van gogh

1 /
tiryaki
şizofreni hastası ressam...kulağını kesip afiyetle mideye indirmiştir.hadi farzedelim ki yiyecek ekmeği yoktu,e o zaman pasta ne güne duruyor?
kendisini şiddetle kınıyoruz...
firambogaz
digoxin adlı kalp ilacını kullandığı için bu ilacın yan etkilerinden biri olan sarı cisimleri görme sorunu yaşayan ve bu nedenle resimlerinde sarı rengin ağırlıkta olduğu ressam.
seha
göğsüne silahla ateş etmek suretiyle intihar etmiş olay anında ölmese de 2 gün sonra terk-i diyar eylemiştir.
yesil
hemen hemen herkesin fikir sahibi olduğu eserleri anında tanınabilen, her cafe de, lokantada bir tablosunun bulunma ihtimali olan mucizevi ressam.
eva braun
olumune yakin tablolari annesi tarafindan kumesinin giri$ini kapamak icin kullanilan,vicdan azabi yuzunden kulagini kesecek kadar duygu yogunlugu ya$ayan,kadinlardan yana hic bir zaman $ansi olamami$,ac kaldiginda son parasiyla boya alip gerektiginde boya yiyen ustun ressam
lactamento
kütüphanede yaptığım bir araştırma sonucu van gogh ile ilgili elime aldığım kitap çıkışta kapının ötmesiyle beni görevliyle muhattap ettirmiştir. ve görevli bir üst katı arayarak aynen şu muhabbette bulunmuştur:
"abi burda arkadaşın biri bi kitap almış. adı şey ıııı, van coyi, hee van coyi. hee abi tamam. verdiniz de mi?"
reddevil
vincent van gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında hollanda’nın güneyinde bir köyde dünyaya geldi. 19.yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan van gogh, içinde sürekli bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulma isteğidir bunaltılarının nedeni. acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır ama resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır.

insanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip bunları da resimlerinde yansıtmıştır. acı çekenlere ilgi duymuştur; içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden bütün melankolikler gibi. mutsuz olması yalnızlığındandır. hiçbir zaman hiçbir şeyi başaramayacağına olan inancı, kendisinden kuşku duyması, trajik yazgısı, yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan.

dünyada kendisini alçaltmış, sevgilerden uzaklaşmış görmüştür van gogh. yararsızlığının kendi elinde olmadığını, yazgının çizdiği olaylar dizisi sonucu bir kafese tıkıldığını, bir şeyler yapmak istediğini ama bunun yolunu bulamadığını yazar theo’ya mektuplarında. daha sonra yapacağı işi bulmuş ve kendini tamamıyla ona adamıştır büyük bir coşkuyla.

tiryaki
ruh hastalığına yakalanmadan önce doktora gidip’’nn doktor bey,galiba ben delleniyorum’’tadında bir şeyler demiş bulunduğu rivayet edilen,kendi hastalığının farkında olması nedeniyle de bir deli olarak anılmamasının- yanlış düşeceği sanatçı.
tiryaki
gene bir rivayete göre; kendisi çok sevmiş olduğu sarı renkli boyaları kullanmadan evvel tadına bakarmış.

’’hmmm,bu boya’nın tuzu biraz fazla kaçmış;olmamiş hiç...’’
forlindon
van gogh, ömrünün son on yılı boyunca yaklaşık 900 suluboya/yağlıboya resim ve 1100 karakalem çalışma üretmiş, en meşhur eserlerini ise ömrünün son iki yılında yapmıştır. 1888’de ressam paul gauguin ile arkadaşlığının bozulması üzerine sol kulağının bir kısmını kesmiş, giderek kötüleşen ruhsal hastalığı sonucunda kendini göğsünden vurarak intihar etmiştir...dahilik ile delilik arasındaki ince çizgiden faydalanmış herhalde...

1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol