ümit yaşar oğuzcan

4 /
rumuz pilis tiray egen
15 yaşındaki oğlu vedat, 6 haziran 1973 günü galata kulesinden atlayarak intihar etmiş.

ardından bu şiiri yazmış

6 haziran 1973
pırıl pırıl bir yaz günüydü
aydınlıktı, güzeldi dünya
bir adam düştü o gün galata kulesinden
kendini bir anda bıraktı boşluğa
ömrünün baharında
bütün umutlarıyla birlikte
paramparça oldu
bir adam düştü galata kulesinden
bu adam benim oğlumdu

gencecikti vedat
işıl ışıldı gözleri
içi
bütün insanlar için sevgiyle doluydu
çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
kendini bir anda bıraktı boşluğa
söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
zaman durdu
bir adam düştü galata kulesinden
bu adam benim oğlumdu

"açarken ufkunda güller alevden"
çıktı, her günkü gibi gülerek evden
kimseye belli etmedi içindeki yangını
yürüdü, kendinden emin
sonsuzluğa doğru
galata kulesinde bekliyordu ecel
bir fincan kahve, bir kadeh konyak
ölüm yolcusunun son arzusuydu bu
bir adam düştü galata kulesinden
bu adam benim oğlumdu

küçücüktü bir zaman
kucağıma alır ninniler söylerdim ona
uyu oğlum, uyu oğlum, ninni
bir daha uyanmamak üzere uyudu vedat
6 haziran 1973
galata kulesinden bir adam attı kendini
bu nankör insanlara
bu kalleş dünyaya inat
şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
uyan oğlum, uyan oğlum, uyan vedat.
goshenit
beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın ... öylesine yıktın ki bütün inançlarımı beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın...
burasi istanbul haci
en çok sevdiğim şiiridir birde bu şiiri selçuk yönetmin sesinden dinlemek varya beni benden alır sevdiğim kişiyi canladırırım hep gözlerimde*

kadınlar için sone
ben güzel gözlü kadınları severim
bir de küçük ayaklıları,uzun boyunluları
hem nasıl severim,öyle severim işte
terler avuçları,kesilir solukları

ben mahzun kadınları severim
yavru ceylanca kadınları,ürkekçe
hem nasıl severim,öyle severim işte
bilemezsiniz ne güzeldir,öpüştükçe

ben akıllı kadınları severim
düşünen,az konuşan çok bilen
her yerde,her zaman nazı çekilen

hem nasıl severim,öyle severim işte
içimde büyük,sonsuz ateşler yanmalı
ölümüm bile o kadın yüzünden olmalı.

umit yasar oguzcan
ucanavar
yazdığım şiirlerde örnek aldığım insan.. sunay akından dinlemeyi sevdiğim şairlerden..
unutmadığım ve unutamayacağım güzel insan...
yaslibirkisarehindussedegunler
"sen yalnızlığın bu türlüsünü bilmezsin işte. ve asıl bilmediğin en büyük yalnızlık da senin verdiğin yalnızlıktan başka bir şey değil. ’senin yokluğundan gelen o yalnızlık olmasa öbür yalnızlıklar bana bu kadar koymazdı’."
yaslibirkisarehindussedegunler
"senin için ’yalan söylüyor’ dediler. kimse farkında değil dudaklarında yalanın ne kadar güzelleştiğinden. yalansız bir seni düşünmeye imkân var mı? senden gelen, senin dudaklarından çıkan bütün yalanlara razıyım. ’seni seviyorum’ dediğin zaman, yalan söylemiş olsan bile, bu sözünü bütün gerçeklere değişmeye hazırım.

hiçbir yalan bu kadar sevimli ve manalı olmamıştır dünya kurulduğundan beri. yalan; senin dudaklarında aydınlık, pembe şafaklara benzer. sen yalan söylerken gözlerin, gökyüzünün sonsuz karanlığında parlayan yıldızlar gibidir.

sen söylediğin yalanlarla varsan; ben bütün gerçekleri senin bir tek yalanına feda edebilirim. sana ’yalan söylüyor’ diyenler; eşsiz dudaklarında yalanın ne kadar güzel olduğunu bilmeyenlerdir."

(bkz: yirmi ikinci mektup)
cirkinbeti
bense hep seni çiziyorum kâğıtlara, duvarlara
yeşillerle, morlarla, mavilerle
resmini yapıp adını yazıyorum
renk renk çizgilerle

tut ki iki noktayız birbirinden uzak
bir çizgiyle aramızı birleştiriyorum
sonra bir ev yaparak çizgilerden
içine seni yerleştiriyorum
john maynard keynes
gitgide alışıyorum sana. hiçbir alışkanlık bu kadar
güzel olamaz . ellerin ellerimden uzaksa nasıl
güçsüzüm bilemezsin. yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, alkol gibi
damarlarıma yayılıyorsun. durmadan başım dönüyor
verdiğin hazdan. alışkanlıklar daima korkutur
beni.

düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim.
kendimi kendime alıştıramadım yıllardır; fakat şimdi
sana alışıyorum. alıştıkça özlemim artıyor, daha
yoğunlaşıyor. yalnız içimde garip bir korku var. sana
tüm alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan
korkuyorum. bir gün sana şimdi verdiklerimden daha
güzelini daha değerlisini verememekten korkuyorum.
bir gün ansızın ölmekten ve seni bana olan
alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum.
oysaki her zaman ve günün her saatinde yanında
olmalıyım senin. bana alışmış olmaktan pişmanlık
duyacağın bir dakikan bile olmamalı. bütün
zamanlarını zamanlarımla karıştırıp emsalsiz bir zaman
bileşiminde yaşatmalıyım seni. uykularda bile aynı
rüyayı görmeliyiz. her şeyin ve her zevkin yarısı
senin olmalı, yarısı benim.

"bana alış" demeyeceğim. nasıl olsa alışacaksın bir
gün. şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende! alışkanlığınla,
sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden! ilk
defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. sevgimle
mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum.
ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu kendi
kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum. asıl büyük
sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim senin sevginle
değerleniyor , ayrı bir anlam kazanıyor. sevgin
olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım. sevginle bir
aynayım şimdi. bana bakanlar baştanbaşa seni
görecekler içimde.

bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
aynı kadehte karışmış iki içkiyiz. iki kelimeyiz
seninle birbirini tamamlayan. her yerde iki olduğumuz
için bir bütün haline geliyoruz durmadan.
alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni. durup durup
dudaklarını öpmek geliyor içimden. saçlarını okşamak
geliyor , ellerini tutmak geliyor. kokunun tenime
sindiğini hissediyorum geceleri. teninin
dudaklarımda eridiğini hissediyorum. boynunun en
güzel yerini benden başkası bilemez artık. seni
kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna
inandıramaz.

gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu
hissediyorum. beni yaşadığım zamanın dışına
çıkarıyorsun. bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir
gün bulutların üstünde. uzun süren bir baygınlık
sonrasının o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim. bütün
merdivenler birbirine eklendiği zaman seninle vardığım
yüksekliğe erişemez. açılmış bütün kuyuların
derinliği içimde seni bulduğum yer kadar derin
değil.

alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide
tamamlıyor bizi. emsalsiz bir oluşun içinde
yuvarlanıyoruz. korkunç bir yangın başladı
yüreklerimizde. özlem , kıskançlık , arzu ne varsa
içimizde hepsi birdenbire tutuştu. alev almayan bir
yerimiz kalmadı. alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın
içinde yıldızlara kadar uzanıyor. hiç bir su , bu
ateşi söndüremez artık. nehirler , denizler boşalsa
üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum. bu yangın biz
birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
önce bakışlarımız alıştı birbirine , sonra parmak
uçlarımız. bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak! en mutlu olduğumuz yerde en
güçlü de olacağız seninle.. bu bir sonun değil bir
varoluşun başlangıcıdır. geçmişteki tüm
alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez
artık.
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol