türkiye abd ekseninden çıkıyor mu

greyfurt
cia’in 2000 yili raporunda türkiye’nin çikarlarinin rusya’ya yakınlaşmasını gerektirdiği belirtilmiş, rapor ilgili çevrelerde büyük çalkantı yaratmıştır.(ben bile burda kendi kendime çalkalandım)
kore savaşıyla güçlü bir başlangıç yapan türk-amerikan ilişkileri kıbrıs barış harekatı ve sonrasındaki amerikan boykotuyla dip yapmıştır. iran islami devrimiyle orta doğuda yeni bir partner arayışına giren amerika türkiye’ye suda ki yılan olmuş, süre gelen olaylar dizisi günümüzdeki çıkar çatışmasına zemin hazırlamıştır.
amerikan conilerinin ellerine alma isteği çuval kriziyle ciddi boyutlara ulaşmış, şu aralar ise kuzey ıraktaki pkk varlığına karşı bir operasyon yapma eğilimi ile derinleşmiş, çok boyutlu bir hal almıştır. şu an için uzun dönemde türkiye’nin de içinde bulunduğu kafkas paktı ve diğer asya bloğunun batı ve himayesindeki diğer güçlerle çarpışma olasılığı kesin gibi gözüksede, sonucu gelişen ve gelişmekte olan durumlar belirleyecektir.
mossa
’aaa! çok ayıp ne haddimize’ diyerek ba$ımızdaki yönetimi hatırlamama ’belki bir gün’ pe$i sıra ’nerde o günler? ’ diyerekte üzülmeme sebep olan soru...

(bkz: gerçekler acıdır)

--
ayrıca;

(bkz: tayyip evine mi dönüyor)
(ne yapabilirim ’turkiye abd ekseninden cikiyor mu?’ diye sorunca aklıma bu geldi...)
cihanmusul
türkiye’deki kaybedenler cephesi’nin dışarıdaki sıkı destekçilerinden son günlerde iki büyük itiraf birden geldi!öncelikle israil’de yayınlanan jerusalem post gazetesinde çıkan hayli ilginç yazıya bir bakalım...
gazetede "küresel uluslararası ilişkiler merkezi türkiye çalışmaları" editörü barry rubin tarafından kaleme alınan köşe yazısında "akp’nin zaferi kutlanacak bir şey değil" denilerek 22 temmuz sandığı’nın getirdiği sonuçlardan duyulan büyük rahatsızlık dile getiriliyor...

makalede "çözüm" olarak akp’nin baskı altında tutulması öneriliyor; "türkiye’de demokrasi için ordu’nun garantörlüğünü devam ettirmesi gerekir" gibi son derece abuk bir cümle sarf edilerek darbe taraftarlığı da yapılıyor...

jerusalem post yazarı için bu satırlar elbette sürpriz değil. bense barry rubin’in abd-türkiye ilişkileri hakkında yazdıkları ile daha fazla ilgiliyim!

rubin aynen şöyle diyor: "bir zamanlar batı yanlısı olan türkiye şimdi tarafsız. 1946’dan bu yana süren (doğrusu 1944 olacak/tk.) abd-türkiye ittifakı öldü! türkiye artık abd ile müttefik değil. elbette bu şimdi iki ülkenin düşman olduğu anlamına gelmez. hâlâ iyi ilişkileri var. silahlı kuvvetleri geçmişte olduğu gibi aynı şekilde düşünüyor olabilir. ancak iki hükümet artık gerçekten müttefik değiller..."

barry rubin, washington’ın ankara’yı kaybettiğini saptamış durumda ve dikkat ediniz iki ülke arasındaki ilişki için olabilecek en olumsuz cümleyi kullanıyor: "öldü!" böyle bir netice tabiatıyla jerusalem post yazarının canını çok sıkmış!

türk-amerikan ilişkilerinin tarihindeki en büyük kırılmayı/dönüşümü 2006’nın 15 mayıs’ında geriye dönüşsüz bir biçimde yaşadığı gerçeğine bu sütunun okuyucuları aşina...

daha önce de vurguladığım gibi bu eksen değişikliği iki ülke hükümetleri arasındaki yol ayrımı ile sınırlı değil: çünkü yüzeysel değil, "arzın merkezi"nde temellenen bir hadiseden yani iki devletin yollarının ayrılmış olmasından bahsediyoruz!

***

gelelim hudson enstitüsü’nün son raporuna: türkiye için kurguladığı "kabus senaryosu" kısa bir süre önce epeyce tartışılan enstitü "abd türkiye’yi kaybediyor" adlı raporunu uluslararası güvenlik konularını işleyen survival dergisinde "abd ve türkiye: bir ittifakın sonu mu?" başlığı ile yayınladı. hudson’cılar bu raporun içeriğinin akp’nin seçim zaferinden sonra özellikle anlam kazandığını söylüyorlar!

bakınız raporda neler var: "abd-türkiye ittifakının kırılması olasılığının nato açısından, türkiye’deki asker sivil ilişkileri bakımından ve türkiye’nin gelecekteki stratejik yönelişi açısından ciddi etkileri olur. çünkü, türkler rusya, iran ve suriye gibi devletlerle ortaklıklarını içeren dış politika seçeneklerini değerlendirmeye başladı..."

başka? "irak’ın parçalanması büyük olasılıkla türk askerlerinin k.irak’a girmesine neden olacak. bu abd-türkiye ittifakına öldürücü darbe vurabilir. türkiye’nin nato’dan çıkmasına bile yol açabilir..."

raporda "cumhuriyetin ilanından bu yana türkiye gündemini belirleyen iktidardaki elitlerin (gizli iktidar/tk) karşısına yeni güç merkezlerinin çıktığı" işaretleniyor! "anadolu’dan gelen siyasi liderler ve işadamlarının nüfuzunu yansıtan başka bir eğilimden" ve de "kalıbı kıran bir millet ve devlet idaresi modeli"nden söz ediliyor!

size hep söylüyorum: "gerçeğin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi iyi (kötü) bir huyu vardır" diye...

hudson’cılar ankara’nın washington’ın yörüngesinden çıktığının farkındalar: elbette bu müthiş gerçek onları acayip rahatsız ediyor. o dehşetengiz senaryo da türkiye’deki yeni gidişat’a karşıydı, zaten...

içimizdeki "kaybedenler"in "dışarıdaki destekçileri" de kaybettiler!


tamer kormaz ın konuyu açıklayan yazısıdır.
shevek
sen ne kadar kaçarsan kaç, eksen genişlemekte. o eksenin içine dahil olmuşsun bir kere, istesen de istemesen de yok kaçışın abd ekseninden.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol