırılır. greyfurt tüm bunlara rağmen pes etmez ve soluğu hastanenin halkla ilişkiler departmanında alır. departman gerizekalı, evlenmekten başka vizyonu olmayan bir hatun kişiden oluşmaktadır. görevli salyalar saçarak mağduriyetini anlatmaya çalışan greyfurtu sakinleştiremez. greyfurt eve gelene kadar geçen süreçte minibüscü ve bilimum karşısına çıkan herkesle münakaşa etmekte ama bir türlü hakettiği dayağa kavuşamamaktadır. en son eve gelip bağıra çağıra başına gelenleri anlatır ve sanki evdekilerin suçuymuşcasına evdekileride sindirip cevap hakkı tanımayarak odasına çekilir.saatler geçip sakinleştikten sonra pantolonun arka cebinde bir şişkinlik farkeder
isimsizkahraman
bir ing. hocasıyla almanca hocası hakkında konuşurken "atacan hoca" yerine "afacan hoca" demek.ısrarla afacan diye tekrarladıktan sonra hatayı farkedip,işi yüzsüzlüğe vurmak
doqqyjuice
barda vodka soda limon istersiniz. söyleyiş tarzınızdanmıdır yoksa barmenin anlama konusundaki başarısızlığımıdır bilinmez önünüze bir duble votka bir su bardağı soda ve yarım limon koyar. yaşadığınız dumur o kadar büyüktür ki hanginizin salak olduğunu bile kestiremezsiniz. işte bu en büyük salaklıktır kanımca.
elma sekeriiii
$i$e çevirmece oyununda cesaret’i seçen ki$inin "votkayla sütü karı$tırıp içeceksin ama?" dediklerinde lüp lüp bi bardak votka-sütü kafaya dikmesi.

adamda ne mide varmı$ yahu...
independence
tarih 14 eylul 2009, saatler 04:30 u falan gosteriyor. amacim 2009 mtv video müzik ödülleri’ni izlemek. actim tv yi kanallari geziyorum mtv’yi bulmak icin. televiyonla hic aram olmadigi icin kanallarin yerlerini ezbere bilmiyorum haliyle, trt1’i bile 1 e kaydetmemi$im, tum kanallari gezerek ancak bulabiliyorum, oylesine bozuguz televizyonla. televizyonun sesi kisik, oyle dola$iyorum kanallari, mtv’yi bulup oyle acicam sesini. neyse nihayetinde buluyorum kanali, guzel yildizli falan bir $eyler var ekranda, reklamlara denk geldim sanip sesini acip donuyorum bilgisayara. saatler bu arada 04:40 i gosteriyor. bir ara kulagim televizyona takiliyor, ihtiyar bir adam sesi islamla alakali bir $eyler soyluyor. allah allah diyorum, herhalde obama’nin islam ulkelerine olan yakinla$ma arzusu mtv’yi de sarmi$ olacak ki ramazan munasebeti ile muslumanlara yagcilik yapiyorlar diye du$unuyorum, ancak televizyondaki ya$li adamin turkce konu$tugunu o an icin idrak edemiyorum. sular seller gibi ingilizcem ve bilimum 7 ayri lisanim oldugu icin her dili anlayabiliyorum, o sebeple turkceden ayirt etmem dikkat etmedigim surece cok guc. aradan bir sure geciyor, saatler o esnada 04:55 i gosteriyor ama ihtiyar adamin turkce konu$masi bitmiyor bir turlu. vay a.k. arkada$ ya, yeter bu kadar yalakalik, artik odullere gecin diye soyleniyorum icimden ve kafami yine tv ye ceviriyorum. ekranda hepimizin bir $ekilde a$ina oldugu, sirlar dunyasi ya da sirlar evreni tadindaki programi sunan ak sakalli amca var ve kanalin logosu bolumunde de aradigim "mtv" amblemi yerine kirmizi bir renkte buyu "s" harfi var.

iki saattir 2009 mtv video müzik ödülleri’ni izleyecegim diye acik biraktigim kanalin aslinda samanyolu tv oldugunu saat 04:58 de ancak anliyorum.

$a$irdigim iki $ey var;

1- bu kadar salak olmayi neye borcluyum?
2- benim televizyonumda samanyolu tv’nin ne i$i var. hayir porno falan da oynatmaz bunlar, ne i$ ki bu?
independence
civeng’in actigi the 4229 isimli ba$lik ve icerisinde yer alan #926792 i no’lu entry okunur fakat entrynin henuz sonuna gelmeden "ulan yeni bir bilimkurgu var ve benim nasil haberim yok" diye internet fellik fellik aranir. herhangi bir sonuca ula$amayinca da entry tamamen okunur ve aslinda bunun bir $aka oldugu anla$ilir. vay arkada$. yokmu$ lan boyle bir dizi?
independence
muhtemel tarih 06 nisan 2010.

sözlükte türkçe karakter açılımı kapsaminda sozlukteki tum "turkce" kelimesini iceren ba$liklari tipki olmasi gerektigi gibi "türkçe" ba$ligina donu$turdum ancak minik bir detayi atlami$im.

"turkcell" kelimesi de "turkce" kelimesini kapsiyor du ve sozlukteki tum "turkce" kelimesini iceren ba$liklardaki "turkce" kelimeleri "türkçe" kelimesine dev$irildigi icin yine sozlukteki tum "turkcell" kelimesini iceren ba$liklarda da turkcell kelimeleri aslanlar gibi "türkçell" kelimesini iceren ba$liklardan oldu cikti.

misal eskiden "turkcell le baglan hayata" $eklindeki ba$lik artik "türkçell le baglan hayata" $eklinde oldu. yine ayni $ekilde "sevdim de ne oldu tekel ile turkcell zengin oldu" $eklindeki ba$lik "sevdim de ne oldu tekel ile türkçell zengin oldu" $eklinde replace edilmi$ oldu. elma sekeriiii farketmeseydi allah bilir ne zaman farkedilecekti bu dangalaklik.

neyse, duzelttim de hayat tozpembe oldu.
1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol