şöyle de bir hikayesi vardı:
"zamanın birinde bir kral varmış. bu kralın üç kızı varmış. birgün kral bu üç kızını çağımış yanına sıra ile sormaya başlamış gelinlik yaştaki kızlarına:
-kızım beni ne kadar seviyorsun? demiş en büyük kızına
-dünyalar kadar babacığım demiş kız.
kral çok mutlu olmuş.
-afferim benim kızıma seni komşu ülkenin yakışıklı prensi ile evlendireceğim. demiş,evlendirmiş nitekim.
ortanca kızına dönmüş sormuş:
-kızım beni ne kadar seviyorsun? demiş.
-dünyalardan çok babacığım. demiş ortanca kızı.
kral yine çok mutlu olmuş.
-afferim benim kızıma. seni de diğer komşu ülkenin yakışıklı prensi ile evlendireceğim demiş.dediğini de yapmış.
sıra gelmiş en küçük kızına. sormuş:
-kızım beni ne kadar seviyorsun?
-tuz kadar seviyorum babacığım.
-vay hain evlat!! sen nasıl beni tuz kadar seversin!! seni fakir ve çirkin bir adamla evlendireceğim. demiş,dediğini de yapmış.
eeee dünya bu, gün gelir devran döner. kral çok güvenmiş zenginliğine ama nafile. borsada oynamış hisse senetleri pul olmuş, devalüasyon olmuş, dolar düşmüş, euro çıkmış, morgıç faizleri yükselmiş bizim kral bir don bir gömlek sokakta kalmış.
-neyse ki kızlarım var onlar beni seviyorlar. demiş
en büyük kızına gitmiş.
-kızım ne hallere düştüm. yardım et. demiş.
-git baba istemiyorum seni. demiş kızı
neyse ki ortanca kızım var demiş kral.ama nafile o da babasını kabul etmemiş.
en son utana sıkıla en küçük kızına gitmiş kral.kızı çok güzel karşılamış babasını, saygıda kusur etmemiş. iyi bakmış bütün gün babasına. ama en son akşam sofrasına oturduklarında kral yemekte hiç tuz olmadığını farketmiş.
-kızım bu yemekler tuzsuz. demiş kral.
-aman babacım tuz dediğin nedir ki? değersiz bir madde yemekte kullansak ne kullanmasak ne? demiş kızı.
işte orada anlamış zamanında kızının demek istediğini babası. yaptığı yanlışı da anlamış.
evet kızı o kadar zenginliğin içinde mütevazi imiş. tuza sadece tuza ipek şallardan daha çok değer verirmiş. ipek şalsız da yaşanır ama tuzsuz yemek yenir mi?"
tuz kadar sevmek
çok sevmek, tane tane, tek tek, uzun uzun sevmek.
nazan öncel söylüyor dillere düşeceğiz seninlede:
tuz kadar severiz biz hani
buna kim son verecek...
nazan öncel söylüyor dillere düşeceğiz seninlede:
tuz kadar severiz biz hani
buna kim son verecek...
yanında bir de ekmek olacak ki çok kral bir durum olur. seviyorum seni ekmeği tuza banıp minvalinde şeyler söylersin falan. değişik bir deneyim işte.
keci misalidir, ayakta bile yalan tuzu, eskiden bu $ekilde i$kenceler yapilirmi$ millete, ayak tabanina tuz dokulup kecilere yalatilirmi$, ordan $ey ettim ben de.
(bkz: tuz gölü)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?