(bkz: uluslararası yardıma ihtiyaç yok ancak not alıyoruz)
23 ekim 2011 tarihinde van’da meydana gelen depremin hemen akabinde, komşu ve diğer ülkelerden gelen yardım teklifini kibarca reddeden hükümetin söylemi.
yahu, insanlar açlıktan sefaletten soğuktan ölecek durumdalar; onları geçtim toprak altında nefessiz kalmış durumdalar, bizim muhteşem ötesi ülkemizin yağlı ballı hükümet yetkilileri gelen yardımı aman istemez edasıyla iteliyor.
ya siz kimsiniz????
60 saat sonra yaşam mücadelesiyle bilinci kapalı şekilde yığın ve toprağın altından çıkartılan gözde öğretmenin kalbi dururken orada mıydınız?????????????! hayır.
kalbi yeniden çalıştırılırken orda mıydınız???????????! hayır.
siz, bu insanlar yaşam mücadelesi verirken; kıçı kırık çadırlar için kavga ederken gurur yapıp gelecek olan yardım ekiplerini elinizin tersiyle itelediniz?
gözde öğretmen belki 60 saat sonra değil de 10 saat sonra çıkarılacaktı??? bir elin nesi var, iki elin sesi var demişler. van’ın çevre köylerinde hala kendi elleriyle toprağı kazıyarak yakınlarına yardım etmeye çalışan insanlar var, yanlarında profesyonel biri yok. ağlıyorlar yardım edin hala ulaşamadık binanın içindeki yakınlarımıza diye. zaman kardeşlik yardımlaşma zamanı, başka bir şeye yer olmamalı bu davada.
türkiye cumhuriyeti hükümeti heeeeeeeeeey! hiç bir şeye yetişemiyorsun, yetişemediğin gibi yiğitliğine de bok sürdürmüyorsun; senin tavrın kime!!!
uluslararası yardıma ihtiyaç yok ama not alıyoruz
bu cumleyi sarfettikten 60 saat sonra tum uluslararasi yardim tekliflerini kabul etmi$tir hukumet.
bu cumleyi sarfettikten 60 saat sonra tum uluslararasi yardim tekliflerini kabul etmi$tir hukumet.
ölen öldükten sonra teklifleri kabul etmiştir. çok garip.
ölen öldükten sonra teklifleri kabul etmiştir. çok garip.
can dündarın bugünkü milliyet gazetesindeki yazısından alıntı:
genç bir adam, nefrete bulanmış bir infialle haykırıyor: “5 cenazemi pet şişeden suyla yıkadım. şikâyete gittim, ‘kime oy verdiysen git ona söyle’ diye kovaladılar. nerede devlet?”
onun haykırışını duyan diğerleri hemen toplanıyor ve tepki, birden tırmanıyor.
çadırların hep hükümet yanlılarına verildiği, yardımda ayrımcılık yapıldığı, adamı olanların cenazelerinin öncelikle kaldırıldığı iddiaları yükseliyor.
“belediyeler yetki isteyince vermiyorlar. kendileri de yetişemiyorlar” diyor bir genç adam...
“madem yapamayacaklardı, neden avrupa’nın, israil’in yardım teklifini reddettiler” diye bağırıyor bir başkası...
dışişleri’nin bu iddiayı yalanladığını söylüyorum.
“öyleyse neden gelmedi o yardımlar” diye soruyor bu kez...
yardım değil de, acaba bir alman koordinasyon ekibi gelse iyi olur muydu diye düşünmeden edemiyorum.
iki gündür arayan, ne yapabileceğini soran, yardım yollamak isteyen yakınlarıma “tanıdığınız ne kadar iyi koordinatör varsa yollayın” diyorum:
“yardımdan önce acil ihtiyaç bu...”
genç bir adam, nefrete bulanmış bir infialle haykırıyor: “5 cenazemi pet şişeden suyla yıkadım. şikâyete gittim, ‘kime oy verdiysen git ona söyle’ diye kovaladılar. nerede devlet?”
onun haykırışını duyan diğerleri hemen toplanıyor ve tepki, birden tırmanıyor.
çadırların hep hükümet yanlılarına verildiği, yardımda ayrımcılık yapıldığı, adamı olanların cenazelerinin öncelikle kaldırıldığı iddiaları yükseliyor.
“belediyeler yetki isteyince vermiyorlar. kendileri de yetişemiyorlar” diyor bir genç adam...
“madem yapamayacaklardı, neden avrupa’nın, israil’in yardım teklifini reddettiler” diye bağırıyor bir başkası...
dışişleri’nin bu iddiayı yalanladığını söylüyorum.
“öyleyse neden gelmedi o yardımlar” diye soruyor bu kez...
yardım değil de, acaba bir alman koordinasyon ekibi gelse iyi olur muydu diye düşünmeden edemiyorum.
iki gündür arayan, ne yapabileceğini soran, yardım yollamak isteyen yakınlarıma “tanıdığınız ne kadar iyi koordinatör varsa yollayın” diyorum:
“yardımdan önce acil ihtiyaç bu...”
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?