lars von

onlar erkekse biz neyiz diye düşündüren durum.

sevginin zıddı olarakta bilinen ,ama iğreti ile açığa çıkan gereklive gerçekçi duygu.

başkanının aziz olduğu, tff’nunun korkudan ödü patladığı futbol kulübü.

neyzen tevfik’in çok güzel tarif ettiği aşk ...

ben bu dünyanın devr-i devranını,izzet-i nefsini s..k..yim,
yansın bu ibneler su veren itfayenin hortumunu s..k..yim,
ben delimiyim mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
verirse verir, vermezse leylayı da s..k..yim.

günlerdir vicdanlarımızı somali ile sınıyan , kapitalist düzenin alçakça vahşice vicdanlarımıza saldıran görüntüler ile bize söylediği birşeyler var, biz somali , cezair ,fas vs gibi ülkeleri sömürdük açlık ,sefalet, kuraklık ile baş başa bıraktık, şimdi siz düzeltmek için 5 tl lik mesajlar atın! bu durumu düzeltin demeye getiriyorlar , evet yollamalıyız , oradaki açılığa çözüm üretmeliyiz , ama kapitalistlerin kurumsal kimliklerini zenginleştirmeden!

hakkında bildiklerim var, ibnenin tekidir , kronik muhalif takılacağım diye işin bokunu çıkarır , başlıklara saldırır ,pusu yapmasını çok sever , yani anlıyacağınız götün tekidir. yazdığı yazıların silinmeside ona ayrı bir keyif verir , ya tehlikleli yada salak bulunduğu içindir ,, her ikiside ona keyif verir , humanist, anarşist, liboş gibi etikletleride sevmez , yaşam felsefesi sevişin savaşın aşırındır. bkz:ispiyoncu...

erkeğin kadını vajinası için sevdiğini söylemek gibi birşey bu , sevginin cinsel uzuvlara indirgenmesi sevginin doğasına aykırı . herkes soyunsun ve sevsin bir birini ozaman .

şişman kadın sanayi devriminden sonra idealize edilen kadın prototipine uymadığı için talihsiz olarak niteleniyor , orta çağda ideal kadın tarlada çalışabilen , evde çocuklara bakabilen ev işlerini yapabilen kadındı ve bu kadının bu işleri görebilmesi için "şişman" ve güçlü olması gerekiyordu. sanayi devriminden sonra tüketen kadın profili devreye girdi , ölçüleri belirlenmiş alış veriş manyaklığı ile mutlu olabilen sürekli olarak "güzelliği" için tüketen kadın idealize edilmiştir, karşıtı olarakta kötü imajlı şişman kadın konulmuştur. ve "çirkin kadın yoktur bakımsız kadın vardır" sloganı ile bunları sürekli desteklemiştir .

çıplak fotoğrafını gördüğüm de onu sevmekte haklı olduğumu bir kez daha anladım.

aşk’a ve ön yargılara dair bir çok şey’in anlatıldığı halil sezai filmidir ! inciride severim reçelide , son söylediğim yalandı reçelden de incirden de nefret ederim.

umutlarını savaşlara bağlıyanlar , çocuklarını gömmüştür demek, neyin dilini kullanırlar bilmem ama yaşam hakkı kutsaldır ve kimin öldüğünün bir önemi yoktur , çanlar kimin için çalıyor! demek yerine çanların çalmış olması yeterlidir...

venseremos venseremos , dinlerken kendinden geçen hatta marcos ile özdeşleşen , müziğin ritmi yavaşladıkça gerçek dünyaya dönen , haki yeşili pardüsüsünün altına giydiği hotiç ayakkabılarına bakıp , bu ayakkabının borcu bitmedi diye iç geçiren kafası karışık tipler.

2. el birinci elden üstündür.

anadolu topraklarında ulus devlet mantığının bunca zaman sürdürülüyor olması da ayrı bir sorun! yani coğrafik özellikleri bakımından ve toplumsal açıdan bir ulusun egemenliği altında farklı çıkar güçlerinin bunca sene bir arada kalabilmiş olması , o "ulusalcıların" tehtid gibi algıladıkları kendilerinden olmayan "dinciler" tarafından sağlanmıştır.

tarih anlatısının , kitaplaşmasından çok dergiler aracılığı ile aylık olarak hayatımıza girmesi , bilgiye daha çabuk kolay ve hızlı ulaşmamızı sağlıyor.

kadın ve erkek politik bir tanımdır ,cinsiyet tanımlarının doğurduğu kimlik sorununu "kdın ve erkek" olarak tanımlamak bence büyük bir yanılgı, eşitliğin politik kimliklere meze olmasından başka birşey değil.

aptal kutusu olduğu iddia edilen , zararlarından sürekli bahsedilen , ama bir türlü ispat edilemiyen , genelde buluğ sancısı çeken , menapoz acısı yaşıyan dizi bağımlılarının ve emekliliğini akşam haberlerini izliyerek sündüren bağımlılar kitlesine sahip olan kutucuk.

"che yaşasaydı akp ye oy verir di" demek ninemin sakalı olsa dedem olurdu demenin başka versiyonu sanırım ...