sagopakajmerdinleyicisi

halk içinde aptal oldukları yönünde bir inanış mevcuttur...

"you should go to the coppervillage."

mersinde carrefoursa içerisinde ve çarşıda hizmet veren bir teknoloji mağazası.

patlıcanlı reklamı çok hoşuma gitmişti...

bir sagopa kajmer hastası olması sebebiyle benim de aniden kanımın ısındığı kişilik...

ayrıca nickinden dolayı kendimi "adı mı şahan, yoksa şahansever mi?" diye düşünmekten alıkoyamadığım bilgiç...

bol eğlenceler diliyorum kendisine...

"kırık çocuk" la gösterdiği şen, mutlu, neşeli havayı gelen kışla birlikte bir anda unutturarak bizleri tekrar pesimist bir havaya sokacak sago...

albüm ortalama 125 bpm. hızında olacakmış. ropörtajda okumuştum sanırım...

insana izlerken reklam izlediğini unutturan reklam...

ayrıca haluk bilginer’e yapılan makyaj da harikaydı... bir de onun o muhteşem sesi, haluk bilginer’i bir kez daha takdir etmeme sebep olmuştur...

"canım ders çalışmak istiyor, bekleyeyim de geçsin" demek...

zamanında "saç kremi olan" şampuanların eli kayganlaştırdığını, olmayanların ise kayganlaştırmadığını zannederdim...

ta ki anneme zoraki "saç kremi olmayan şampuan" aldırmaya çalışırken annemin "zann"ımın ne kadar saçma olduğunu açıklamasına kadar...

insanın kendini bazı durumlarda iyi hissedebilmesi için yapılan bir eylemdir.

ancak, sigarayı dersaneden gözükmeyen bir yerde yakmak fikri her ne kadar akıllıca gözükse de, o dersaneden gözükmeyen yer, okuldaki biyoloji hocasının evinden pekala gözükmektedir. bu da, okuldaki durumunuzu oldukça güç bir duruma düşürebilir. sebebi ise şudur: "oğlum, hadi sigara içiyosunuz anladık da, bi sigaradan sırayla 5 kişi çeker mi be!"

(bkz: gemide) (bkz: erkan can)

kendimden değil, arkadaşımdan biliyorum...

hakkında insanın elinden gelse öldüreceği bir kimya hocası tarafından 3 defa üst üste ödev verildiği kimya konusudur.

sebep: slaytın arkaplanı güzel olmamış, bileşiklerin element katsayılarını alt simge yapmayı unutmuşsun, daha güzel bir yazı tipi seç... vsvsvs

bu konuda çıkmış öss sorularını ezberlettirdi bana...

okuldaki en iyi dostum... tabii mp3 player’ın kulaklığı yoluyla haberleşebiliyoruz. gariptir ki, hissettiğim her şeyden haberi oluyor. "bu adam benim içimde!" dedirtiyor insana...

beat, lyric, duygu üstadı... her şeyi en zirve seviyede yaşatan insan...

bir vasiyet dinlerken nakarat kısmında coşmayan, bir bpg dinlerken sonunda duygulanmayan insan var mıdır, diye düşünüyorum, cevap bulamıyorum... bilmiyorum, belki ben insan değilimdir... veya insan olmayan sago’dur...

uzattım, batırdım işte... kısacası kral adam...

sagopa kajmer - bir pesimistin gözyaşları...

tabii herkes ağlamaz, ağlayamaz bu $arkıda, ama sonundaki anne-çocuk diyaloğunda gözleri dolmayan insan değildir kanımca...