umut sarıkaya

nerobianco
yazısından;

"iki saattir aynı kafede oturuyorduk ve ben ne büyük eşşekmişim ki iki saattir ’kedi’ muhabbeti dinleyip ’mmm, tabii tabii, aynı fikirdeyim’ diye anlattıklarını onaylıyordum. ’kedi asildir’ dedi, onayladım; ’kedi karakterlidir’ dedi, katıldım; ’kedi özgürlüğüne düşkündür’ dedi, ’bravo’ dedim. sonra başladım ben de kediyi övmeye. ’başladım’ dediysem niyetlendim sadece. çünkü o kedinin bütün meziyetlerini övmüştü, bana övecek bir şey kalmamıştı. ’kedi eee... kedi ööö...’ deyip övecek bir halini, tavrını arıyordum ama bulamıyordum. sonunda biraz bulamamaktan, biraz da benim ne kadar coşkun bir kedisever olduğumu anlayıp etkilensin diye ’ben var ya ben, kedinin daşşağını yiyiim be!’ dedim. hatta gaza gelip ’keşke imkan olsa da hepimiz kediye bi kere versek, öyle seviyorum yani’ diye de ekledim. ben böyle deyince kısa bi suskunluk oldu. kahvelerimizden son bi yudum aldıktan sonra hesabı isteyip kalktık. "
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol